bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

YARINLAR YORGUN VE BEZGİN KİMSELERİN DEĞİLDİR

Devamlı kişiler bürokrasideki çarpık zihniyetten, işlerinin hemen yapılamamasından şikâyetçidirler. İşin içerisine bir de kişilerin sevmediği veya dünya görüşü birbirine uygun olmayan işverenlerle diyalog veya birebir ilişkileri hep ön yargı ile başlar. Bir iş hakkında bir kuruma veya herhangi bir işverene giderken o kişinin hemen dünya görüşünü öğrenip onun karşısına önyargılı olarak çıkarlar. Şimdi sizlere gerçek olduğu söylenen fakat insanın kafasını karıştıran bir olay yazacağım. Olay Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda yaşanan bir hikaye.  Bir dönem bakanlık, il müdürlüklerine bir yazı yazar ve 'Bölgenizdeki karga, yaban domuzu gibi tarımsal üretime zarar veren yabani hayvanların sayısını çıkartın, bize yollayın' der. Bazı il müdürleri 30, bazıları 20 yaban domuzu olduğunu bildirir. Aradan 1 yıl geçer, bakanlıktan bir yazı daha gelir: "Bölgenizdeki domuzların sayıları 150'yi aşarsa 'sürek avı' başlatın." Sürek avı başlaması için gerekli bürokratik işlemler ve nasıl ekipler oluşturulacağı, vurulan domuzların kuyruklarının kesilerek ispatlanması gerektiği gibi formaliteler sıralanır. Tabii,  İl müdürleri yeni sayıları 5'er, 10'ar artırıp bildirir. İş, yıllarca böyle devam eder. Olayı anlatan bürokratın tayini bir gün Tunceli Tarım İl Müdürlüğü'ne çıkar. Yine bakanlığın aynı yazısı gelir. Hemen, bir sene önce gönderilen yazıyı çıkartır ki ne görsün domuz sayısı 149. 1 tane artırsa sürek avı başlamak zorunda kalacak. Kendi kendine, “Ben bu sayıyı 99'a düşüreyim, kimse fark etmez” der ve yazıyı gönderir.  Bir ay sonra bakanlıktan bir yazı gelir. “Geçen yıl bölgenizde yaban domuzu sayısı 149 idi. Siz 99 olduğunu yazmışsınız. Ne oldu 50 yaban domuzuna?' diye sorulmaktadır. Bürokrat oturur ve bir formül bulup bakanlığa yazar:  'Evet geçen yıl sayı 149'du. Ancak köylüler resmi olmayan yollardan sürek avı başlattılar, hiçbirini de vuramadılar. Domuzlar sınır ilimiz olan Erzincan'a geçti.' der. Bürokrat, 'Hayvanları vurduk' dese, bakanlık kuyruklarını isteyecek. Bakanlık bunun üzerine Erzincan il müdürüne bir yazı yazar: 'Bölgenizde 100 yaban domuzu olduğunu yazıyorsunuz. Ancak Tunceli İl Müdürlüğü 50 adet domuzun bölgenize geçtiğini bildirdi. O hayvanları bulun. Sayı 150'yi aştığı için de hemen ekipleri toplayarak sürek avı yapın.' der.  Erzincan il müdürü düşünür ve bakanlığa şöyle bir yazı yazar: 'Evet doğrudur. Ancak, Tunceli'nin 50 domuzu hızlarını alamayarak sınırımızı aşıp Erzurum il hudutlarına geçti' deyip işin içinden sıyrılır. Bakanlık bu defa Erzurum İl Müdürlüğü'nden hayvanların bulunup sürek avı başlatılmasını ister. Erzurum il müdürü de Erzincan il müdürünü arayıp olayı sorar, akıl danışır ve bakanlığa şunu yazar: 'Doğru. 50 domuz bölgemize girdi, peşlerine düştük, ancak Ağrı il sınırına girdiler.' Bakanlık bu kez Ağrı il müdürlüğüne yazar. Ağrı il müdürü de Erzurum il müdürünü arar. Ve o da bakanlığa: 'Evet doğru bizim sınırdan girdi, ama ülke sınırlarını aşıp Ermenistan'a geçti.' diyerek olaya Tarım Bakanlığı nezdinde son verir. Ermenistan'ın olaya sessiz kalması sebebiyle diplomatik bir krizin doğmadığı söylenmektedir. Başkaları uzaya gidiyor, uzaydaki gezegenlerde su ve hava var mı diye araştırmalar yapıyorlar. Dünya ihtiyaçlarının tamamının doyumuna ulaşmışlar. Bizim gençlerimiz ise daha açlıktan ayakta duramıyor, cep harçlığını babasından istiyor. Genç daha çiçeği burnunda dediğimiz 30”lu veya 40”lı yaşlardaki kişilere bir soru yönet bin ah işit. Sanki tüm dünyanın işleri ya kendi umurunda hep yorgundur, ya da hiçbir şey umurunda değil hayatından bezmiş vaziyette yarınından umutsuz. Dostlar yarınlar yorgun ve bezgin insanların değildir. Yarınlar rahatını terk edip, devamlı çalışıp gayretli olan kişilerindir. Hayatımızı seviyorsak zamanımızı boşa harcamamamız gerekir. Çünkü zaman hayatın ta kendisidir. Küçük şeylerle uğraşırsanız büyük şeyleri yapmaya vakit bulamazsınız. Sizlere verilen ömür veya zaman hepsi sayılıdır. Sayılı günler çabuk geçer derler ya işte, bu sayılı günler çabuk geçer. Aklınızı başınıza alın. Bir gün gelir sonuna yaklaştığınızda “eyvah” demenin hiçbir faydası olmayacaktır.   Yarınlar bizim, elbet bizimdir….
Ekleme Tarihi: 02 Ağustos 2015 - Pazar

YARINLAR YORGUN VE BEZGİN KİMSELERİN DEĞİLDİR

Devamlı kişiler bürokrasideki çarpık zihniyetten, işlerinin hemen yapılamamasından şikâyetçidirler. İşin içerisine bir de kişilerin sevmediği veya dünya görüşü birbirine uygun olmayan işverenlerle diyalog veya birebir ilişkileri hep ön yargı ile başlar. Bir iş hakkında bir kuruma veya herhangi bir işverene giderken o kişinin hemen dünya görüşünü öğrenip onun karşısına önyargılı olarak çıkarlar.

Şimdi sizlere gerçek olduğu söylenen fakat insanın kafasını karıştıran bir olay yazacağım. Olay Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda yaşanan bir hikaye.

 Bir dönem bakanlık, il müdürlüklerine bir yazı yazar ve 'Bölgenizdeki karga, yaban domuzu gibi tarımsal üretime zarar veren yabani hayvanların sayısını çıkartın, bize yollayın' der.

Bazı il müdürleri 30, bazıları 20 yaban domuzu olduğunu bildirir. Aradan 1 yıl geçer, bakanlıktan bir yazı daha gelir:

"Bölgenizdeki domuzların sayıları 150'yi aşarsa 'sürek avı' başlatın." Sürek avı başlaması için gerekli bürokratik işlemler ve nasıl ekipler oluşturulacağı, vurulan domuzların kuyruklarının kesilerek ispatlanması gerektiği gibi formaliteler sıralanır.

Tabii,  İl müdürleri yeni sayıları 5'er, 10'ar artırıp bildirir. İş, yıllarca böyle devam eder. Olayı anlatan bürokratın tayini bir gün Tunceli Tarım İl Müdürlüğü'ne çıkar. Yine bakanlığın aynı yazısı gelir. Hemen, bir sene önce gönderilen yazıyı çıkartır ki ne görsün domuz sayısı 149. 1 tane artırsa sürek avı başlamak zorunda kalacak. Kendi kendine,

“Ben bu sayıyı 99'a düşüreyim, kimse fark etmez” der ve yazıyı gönderir.

 Bir ay sonra bakanlıktan bir yazı gelir. “Geçen yıl bölgenizde yaban domuzu sayısı 149 idi. Siz 99 olduğunu yazmışsınız. Ne oldu 50 yaban domuzuna?' diye sorulmaktadır.

Bürokrat oturur ve bir formül bulup bakanlığa yazar:

 'Evet geçen yıl sayı 149'du. Ancak köylüler resmi olmayan yollardan sürek avı başlattılar, hiçbirini de vuramadılar. Domuzlar sınır ilimiz olan Erzincan'a geçti.' der.

Bürokrat, 'Hayvanları vurduk' dese, bakanlık kuyruklarını isteyecek.

Bakanlık bunun üzerine Erzincan il müdürüne bir yazı yazar:

'Bölgenizde 100 yaban domuzu olduğunu yazıyorsunuz. Ancak Tunceli İl Müdürlüğü 50 adet domuzun bölgenize geçtiğini bildirdi. O hayvanları bulun. Sayı 150'yi aştığı için de hemen ekipleri toplayarak sürek avı yapın.' der.

 Erzincan il müdürü düşünür ve bakanlığa şöyle bir yazı yazar:

'Evet doğrudur. Ancak, Tunceli'nin 50 domuzu hızlarını alamayarak sınırımızı aşıp Erzurum il hudutlarına geçti' deyip işin içinden sıyrılır.

Bakanlık bu defa Erzurum İl Müdürlüğü'nden hayvanların bulunup sürek avı başlatılmasını ister. Erzurum il müdürü de Erzincan il müdürünü arayıp olayı sorar, akıl danışır ve bakanlığa şunu yazar:

'Doğru. 50 domuz bölgemize girdi, peşlerine düştük, ancak Ağrı il sınırına girdiler.' Bakanlık bu kez Ağrı il müdürlüğüne yazar. Ağrı il müdürü de Erzurum il müdürünü arar. Ve o da bakanlığa:

'Evet doğru bizim sınırdan girdi, ama ülke sınırlarını aşıp Ermenistan'a geçti.' diyerek olaya Tarım Bakanlığı nezdinde son verir.

Ermenistan'ın olaya sessiz kalması sebebiyle diplomatik bir krizin doğmadığı söylenmektedir.

Başkaları uzaya gidiyor, uzaydaki gezegenlerde su ve hava var mı diye araştırmalar yapıyorlar. Dünya ihtiyaçlarının tamamının doyumuna ulaşmışlar. Bizim gençlerimiz ise daha açlıktan ayakta duramıyor, cep harçlığını babasından istiyor. Genç daha çiçeği burnunda dediğimiz 30”lu veya 40”lı yaşlardaki kişilere bir soru yönet bin ah işit. Sanki tüm dünyanın işleri ya kendi umurunda hep yorgundur, ya da hiçbir şey umurunda değil hayatından bezmiş vaziyette yarınından umutsuz.

Dostlar yarınlar yorgun ve bezgin insanların değildir. Yarınlar rahatını terk edip, devamlı çalışıp gayretli olan kişilerindir. Hayatımızı seviyorsak zamanımızı boşa harcamamamız gerekir. Çünkü zaman hayatın ta kendisidir.

Küçük şeylerle uğraşırsanız büyük şeyleri yapmaya vakit bulamazsınız. Sizlere verilen ömür veya zaman hepsi sayılıdır. Sayılı günler çabuk geçer derler ya işte, bu sayılı günler çabuk geçer. Aklınızı başınıza alın. Bir gün gelir sonuna yaklaştığınızda “eyvah” demenin hiçbir faydası olmayacaktır.

 

Yarınlar bizim, elbet bizimdir….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.