bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

LÜLEBURGAZ’DAN AKKUŞ’A; DÜZDEN YOKUŞA!

Öğretmen eksenli paylaşımlar devam ediyor. Mesele mühim. Ortada insan var. Tüm dünyânın ihtiyacı her şeyden önce kaliteli, dürüst, ahlâklı insan. Bu, bir ülke ve dünyâ için ne kadar önemliyse, onu yetiştirecek öğretmen de bir o kadar önemlidir.   Rabbimiz, başta çocuklarımız olmak üzere hepimize acısın da peygâmber vârisi olduğu inancı ve keyfiyetiyle çaba gösterenleri muvaffak kılsın. Âmin.    İYİLİK, DENİZ; HÂKAN HÜNER…   Bu girişten sonra ilk 2 görev yerimizden birer örnekle konumuza devam edelim. Her iki yerden de, elbette istisnâları olabilmekle berâber, iyi intibâlarla ayrıldık. Özellikle frekanslarımızın uyduğu ve irtibatımız bir şekilde devam edenler var hâlâ.    Bunlardan biri Hâkan HÜNER Kardeşimiz. İşte Facebook üzerinden ilk mesajı:  -ES SELÂMU ALEYKÜM SEVGİLİ ÖĞRETMENİM; DEĞERLİ BÜYÜĞÜM. 19.1.22 Çrş; 18.45  +Ve Aleykümüs'selam değerli kardeşim; Hüseyin Âbi başta olmak üzere cümle âile efrâdı ve tanıdık, tanımadıklara Ordu'dan sevgiler-saygılar; görüşmek dileğiyle wes'selâm... Çrş 19:01  +Hakan: Biz Hüner Ailesi olarak sizleri hiç unutmadık. Geçmişteki hatıralardan; “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” deyişiniz ilk gün gibi hafızamda.     HATİM, KUR’AN; SOKULLU CÂMİİ…  Vee Sokullu Camiinde Kur 'an Kursunda kendimi geliştirip Hatim etmeme vesile olan, Rabb’imin Ey sevgili kulu değerli Hocam ben Size minnettar ve her daim duacıyım. Bu vesile ile Sizlere ve Ailenize Lüleburgaz'dan en içten saygı ve selâmlarımı yolluyorum. İnşallah bir gün görüşmek üzere Allah'a emanet olun. 07:45  +We Aleykümüs'selam, teşekkürler, bilmukâbele biz de Hüner Âilesine Ordu'dan en içten sevgiler-saygılar sunuyoruz; görüşmek dileğiyle, Allâh CC a emânet olunuz wes'selâm…    BALIK-EKMEK HİKÂYESİ!  Deyimin hikâyesi şu: İyiliksever birisi, bir derviş, deniz kenarına bir sepet ekmek getirmiş; doğrayıp doğrayıp balıklara atarmış. Bir gören;  “Ne yapıyorsun?” diye sormuş. O da:   “Balıklara ekmek atıyorum; bu deryâ kuzularının belki karnı açtır” demiş. Adam şaşırmış;   “-Balık iyilik bilir mi?” diye sormuş.  Adam bir yandan ekmekleri denize ufalarken cevap vermiş:  “Sen iyilik yap, denize at, balık bilmezse Hâlık (ya­ratan) bilir” cevâbını vermiş.  Bu deyim, “kimsenin yaptığı iyilik boşa gitmez. Faydasını görenler kıymetini bilmezlerse bile, Allah mükâfatını verir. Sen, iyiliğinin karşılığını, illâ da dünyada bekleme” anlamında kullanılır…    ARGAN TEPE, AKKUŞ YAYLA…  Gelelim 2. Talebemize: 80 yılı Ocak ayında başladığımız görevde Lüleburgaz’dan sonra 2. adres 85-89 yılları arasında idarecilik yaptığımız Akkuş İHL oldu. Lüleburgaz ilk göz ağrımız. Oranın yeri elbette ayrı ama, burada da, idâreciliğin zorluğu ve bizim bürokrasiye yabancılığımızdan kaynaklanan acemiliklerimiz dışında güzel günlerimiz geçti.   Akkuş, tek kelimeyle yayla. İlçe zâten Argan Tepesi eteğinde kurulmuş. Yerleşimi güzel. Sosyâl ilişkileri de iyi.   Nitekim, bu iklimi soğuk beldede hâlâ devam eden çok sıcak dostluklar oluştu. Aynı zamanda bu okuldan çok güzel insanlar yetişti, yetişiyor. Şu an Ankara üst düzey bürokrasisi başta olmak üzere devlet kademeleri ve iş dünyâsında çok yetişmiş mensupları var.    HASAN BADAY; TÂRİH, KÜLTÜR…  Bunlardan Hasan BADAY memleketinde kalıp üst düzeyde hizmet verenlerden. Kendisi Mâlî Müşâvir ve aynı zamanda OBB Meclis Üyesi. Yetiştiği yörenin her meselesiyle ilgilenip insanlara yardımcı olmaya, okullarını yapıp yetişmesine zemin hazırlayan halkına vefâ ve minnet borcunu koşuşturarak ödemeye çalışıyor. Allâh CC yardımcısı olsun.    Bu ayın 12’sinde Aybastı’da ORTA KARADENİZ HAVZASI’NDA TÂRİH ve KÜLTÜR SEMPOZYUMU’nda kendisiyle tevâfuk etmiştik. Geçen gün, orada çektirdiğimiz bizimki de olmak üzere, iki ayrı daha hocasının fotoğrafı eşliğinde;     “Bizlerin ve Çocuklarımızın Yetişmesinde Büyük Rol Oynayan, Her Türlü Fedakarlığı Gösteren Sizlere Çok şey Borçluyuz.  Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun.” ifâdesiyle tebriklerini sunuyordu.    TEVECCÜH, LİYÂKÂT; TAKSÎRÂT…  Biz de; “Hasan Bey Kardeşim; şimdi gördüm. Çok teşekkür ediyorum. Allâh CC râzı olsun. Bu teveccühe liyâkâtte taksirâtımız olduysa mâzur görün, Mevlâ'mız da afveylesin; âmin wes'selâm..” sözleriyle gurur ve memnûniyetle cevaplandırdık.   Yeri gelmişken, yine eğitimle ilgili olmak üzere şunu da belirtelim ki; Hasan BADAY ne de olsa İmam-Hatipli. Bizim görev yaptığımız eski bina yıkıldı. Yerine 3 katlı, çok fonksiyonlu, kültür, sanat, spor ağırlıklı geniş bir Gençlik Merkezi yapılıyor. Yeni İmam-Hatip Lisesi başka yere ve çok daha güzeliyle yapıldı. O, bunların hepsiyle de yakından ilgileniyor. Allâh CC râzı olsun.    HEP TOZPEMBE DEĞİL!  Evet, öğretmene kızanlar da var. Hem de çok. Biz ORİMDER sohbet akşamlarında bir araya gelince konu konuyu açıyor, söz bir yerde o dönemlerde yaygın olan şiddet uygulamalarına geliyor. Sâdece bizim okullarda değil, ilkokullar dâhil her tür ve kademede; “ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” in yanlış tezâhürleri mevcut. Bunun yapısallaştırdığı bir toplumsal vâkıa söz konusu. Yalnız okulda değil, evde, her yerde de böyle. Tabiî burası ayrı bir mevzû. Akkuş’tan buna dâir, idâreci de olmamız hasebiyle bize ulaşan sitemler de var. Belki ilerde bu konuyu da ayrıca irdelemek mevzûbahis olabilir. Şimdilik genel anlamda hepimiz için şu kadarını söyleyelim ki; Rabbimiz cümleyi kul hakkıyla gitmekten korusun… Âmin…   KIRGIN TALEBEDEN, KIZGIN ŞİİRE…  Neyse, bu şiir geçen yazıdan beri bekliyor, bu defâ değerlendirelim. Öğrenci burada da kızıyor ama sebep tamamen farklı; neymiş? Buyrun bakalım:    ---SANA KIZIYORUM ÖĞRETMENİM!​--- Sana kızıyorum öğretmenim.   Elimde değil,   Kızıyorum işte!   Bana Dünya’nın nasıl döndüğünü öğrettin öğretmenim,   İçinde dönen dolapları öğretmedin.   Pamuğu öğrettin,   Tohumu, yaprağı ve çiçeğini.   Ya onları toplayan nasırlı ellerini yoksulların!   Öğretmenim,   Madenleri öğrettin,   Bizde ve dünyada nasıl çıkarıldığını öğrettin.   Teşekkür ederim.   Kimin çıkardığını, oradan aslan payını kimin aldığını,   İşbirlikçilerini, vatan hainlerini neden öğretmedin?   Sivrisineği, tahtakurusunu,   Tenimde kanımı emen hayvanları öğrettin.   Kendimi korumaya çalışıyorum,   Ve sana teşekkür ediyorum.   Bizde insanlar da kan emermiş,   Vampirden, keneden beter!   Evet öğretmenim,   Kanımızı emen, bizi iliklerimize kadar soyan,   Emperyalizmi diyorum,   Neden öğretmedin, neden?   İşte bu yüzden sana kızıyorum öğretmenim.   Elimde değil!     (Şairi bilinmeyen bir şiir... Selâmi Şen üstadıma selâm olsun, 24 Kasım’ı geç te olsa değerlendirmiş olduk) diyerek bu şiiri paylaşan Kerim ARAL’a teşekkür ediyoruz.    SON SÖZ; SAĞLAM ÖZ!  Bu şiir üzerine şu söz de tamamlayıcı olup, çok güzel gelecek gibi gözüküyor:  "Allah, hayvanlardan farklı olarak bizi dik yürür şekilde yarattı. Çoğu insan bu imtiyazı kullanmaz, hayatlarının çoğunda eğilirler, hatta sürünürler. İnsan böyle mi yapmalı? Allah'ın bu büyük nimetini, dik yürümeyi reddetmek nankörlük değil mi?" Aliyâ İZZETBEGOVİÇ    Sevgili okurlar, sözü bağlarken, muallimlerimiz başta olmak üzere cümle geçmişlerimize Cenâb-ı Allâh’tan sonsuz rahmetler diliyor, geride kalanlara din-îmân selâmeti ve sıhhat-âfiyetler üzere hayırlı, uzun ömür dileklerimizle berâber içten sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm… 
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2022 - Çarşamba

LÜLEBURGAZ’DAN AKKUŞ’A; DÜZDEN YOKUŞA!

Öğretmen eksenli paylaşımlar devam ediyor. Mesele mühim. Ortada insan var. Tüm dünyânın ihtiyacı her şeyden önce kaliteli, dürüst, ahlâklı insan. Bu, bir ülke ve dünyâ için ne kadar önemliyse, onu yetiştirecek öğretmen de bir o kadar önemlidir.  

Rabbimiz, başta çocuklarımız olmak üzere hepimize acısın da peygâmber vârisi olduğu inancı ve keyfiyetiyle çaba gösterenleri muvaffak kılsın. Âmin. 

 

İYİLİK, DENİZ; HÂKAN HÜNER…  

Bu girişten sonra ilk 2 görev yerimizden birer örnekle konumuza devam edelim. Her iki yerden de, elbette istisnâları olabilmekle berâber, iyi intibâlarla ayrıldık. Özellikle frekanslarımızın uyduğu ve irtibatımız bir şekilde devam edenler var hâlâ. 

 

Bunlardan biri Hâkan HÜNER Kardeşimiz. İşte Facebook üzerinden ilk mesajı: 

-ES SELÂMU ALEYKÜM SEVGİLİ ÖĞRETMENİM; DEĞERLİ BÜYÜĞÜM. 19.1.22 Çrş; 18.45 

+Ve Aleykümüs'selam değerli kardeşim; Hüseyin Âbi başta olmak üzere cümle âile efrâdı ve tanıdık, tanımadıklara Ordu'dan sevgiler-saygılar; görüşmek dileğiyle wes'selâm... Çrş 19:01 

+Hakan: Biz Hüner Ailesi olarak sizleri hiç unutmadık. Geçmişteki hatıralardan; “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” deyişiniz ilk gün gibi hafızamda.  

 

HATİM, KUR’AN; SOKULLU CÂMİİ… 

Vee Sokullu Camiinde Kur 'an Kursunda kendimi geliştirip Hatim etmeme vesile olan, Rabb’imin Ey sevgili kulu değerli Hocam ben Size minnettar ve her daim duacıyım. Bu vesile ile Sizlere ve Ailenize Lüleburgaz'dan en içten saygı ve selâmlarımı yolluyorum. İnşallah bir gün görüşmek üzere Allah'a emanet olun. 07:45 

+We Aleykümüs'selam, teşekkürler, bilmukâbele biz de Hüner Âilesine Ordu'dan en içten sevgiler-saygılar sunuyoruz; görüşmek dileğiyle, Allâh CC a emânet olunuz wes'selâm… 

 

BALIK-EKMEK HİKÂYESİ! 

Deyimin hikâyesi şu: İyiliksever birisi, bir derviş, deniz kenarına bir sepet ekmek getirmiş; doğrayıp doğrayıp balıklara atarmış. Bir gören; 

“Ne yapıyorsun?” diye sormuş. O da:  

“Balıklara ekmek atıyorum; bu deryâ kuzularının belki karnı açtır” demiş. Adam şaşırmış;  

“-Balık iyilik bilir mi?” diye sormuş. 

Adam bir yandan ekmekleri denize ufalarken cevap vermiş: 

“Sen iyilik yap, denize at, balık bilmezse Hâlık (ya­ratan) bilir” cevâbını vermiş. 

Bu deyim, “kimsenin yaptığı iyilik boşa gitmez. Faydasını görenler kıymetini bilmezlerse bile, Allah mükâfatını verir. Sen, iyiliğinin karşılığını, illâ da dünyada bekleme” anlamında kullanılır… 

 

ARGAN TEPE, AKKUŞ YAYLA… 

Gelelim 2. Talebemize: 80 yılı Ocak ayında başladığımız görevde Lüleburgaz’dan sonra 2. adres 85-89 yılları arasında idarecilik yaptığımız Akkuş İHL oldu. Lüleburgaz ilk göz ağrımız. Oranın yeri elbette ayrı ama, burada da, idâreciliğin zorluğu ve bizim bürokrasiye yabancılığımızdan kaynaklanan acemiliklerimiz dışında güzel günlerimiz geçti.  

Akkuş, tek kelimeyle yayla. İlçe zâten Argan Tepesi eteğinde kurulmuş. Yerleşimi güzel. Sosyâl ilişkileri de iyi.  

Nitekim, bu iklimi soğuk beldede hâlâ devam eden çok sıcak dostluklar oluştu. Aynı zamanda bu okuldan çok güzel insanlar yetişti, yetişiyor. Şu an Ankara üst düzey bürokrasisi başta olmak üzere devlet kademeleri ve iş dünyâsında çok yetişmiş mensupları var. 

 

HASAN BADAY; TÂRİH, KÜLTÜR… 

Bunlardan Hasan BADAY memleketinde kalıp üst düzeyde hizmet verenlerden. Kendisi Mâlî Müşâvir ve aynı zamanda OBB Meclis Üyesi. Yetiştiği yörenin her meselesiyle ilgilenip insanlara yardımcı olmaya, okullarını yapıp yetişmesine zemin hazırlayan halkına vefâ ve minnet borcunu koşuşturarak ödemeye çalışıyor. Allâh CC yardımcısı olsun. 

 

Bu ayın 12’sinde Aybastı’da ORTA KARADENİZ HAVZASI’NDA TÂRİH ve KÜLTÜR SEMPOZYUMU’nda kendisiyle tevâfuk etmiştik. Geçen gün, orada çektirdiğimiz bizimki de olmak üzere, iki ayrı daha hocasının fotoğrafı eşliğinde;  

 

“Bizlerin ve Çocuklarımızın Yetişmesinde Büyük Rol Oynayan, Her Türlü Fedakarlığı Gösteren Sizlere Çok şey Borçluyuz.  Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun.” ifâdesiyle tebriklerini sunuyordu. 

 

TEVECCÜH, LİYÂKÂT; TAKSÎRÂT… 

Biz de; “Hasan Bey Kardeşim; şimdi gördüm. Çok teşekkür ediyorum. Allâh CC râzı olsun. Bu teveccühe liyâkâtte taksirâtımız olduysa mâzur görün, Mevlâ'mız da afveylesin; âmin wes'selâm..” sözleriyle gurur ve memnûniyetle cevaplandırdık.  

Yeri gelmişken, yine eğitimle ilgili olmak üzere şunu da belirtelim ki; Hasan BADAY ne de olsa İmam-Hatipli. Bizim görev yaptığımız eski bina yıkıldı. Yerine 3 katlı, çok fonksiyonlu, kültür, sanat, spor ağırlıklı geniş bir Gençlik Merkezi yapılıyor. Yeni İmam-Hatip Lisesi başka yere ve çok daha güzeliyle yapıldı. O, bunların hepsiyle de yakından ilgileniyor. Allâh CC râzı olsun. 

 

HEP TOZPEMBE DEĞİL! 

Evet, öğretmene kızanlar da var. Hem de çok. Biz ORİMDER sohbet akşamlarında bir araya gelince konu konuyu açıyor, söz bir yerde o dönemlerde yaygın olan şiddet uygulamalarına geliyor. Sâdece bizim okullarda değil, ilkokullar dâhil her tür ve kademede; “ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM” in yanlış tezâhürleri mevcut. Bunun yapısallaştırdığı bir toplumsal vâkıa söz konusu. Yalnız okulda değil, evde, her yerde de böyle. Tabiî burası ayrı bir mevzû. Akkuş’tan buna dâir, idâreci de olmamız hasebiyle bize ulaşan sitemler de var. Belki ilerde bu konuyu da ayrıca irdelemek mevzûbahis olabilir. Şimdilik genel anlamda hepimiz için şu kadarını söyleyelim ki; Rabbimiz cümleyi kul hakkıyla gitmekten korusun… Âmin…

 

KIRGIN TALEBEDEN, KIZGIN ŞİİRE… 

Neyse, bu şiir geçen yazıdan beri bekliyor, bu defâ değerlendirelim. Öğrenci burada da kızıyor ama sebep tamamen farklı; neymiş? Buyrun bakalım: 

 

---SANA KIZIYORUM ÖĞRETMENİM!---

Sana kızıyorum öğretmenim.  

Elimde değil,  

Kızıyorum işte!  

Bana Dünya’nın nasıl döndüğünü öğrettin öğretmenim,  

İçinde dönen dolapları öğretmedin.  

Pamuğu öğrettin,  

Tohumu, yaprağı ve çiçeğini.  

Ya onları toplayan nasırlı ellerini yoksulların!  

Öğretmenim,  

Madenleri öğrettin,  

Bizde ve dünyada nasıl çıkarıldığını öğrettin.  

Teşekkür ederim.  

Kimin çıkardığını, oradan aslan payını kimin aldığını,  

İşbirlikçilerini, vatan hainlerini neden öğretmedin?  

Sivrisineği, tahtakurusunu,  

Tenimde kanımı emen hayvanları öğrettin.  

Kendimi korumaya çalışıyorum,  

Ve sana teşekkür ediyorum.  

Bizde insanlar da kan emermiş,  

Vampirden, keneden beter!  

Evet öğretmenim,  

Kanımızı emen, bizi iliklerimize kadar soyan,  

Emperyalizmi diyorum,  

Neden öğretmedin, neden?  

İşte bu yüzden sana kızıyorum öğretmenim.  

Elimde değil!  

 

(Şairi bilinmeyen bir şiir... Selâmi Şen üstadıma selâm olsun, 24 Kasım’ı geç te olsa değerlendirmiş olduk) diyerek bu şiiri paylaşan Kerim ARAL’a teşekkür ediyoruz. 

 

SON SÖZ; SAĞLAM ÖZ! 

Bu şiir üzerine şu söz de tamamlayıcı olup, çok güzel gelecek gibi gözüküyor: 

"Allah, hayvanlardan farklı olarak bizi dik yürür şekilde yarattı. Çoğu insan bu imtiyazı kullanmaz, hayatlarının çoğunda eğilirler, hatta sürünürler. İnsan böyle mi yapmalı? Allah'ın bu büyük nimetini, dik yürümeyi reddetmek nankörlük değil mi?" Aliyâ İZZETBEGOVİÇ 

 

Sevgili okurlar, sözü bağlarken, muallimlerimiz başta olmak üzere cümle geçmişlerimize Cenâb-ı Allâh’tan sonsuz rahmetler diliyor, geride kalanlara din-îmân selâmeti ve sıhhat-âfiyetler üzere hayırlı, uzun ömür dileklerimizle berâber içten sevgiler-saygılar sunuyoruz wes’selâm… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.