bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

HAZÎRAN’DAN RAMAZAN’A, VUSLATTAN NECAT’A…

Sevgili okurlar, kıymetli dostlar; Daha biz onu hiç konu edemeden, onunla özdeşleşmiş, kendi bağrında açıp, başta güzel ilçemiz Ulubey’in içi, mahallelerine doğru yol boyları olmak üzere, Şuayip tepemizi, Eymür Köyümüzdeki evin bulunduğu, Azaklı Dağ da denilen tepenin arka yüzünü, karşı yamaçları süsleyen, çocukluk yıllarımız dallarında, gölgelerinde geçen, hayvan otlatırken meyvelerinden de istifâde ettiğimiz, ellerimizin kanaması bahasına vaz geçemediğimiz ulu Kestâne ağaçlarının Çiçekleri üzerinde şöyle az da olsa duramadan, o günlere gidemeden, benim güzel ayım, zaaf ayım, adını bile şiir gibi bulduğum, aynı zamanda doğduğumuz, evlendiğimiz, yurt-yuva kurduğumuz ay hiç bir şey anlayamadan geçip gitti. Hâlbuki, özel bir yazı tasarlamış, hattâ şiir bile düşünmüştüm Hazîran eksenli. İçinden Ulubey geçen, mısralarından Kestâne Çiçekleri kokusu yayılan, kelimeleri siyah-beyaz zamanlara, masalsı geçmişlere götüren, ümit dolu gelecekler ilhâm eden... Ama, dünyâ güzel, işveli, câzibeli. Olayları çok. Cilveleri ganî. Onlara dalıp gidince o sizi kapıp götürüyor da kendinizi bir türlü alamıyorsunuz. İç olaylar, dış olaylar, bölgesel gelişmeler, küresel çatışmalar derken günler, haftalar, aylar geçip gidiyor. Nâzenîn Hazîran bu akışın dışında kalacak değil ya. O da direnemiyor olmuşlara, olacaklara doğal olarak. Ancak şöyle bir selâm verip geçebiliyor; o kadar. Evet ama, Yüce Mevlâmız’ın lütufları bitmiyor. Hazîran bitmeden onunla birlikte Ramazan’ı eriştirdi işte. Çok şükür. Bizleri böylesine cenderesine alıp ezen, bize hattâ kendimizi unutturan gündemlerin ötesinden çıkıp gelerek tüm benliğimizi kapladı elhamdülillâh. Bizleri yeniden formatlayacak; yaratılış ve kulluk ayarlarına getirecek inşâllâh. Bunun için her şeye el koydu. Hoop, n’oluyor burada; kendinize gelin. Aklınızı başınıza toplayın. Kendinizi bu kadar kaptırmayın. Bu gelişin bir de gidişi var. Hesap var, kitap var, defter var, kalem var. Yazanlar yazıyor, her şeyler yazılıyor. Biraz da işe yarayacak işler peşinde koşun. Her şeyden önce vakit çizelgenizi yeniden düzenleyin vs. vs.  Hem onun meyveleri dünyâdan çok âhirette. Hocalarımız kürsülerde, ekranlarda ayrıntıları anlatıyorlar. Kitaplar, gazeteler, dergiler yazıyor. Oralardan da öğrenip anlayabildiğimiz kadarıyla Ramazan size, dünyâda isteyip de ulaşamadıklarınızı da fazlasıyla verecektir. Meselâ, en azından, bir örnek olmak üzere, baştan beri hayıflandığımız, yaşayamadığımızı ifâdeye çalıştığımız Hazîranları size, bizlere sunmak onun için işten bile değildir. Nasıl mı? Yeter ki Ramazan misâfirine karşı içten olun; ihlâslı, samîmî olun! Ramazan varsa üzülmenize hiç gerek yok demek ki. Yeter ki onunla dostluk ve muhabbeti iyi kurun. Onu iyi ağırlayın. O da sizi iyi ağırlayacak, sonsuz âlemde sizi “Kurtuluş Mahallesi”ne kılavuzlayacaktır. Sevgili dostlar; işte gördüğünüz gibi, onu anlatmak zor. Nasıl ifâde edelim? Hazîranı anlatırken bile zorlanıyoruz da, ya o güzeller güzeli Ramazan’ı nasıl anlatacağız? Onun güzelliklerini, rahmetini, mağfiret ve kurtuluş boyutunu nasıl canlandıracağız zihinlerde? Bitimsiz özelliklerini. Araştırdıkça derinleşen güzelliklerini. Kur’an anlatmış. Efendimiz (SAV) anlatmış. Geçmişten geleceğe İslâm Âlimleri, evliyâ, asfiyâ, âşıklar, sâdıklar, şâirler, yazarlar. Anlatmaktan öte yaşamışlar. Ramazan “yakıcı” demek. Onunla gönüllerinde aşk ateşi tutuşturmuşlar. Onun rahmet, mağfiret iklîminin gecelerinde ettikleri tevbelerle, niyâzlarla, yakarışlarla berâber günâhlarını yakmışlar. Bu ayın kadrini bilip, gecesini gündüzünü değerlendirenler, onun ateşiyle Cehennem ateşini bastırarak, Efendimizin (SAV) işâret ettiği NECÂT’ı hak etmişlerdir. Rabbimiz (CC) bu en güzel mazhariyeti cümlemize nasîp etsin diyor, bilvesîle Ramazan-ı Şerîf’in sizler, bizler, ilimiz, ilçemiz, yurdumuz, yöremiz, tüm İslâm Âlemi ve insanlık için sulh, selâmet ve hayırlar getirmesi dileğiyle sizleri bir Ramazan edebiyatı ürünü mani’yle baş başa bırakıyor, nice böylesi güzellik ve mutlulukları paylaşabilmek niyâzıyla berâber hepinize sevgi ve saygılar sunuyoruz ves’selâm:   Hakk’ın bize ihsânısın Hem ayların sultânısın Sen bir saâdet kânısın Ey mâh-ı sultân merhabâ
Ekleme Tarihi: 30 Haziran 2014 - Pazartesi

HAZÎRAN’DAN RAMAZAN’A, VUSLATTAN NECAT’A…

Sevgili okurlar, kıymetli dostlar;

Daha biz onu hiç konu edemeden, onunla özdeşleşmiş, kendi bağrında açıp, başta güzel ilçemiz Ulubey’in içi, mahallelerine doğru yol boyları olmak üzere, Şuayip tepemizi, Eymür Köyümüzdeki evin bulunduğu, Azaklı Dağ da denilen tepenin arka yüzünü, karşı yamaçları süsleyen, çocukluk yıllarımız dallarında, gölgelerinde geçen, hayvan otlatırken meyvelerinden de istifâde ettiğimiz, ellerimizin kanaması bahasına vaz geçemediğimiz ulu Kestâne ağaçlarının Çiçekleri üzerinde şöyle az da olsa duramadan, o günlere gidemeden, benim güzel ayım, zaaf ayım, adını bile şiir gibi bulduğum, aynı zamanda doğduğumuz, evlendiğimiz, yurt-yuva kurduğumuz ay hiç bir şey anlayamadan geçip gitti.

Hâlbuki, özel bir yazı tasarlamış, hattâ şiir bile düşünmüştüm Hazîran eksenli. İçinden Ulubey geçen, mısralarından Kestâne Çiçekleri kokusu yayılan, kelimeleri siyah-beyaz zamanlara, masalsı geçmişlere götüren, ümit dolu gelecekler ilhâm eden...

Ama, dünyâ güzel, işveli, câzibeli. Olayları çok. Cilveleri ganî. Onlara dalıp gidince o sizi kapıp götürüyor da kendinizi bir türlü alamıyorsunuz. İç olaylar, dış olaylar, bölgesel gelişmeler, küresel çatışmalar derken günler, haftalar, aylar geçip gidiyor. Nâzenîn Hazîran bu akışın dışında kalacak değil ya. O da direnemiyor olmuşlara, olacaklara doğal olarak. Ancak şöyle bir selâm verip geçebiliyor; o kadar.

Evet ama, Yüce Mevlâmız’ın lütufları bitmiyor. Hazîran bitmeden onunla birlikte Ramazan’ı eriştirdi işte. Çok şükür. Bizleri böylesine cenderesine alıp ezen, bize hattâ kendimizi unutturan gündemlerin ötesinden çıkıp gelerek tüm benliğimizi kapladı elhamdülillâh. Bizleri yeniden formatlayacak; yaratılış ve kulluk ayarlarına getirecek inşâllâh. Bunun için her şeye el koydu. Hoop, n’oluyor burada; kendinize gelin. Aklınızı başınıza toplayın. Kendinizi bu kadar kaptırmayın. Bu gelişin bir de gidişi var. Hesap var, kitap var, defter var, kalem var. Yazanlar yazıyor, her şeyler yazılıyor. Biraz da işe yarayacak işler peşinde koşun. Her şeyden önce vakit çizelgenizi yeniden düzenleyin vs. vs.

 Hem onun meyveleri dünyâdan çok âhirette. Hocalarımız kürsülerde, ekranlarda ayrıntıları anlatıyorlar. Kitaplar, gazeteler, dergiler yazıyor. Oralardan da öğrenip anlayabildiğimiz kadarıyla Ramazan size, dünyâda isteyip de ulaşamadıklarınızı da fazlasıyla verecektir. Meselâ, en azından, bir örnek olmak üzere, baştan beri hayıflandığımız, yaşayamadığımızı ifâdeye çalıştığımız Hazîranları size, bizlere sunmak onun için işten bile değildir.

Nasıl mı? Yeter ki Ramazan misâfirine karşı içten olun; ihlâslı, samîmî olun! Ramazan varsa üzülmenize hiç gerek yok demek ki. Yeter ki onunla dostluk ve muhabbeti iyi kurun. Onu iyi ağırlayın. O da sizi iyi ağırlayacak, sonsuz âlemde sizi “Kurtuluş Mahallesi”ne kılavuzlayacaktır.

Sevgili dostlar; işte gördüğünüz gibi, onu anlatmak zor. Nasıl ifâde edelim? Hazîranı anlatırken bile zorlanıyoruz da, ya o güzeller güzeli Ramazan’ı nasıl anlatacağız? Onun güzelliklerini, rahmetini, mağfiret ve kurtuluş boyutunu nasıl canlandıracağız zihinlerde? Bitimsiz özelliklerini. Araştırdıkça derinleşen güzelliklerini.

Kur’an anlatmış. Efendimiz (SAV) anlatmış. Geçmişten geleceğe İslâm Âlimleri, evliyâ, asfiyâ, âşıklar, sâdıklar, şâirler, yazarlar. Anlatmaktan öte yaşamışlar. Ramazan “yakıcı” demek. Onunla gönüllerinde aşk ateşi tutuşturmuşlar. Onun rahmet, mağfiret iklîminin gecelerinde ettikleri tevbelerle, niyâzlarla, yakarışlarla berâber günâhlarını yakmışlar. Bu ayın kadrini bilip, gecesini gündüzünü değerlendirenler, onun ateşiyle Cehennem ateşini bastırarak, Efendimizin (SAV) işâret ettiği NECÂT’ı hak etmişlerdir.

Rabbimiz (CC) bu en güzel mazhariyeti cümlemize nasîp etsin diyor, bilvesîle Ramazan-ı Şerîf’in sizler, bizler, ilimiz, ilçemiz, yurdumuz, yöremiz, tüm İslâm Âlemi ve insanlık için sulh, selâmet ve hayırlar getirmesi dileğiyle sizleri bir Ramazan edebiyatı ürünü mani’yle baş başa bırakıyor, nice böylesi güzellik ve mutlulukları paylaşabilmek niyâzıyla berâber hepinize sevgi ve saygılar sunuyoruz ves’selâm:

 

Hakk’ın bize ihsânısın

Hem ayların sultânısın

Sen bir saâdet kânısın

Ey mâh-ı sultân merhabâ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.