Geçtiğimiz Çarşamba günü öğle öncesi, Ulubey-Fındıklı’da bir cenâze merâsimine katıldık. 2007-2012 yılları arasında Ulubey Anadolu ve Ulubey Lisesi’nde toplam 5 yıl süreyle müdürlük yaptığı için hepinizin tanıyacağını düşündüğümüz, şu an, Ordu Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı görevini yürüten arkadaşımız Oktay ŞENER Bey’in babası vefat etmişti. Belediyelerimiz, Millî Eğitim ve Diyânet ağırlıklı büyük bir kalabalıkla berâber biz de acısını paylaşmaya çalıştık. Bu arada Gölköy’den Kabadüz’e, Gülyalı’dan Bursa’ya, Ankara’dan İstanbul’a bir çok yerlerden gelmiş tanış ve arkadaşlarla görüşme imkânı bulduk. Rabbimiz Mevlüt Amcamız ve yanına konulduğu eşi, Oktay Kardeşin 2000 yılında vefat eden Pamuk Annesi başta olmak üzere cümlemizin ölmüşlerine ve tüm ehl-i îmâna, 3 aylar ve gölgesi üzerimize düşen Ramazan yüzü suyu hürmetine engin rahmetiyle muâmele eylesin. Geride kalan, Oktay Bey gibi, acısı tâze tüm yakınlara da sabr-ı cemîller ihsân eylesin. Âmin… ESKİ DOĞAN, YENİ TÜRKİYE... Oradan dükkâna gelip biraz durduktan sonra, zaman zaman söz ettiğimiz Sâlih’in mekânına geçtik. Her zaman olduğu gibi çaylar konuldu önümüze hemen. Bir de gofretli çikolata. Bu bereket neyin nesi? Derken, aylardan Hazîrandayız ya, konu oraya geldi. Bugün (3 Hazîran) Meliha kızımızın doğum günüymüş. Yarın da Sâlih’in. Seçimden bir gün sonra da bizim. Yâni bu, aynı zamanda demek oluyor ki; bizimle birlikte ülkemiz de bir doğum günü idrâk edecek! YENİ TÜRKİYE doğacak yâni! Hiç bir şey artık, 7 Hazîran öncesi gibi olmayacak çünkü, ama, bakalım ne oranda YENİ TÜRKİYE olacak bu? Tabiî ki merak konusu.  Evet sevgili okurlar; kişisel ve sosyâl, ya da siyasal anlamda başka tevâfuklar da var ama, onlara da sonra diyoruz inşâllâh. Lâkin, Meliha kızımızın anlattıkları biraz dramatik bulunmakla, sizlerle paylaşmadan geçilemeyecek cinsten olduğu için, ister istemez yazacağız. Bunlar, o zamanlar için normâldir de, bugünkü gençlere çok komik gelebilir. Her neyse, biz yine de anlatalım: KİRAZ AŞKI, BEZELYE TUTKUSU... Meliha, dedeleri, babasıgili ayırdığı ve samallıkta durdukları için orada dünyâya gelmiş. Ebeye de, karşılık olarak BEZENE (Bezelye) vermişler. O zaman durum buydu hocam diyor. Hâlbuki yaşı da, bunu târihî bir olay olarak sunacak kadar yok. 20’li yaşlarda çünkü. Ama, belki de çevremizde hâlâ böyle durumların yaşanıyor olabildiği gözden ırak tutulmamalı. Her neyse, Meliha kızımız, belki bundan, bezeneyi çok seviyorum diyor ve de çeşit çeşit yemeklerinden söz ediyor. Târiflerini de yapıyor da, bizi daha çok yemesi ilgilendirdiği için, pişirmeye pek kulak kabartmıyoruz. Gelgelelim, bezeneyi ta çocukluk yıllarımızdan biz de bilir ve her türünü çok severiz. Ama yine de Hazîran deyince benim aklıma daha çok kiraz gelir. Zâten halk dilinde de bu ayın adı KİRAZ AYI değil midir? Hazîran konusunda bu kadarla yetinelim. Çünkü, bir seçim var gündemde. Hem de çok yakın. O da bir doğum âdetâ. Ve sancılı aynı zamanda. YENİ TÜRKİYE, güneş gibi doğacak inşâllâh her şeye rağmen. Bu Hazîran bize, yeniden doğan, sağlıklı, güçlü, gürbüz bir YENİ TÜRKİYE getirecek. YALÇIN YÜKSEL HABERİ Ve elbette Yalçın Kardeş konusu. Sizin de merak ettiğinize inanıyoruz. Çünkü her zaman gönlümüzde olduğu gibi, burada da, kaç haftadır baş köşemizde. En son haber; yarın gireceği ameliyatla berâber, ciğerpâresi Fâruk Bey’den nakledilecek küçük bir parçayla, 2 aydır çektiği ölümcül sıkıntıların ardından yeniden hayâta doğacak inşâllâh. Zîrâ, şimdiye kadar söz ettiğimiz normal  ilâç tedâvileri istenen netîceyi hâsıl etmeyince nihâyet bunda karar kılınmış. Oğlu Fâruk YÜKSEL Bey’le şu an karşılıklı odalarda yatıyorlarmış. Tetkikler hazır, kanlar hazır. Yarın(Perşembe) sabah, 6 saatlik işlem gerçekleşecek. Allah (CC) yardımcıları olsun. Bizler de, gazetenin elimizde olacağı bu mübârek cumâ gününde, duâlarınızla berâber hayır, başarı ve sağlık haberlerini alacağız inşâllâh.