bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

TAZİYE ADABI

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam...   Necip Fazıl Kısakürek   Taziye Adabı ve Unuttuğumuz Değerlerimiz İstanbul Aksaray bölgesinde bulunan Kerkük derneğine bir taziye vesilesiyle ziyarette bulunmuştum. Kalabalık bir ortam ve sürekli bir sirkülasyosyon söz konusu. İçeri giren her kişi Selam verip ardından yine sesli şekilde El-Fatiha deyip uygun bir yere geçip oturuyor. Bu vesileyle boş konuşmanın önüne de geçilmiş, merhum veya merhume için sürekli dua okunmasına vesile olunuyor. Ne güzel bir gelenek… Bu gibi güzel gelenekler her bölgede farklılıklar gösterse de kadim kültürümüzün bir parçası olarak umarım nesilden nesile aktarılır ve yaşatılır.   Bundan yirmi otuz yıl önce köylerde bir vefat olduğunda en az 3 gün konu komşu akraba mevtanın ailesine saygıdan ötürü ve acısını paylaşmak niyetiyle televizyon dahi açmazlardı. Örneğin, babamın imamlık yaptığı ve yedi sene kaldığımız güzel köyü hatırlıyorum. Evimiz Caminin yakınındaydı ve Cenaze gerekçesiyle Annem çizgi film bile açtırmazdı bize. Şimdi özellikle büyükşehirlerde cenaze olduğunda ne acıyı paylaşmak var ne de saygı var. Hadi ölüye saygı yok diriye de mi saygı olmayacak! Yarın bir gün aynı durumla biz de karşılaşacağız. Esasen bir cenaze gördüğümüzde ürpermemiz ibret almamız gerekirken, umurumuzda bile olmuyor. Hatta Cenaze arabasına yol vermemek için gayrete gelen insanları bile görüyoruz.   Özellikle doğu bölgemizde taziye kültürü farklı ve güzel şekilde yaşatılıyor. Taziyeler için özel merkezler veya çadırlar kuruluyor ikramlar yapılıyor. İkram kısmı dini açıdan da tartışmalı ama bizim asıl onumuz o değil. Vurgulamak istediğim şu ki; Memleketimizin her bir yöresinde güzel geleneklerimiz var ve bunu kaybetmeyelim. Kadim kültürümüz, kendisinden zarar görmediğimiz bir Gayr-ı Müslim için bile nasıl taziyede bulunmamız gerektiği ile ilgili bize yol göstermiş.   Büyükşehirlerde bir Cenaze olduğunda ya öğle ya da İkindi Namazını müteakip Cenaze Namazı kılınıyor ve ardından mezarlığa uğurlanıyor. Cenazeye gelenler vakti beklerken Cami bahçesinde sanki düğüne gelmiş havasıyla takılamaz! Herkes böyledir demiyorum ama, ayak üstü muhabbet halinde gülen, kahkaha atan ne bileyim değişik hallerde birçok kişiyi görmek mümkün. Hatta Şehit Cenazesine gelmiş bir siyasi kişinin yanındakiyle gülerek muhabbet ettiğini, veya bir diğer siyasi hanımın tam namaz kılınacakken cemaatin önüne geçerek poz verdiğini, yine meşhur birinin cenazesinde ön safta bulunmak için yanındakine dirsek atanları hep gördük. Ayrıca yeri gelmişken ifade edeyim; Cami bahçesine gelip Cenaze Namazına duracak kişi muhakkak Müslümandır. Ancak, Vakit Namazı kılınırken kimilerinin cami bahçesinde muhabbete devam etmesi ne kadar doğrudur? Normal zamanda Namaz kılmıyor olabilirsin (keşke kılsan) ama Allah o gün sana bir fırsat veriyor aslında. Bari o fırsatı değerlendirmek gerekmez mi? Haşa bu yapılan Allah’a açılmış bir savaşın katmerlisi olmaz mı? Ölüm Nasihat değil miydi bizim için? Tabii çeşitli mazeretlerle namazını o an kılamayıp daha sonra kılacak olanlara diyeceğim yok. Zira bazen cami dolu olabiliyor…   Pandemi döneminde Taziye Sosyal Medyanın hayatımızın önemli bir parçası olmasıyla birlikte bu mecralardan taziye mesajı yayınlama geleneği de hayatımıza girmiş oldu. Eskiden özellikle İş dünyasından, bürokrasiden veya zengin tayfadan cenaze olduğunda gazeteler aracılığıyla yayınlanan taziye mesajları şimdi herkesin sosyal medya hesaplarından yayınlanır oldu. Özellikle pandemi döneminde cenazelere katılamadığımızdan bu taziye yöntemi daha da tercih edilir oldu. Ancak, burada iş çığırından çıkmak üzere. Bir vefat haberi alınca herkes mevta ile beraber olduğu fotoğrafları arama derdine düşüyor. Hatta her an ölebilir diye o fotoğrafları hazırda tutmuş olma ihtimali bile var! Son nefesini vermek üzere olan veya vefat etmiş kişiyle selfi yapanlar bile var. Eskiden ölüm anında Yasin-i Şerif ve dualar okunurdu, helalleşilirdi vs. Şimdi ise iş tamamen değişti. Biz yine mesaj meselesine gelelim. Taziye mesajı yayınlayanın bir temsil görevi yoksa, vefat eden topluma mâl olmuş sembol kişi değilse, veya özel bir neden yoksa sosyal medyadan mesaj yerine uygun vakitte yakınlarını arayıp taziyede bulunmak daha güzel olmaz mı? Bana soracak olursanız cenaze üzerinden reklam olmaz, Cenaze üzerinden siyaset olmaz! Yine bir Whatsap grubunda cenaze duyurusu oluyor ve sıradan herkes adet yerini bulsun diye taziye mesajı yazıyor. Hatta bazen orada olmayan kişiye gıyaben yapılıyor bu paylaşımlar. Adet yerini bulsun ama böyle adet olmasın! Peki bu konuda güzel örnekler yok mu? Olmaz olur mu. Mesela, benim de içinde bulunduğum Whatsap grupları var. O grubu ilgilendiren bir cenaze haberi alındığında hemen bir hatim organizasyonu yapılıyor ve mevtanın ruhuna hediye ediliyor. Bence bunu yaygınlaştırmalıyız. Cenaze üzerinden beğeni rantı veya siyasi ticari rant devşirilmez. Cenazede pozlar verilip ‘ah ne güzel uğurlama yaptık’ dercesine paylaşımlar yapılmaz. (Yine ifade edeyim, Temsil makamında olanlar veya başka özel nedeni olanlar istisnadır onlar alınmasınlar)   Konuyla ilgili aklıma gelen iki hatıra ile yazıyı bitireyim; Bir evlilik programında şöhreti yakalayan Kaynana Semra ve oğlu Ata vardı. Geçmişte televizyonlar epeyce kullanmıştı bu teyzemizi ve oğlunu. Gerçi bu mevzu sosyolojik açıdan çok su götürür ama ben hatırlatıp bırakayım. Ata Türk isimli bu genç vahim şekilde hayatını kaybetmişti. İş yerim o bölgeye yakın olduğundan tevafuk Fatih Camii’nde cenazeye denk geldim. O zaman kameralı telefonlar yeni yeni piyasaya çıkıyordu. Cenaze acayip kalabalıktı. Ama gerçekten ailenin acısını paylaşmak için gelen bir avuç insan vardı. Bu da Namaza duranların sayısından anlaşılıyordu. Kalabalığın geri kalan kısmı sanki maç izlemeye gelmişti. Tabutun fotoğrafını çeken mi ararsın, Semra teyzeye laf atan mı ararsın, gülüp şakalaşan mı ararsın, ne ararsan var yani. Gerçekten o gün şahit olduklarımdan dolayı çok utanmıştım. Nerede kaldı tekbirler dualar…   Bir diğer hatıra da şu: Mahalle Camimize vakit Namazı için gitmiştim. Cami önünde musallada bir cenaze vardı. Cenazenin baş ucunda ve ayak ucunda bekleyen iki kişi dışında başka bir Allah kulu yoktu. Selam verip. ‘Allah sabırlar versin’ dedim ama çıt çıkmadı. Camiye girdiğimde Hocamıza sordum cenaze kimdir tanıdık mıdır diye. ‘Yok tanımıyoruz, falan memlekettenmiş’ şu kadar senedir falan sokakta oturuyormuş dedi. Vakit Namazı sonrası Cenaze Namazına geçtik ve Cami cemaatinin katılımıyla Namaz kılındı. Helallikten sonra cemaat dağıldı ve sonrasında 3-5 kişi dışında kimse kalmadı. Yani neredeyse tabutu taşıyacak kimse yoktu. Cenazeyi arabaya koydular 1 kişi cenaze arabasına bindi 1-2 kişi de başka arabayla arkadan tek arabayla konvoy olup gittiler. İbretlik bir durum. Allah kimseyi bu hale düşürmesin. Dünya hayatındayken dost kazanmak, arkandan hayır dua edecek konu komşu bırakmak gerekir. Yetmiş sene hayat yaşa ve bir vakit camiye gelmeden bir dost kazanmadan ruhunu teslim et. Olacak iş değil. Yaşadığımız toplumun kendine göre kuralları ritüelleri var. Bunlara aykırı yaşamak rüzgara karşı bevletmeye benzer. 5 yıl önce Nepal ziyaretim olmuştu. Hindular ve Budistler farklı şekillerde ölülerini törenle yakıyorlar. Orada bile bu konuya acayip saygılı yaklaşıldığını gördüm. Bizdeki adetler gelenekler daha güzel. Her şeyden önce bizler Müslümanız ve ona göre hareket ediyoruz. Arada hatırlamamız gereken bazı şeyleri hatırlatmak istedim o kadar. Bu konuya Allah nasip ederse farklı açılardan yine değinelim inşaAllah. Samimiyetimizi, kültürümüzü, güzel geleneklerimizi ve insanlığımızı muhafaza edelim, vesselam…
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2020 - Pazartesi

TAZİYE ADABI

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam; Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam...

 

Necip Fazıl Kısakürek

 

Taziye Adabı ve Unuttuğumuz Değerlerimiz

İstanbul Aksaray bölgesinde bulunan Kerkük derneğine bir taziye vesilesiyle ziyarette bulunmuştum. Kalabalık bir ortam ve sürekli bir sirkülasyosyon söz konusu. İçeri giren her kişi Selam verip ardından yine sesli şekilde El-Fatiha deyip uygun bir yere geçip oturuyor. Bu vesileyle boş konuşmanın önüne de geçilmiş, merhum veya merhume için sürekli dua okunmasına vesile olunuyor. Ne güzel bir gelenek… Bu gibi güzel gelenekler her bölgede farklılıklar gösterse de kadim kültürümüzün bir parçası olarak umarım nesilden nesile aktarılır ve yaşatılır.

 

Bundan yirmi otuz yıl önce köylerde bir vefat olduğunda en az 3 gün konu komşu akraba mevtanın ailesine saygıdan ötürü ve acısını paylaşmak niyetiyle televizyon dahi açmazlardı. Örneğin, babamın imamlık yaptığı ve yedi sene kaldığımız güzel köyü hatırlıyorum. Evimiz Caminin yakınındaydı ve Cenaze gerekçesiyle Annem çizgi film bile açtırmazdı bize. Şimdi özellikle büyükşehirlerde cenaze olduğunda ne acıyı paylaşmak var ne de saygı var. Hadi ölüye saygı yok diriye de mi saygı olmayacak! Yarın bir gün aynı durumla biz de karşılaşacağız. Esasen bir cenaze gördüğümüzde ürpermemiz ibret almamız gerekirken, umurumuzda bile olmuyor. Hatta Cenaze arabasına yol vermemek için gayrete gelen insanları bile görüyoruz.

 

Özellikle doğu bölgemizde taziye kültürü farklı ve güzel şekilde yaşatılıyor. Taziyeler için özel merkezler veya çadırlar kuruluyor ikramlar yapılıyor. İkram kısmı dini açıdan da tartışmalı ama bizim asıl onumuz o değil. Vurgulamak istediğim şu ki; Memleketimizin her bir yöresinde güzel geleneklerimiz var ve bunu kaybetmeyelim. Kadim kültürümüz, kendisinden zarar görmediğimiz bir Gayr-ı Müslim için bile nasıl taziyede bulunmamız gerektiği ile ilgili bize yol göstermiş.

 

Büyükşehirlerde bir Cenaze olduğunda ya öğle ya da İkindi Namazını müteakip Cenaze Namazı kılınıyor ve ardından mezarlığa uğurlanıyor. Cenazeye gelenler vakti beklerken Cami bahçesinde sanki düğüne gelmiş havasıyla takılamaz! Herkes böyledir demiyorum ama, ayak üstü muhabbet halinde gülen, kahkaha atan ne bileyim değişik hallerde birçok kişiyi görmek mümkün. Hatta Şehit Cenazesine gelmiş bir siyasi kişinin yanındakiyle gülerek muhabbet ettiğini, veya bir diğer siyasi hanımın tam namaz kılınacakken cemaatin önüne geçerek poz verdiğini, yine meşhur birinin cenazesinde ön safta bulunmak için yanındakine dirsek atanları hep gördük. Ayrıca yeri gelmişken ifade edeyim; Cami bahçesine gelip Cenaze Namazına duracak kişi muhakkak Müslümandır. Ancak, Vakit Namazı kılınırken kimilerinin cami bahçesinde muhabbete devam etmesi ne kadar doğrudur? Normal zamanda Namaz kılmıyor olabilirsin (keşke kılsan) ama Allah o gün sana bir fırsat veriyor aslında. Bari o fırsatı değerlendirmek gerekmez mi? Haşa bu yapılan Allah’a açılmış bir savaşın katmerlisi olmaz mı? Ölüm Nasihat değil miydi bizim için? Tabii çeşitli mazeretlerle namazını o an kılamayıp daha sonra kılacak olanlara diyeceğim yok. Zira bazen cami dolu olabiliyor…

 

Pandemi döneminde Taziye

Sosyal Medyanın hayatımızın önemli bir parçası olmasıyla birlikte bu mecralardan taziye mesajı yayınlama geleneği de hayatımıza girmiş oldu. Eskiden özellikle İş dünyasından, bürokrasiden veya zengin tayfadan cenaze olduğunda gazeteler aracılığıyla yayınlanan taziye mesajları şimdi herkesin sosyal medya hesaplarından yayınlanır oldu. Özellikle pandemi döneminde cenazelere katılamadığımızdan bu taziye yöntemi daha da tercih edilir oldu. Ancak, burada iş çığırından çıkmak üzere. Bir vefat haberi alınca herkes mevta ile beraber olduğu fotoğrafları arama derdine düşüyor. Hatta her an ölebilir diye o fotoğrafları hazırda tutmuş olma ihtimali bile var! Son nefesini vermek üzere olan veya vefat etmiş kişiyle selfi yapanlar bile var. Eskiden ölüm anında Yasin-i Şerif ve dualar okunurdu, helalleşilirdi vs. Şimdi ise iş tamamen değişti. Biz yine mesaj meselesine gelelim. Taziye mesajı yayınlayanın bir temsil görevi yoksa, vefat eden topluma mâl olmuş sembol kişi değilse, veya özel bir neden yoksa sosyal medyadan mesaj yerine uygun vakitte yakınlarını arayıp taziyede bulunmak daha güzel olmaz mı? Bana soracak olursanız cenaze üzerinden reklam olmaz, Cenaze üzerinden siyaset olmaz! Yine bir Whatsap grubunda cenaze duyurusu oluyor ve sıradan herkes adet yerini bulsun diye taziye mesajı yazıyor. Hatta bazen orada olmayan kişiye gıyaben yapılıyor bu paylaşımlar. Adet yerini bulsun ama böyle adet olmasın! Peki bu konuda güzel örnekler yok mu? Olmaz olur mu. Mesela, benim de içinde bulunduğum Whatsap grupları var. O grubu ilgilendiren bir cenaze haberi alındığında hemen bir hatim organizasyonu yapılıyor ve mevtanın ruhuna hediye ediliyor. Bence bunu yaygınlaştırmalıyız. Cenaze üzerinden beğeni rantı veya siyasi ticari rant devşirilmez. Cenazede pozlar verilip ‘ah ne güzel uğurlama yaptık’ dercesine paylaşımlar yapılmaz. (Yine ifade edeyim, Temsil makamında olanlar veya başka özel nedeni olanlar istisnadır onlar alınmasınlar)

 

Konuyla ilgili aklıma gelen iki hatıra ile yazıyı bitireyim; Bir evlilik programında şöhreti yakalayan Kaynana Semra ve oğlu Ata vardı. Geçmişte televizyonlar epeyce kullanmıştı bu teyzemizi ve oğlunu. Gerçi bu mevzu sosyolojik açıdan çok su götürür ama ben hatırlatıp bırakayım. Ata Türk isimli bu genç vahim şekilde hayatını kaybetmişti. İş yerim o bölgeye yakın olduğundan tevafuk Fatih Camii’nde cenazeye denk geldim. O zaman kameralı telefonlar yeni yeni piyasaya çıkıyordu. Cenaze acayip kalabalıktı. Ama gerçekten ailenin acısını paylaşmak için gelen bir avuç insan vardı. Bu da Namaza duranların sayısından anlaşılıyordu. Kalabalığın geri kalan kısmı sanki maç izlemeye gelmişti. Tabutun fotoğrafını çeken mi ararsın, Semra teyzeye laf atan mı ararsın, gülüp şakalaşan mı ararsın, ne ararsan var yani. Gerçekten o gün şahit olduklarımdan dolayı çok utanmıştım. Nerede kaldı tekbirler dualar…

 

Bir diğer hatıra da şu: Mahalle Camimize vakit Namazı için gitmiştim. Cami önünde musallada bir cenaze vardı. Cenazenin baş ucunda ve ayak ucunda bekleyen iki kişi dışında başka bir Allah kulu yoktu. Selam verip. ‘Allah sabırlar versin’ dedim ama çıt çıkmadı. Camiye girdiğimde Hocamıza sordum cenaze kimdir tanıdık mıdır diye. ‘Yok tanımıyoruz, falan memlekettenmiş’ şu kadar senedir falan sokakta oturuyormuş dedi. Vakit Namazı sonrası Cenaze Namazına geçtik ve Cami cemaatinin katılımıyla Namaz kılındı. Helallikten sonra cemaat dağıldı ve sonrasında 3-5 kişi dışında kimse kalmadı. Yani neredeyse tabutu taşıyacak kimse yoktu. Cenazeyi arabaya koydular 1 kişi cenaze arabasına bindi 1-2 kişi de başka arabayla arkadan tek arabayla konvoy olup gittiler. İbretlik bir durum. Allah kimseyi bu hale düşürmesin. Dünya hayatındayken dost kazanmak, arkandan hayır dua edecek konu komşu bırakmak gerekir. Yetmiş sene hayat yaşa ve bir vakit camiye gelmeden bir dost kazanmadan ruhunu teslim et. Olacak iş değil. Yaşadığımız toplumun kendine göre kuralları ritüelleri var. Bunlara aykırı yaşamak rüzgara karşı bevletmeye benzer. 5 yıl önce Nepal ziyaretim olmuştu. Hindular ve Budistler farklı şekillerde ölülerini törenle yakıyorlar. Orada bile bu konuya acayip saygılı yaklaşıldığını gördüm. Bizdeki adetler gelenekler daha güzel. Her şeyden önce bizler Müslümanız ve ona göre hareket ediyoruz. Arada hatırlamamız gereken bazı şeyleri hatırlatmak istedim o kadar. Bu konuya Allah nasip ederse farklı açılardan yine değinelim inşaAllah. Samimiyetimizi, kültürümüzü, güzel geleneklerimizi ve insanlığımızı muhafaza edelim, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.