bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ORDU-LÜLEBURGAZ, MEKKE-MEDİNE...

Lüleburgaz dedik; ilk göz ağrısı, ilk gurbet. Şu anlamda ki; Ordu’da okurken kendi evimizdeydik, şehre taşınmadan önceki kira günlerinde de büyüklerimizden biri yanımızdaydı. Yüksekokulu da leylî okuduk. Dolayısıyla da ilkten sona eğitim süresi boyunca barınma problemleri yaşamadık. Onun için, şimdi burada bu anlamda koşuşturma ve arayış söz konusu olduğundan, bir nevî kendi ayaklarımız üzerine durma çabalarına başlangıç meyânında bu yeni duruma gurbet kelimesiyle özel vurgu yapıyoruz.  ​ HEPSİNE DE DUÂCIYIZ... Ancak burada da yalnız kalmadık; insanlar bize evimizi aratmayan yakınlıklar gösterdiler. Haklarını ödeyemem. Çevre olarak ta gerek çarşı-pazar gerek görev arkadaşları gerekse mahalle komşuları noktasında aynı şekilde; herkes çok munis davrandı. Yabancılık çekmedik.     İlk gittiğimiz günlerde, yanımızda kardeşimiz de var, ev bulana kadar bize evlerini açtılar. Ev bulmada, yerleşmede falan çok yardımcı oldular. Allâh CC cümlesinden râzı olsun. İçlerinde vefat edenler var. Onlara çok duâcıyım. Hayatta olanlara Yüce Mevlâ’dan hayırlı, uzun ömürler niyâz ediyorum. 40 yılı geçti, çoğuyla hâlâ haberleşiyoruz… Allâh CC cümlesine selâmet versin…    BİR KUL İÇİN ​EN GÜZEL DUÂ! Rabbimiz bizi hep hayırlılarla karşılaştırıyordu. Bize nasıl yardımcı olacaklarını şaşırıyorlardı insanlar âdetâ. Bundan dolayı “Allâh CC hayırlılarla karşılaştırsın” duâsı hiç unutulmaması gereken ve bir din kardeşine yapılacak en güzel duâlardan birisi.    Değerli dostlar. Bu yazı için oturmuşken bir mesaj düştü telefona. Tam da “iyi insan lâfı üstüne gelirmiş” kabilinden. Mesaj Medîne’den, gönderen Lüleburgaz’dan tanıdığımız, bir ayağı kutsal topraklarda diyebileceğimiz sıklıkta oralara gitme imkân ve şevki içerisinde olan, 2011 de biz hacdayken de Mekke'de tevâfuk edip birlikte Kâbe'nin etrafında tavaf yaptığımız, pandemi sonrası yollar açıldı, acabâ bu sıralar da hac ya da umreye gitti mi diye merak ettiğimiz bir ağabeyden:      RABBİM SENİ ÇOK SEVSİN... “Medine-i Münevvere’den hayırlı, sağlıklı günler duâlarımla selâmlarım…08.11.2022 13.06”    [13:21,] Nuri Kahraman: We Aleykümüs'selam we Rahmetullâhi ve berakâtüh. Âlemlere Rahmet Efendimiz SAV’e bizlerin de selâmını ilet. Orada bizlere de duâ et. Çocuklarımızın ve dahî işlerinin, eşlerinin hayırlılardan olması, tüm geçmişlerimize, başta babama, Ayşe bacıma, Lüleburgaz deyince hemen aklımıza gelip hâtiralari ve tesirleriyle yüzümüzde güller açtıran, hey gidi günler dedirterek içimizde tatlı bir iç geçirmeye vesîle olup âhirete intikal edenlerin cümlesi ve bizim de hayatımıza giren bu güzel insanlarla Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmamızı lûtfetmesi için duâ etmen ve bunu unutmaman istirhâmıyla Ordu'dan bilmukâbele sevgiler-saygılar wes'selâm...    DUÂ ERİ, NİYÂZ NEFERİ... [13:27, 08.11.2022] LLB A.K: Aynen. Bu mesajı hanıma da okutacağım. O, dua ordusunun iyi bir neferi, birlikte dualarımızda anarız…    [13:46, 08.11.2022] Nuri Kahraman: Çok teşekkürler Ağabey. Allâh CC râzı olsun wes'selâm...    “Rabbim seni çok sevsin…” diye tekrar mukâbele etti ağabey. Görüldüğü gibi, gerçek dostların dostluğu bitmiyor. Mesâfelerin önemi yok. Mukaddes topraklara gitmiş, orada da bir bakıma kaç yıl ötelerden biz aklına geliyoruz. Bizler için de duâ ediyor. Efendimizin ifâdesiyle, “Duâ ibâdetin özü”, yâni kulluğun esâsı olduğu gibi birbiri için duâ da gerçek dostluk ve de kardeşliğin en büyük nişânesidir. Rabbimiz cümlemize dili duâlı dostlar nasip eylesin... Âmin…  ​ ELİMİZDEN GELDİĞİNCE, DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜNCE... Evet, Lüleburgaz günlerinden, oradaki insanların bize yardımcı oluşlarından bahsediyorduk. Nitekim bunu anlatırken 40 yıl sonrasında işte yine onların buraya, bu ifâdelere katkıları oldu. Bir nevî, sözlerimizi tâ oralardan mesajlarıyla teyid ettiler, yardımları ve de mânevî katkıları devam ediyor yâni. Allâh râzı olsun…   İşte biz de işlerimizin yürük gitmesinin verdiği rahatlık, sürur ve müspet hâlet-i ruhiye ile olsa gerek, düşünüyoruz ki; buralara ta nerelerden gelmişiz, gâyemiz belli, işimiz de; dolayısıyla elimizden geldiğince birikimlerimizi gayret olarak yansıtmaya, fırsat ve imkânları değerlendirmeye çalışıyorduk.    KÜTÜPHÂNE, ŞADIRVAN, KUBBE ALTI...  Geçen yazılarımızda, kadromuzun bulunduğu Lüleburgaz Lisesi’ndeki görevimizden arta kalan zamanlarda başka okullara, boş dersler varsa talep ederek gitmeye çalıştığımızı belirtmiştik. Dersten çıkınca kütüphaneye gidiyorduk. Sokullu Mehmet Paşa Câmii günlük eksenimiz ve de sığınağımız mâhiyetindeydi. Vakitte oraya gitmeye çalışmanın ötesinde avlusundaki şadırvan, çıkıştaki kapı kısmında yer alan, askerin Balkanlara sefere giderken altında duâ yapılan ve Kubbealtı denen kubbeli kısım ve etrafındaki dükkânlar mûtad uğrak yerlerimizdi.     Dediğimiz gibi, sonuçta gurbetteyiz. Zamanlarımızı meslek hüviyetimizle örtüşen yerlerde geçirmeye çalışıyorduk. O okuldan bu okula, oradan câmi ya da kütüphaneye bir nevî koşuşturuyor, elimizden geldiğince faydalı olmaya çalışıyorduk. Tabiî, bunun da ayrı bir heyecanı vardı. Bir koşuşturmadır gidiyorduk tâkât ve kâbiliyetimiz ölçüsünde. Allâh CC kabul etsin. Noksanlarımızı af buyursun…   NOKSAN MI? OLUR MU? OLUR! Noksanlar dedik te, toplumu da gözlemliyor; onların da eksiklerini ister istemez görerek kendimizce dile getirip dikkât çekmeye, yanlışlara işâretle bir nevî intibaha sevk etmeye çalışıyorduk. Hem kendimiz daha dikkât edelim hem de onları uyaralım meyânında bir şeyler karalamaya çalışıyor, kimisini de o günün basın-yayın organlarında yayınlıyorduk. İşte bunlardan bir tanesi:    OLUR MU?   Derinden bağlanmayınca  Îman olur mu olur mu?   Gönül Hakk’ı sevmeyince   İz’ân olur mu, olur mu?    Nefsine uyan, esirdir   Rızâlı işler ecirdir   Namaz kesin bir emirdir;   Bâzan olur mu, olur mu?     Görülüyor her işlenen   Açıkta, ya da gizlenen   Yanılıyor, şüphe eden   “Yazan olur mu, olur mu?”     Cennet var ikrâr verene   Canın Hak yola serene   Ebedî aşka erene   Hazân olur mu, olur mu?     Eğer yanınıza gelsem   Hakkı bilip, hak söylesem   Gayrı dönün Hakk’a desem   Kızan olur mu, olur mu?     Böyle dilemiş Hak desem   Zinâ, kumar yasak desem   Sonra, alkol almak desem   Sızan olur mu, olur mu?     Olur, hem de pek çok Nûri   Çoğu taklîdin esîri   Cehâlet sarsmış her yeri   Mîzan olur mu, olur mu?    Olur ama önce örnek;  Ayrıca, gönüle girmek  Olmazsa özünü vermek  Özen olur mu olur mu?    En mühimi samîmiyet  Herkes için hüsn-i niyet  Hissetmeden mes’ûliyet  Sezen olur mu olur mu?    Bu günlük te bu kadar değerli okurlar. Tekrar görüşüp, kaldığımız yerden devam edebilmek ümîdiyle cümleye sevgiler-saygılar, Allâh'a emânet olunuz wes’selâm…
Ekleme Tarihi: 08 Kasım 2022 - Salı

ORDU-LÜLEBURGAZ, MEKKE-MEDİNE...

Lüleburgaz dedik; ilk göz ağrısı, ilk gurbet. Şu anlamda ki; Ordu’da okurken kendi evimizdeydik, şehre taşınmadan önceki kira günlerinde de büyüklerimizden biri yanımızdaydı. Yüksekokulu da leylî okuduk. Dolayısıyla da ilkten sona eğitim süresi boyunca barınma problemleri yaşamadık. Onun için, şimdi burada bu anlamda koşuşturma ve arayış söz konusu olduğundan, bir nevî kendi ayaklarımız üzerine durma çabalarına başlangıç meyânında bu yeni duruma gurbet kelimesiyle özel vurgu yapıyoruz. 

HEPSİNE DE DUÂCIYIZ...

Ancak burada da yalnız kalmadık; insanlar bize evimizi aratmayan yakınlıklar gösterdiler. Haklarını ödeyemem. Çevre olarak ta gerek çarşı-pazar gerek görev arkadaşları gerekse mahalle komşuları noktasında aynı şekilde; herkes çok munis davrandı. Yabancılık çekmedik.  

 

İlk gittiğimiz günlerde, yanımızda kardeşimiz de var, ev bulana kadar bize evlerini açtılar. Ev bulmada, yerleşmede falan çok yardımcı oldular. Allâh CC cümlesinden râzı olsun. İçlerinde vefat edenler var. Onlara çok duâcıyım. Hayatta olanlara Yüce Mevlâ’dan hayırlı, uzun ömürler niyâz ediyorum. 40 yılı geçti, çoğuyla hâlâ haberleşiyoruz… Allâh CC cümlesine selâmet versin… 

 

BİR KUL İÇİN EN GÜZEL DUÂ!

Rabbimiz bizi hep hayırlılarla karşılaştırıyordu. Bize nasıl yardımcı olacaklarını şaşırıyorlardı insanlar âdetâ. Bundan dolayı “Allâh CC hayırlılarla karşılaştırsın” duâsı hiç unutulmaması gereken ve bir din kardeşine yapılacak en güzel duâlardan birisi. 

 

Değerli dostlar. Bu yazı için oturmuşken bir mesaj düştü telefona. Tam da “iyi insan lâfı üstüne gelirmiş” kabilinden. Mesaj Medîne’den, gönderen Lüleburgaz’dan tanıdığımız, bir ayağı kutsal topraklarda diyebileceğimiz sıklıkta oralara gitme imkân ve şevki içerisinde olan, 2011 de biz hacdayken de Mekke'de tevâfuk edip birlikte Kâbe'nin etrafında tavaf yaptığımız, pandemi sonrası yollar açıldı, acabâ bu sıralar da hac ya da umreye gitti mi diye merak ettiğimiz bir ağabeyden: 

 

 

RABBİM SENİ ÇOK SEVSİN...

“Medine-i Münevvere’den hayırlı, sağlıklı günler duâlarımla selâmlarım…08.11.2022 13.06” 

 

[13:21,] Nuri Kahraman: We Aleykümüs'selam we Rahmetullâhi ve berakâtüh. Âlemlere Rahmet Efendimiz SAV’e bizlerin de selâmını ilet. Orada bizlere de duâ et. Çocuklarımızın ve dahî işlerinin, eşlerinin hayırlılardan olması, tüm geçmişlerimize, başta babama, Ayşe bacıma, Lüleburgaz deyince hemen aklımıza gelip hâtiralari ve tesirleriyle yüzümüzde güller açtıran, hey gidi günler dedirterek içimizde tatlı bir iç geçirmeye vesîle olup âhirete intikal edenlerin cümlesi ve bizim de hayatımıza giren bu güzel insanlarla Efendimiz SAV in komşuluğunda buluşmamızı lûtfetmesi için duâ etmen ve bunu unutmaman istirhâmıyla Ordu'dan bilmukâbele sevgiler-saygılar wes'selâm... 

 

DUÂ ERİ, NİYÂZ NEFERİ...

[13:27, 08.11.2022] LLB A.K: Aynen. Bu mesajı hanıma da okutacağım. O, dua ordusunun iyi bir neferi, birlikte dualarımızda anarız… 

 

[13:46, 08.11.2022] Nuri Kahraman: Çok teşekkürler Ağabey. Allâh CC râzı olsun wes'selâm... 

 

“Rabbim seni çok sevsin…” diye tekrar mukâbele etti ağabey. Görüldüğü gibi, gerçek dostların dostluğu bitmiyor. Mesâfelerin önemi yok. Mukaddes topraklara gitmiş, orada da bir bakıma kaç yıl ötelerden biz aklına geliyoruz. Bizler için de duâ ediyor. Efendimizin ifâdesiyle, “Duâ ibâdetin özü”, yâni kulluğun esâsı olduğu gibi birbiri için duâ da gerçek dostluk ve de kardeşliğin en büyük nişânesidir. Rabbimiz cümlemize dili duâlı dostlar nasip eylesin... Âmin… 

ELİMİZDEN GELDİĞİNCE, DİLİMİZİN DÖNDÜĞÜNCE...

Evet, Lüleburgaz günlerinden, oradaki insanların bize yardımcı oluşlarından bahsediyorduk. Nitekim bunu anlatırken 40 yıl sonrasında işte yine onların buraya, bu ifâdelere katkıları oldu. Bir nevî, sözlerimizi tâ oralardan mesajlarıyla teyid ettiler, yardımları ve de mânevî katkıları devam ediyor yâni. Allâh râzı olsun…  

İşte biz de işlerimizin yürük gitmesinin verdiği rahatlık, sürur ve müspet hâlet-i ruhiye ile olsa gerek, düşünüyoruz ki; buralara ta nerelerden gelmişiz, gâyemiz belli, işimiz de; dolayısıyla elimizden geldiğince birikimlerimizi gayret olarak yansıtmaya, fırsat ve imkânları değerlendirmeye çalışıyorduk. 

 

KÜTÜPHÂNE, ŞADIRVAN, KUBBE ALTI... 

Geçen yazılarımızda, kadromuzun bulunduğu Lüleburgaz Lisesi’ndeki görevimizden arta kalan zamanlarda başka okullara, boş dersler varsa talep ederek gitmeye çalıştığımızı belirtmiştik. Dersten çıkınca kütüphaneye gidiyorduk. Sokullu Mehmet Paşa Câmii günlük eksenimiz ve de sığınağımız mâhiyetindeydi. Vakitte oraya gitmeye çalışmanın ötesinde avlusundaki şadırvan, çıkıştaki kapı kısmında yer alan, askerin Balkanlara sefere giderken altında duâ yapılan ve Kubbealtı denen kubbeli kısım ve etrafındaki dükkânlar mûtad uğrak yerlerimizdi.  

 

Dediğimiz gibi, sonuçta gurbetteyiz. Zamanlarımızı meslek hüviyetimizle örtüşen yerlerde geçirmeye çalışıyorduk. O okuldan bu okula, oradan câmi ya da kütüphaneye bir nevî koşuşturuyor, elimizden geldiğince faydalı olmaya çalışıyorduk. Tabiî, bunun da ayrı bir heyecanı vardı. Bir koşuşturmadır gidiyorduk tâkât ve kâbiliyetimiz ölçüsünde. Allâh CC kabul etsin. Noksanlarımızı af buyursun…

 

NOKSAN MI? OLUR MU? OLUR!

Noksanlar dedik te, toplumu da gözlemliyor; onların da eksiklerini ister istemez görerek kendimizce dile getirip dikkât çekmeye, yanlışlara işâretle bir nevî intibaha sevk etmeye çalışıyorduk. Hem kendimiz daha dikkât edelim hem de onları uyaralım meyânında bir şeyler karalamaya çalışıyor, kimisini de o günün basın-yayın organlarında yayınlıyorduk. İşte bunlardan bir tanesi: 

 

OLUR MU? 

 Derinden bağlanmayınca 

Îman olur mu olur mu?  

Gönül Hakk’ı sevmeyince  

İz’ân olur mu, olur mu? 

 

Nefsine uyan, esirdir  

Rızâlı işler ecirdir  

Namaz kesin bir emirdir;  

Bâzan olur mu, olur mu?  

 

Görülüyor her işlenen  

Açıkta, ya da gizlenen  

Yanılıyor, şüphe eden  

“Yazan olur mu, olur mu?”  

 

Cennet var ikrâr verene  

Canın Hak yola serene  

Ebedî aşka erene  

Hazân olur mu, olur mu?  

 

Eğer yanınıza gelsem  

Hakkı bilip, hak söylesem  

Gayrı dönün Hakk’a desem  

Kızan olur mu, olur mu?  

 

Böyle dilemiş Hak desem  

Zinâ, kumar yasak desem  

Sonra, alkol almak desem  

Sızan olur mu, olur mu?  

 

Olur, hem de pek çok Nûri  

Çoğu taklîdin esîri  

Cehâlet sarsmış her yeri  

Mîzan olur mu, olur mu? 

 

Olur ama önce örnek; 

Ayrıca, gönüle girmek 

Olmazsa özünü vermek 

Özen olur mu olur mu? 

 

En mühimi samîmiyet 

Herkes için hüsn-i niyet 

Hissetmeden mes’ûliyet 

Sezen olur mu olur mu? 

 

Bu günlük te bu kadar değerli okurlar. Tekrar görüşüp, kaldığımız yerden devam edebilmek ümîdiyle cümleye sevgiler-saygılar, Allâh'a emânet olunuz wes’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.