bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

NE KADAR BÜYÜKSÜN EY MİLLETİM

Allah biz kullarına nefis vermiş, birde birlikte akıl ve vicdan vermiştir. Nefsinin her istediğini alma veye yapma. Önce vicdan muhasebesinden geçir, sonra da aklına yatıyorsa o zaman yap. İnsan oğlunun bir vadi dolusu altını olsa ikinci vadi dolusunu da ister. İnsanın karnını ancak toprak doyurur  düsturuyla hareket etmezsek, bu düsturla yaşam tarzımızı ayarlamaz isek,  işte o zaman sınavı kaybetmiş sınıfta kalmışız demektir. Aldığımız maaş yetiyorsa, çalıştığımız işimiz bizlerin helal olarak rızkımızı temin etmemize yetiyorsa, ille de daha fazlasını istiyorum derse işte o zaman şu sözün manası tahakkuk eder. Sormuşlar memur ile politikacı arasında ne fark var diye; Memur ay başında aristokrat, ay ortasında demokrat, ay sonunda ise tepetaklaktır. Politikacı ise, seçim zamanı demokrat, mecliste aristokrat, seçilemeyince de tepetaklaktır. (Aristokrat; ayrıcalıklılar, seçkinler, soylular sınıfından olan, soylu demektir.) Çabuk zengin olmak veya dünyalık biriktirmek için şu günlerde aday enflasyonu var ve de devam edeceğe benziyor. Herkesin mutlaka bir düşüncesi ve bir amacı var orada görülmekten. Reklamınız fazla oluyor, dünya görüşünüz hemen gün yüzüne çıkıyor ve ölene kadar bir daha onu silemiyorsunuz. Bir söz vardır eskiden beridir. Zengin olmak istiyorsan ya topçu, ya popçu ya da siyasetçi olunuz denilir.  Herkesin bu mesleklerden olma şansı yok, bu mesleklerden olamayanlar ise yüz üstü sürümeye devam edecek midir. Hayır, Allahın nasip ettiği işimize samimiyetle sarılmalıyız ve verdiği rızka şükür etmemiz gerekir. Geçinmek için derler ki; ya uçarda kuşun, ya dönerde taşın, bunlardan hiç birisi yoksa o zaman devletten maaşın olsun derler. En tembel kişi, geçinmeden aciz kişiler devlet memurlarıdır. Özür dilerim memur arkadaşlardan, bu genelleme toplumumuzda maalesef vardır. Çocuğunuzu niçin okutuyorsunuz, memur olmak için. Neden memur olsun ki. İktisadı, işletmeyi veya hukuku vs bitiren ille de devlet memuru olacak demek değildir. Kendi işinizi de yapabilirsiniz bu diplomalar olunca. Memur olup da özel mülkü fazla olan veya ticaretle meşgul olan bir aileden olan kişi, bu memurluğu zevkine yapıyorsa, devletten aldığı maaşı hiç kullanmayıp hayır ve hasenatta kullanabiliyorsa işte ben buna Allah rızası için çalışan memur derim. Bizler sadece midemizi doyurmak için çalışanlarız. Bu iş adamları, zenginler gurubu bakan da olsa, millet vekili de olsa acaba çiftçinin derdi için ne yapar, memurun halinden anlar mı? Asgari ücretlinin derdini dinlerler mi? Çalıştırdığı işçinin emeğini daha fazla sömürmek için asgari ücrete zam ister mi işverenler ve sendikaları. Yirmi yıldır sendika üyesiyim hala sorunumuzu çözemedik. Çözmediler, birde gelmiş  sendika başkanları her partiden milletvekili olmuşlar. Çalışanı unutmuşlar.   İşte size tarihden bir anektot; Hz. Ebubekir vefat etmiş Hz.Ömer hilafeti teslim almış, devlet emanetlerini inceliyor bir akşam vakti Sandıklar açılıyor, evraklar ve mali hazineye ait altınlar, dirhemler tasnif edilip devir teslim yapılıyor. Evrakları tek tek inceleyen Hz. Ömer sandıklardan birinde bir kavanozla karşılaşıyor. İçi dirhemlerle dolu kavanozu merak ederek açıyor. İçinden şu not çıkıyor: “Ben ki; ALLAH Rasülü’nün Halifesi Ebubekir Hilafetim süresince devlet hazinesinden bana bağlanan maaşı almaya haya ettim ve hiç kullanmadım. Çünkü bulunduğum makam; tebliğini ücretsiz, Hak Rızası için yapan Rasül makamı idi. Tamamen kendi gayretimle geçindim. Benden sonra gelecek halifeye teslim edilmek üzere tüm maaşım bu kavanozdadır. Devlet hazinesine kaydedilsin!” Hayatı Hz. Ebubekir’le hayır yarışına dönüşen Hz. Ömer olduğu yere öylece çöker. Ağlamaklı vaziyette şunları söyleyecektir: -Ne kadar büyüksün Ya Ebubekir! Hayatında seni geçmeme fırsat vermedin, vefatın sonrasında da buna imkan tanımıyorsun Ne kadar büyüksün Ya Sıddık! Böyle bir devlet adamı var mı? Belki vardır ama bizler bilmiyoruz. Peki ya bizlerdeki devlet adamlığı nasıl, iyi bir maaş, mesai, tatil ve altına da bir özel araba yakıtı da devletten oldu mu, değmeyin keyfime. Hele bir yerde amir veya müdür olursan sana özel tahsisli arabalar ve şoför de cabası… Böyle bir anlayış yok dostlar.  Devletin mali deniz değil. Bu millet bu tip savurganlığı görüyor ve biliyor, bir şey söylemiyorsa sizlerden korktuğu için değil bunu iyi belleyin. Ne kadar büyüksün ey aziz milletim. Allah bu millete esaret, mahkumiyet ve fakirlik vermesin.
Ekleme Tarihi: 30 Nisan 2018 - Pazartesi

NE KADAR BÜYÜKSÜN EY MİLLETİM

Allah biz kullarına nefis vermiş, birde birlikte akıl ve vicdan vermiştir. Nefsinin her istediğini alma veye yapma. Önce vicdan muhasebesinden geçir, sonra da aklına yatıyorsa o zaman yap.

İnsan oğlunun bir vadi dolusu altını olsa ikinci vadi dolusunu da ister. İnsanın karnını ancak toprak doyurur  düsturuyla hareket etmezsek, bu düsturla yaşam tarzımızı ayarlamaz isek,  işte o zaman sınavı kaybetmiş sınıfta kalmışız demektir.

Aldığımız maaş yetiyorsa, çalıştığımız işimiz bizlerin helal olarak rızkımızı temin etmemize yetiyorsa, ille de daha fazlasını istiyorum derse işte o zaman şu sözün manası tahakkuk eder.

Sormuşlar memur ile politikacı arasında ne fark var diye;

Memur ay başında aristokrat, ay ortasında demokrat, ay sonunda ise tepetaklaktır.

Politikacı ise, seçim zamanı demokrat, mecliste aristokrat, seçilemeyince de tepetaklaktır.

(Aristokrat; ayrıcalıklılar, seçkinler, soylular sınıfından olan, soylu demektir.)

Çabuk zengin olmak veya dünyalık biriktirmek için şu günlerde aday enflasyonu var ve de devam edeceğe benziyor. Herkesin mutlaka bir düşüncesi ve bir amacı var orada görülmekten.

Reklamınız fazla oluyor, dünya görüşünüz hemen gün yüzüne çıkıyor ve ölene kadar bir daha onu silemiyorsunuz.

Bir söz vardır eskiden beridir. Zengin olmak istiyorsan ya topçu, ya popçu ya da siyasetçi olunuz denilir.  Herkesin bu mesleklerden olma şansı yok, bu mesleklerden olamayanlar ise yüz üstü sürümeye devam edecek midir.

Hayır, Allahın nasip ettiği işimize samimiyetle sarılmalıyız ve verdiği rızka şükür etmemiz gerekir.

Geçinmek için derler ki; ya uçarda kuşun, ya dönerde taşın, bunlardan hiç birisi yoksa o zaman devletten maaşın olsun derler. En tembel kişi, geçinmeden aciz kişiler devlet memurlarıdır. Özür dilerim memur arkadaşlardan, bu genelleme toplumumuzda maalesef vardır.

Çocuğunuzu niçin okutuyorsunuz, memur olmak için. Neden memur olsun ki. İktisadı, işletmeyi veya hukuku vs bitiren ille de devlet memuru olacak demek değildir.

Kendi işinizi de yapabilirsiniz bu diplomalar olunca. Memur olup da özel mülkü fazla olan veya ticaretle meşgul olan bir aileden olan kişi, bu memurluğu zevkine yapıyorsa, devletten aldığı maaşı hiç kullanmayıp hayır ve hasenatta kullanabiliyorsa işte ben buna Allah rızası için çalışan memur derim. Bizler sadece midemizi doyurmak için çalışanlarız.

Bu iş adamları, zenginler gurubu bakan da olsa, millet vekili de olsa acaba çiftçinin derdi için ne yapar, memurun halinden anlar mı? Asgari ücretlinin derdini dinlerler mi?

Çalıştırdığı işçinin emeğini daha fazla sömürmek için asgari ücrete zam ister mi işverenler ve sendikaları. Yirmi yıldır sendika üyesiyim hala sorunumuzu çözemedik. Çözmediler, birde gelmiş  sendika başkanları her partiden milletvekili olmuşlar. Çalışanı unutmuşlar.  

İşte size tarihden bir anektot;

Hz. Ebubekir vefat etmiş Hz.Ömer hilafeti teslim almış, devlet emanetlerini inceliyor bir akşam vakti Sandıklar açılıyor, evraklar ve mali hazineye ait altınlar, dirhemler tasnif edilip devir teslim yapılıyor.

Evrakları tek tek inceleyen Hz. Ömer sandıklardan birinde bir kavanozla karşılaşıyor. İçi dirhemlerle dolu kavanozu merak ederek açıyor. İçinden şu not çıkıyor:

“Ben ki; ALLAH Rasülü’nün Halifesi Ebubekir Hilafetim süresince devlet hazinesinden bana bağlanan maaşı almaya haya ettim ve hiç kullanmadım. Çünkü bulunduğum makam; tebliğini ücretsiz, Hak Rızası için yapan Rasül makamı idi.

Tamamen kendi gayretimle geçindim. Benden sonra gelecek halifeye teslim edilmek üzere tüm maaşım bu kavanozdadır. Devlet hazinesine kaydedilsin!”

Hayatı Hz. Ebubekir’le hayır yarışına dönüşen Hz. Ömer olduğu yere öylece çöker. Ağlamaklı vaziyette şunları söyleyecektir:

-Ne kadar büyüksün Ya Ebubekir! Hayatında seni geçmeme fırsat vermedin, vefatın sonrasında da buna imkan tanımıyorsun Ne kadar büyüksün Ya Sıddık!

Böyle bir devlet adamı var mı? Belki vardır ama bizler bilmiyoruz.

Peki ya bizlerdeki devlet adamlığı nasıl, iyi bir maaş, mesai, tatil ve altına da bir özel araba yakıtı da devletten oldu mu, değmeyin keyfime.

Hele bir yerde amir veya müdür olursan sana özel tahsisli arabalar ve şoför de cabası…

Böyle bir anlayış yok dostlar. 

Devletin mali deniz değil.

Bu millet bu tip savurganlığı görüyor ve biliyor, bir şey söylemiyorsa sizlerden korktuğu için değil bunu iyi belleyin.

Ne kadar büyüksün ey aziz milletim.

Allah bu millete esaret, mahkumiyet ve fakirlik vermesin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.