Bizim İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü mezunlarının sosyâl medyada paylaşım grupları var. Burada çok güzel konular dile getiriliyor.
**YÜKSEK İSLÂM; ÂL-İ İRFAN**
Sonuçta çoğu şimdi Diyânet'ten müftü ya da Millî Eğitimden müdür veyâ öğretmen emeklisi. Hepsinin de sıfatı hoca.
KARADENİZ, DOĞU, HASEKİ...
Paylaşım sayfalarımızda faal olanlar içerisinde İmam-Hatip ve Yüksek İslâm Enstitüsü'nden ayrı olarak Karadeniz'de ya da Doğu'da medreselerde okumuş, görev sonrası Haseki'de de dersler almış, üniversite hocası olmuş ÂLİM vasfında arkadaşlar var. Onlarla gurur duyuyoruz.
OCAK, ŞUBAT; HAZÎRAN...
Ayrıca şunu da belirtelim ki, ülkemizin bu günlere gelmesinde, buz kesen Ocakların ısıtan Hazîran esintilerine, Şubat soğuklarının okşayan bahar meltemlerine dönüşmesinde, Allâh CC ın izniyle onların kürsülerde, sınıflarda, salonlarda, sokakta, caddede, kahvehanelerde, akla gelecek her yerde yaptıkları tebliğ ve irşadın, sergiledikleri örnekliğin çok katkısı var.
KONUŞANLAR, KULAK VERENLER; HEPSİ!
Rabbimiz cümlesinden râzı olsun. Kendilerini, onları dinleyenler ve de aynı dertle muzdarip olup inleyenler, tüm kulak verenlerle berâber Efendimiz SAV in komşuluğunda buluştursun. Âmin...
ULEMÂ MECLİSİ, KALEM ÜÇLÜSÜ...
Gelelim şimdi ULEMÂ MECLİSİ diyebileceğimiz gruptan seçtiğimiz, ilk ikisi devre arkadaşımız olup âlim vasfında, 3.sü bizden sonraki mezunlardan olup birebir tanışmamakla berâber sizlerin de ekranlardan tanıdığınız güzel insan, sayılı Kur’ân-ı Kerim kârî ve muallimlerinden, bizim de dersimize girmiş, aynı zamanda hâfız ve ülkemizde Kur’ân eğitimi noktasında öncü isimlerden Mehmet Ali SARI Hoca Üstâdımızın yeğeni, paylaşımlarını ilgiyle tâkip ettiğimiz yetkin bir isim.
**BİRER MEDÂR-I İFTİHÂR**
Kısaca, üç isim de bizim yıldizlarimizdan, okulumuz, milletimiz ve ülkemizin medâr-ı iftihârlarından. Rabbimiz kendilerine sevdikleriyle berâber bereketli ömürler, sonsuz mutluluklar ihsân eylesin.
*ÜÇ METİN, BİR KONU***
Şimdi gelelim, üçü de aynı konuya dâir olan paylaşımlarına. Biliyorsunuz İsveç'te mukaddes Kitabımız, dünyânın gözünün içine baka baka yakıldı. Yaptıklarının hiçbir açıdan îzâhı yok. Tek söylenebilecek şey İslâm düşmanlığı. O, çağdaşlık, özgürlük vs. söylemlerinin ne kadar sahte, gerçek yüzlerinin bu olduğunun bâriz bir örneği.
---ONLAR ORADA, BİZ NERDEYİZ?---
Onlar düşmanlıkta bu kadar pervasız da, ya biz ne durumdayız? İşte bu seçtiğimiz yazılar bunu bize gösteriyor.
Çok şükür ki bu yaptıklarını yanlarına kâr bırakmayacak güç, kudret, inanç ve heyecandayız bugün. Kendimize güvenimiz var. Moralimiz yüksek. Âdetâ yerimizde duramıyoruz. Allâh CC aziz milletimizin yardımcısı olsun. Âmin.
Sözün özü; çok şükür bugünlere.
Evet; şimdi gelelim, işte olay, işte biri manzûme olan üç metin:
**HÜRRİYET DEĞİL; HAKÂRET ve de ADÂVET!**
DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE MÜSLÜMANLAR TEVRATI, İNCİLİ, ZEBURU YAKMAZLAR, EN UFAK BİR HAKARETTE DE BULUNMAZLAR, ALLAHIN İNDİRDİĞİ KİTAPLARIN HEPSİNİN ASLINA İMAN EDERLER VE BUNU İMANIN ŞARTI, OLMAZSA OLMAZI SAYARLAR.
İSVEÇ’TE KUR’ANİ KERİMİN YAKILMASINI YORUMLAYAN İSVEÇ BAŞBAKANI KONUYU HÜRRİYETLE İLİŞKİLENDİRMİŞ.
KUR’ANİ KERİMİ YAKMAK ŞÖYLE DURSUN, KUR’ANİ KERİME EN KÜÇÜK HAKARET BİLE İNSANLIK DIŞIDIR , VAHŞETTİR.
KUR’ANİ KERİMİN YAKILDIĞI ÜLKELERDEKİ BAZI ŞAHISLARIN BU VAHŞETLERİNİN SEBEBİ HÜRRİYETLERİMİDİR YOKSA
TAŞIDIKLARI KİN TUTMUŞ RUHLARIMIDIR.
BU YAPILAN, OLSA OLSA CAHİLLİK OLUR, KABALIK OLUR, VAHŞİLİK OLUR, AMA BUNA ASLÂ HÜRRİYET DENİLEMEZ...
(Süleyman RAMAZANOĞLU)
---HEY BATILI KEFERE!---
Hey batılı kefere eğer yakarsan Kur'anı
Cehennemden kurtaramazsın yakanı
Senden hesap sormanın gelir zamanı
Bekliyordur seni cehennemdeki zebani...
*
Vahşilikte çok iyi tanırız biz senin atanı
Ummazdık torunu olur bu kadar yabani
Zülmünüz sarmış tüm dünyayı her yanı
Yetmedi hala akıttığınız müslüman kanı...
*
Unutma bu dünya asla böyle gitmeyecek
Herkes bir gün muhakkak hesap verecek
Çok yakında batı her konuda sendeleyecek
Ne kadar zelil olduğunuzu herkes görecek...
*
Sen görüyorsun herşeyi yüce Allah'ım
Ebabilleri beklemeye engeldir günahım
Ama yakılan kitap senindir tek penahım
Sen kahreyle bunları zira ben fenâfillâhım...
(Sâlih YAZICI)
---KUR'AN YAKMA HÂDİSESİ---
"Mantığım şunu diyor... Hani batı dünyası biraz da mantıklı (!) insanların olduğu yer ya... Kur'an yakma hadisesi İran elçilği önünde olmalıydı... Niye; hani Humeyni ihtilal yaptı ve İran İslam devletini kurdu... Veya Kur'an yakma hadisesi Suudi Arabistan elçiliği önünde olmalıydı...BSuudi Arabistan da islam devleti...
Veyaları uzatalım....Kurân yakma hadisesi varsa Afganistan elçilği önünde olmalıydı...
Hiçbirinde değil; şu an zâhirde laik olan natoya bağlı bir ülkede oluyor...
Evet... Gâvur görüyor... Bayrak burda indi burdan yükselecek... Bedel ödeye ödeye... Saflar düzelsin... Çok şeyler olacak... Bu topraklarda olmanın yükü ağır ve şerefi yüksek olur...
Hamdederiz..."
(Metin MERGEN)
HER KIZAN MEHMET, HER KIZ AYŞECİK...
Bu yüke eyvallâh, bu şerefe inşâllâh... Rabbimiz bu mazhariyetlerin fark ve şuurunda olup nâiliyet için gayret gösterenlerden eylesin cümlemizi, nesillerimizi, sevdiklerimizi ve de bizleri, her kızanı birer Mehmetçik her kızı Ayşecik olan Aziz milletimizi, uğrunda göz kırpmadan can vermeye hazır oldukları, Güzel isminden muhabbetin hâsıl olduğu Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz SAV in komşuluğunda buluştursun sevgili dostlar...
DUÂYLA DEVÂM, CÜMLEYE SELÂM...
Bu güzel duâya sizlerle birlikte gönülden Âmin diyerek sözü bağlarken cümleye din-îman selâmetleri ve sıhhat-âfiyetler üzere hayırlı, uzun ömürler diliyor, içten sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...