bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Erdoğan DEMİR
Köşe Yazarı
Erdoğan DEMİR
 

KÜLTÜREL KURALLAR MI, DİNİ KURALAR MI?

Bu soruya hemen vereceğimiz cevap tabii ki dini kurallardır. Bazı gazetelerde sanki İslamın emretmeyip de tavsiye ettiği kuralları kültürel kurallarmış gibi gösteriyorlar. Bunlardan bazıları şöyle; Sol elle yemek ahkam mı, adap mı? Bunun ahkamla bir ilgisinin olmadığı açıktır. Sadece “O”nun konuştuğu kendi hevasından değildir. O”nun konuştuğu vahiydir” kuranın emri gereğince O ne söylemişse mutlaka vahye dayanır. Veya vahyin açıklamasıdır. Küçük yaşta bizlere en çok öğretilen dini ve kültürel kurallardan bazıları şunlardır.  Bunlar da genellikle hasislerle sabittir. Sol elle yemek yenmez. Peygamber tavsiyesidir. Sadece sol elini kullananlar ne yapacak, onlar için bir zorunluluk yoktur. Sadece kişi çok sevdiği kişinin tavsiyesine uymamış olur. Bizler büyüklerimizin tavsiyelerine uymadığımız zaman o büyüklerin gözünde ne oluruz bir düşünün? Sol el güçlü değil, titrektir. Yemek yerken eliniz titrer üstünüze dökersiniz. Ayakta su içilmez. Oturarak, üç yudumda içilir. Üç olmaz ise sen dört yudumda iç kardeşim. Sana mecbur tutanlar mı var. Burada sadece sağlık açısından bir tavsiye edilmiştir. Peygamber efendimiz suyun ayakta da içilebileceğini göstermek için Zemzemi ayakta içmiştir. Ayakta bevl yapmak mekruhtur. Hem de günahın alası bana göre. Temizlik açısından, ve de sağlık açısından. Ayakta bevl ediyorsunuz, yere düşen sidik, yerden küçük damlacıklarla kişinin üzerine gelmiyor mu dostlar. Bunun neresi eleştirilecektir. Bir de prostat hastalığının sebeplerindendir. Tabakta yemek bırakılmaz, arkadan ağlar. Ağamaz, sadece israf olur, “Yiyin için fakat israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.” Kur”an hükmü. Bunun neresini tenkit edeceğiz anlamıyorum. Çocukken ‘Sübhaneke, Elham, İhlas’ ezberlemek çok sevaptır. Küçükken dininin tüm kurallarını öğrenmek farzdır be kardeşim. Diyeceksiniz ki, mükellef yaşta değil ki. Evet reşit yaşta değil amma, ağaç yaşken eğilir, ağaca küçükken yön verirsiniz. On beş yaşından sonra o çocuk ne ihlası ezberler, ne de Fatiha suresini. Tüm eğitimler küçük yaşta verilir. Gece ıslık çalmak şeytan işidir. Belki de bilmediğimiz birçok kötü işler için de kullanılıyor ıslık. Nitekim Lut kavmi fuhuş-Livata zemininin oluştuğunu ıslık çalarak birbirine haber veriyorlardı. Onun için peygamberimiz tavsiye etmemiş. Başkalarına benzemek hususunda çok dikkatli davranmıştır. Akşamları tırnak kesmek günahtır. Bu söze ben hiçbir şey demek istemiyorum. Niçin biliyor musunuz? Temizlik yapmamın gecesi gündüzü olmaz. sadece tırnak çabuk eriyip yok olan bir şey olmadığı için, herhangi bir gıdanın içerisine giderse ve de onu insan oğlu yutarsa siz düşünün ne olabileceğini. Yemekte konuşulmaz. Eğer fazla konuşursanız, benim gibi dişsiz olanların boğulma riski daha fazla olur. Kişinin ağzındaki yemek kırıntıları karşısındaki kişinin yediği yemeğe veya eline ve yüzüne bulaşır. Kişinin midesi bulanır. Bu da biz insanların birbirimize karşı sevgi ve saygılı olmamızı öğütler bizlere. Ayak ayak üstüne atılmaz. Bu genelde küçük büyük kişilerin karşısındakilere karşı saygısından kaynaklanır. Dini bur kural değildir. Toplumsal bir kuraldır. Toplumsal kurallarımızı dini kuralların önüne çıkarıp ta asıl meselelerimizi en sona atmak hiçbir zaman verimli bir davranış değildir. Bunlar daha okula başlamadan, evimizde anne babamızın bize ilk öğrettiği şeylerdi. Sanırım bunların büyük kısmını biz de çocuklarımıza öğrettik. Aslında bunların tümü, sosyokültürel yaşamımızı düzene sokmak amacıyla yapılan şeyler. Lakin en büyük hata, bunları yapmanın ‘günah’ olduğunu, hatta ‘büyük günah’ olduğunu söylemek olmuştur sanırım. Daha birçok ilginç inançlarımız var. Nazar boncuğu kullanmak, evlerin bir köşesine koç boynuzu asmak. Ağaçlara çaput bağlamak.  At nalı, mavi boncuk,kuru kafa,bazı bitkiler,kutsal saydıkları kişilere ait eşyalar, Hatta bu eşyalar peygambere ait olsa bile onun sakalı saçı olsa bile onlara kutsallık vermek saçmalıktır. Başkalarının gaybı, gizli olan şeyleri bildiğine inanmak,muska yapmak- yaptırmak, fal bakmak-baktırmak (her türlü falcılık), tamamen İslam”da yasaktır. Yasaklanmıştır ve kesinlikle yoktur. Gaybı sadece ve sadece Allah bilir, hiç kimse bilemez. Eğer bu öğretileri çocuklarımıza islamda yeri olmayan kuralları  özellik göstererek öğretiyorsak, öğretilen ve hayatımız boyunca büyük hassasiyet gösterdiğimiz çoğu yasağın günahla, sevapla bir ilişkisi yoktur aslında. Ayakta su içmenin, tabakta yemek bırakmanın, gece ıslık çalmanın günah olduğuna dair bir ayet olmadığı gibi, sağlam fıkhi altyapısı da olduğu kesin değildir.   Bu kültürel davranış kurallarının amacı, kendi kültürel mirasını gelecek kuşaklara aktarmak ve toplumsal uyumu, düzeni yapıyı korumaktır. Bu kurallardan yola çıkılarak bir millet kültürü oluşur. Bu kurallardan cennete girecek müminler topluluğu oluşmaz. Yalnız siz küçük günahları işlememeye bakın. O küçük günahlar bir kişinin üzerinde çoğalırsa o kişi helak olur. Nasıl ki çiğseli havada şemsiyeniz yoksa, o durumda iki saat kadar çiğseli havada durursanız tamamen ıslanırsınız. Hani şu çoban ıslatan yağmur var ya işte o. Küçük günahlar da ona benzer. Kıbleye doğru ayak uzatmak yanlış bir şey değildir. Özürlü kişi oturarak namazı nasıl kılıyor sanıyorsunuz. Sandalyede oturarak mı? Hayır. Tahiyyatta oturur gibi oturursunuz, eğer o şekilde oturamıyorsanız, ayağınızı ileriye doğru uzatıp bir yere yaslanmakla namazınızı kılarsınız. Kültürel olmasına rağmen, dini kurala dönmüş bir çok davranış şekillerini yapmayan biri, günahkar olarak görülür bazı toplumlarda. Tıpkı kültürel giyinme tarzının dini kurallar haline getirilmesi gibi. Peki, bugün tarikatlar arasında cübbe, şalvar, sarık, çarşaf giymenin dini bir vecibe mi yoksa kendi tercihleri mi. Dini vecibe gibi anlaşılması doğru değildir. Bunlar bir ahkam (dini kural) değil, adap meselesidir. Adab-ı muaşeret kurallarıdır. O kurallar da yaşamımızın bütününün içerisindedir. Hiç yok demiyoruz, ön plana da almıyoruz. Toplumsal kural aklına uymuyorsa o kuralları elinin tersiyle at gitsin. Dini kuralların tamamı aklı uygundur. Eğer sen o kuralları aklına uyduramıyorsan sende bir şeyler var demektir. Önce aklını bir sorgula.
Ekleme Tarihi: 19 Şubat 2018 - Pazartesi

KÜLTÜREL KURALLAR MI, DİNİ KURALAR MI?

Bu soruya hemen vereceğimiz cevap tabii ki dini kurallardır. Bazı gazetelerde sanki İslamın emretmeyip de tavsiye ettiği kuralları kültürel kurallarmış gibi gösteriyorlar. Bunlardan bazıları şöyle;

Sol elle yemek ahkam mı, adap mı? Bunun ahkamla bir ilgisinin olmadığı açıktır. Sadece “O”nun konuştuğu kendi hevasından değildir. O”nun konuştuğu vahiydir” kuranın emri gereğince O ne söylemişse mutlaka vahye dayanır. Veya vahyin açıklamasıdır.

Küçük yaşta bizlere en çok öğretilen dini ve kültürel kurallardan bazıları şunlardır.  Bunlar da genellikle hasislerle sabittir.

Sol elle yemek yenmez. Peygamber tavsiyesidir. Sadece sol elini kullananlar ne yapacak, onlar için bir zorunluluk yoktur. Sadece kişi çok sevdiği kişinin tavsiyesine uymamış olur. Bizler büyüklerimizin tavsiyelerine uymadığımız zaman o büyüklerin gözünde ne oluruz bir düşünün? Sol el güçlü değil, titrektir. Yemek yerken eliniz titrer üstünüze dökersiniz.

Ayakta su içilmez. Oturarak, üç yudumda içilir. Üç olmaz ise sen dört yudumda iç kardeşim. Sana mecbur tutanlar mı var. Burada sadece sağlık açısından bir tavsiye edilmiştir. Peygamber efendimiz suyun ayakta da içilebileceğini göstermek için Zemzemi ayakta içmiştir.

Ayakta bevl yapmak mekruhtur. Hem de günahın alası bana göre. Temizlik açısından, ve de sağlık açısından. Ayakta bevl ediyorsunuz, yere düşen sidik, yerden küçük damlacıklarla kişinin üzerine gelmiyor mu dostlar. Bunun neresi eleştirilecektir. Bir de prostat hastalığının sebeplerindendir.

Tabakta yemek bırakılmaz, arkadan ağlar. Ağamaz, sadece israf olur, “Yiyin için fakat israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez.” Kur”an hükmü. Bunun neresini tenkit edeceğiz anlamıyorum.

Çocukken ‘Sübhaneke, Elham, İhlas’ ezberlemek çok sevaptır. Küçükken dininin tüm kurallarını öğrenmek farzdır be kardeşim. Diyeceksiniz ki, mükellef yaşta değil ki. Evet reşit yaşta değil amma, ağaç yaşken eğilir, ağaca küçükken yön verirsiniz. On beş yaşından sonra o çocuk ne ihlası ezberler, ne de Fatiha suresini. Tüm eğitimler küçük yaşta verilir.

Gece ıslık çalmak şeytan işidir. Belki de bilmediğimiz birçok kötü işler için de kullanılıyor ıslık. Nitekim Lut kavmi fuhuş-Livata zemininin oluştuğunu ıslık çalarak birbirine haber veriyorlardı. Onun için peygamberimiz tavsiye etmemiş. Başkalarına benzemek hususunda çok dikkatli davranmıştır.

Akşamları tırnak kesmek günahtır. Bu söze ben hiçbir şey demek istemiyorum. Niçin biliyor musunuz? Temizlik yapmamın gecesi gündüzü olmaz. sadece tırnak çabuk eriyip yok olan bir şey olmadığı için, herhangi bir gıdanın içerisine giderse ve de onu insan oğlu yutarsa siz düşünün ne olabileceğini.

Yemekte konuşulmaz. Eğer fazla konuşursanız, benim gibi dişsiz olanların boğulma riski daha fazla olur. Kişinin ağzındaki yemek kırıntıları karşısındaki kişinin yediği yemeğe veya eline ve yüzüne bulaşır. Kişinin midesi bulanır. Bu da biz insanların birbirimize karşı sevgi ve saygılı olmamızı öğütler bizlere.

Ayak ayak üstüne atılmaz. Bu genelde küçük büyük kişilerin karşısındakilere karşı saygısından kaynaklanır. Dini bur kural değildir. Toplumsal bir kuraldır. Toplumsal kurallarımızı dini kuralların önüne çıkarıp ta asıl meselelerimizi en sona atmak hiçbir zaman verimli bir davranış değildir.

Bunlar daha okula başlamadan, evimizde anne babamızın bize ilk öğrettiği şeylerdi. Sanırım bunların büyük kısmını biz de çocuklarımıza öğrettik. Aslında bunların tümü, sosyokültürel yaşamımızı düzene sokmak amacıyla yapılan şeyler.

Lakin en büyük hata, bunları yapmanın ‘günah’ olduğunu, hatta ‘büyük günah’ olduğunu söylemek olmuştur sanırım.

Daha birçok ilginç inançlarımız var. Nazar boncuğu kullanmak, evlerin bir köşesine koç boynuzu asmak. Ağaçlara çaput bağlamak.  At nalı, mavi boncuk,kuru kafa,bazı bitkiler,kutsal saydıkları kişilere ait eşyalar, Hatta bu eşyalar peygambere ait olsa bile onun sakalı saçı olsa bile onlara kutsallık vermek saçmalıktır.

Başkalarının gaybı, gizli olan şeyleri bildiğine inanmak,muska yapmak- yaptırmak, fal bakmak-baktırmak (her türlü falcılık), tamamen İslam”da yasaktır. Yasaklanmıştır ve kesinlikle yoktur. Gaybı sadece ve sadece Allah bilir, hiç kimse bilemez.

Eğer bu öğretileri çocuklarımıza islamda yeri olmayan kuralları  özellik göstererek öğretiyorsak, öğretilen ve hayatımız boyunca büyük hassasiyet gösterdiğimiz çoğu yasağın günahla, sevapla bir ilişkisi yoktur aslında. Ayakta su içmenin, tabakta yemek bırakmanın, gece ıslık çalmanın günah olduğuna dair bir ayet olmadığı gibi, sağlam fıkhi altyapısı da olduğu kesin değildir.  

Bu kültürel davranış kurallarının amacı, kendi kültürel mirasını gelecek kuşaklara aktarmak ve toplumsal uyumu, düzeni yapıyı korumaktır. Bu kurallardan yola çıkılarak bir millet kültürü oluşur. Bu kurallardan cennete girecek müminler topluluğu oluşmaz. Yalnız siz küçük günahları işlememeye bakın. O küçük günahlar bir kişinin üzerinde çoğalırsa o kişi helak olur. Nasıl ki çiğseli havada şemsiyeniz yoksa, o durumda iki saat kadar çiğseli havada durursanız tamamen ıslanırsınız. Hani şu çoban ıslatan yağmur var ya işte o. Küçük günahlar da ona benzer.

Kıbleye doğru ayak uzatmak yanlış bir şey değildir. Özürlü kişi oturarak namazı nasıl kılıyor sanıyorsunuz. Sandalyede oturarak mı? Hayır. Tahiyyatta oturur gibi oturursunuz, eğer o şekilde oturamıyorsanız, ayağınızı ileriye doğru uzatıp bir yere yaslanmakla namazınızı kılarsınız.

Kültürel olmasına rağmen, dini kurala dönmüş bir çok davranış şekillerini yapmayan biri, günahkar olarak görülür bazı toplumlarda. Tıpkı kültürel giyinme tarzının dini kurallar haline getirilmesi gibi.

Peki, bugün tarikatlar arasında cübbe, şalvar, sarık, çarşaf giymenin dini bir vecibe mi yoksa kendi tercihleri mi. Dini vecibe gibi anlaşılması doğru değildir.

Bunlar bir ahkam (dini kural) değil, adap meselesidir. Adab-ı muaşeret kurallarıdır. O kurallar da yaşamımızın bütününün içerisindedir. Hiç yok demiyoruz, ön plana da almıyoruz.

Toplumsal kural aklına uymuyorsa o kuralları elinin tersiyle at gitsin. Dini kuralların tamamı aklı uygundur.

Eğer sen o kuralları aklına uyduramıyorsan sende bir şeyler var demektir.

Önce aklını bir sorgula.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.