bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

YA OLDUĞUNUZ GİBİ GÖRÜNÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜNÜZ GİBİ OLUN

Şu son asırda öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki, eskiden iki yüzlü insandan çekinmemiz gerekirdi, şemdi ise iki yüzlü insanlara hasret kaldık. Öyle ki yirmi yüzlü insanlarla karşılaşıyoruz toplumumuzda. Ne diyor Efendimiz (A.S.) ;Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman yerine getirmez ve ona güvenildiği zaman hıyanet eder” Bu üç alameti taşıyan kişi münafıktır.  Yalnız Allah korusun, hepimizde bu üç alametin bir tanesi mutlaka vardır. Yeri geldiği zaman yalan da söylüyoruz. Neden yalan söyledin diye sorarsanız, bin bir dereden su bağlar, kurtulamayınca da yalandan ölen var mı? Diye sözü keser. Müslüman cimri olur, Müslüman korkak da olabilir, Müslüman asla yalan konuşamaz, yalan söz söyleyemez. Bu özelliklerden birisini üzerinde taşıyan kişi, bu özellikler bakımından münafığa benzemekte olup, onların ahlakını taşıdığı için hiç hoş karşılanmamıştır. Müslüman iseniz söz verdiğiniz zaman onu mutlaka yerine getirmeniz gerekir. Bir çocuğa söz verip de onu saatlerce bekleyen bir peygamberin ümmetiyiz biz. Sözümüz de özümüz de dos doğru olmalı. Nasrettin Hocadan komşusu eşeğini ister. Hoca da ; Bir dur bakalım. Eşeğe sorayım. Der ve ahıra gider geri gelir. Der ki. Eşeğe sordum kabul etmedi. Komşusu  eşekle ne alakası var deyince Hoca: Beni döverler sana da söverler, beni emanete verme dedi. Der. Elinizdeki emanete sanki sizin kendi eşyanız veya malınız gibi ehemmiyet göstermezseniz, sizde bu alametlerden birisi var demektir. Devlet memuru zamanını boşuna harcıyor, bilgisayarlarda oyun oynuyor, internetlerden çıkmıyorsa zamanını boşa harcıyor demektir. Sadece ezan okumaktan başka görev bilmeyen kardeşlerimiz de, ezanı otomatık okumaya bağlayıp, başkasına ezan okutuyorsa, emanete riayet etmiyor demektir. Tarlada, bahçede çalışan bir işçi, doğal kaytarma yolunu seçip, tuvalete gidiyorum diye bir saat sonra gelip işine devam ediyorsa, emanete riayet etmiyor demektir. Bir kurum amiri emri altındakilerin ihtiyaçlarını veya dışarıdan gelen şiddetli tepkilere karşı personelini koruyamıyorsa, emanete riayet etmiyor demektir. Senede bir defa da olsa, bir kurumda vatandaşların haksız tepkilerine ve hakaretlerine karşı o kurumda çalışan kişi ya da kişileri, amirler veya siyasiler haksızlığa karşı koruyamıyorsa emanete hıyanetlik ediyor demektir. Bir kurum bir beldeden yok olacak duruma gelmiş ise, o kuruma sahip çıkmayana etkili ve yetkili kişiler görevini yapmıyor veya yapamıyor demektir. Sakın gelecek veya oy kaygınız olur diye görevinizi kötüye kullanmayın. Kimseye haksızlık etmeyin. Kimsenin de hakkını bir başkasına yedirtmeyin. Yoksa emanete hıyanetlik ediyorsunuz demektir. Dinle ilgili şeyler üç unsurda toplanır: Söz, fiil ve niyet. Yalan söylemek ifadesi ile sözün bozukluğuna işaret edilmektedir., Hıyanet ifadesi ile de yapılan iş ve işlemlerin yani  fiilin bozukluğuna işaret edilmektedir. Sözünde  durmamak ifadesi ile de niyetinizin  bozukluğuna işaret edilmektedir. çünkü söz verdiğiniz sırada sözde durmama kastı yoksa bunun bir zararı olmaması gerekir. Elinizde olmayan nedenlerle sözünüzü yerine getirememek bu kategorilere girmez. İki yüzlülerin kendilerini ele veren alametleri vardır.  Selamları lanettir, yemekleri gasp ve yağmadır, Ganimetleri hile ile kazançtır,  Kibirlidirler.  Ne sevilirler ne de severler.  Gece odun gibi sessiz, gündüz gürültücüdürler. Peki ya Müminler, hep nazik, edepli ve düşünce ürünü olan kelimeleri sarf ederler. Karşılarındaki kişileri kendileri gibi görüp, kendilerine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına yapmamaya özen gösterirler. Karşımızdaki kimsenin kalbi kırılmış, gönlü kalmış, morali bozulmuş hiç umurunuzda değilse,  vurdumduymaz, dostlarınızın öz eleştirilerine aldırmasanız, sizlerin kalbi katılaşmış demektir. Öyle insanlar var ki hatta çoğu zaman bilinçli olarak böyle davrananlar var aramızda. Ya olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun. Şunu çok iyi belleyin, kırılan her maddenin sesini duyarsınız, yalnız kalp kırılmasının sesini yalnız Allah duyar. Bilmeden yaptığımız hatalarda bile yukarıdaki üç alametler olabilir. Onun için çok dikkatli olmamız gerekir. Esref'e sordular: "Neden o zehirli taşlamalarında çoğu kez isim kullanmıyorsun?Kimin için yazıldıkları belli değil ?" Eşref: " Neden olacak, bütün kendini bilmezlere uygulanıp, numarasız gözlük gibi kullanılsın diye. . " der. Benim de hicivlerim numarasız gözlük gibidir. Allaha emanet olun. Sürçü lisan ettik ise affola….
Ekleme Tarihi: 14 Kasım 2016 - Pazartesi

YA OLDUĞUNUZ GİBİ GÖRÜNÜN YA DA GÖRÜNDÜĞÜNÜZ GİBİ OLUN

Şu son asırda öyle insanlarla karşılaşıyoruz ki, eskiden iki yüzlü insandan çekinmemiz gerekirdi, şemdi ise iki yüzlü insanlara hasret kaldık. Öyle ki yirmi yüzlü insanlarla karşılaşıyoruz toplumumuzda.

Ne diyor Efendimiz (A.S.) ;Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman yerine getirmez ve ona güvenildiği zaman hıyanet eder”

Bu üç alameti taşıyan kişi münafıktır.  Yalnız Allah korusun, hepimizde bu üç alametin bir tanesi mutlaka vardır.

Yeri geldiği zaman yalan da söylüyoruz. Neden yalan söyledin diye sorarsanız, bin bir dereden su bağlar, kurtulamayınca da yalandan ölen var mı? Diye sözü keser.

Müslüman cimri olur, Müslüman korkak da olabilir, Müslüman asla yalan konuşamaz, yalan söz söyleyemez.

Bu özelliklerden birisini üzerinde taşıyan kişi, bu özellikler bakımından münafığa benzemekte olup, onların ahlakını taşıdığı için hiç hoş karşılanmamıştır.

Müslüman iseniz söz verdiğiniz zaman onu mutlaka yerine getirmeniz gerekir. Bir çocuğa söz verip de onu saatlerce bekleyen bir peygamberin ümmetiyiz biz. Sözümüz de özümüz de dos doğru olmalı.

Nasrettin Hocadan komşusu eşeğini ister. Hoca da ;

Bir dur bakalım. Eşeğe sorayım. Der ve ahıra gider geri gelir. Der ki.

Eşeğe sordum kabul etmedi. Komşusu  eşekle ne alakası var deyince Hoca:

Beni döverler sana da söverler, beni emanete verme dedi. Der.

Elinizdeki emanete sanki sizin kendi eşyanız veya malınız gibi ehemmiyet göstermezseniz, sizde bu alametlerden birisi var demektir.

Devlet memuru zamanını boşuna harcıyor, bilgisayarlarda oyun oynuyor, internetlerden çıkmıyorsa zamanını boşa harcıyor demektir.

Sadece ezan okumaktan başka görev bilmeyen kardeşlerimiz de, ezanı otomatık okumaya bağlayıp, başkasına ezan okutuyorsa, emanete riayet etmiyor demektir.

Tarlada, bahçede çalışan bir işçi, doğal kaytarma yolunu seçip, tuvalete gidiyorum diye bir saat sonra gelip işine devam ediyorsa, emanete riayet etmiyor demektir.

Bir kurum amiri emri altındakilerin ihtiyaçlarını veya dışarıdan gelen şiddetli tepkilere karşı personelini koruyamıyorsa, emanete riayet etmiyor demektir.

Senede bir defa da olsa, bir kurumda vatandaşların haksız tepkilerine ve hakaretlerine karşı o kurumda çalışan kişi ya da kişileri, amirler veya siyasiler haksızlığa karşı koruyamıyorsa emanete hıyanetlik ediyor demektir.

Bir kurum bir beldeden yok olacak duruma gelmiş ise, o kuruma sahip çıkmayana etkili ve yetkili kişiler görevini yapmıyor veya yapamıyor demektir.

Sakın gelecek veya oy kaygınız olur diye görevinizi kötüye kullanmayın. Kimseye haksızlık etmeyin. Kimsenin de hakkını bir başkasına yedirtmeyin. Yoksa emanete hıyanetlik ediyorsunuz demektir.

Dinle ilgili şeyler üç unsurda toplanır: Söz, fiil ve niyet.

Yalan söylemek ifadesi ile sözün bozukluğuna işaret edilmektedir.,

Hıyanet ifadesi ile de yapılan iş ve işlemlerin yani  fiilin bozukluğuna işaret edilmektedir.

Sözünde  durmamak ifadesi ile de niyetinizin  bozukluğuna işaret edilmektedir.

çünkü söz verdiğiniz sırada sözde durmama kastı yoksa bunun bir zararı olmaması gerekir.

Elinizde olmayan nedenlerle sözünüzü yerine getirememek bu kategorilere girmez.

İki yüzlülerin kendilerini ele veren alametleri vardır.  Selamları lanettir, yemekleri gasp ve yağmadır, Ganimetleri hile ile kazançtır,  Kibirlidirler.  Ne sevilirler ne de severler.  Gece odun gibi sessiz, gündüz gürültücüdürler.

Peki ya Müminler, hep nazik, edepli ve düşünce ürünü olan kelimeleri sarf ederler. Karşılarındaki kişileri kendileri gibi görüp, kendilerine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına yapmamaya özen gösterirler.

Karşımızdaki kimsenin kalbi kırılmış, gönlü kalmış, morali bozulmuş hiç umurunuzda değilse,  vurdumduymaz, dostlarınızın öz eleştirilerine aldırmasanız, sizlerin kalbi katılaşmış demektir.

Öyle insanlar var ki hatta çoğu zaman bilinçli olarak böyle davrananlar var aramızda.

Ya olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun.

Şunu çok iyi belleyin, kırılan her maddenin sesini duyarsınız, yalnız kalp kırılmasının sesini yalnız Allah duyar. Bilmeden yaptığımız hatalarda bile yukarıdaki üç alametler olabilir. Onun için çok dikkatli olmamız gerekir.

Esref'e sordular: "Neden o zehirli taşlamalarında çoğu kez isim kullanmıyorsun?Kimin için yazıldıkları belli değil ?" Eşref:

" Neden olacak, bütün kendini bilmezlere uygulanıp, numarasız gözlük gibi kullanılsın diye. . " der.

Benim de hicivlerim numarasız gözlük gibidir.

Allaha emanet olun.

Sürçü lisan ettik ise affola….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.