Görevi bıraktıktan sonra sanırım 2-3 ay kadar geçmişti. İBB Kasımpaşa Sosyal Tesisleri’nde idim. Tesis doluydu hatta müşterileri sırayla kabul ediyorlardı içeriye. Arka masamızda bekleyen 3 kişi yemek söylememişlerdi. Belli ki dördüncü kişiyi bekliyorlardı. Bir süre sonra içeriye Kadir Topbaş bey girdi ve o üç kişinin bulunduğu masaya yöneldi. O sırada tesisteki müşterilerin hemen hemen hepsi Kadir Bey’i görünce ayağa kalktı ve bir süre alkışladı.
Evet görevi bıraktıktan sonra da devam eden böyle bir sevgi ortamını her siyaset adamı tesis edemez. Kadir bey, görev yaptığı 3 dönem boyunca İstanbullular’ın gönüllerini, sevgisini ve muhabbetini kazanmıştı. Bu, ‘Halka Hizmet Hakka Hizmettir’ şuuruyla çalışmanın ve samimiyetin bir tezahüründen başka bir şey değildir diye düşünüyorum.
Arka masamızdakiler kalkacakları sırada fotoğraf çektirmek istediler ve gözleri fotoğraf çekecek birisini aradı. Ben de selam verip kendimi tanıtıp fotoğrafı çekebileceğimi söyledim ve fotoğraf çekiminden sonra oradan ayrıldılar.
Evet bu güne kadar Şehr-i İstanbul’da kimseye nasip olmamış 3 kere üst üste seçim kazanma başarısı Ak Parti adayı olarak seçime giren Kadir Bey’e nasip olmuş. Her girdiği seçimde bir önceki seçim başarısının da üzerine çıkarak mübarek beldeye hizmet etme şerefini yakalamış onu yakından tanıyanların ve dava arkadaşlarının deyimiyle Kadir ağabey…
Bendeniz İBB’de çalıştığım 12 yıllık süre zarfında zaman zaman Kadir Bey’e yakın çalışma fırsatı da buldum. İşin siyasi, bürokrasi ve vatandaş tarafını da bildiğimi, iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum. Uzun süre Fotoğrafhane Servisinde Kadir bey’in günlük programlarında çekilmiş fotoğrafları derleyip arşivleme vazifesinde bulundum. Çoğu zaman çalışma temposuna, enerjisine gıpta ile bakmışımdır. Hatta bazen Başkan ne zaman uyuyor acaba dediğimiz çok zaman olmuştur. Özellikle Ramazan ayarında Sahura kadar etkinlik alanı ziyaretlerinde halkla iç içe olur ertesi gün yine erken denilecek saatlerde işinin başına dönerdi. Çalışkanlığının yanı sıra en önemlisi sahte birisi değildi. Kameralar önünde ne ise kameraların olmadığı yerde de aynı idi. Kendisine seslenen hiçbir vatandaşı geri çevirmezdi, muhakkak temas kurardı. Vatandaşlarla bir arada olduğu zamanlarda fotoğraf çektirmek isteyenleri asla geri çevirmezdi. Sanırım İstanbul’da yaşayan çoğunluğun Kadir Bey’le bir anısı bir fotoğrafı muhakkak vardır. Kendisi bu açılardan gerçekten örnek birisiydi. Kadir bey saygın bir adamdı. Her kesimden İstanbullu’nun sevgisini muhabbetini kazanmıştı. Oy vermeyenler bile kendisine saygı ile yaklaşırdı. Bazen siyasilerin pek de hoşlanmadığı tarzda insanlar olur bağırıp çağırır hakaret eder, ben bu tarz ortamlara maruz kaldığını pek görmedim. Vefat ettiği gün Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu Bey, Kadir Bey için; ‘Akl-ı Selim, Kalb-i Selim ve Zevk-i Selim bir insandı’ ifadesini kullandı. Gerçekten de öyle birisi idi.
Kadir Topbaş Başkanımız vatandaşlarla iç içe olmayı çok severdi. Programlarının önemli bir kısmı vatandaş buluşmalarından oluşuyordu. Çatalca, Silivri ve Şile gibi İlçelerin ücra
noktalarındaki köylere kadar önemli hizmetler götürmenin yanı sıra kendisinin de defalarca ziyaretlerde bulunduğuna şahit olduk. Bunun sadece oy almak için olduğunu kimse iddia edemez. Zira köy nüfusları azdır, olaya siyasi bakmış olsa o ziyaretler yerine kitlelere hitap edebileceği başka daha fazla oy getirecek! ortamlar bulmak gayet mümkündür. Ziyaretlerin yanı sıra köylerin kalkınması için önemli adımların atıldığını da biliyoruz. Çoğu köye biçerdöver hediye edildi. Mesela alım garantili Lale yetiştiriciliği. Laleden bahsetmişken İstanbul, Nisan ayında görsel şölen sunan Lalelerle ne güzeldi…
Kadir bey, yukarıda da zikrettiğim üzere zevk sahibi idi. Çok güzel giyiniyordu. Kendisini bu konuda yönlendirdiğini düşündüğüm kıymetli eşi Özdeyiş Hanım’ı tebrik etmeden geçmeyeyim. Özdeyiş Hanım demişken, yine bu kadar ön planda olan siyasilerin aileleriyle ilgili dedikodular muhakkak kulaklara gelir. Bu konuda olumsuz cümle kurmaya mahal verecek en küçük bir şey duymadım doğrusu. Kadir bey’in de bu konularda çok doğru yerde durduğunu düşünüyorum. Mesela, Saray Muhallebicisinin bir şubesinin belediyeyle ilgili problemini duyduğunda hiçbir müsamahaya müsaade edilmemesi talimatı verdiği gelmişti kulağıma.
Siyasetin doğasında vardır, Belediye Başkanlığı vasifesindeki bir kişi örneğin İl Başkanlığı ile problemler yaşayabilir bazen. Az çok bu işlerle meşgul olanlar bu problemleri duyar. Bendeniz Kadir Bey’in isminin geçtiği bu tarz problemler hiç duymadım. Görev yaptığı süre zarfında yakın dostlukları da bulunan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a olan samimi muhabbetini, saygısını hep hissettirdi. Ayrıca Partisinin İl Başkanlığıyla kurmuş olduğu diyalog gerçekten örnek sayılabilecek türdendi. Sadece varlıkta değil yoklukta da dava adamıydı o. En zor zamanda hem maddi hem manevi tüm imkanlarıyla inandığı davanın bir neferi olarak çalıştığını biliyoruz. MSP’den itibaren Milli Görüş’ün bir mensubu oldu. Neticede Beyoğlu Belediye Başkanlığı dönemindeki başarıları da onu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne taşıdı.
1994 yılında nefes almaya takati kalmayan İstanbul, Refah Partisi ve Recep Tayyip Erdoğan Belediyeciliği ile tanıştı. İstanbul’daki ve Türkiye genelindeki Refah Partili Belediyeler, efsane hizmetlerle dikkat çekmeye başlamışlardı. Özellikle İstanbul’da kronik hale gelmiş ve asla çözülemez denilen sorunlar tüm engellemelere rağmen bir bir çözülmeye başlamış o yıllarda hizmet belediyeciliği anlamında bir destan yazılmıştı. Çıtayı bu kadar yukarıya taşımış Efsane İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra, yine onun kurduğu ve girdiği ilk seçimde tek başına iktidar olan bir partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ağır bir sorumluluktu ve Kadir bey bu sorumluluğu en güzel şekilde taşımayı başardı.
İstanbul, bu üç dönemde merkezi hükümetle uyumun da etkisiyle görülmemiş hizmetler aldı. Ulaşımdan Altyapıya her alanda sayısız eser İstanbul’a kazandırıldı. Yapılan büyük eserlere açılış törenleri yapılsaydı belki de hergün bu törenlerden yapılması gerekirdi. O yüzden şunlar
yapıldı bunlar yapıldı bahsine girmiyorum. Sadece şunu ifade edeyim ki; İstanbul, geçtiğimiz 25 yıl içerisinde dünyanın en iyi şehirleriyle yarış yapabilecek seviyeye geldi ve adeta çağ atladı. Bunu da eski durumunu ve yeni durumunu bilen herkes biliyor zaten. Yeri gelmişken bir anekdot aktarayım. Geçen bu konularda konuşan bir arkadaşım; ‘Taşındığım daireye müteahhit, nasıl olsa İstanbul’da evlere su verilmez diye musluk takmamıştı’ dedi. Ne kadar vahim bir durum! İstanbul 25 sene hiç susuzluk çekmedi başka örneğe gerek var mı? Birçok ülkenin nüfusundan daha fazla insanın yaşadığı bir şehre hizmet veren ve ülkemizin en büyük yerel kamu kurumu olan İstanbul büyükşehir Belediyesi gibi kusursuz işleyen devasa yapıyı Kadir bey çok iyi yönetti ve geliştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cumhurbaşkanımızın döneminde adeta bir okuldu. Bu okulun mezunları 20 yıldır ülke yönetiminde çok güzel işlere imza atmaya devam ediyor. İBB, Kadir bey döneminde de okul olma özelliğini sürdürdü. Türkiye’nin 81 vilayetinde İBB’den yetişmiş bürokratlar bulundukları yerlerde en iyi hizmetlerini sürdürüyor…
Son söz; İstanbul, Kadir Ağabeyini kaybetti. Çok seveni varmış bunu bir kez daha görme fırsatımız oldu. Hem İstanbul, hem çalışma arkadaşları, hem mensubu olduğu Partisi, hem de Cumhurbaşkanımız ona son yolculuğunda vefasını en güzel şekilde gösterdi. Makamı Âli, mekanı Cennet, menzili mübarek olsun. Sevenlerinin ve Ailesinin başı sağolsun. Vesselam…