'VERGİLER GELİRE GÖRE ALINMALI!'

Ekonomi 08.07.2023 - 00:21, Güncelleme: 08.07.2023 - 00:21 4826+ kez okundu.
 

'VERGİLER GELİRE GÖRE ALINMALI!'

Vergi artışını yorumlayan uzmanlar, dolaylı vergiler yerine gelirler üzerinden doğrudan vergiler alınması gerektiğine vurgu yaptı.
Vergi artışının ardından uzman isimler Haber7'ye açıklamalarda bulundu. Tüketicilerden sağlanan dolaylı vergiler yerine gelirler üzerinden vergi adaletinin sağlanabileceğini belirten uzman isimler, vergi artışını yorumladı.   BAYRAM: BANKALAR FAİZ KARABORSACILIĞI YAPTI Son yıllarda artan maliyetlerin yanında yüzyılın depreminin yaşandığını ve bölgedeki vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için bir finansman ihtiyacının doğduğunu belirten Yeminli Mali Müşavir Muhammet Bayram, “Devletimiz ortaya koyduğu milli politikalar ve ihracat fazlası ile bir ekonomi politikası güdüyor ama tüm dünyadaki enflasyon ortamından biz de etkilendik. Nihayetinde düşük faiz politikası uygulandı. Pandemi döneminde düşük faiz politikası faydalıydı. Çünkü yatırımın durmaması, istihdamın azalmaması gerekiyordu. Belli bir noktada artık o rakamlar döndürülememeye başladı. Nasıl döndürülemedi. Aslında bankalar burada faiz karaborsacılığı yaptı. Politika faizi 8,5’lardayken bankalar yüzde 50-70’lerden kredi kullandırmaya başlamıştı.” dedi.   "ENFLASYONA ETKİ YAPACAK" Yeni ekonomi yönetimiyle acı reçetenin kabullenildiğini belirten Bayram, “Mehmet Şimşek, piyasada iletişim dilini aktif kullanarak bu süreci yönetmeye çalışıyor. Bu kapsamda oluşan bütçe açığını ve depremde oluşan finansman maliyetini karşılamak adına yeni vergiler ihdas edildi.” ifadesinde bulundu.   Yüzde 20’dan yüzde 25’e çıkan kurumlar vergisinde ihracatçıya yüzde 5, imalatçılara yüzde 1 oranında indirim yapılacağını, MTV vergisinin de bir defaya mahsus olarak 2 katına çıktığını kaydeden Bayram, “KDV’de yüzde 8 olan ürünler yüzde 10’a çıkarıldı. Yüzde 18 olan ürünler yüzde 20’ye artırıldı. Deterjan, sabun, kağıt, peçete ve ıslak mendil gibi ürünlerde KDV oranı yüzde 8’den yüzde 20’ye çıkarıldı. Tabi bunlar bir nebze enflasyona etki yapacaktır. İşletmeler bu oranı halka yansıtacak nihai tüketicinin cebinden daha fazla para çıkmış olacak.” diye konuştu.   "VERGİYİ ARTIRDIKÇA VERGİ GELİRİ DÜŞER" Laffer Eğrisini hatırlatan Bayram, “Vergiyi ne kadar artırırsanız bir süre sonra vergi gelirleriniz düşer.” dedi. Bayram, “Şu anda zaten bizim kurumlar vergisi oranımız Avrupa oranlarının altında. Sayın Mehmet Şimşek, sıkı maliye politikasını seven bir kişilik. Önceki maliye bakanlığı döneminde de aynı politikayı gütmüştü. Bu dönemde de vergi denetimlerinin artacağını düşünüyorum. Kademeli bir şekilde faiz artışının devam edeceğini düşünüyorum. Piyasada oluşan regülasyonların sadeleşmesiyle beraber sıkı bir maliye politikasının uygulanmasının yanında sıkı bir para politikası uygulanmalı ki, alınan önlemler nihayete erdirilebilsin. Bu kapsamda bakacak olursan oluşan vergiler şu an itibaren makul. Gönül ister ki vergiler artırılması ama oluşan maliyetlerden dolayı bunlar ihdas etti.” dedi.   "GELİR ÜZERİNDEN VERGİLENDİRME YAPILMALI" Vergi adaletinin tüketim yoluyla değil gelir yoluyla sağlanacağına vurgu yapan Bayram, “Vergi adaletinin sağlanması adına dolaylı vergilerden değil de gelir üzerinden vergilendirme yapılmalı. Dolaylı vergilerin, toplam vergiler üzerindeki payı bir hayli yüksek. Fransa’daki servet vergisine benzer olan değerli konut vergisi getirildi. Önümüzdeki dönemlerde de servet vergisinin gündeme geleceğini düşünüyorum. Şu an atılan adımların sonucu izleniyor. Piyasada kademeli bir faiz artışına gidildi. Bu izlendi ve yeterli olmadığı düşünüldü ki yeni vergilendirmeye gidildi. Yine piyasa izlenecektir. Bununla birlikte kademeli bir şekilde vergilerde kademeli artış görülebilecektir.” diye konuştu.   BAYDAR: ENFLASYONUN YÜKSELMESİNE SEBEP OLABİLİR Ekonomist Hikmet Baydar, vergi artışlarının gerekçesi olarak deprem bölgesindeki yeni yapılanma dolayısıyla ve memur ile işçilere yapılan zamlarla ilgili oluşan kaynak ihtiyacından bahsedildiğini söyledi. “Vergi enflasyon demektir.” ifadesini kullanan Baydar, ürünlerin fiyatına vergi giderlerinin de ilave edileceğini söyledi. Baydar, “Bir yandan kur artışı diğer yandan vergi artışı önümüzdeki aylarda yıllık bazda enflasyonun yükselmesine sebep olabilir.” ifadesinde bulundu.   "BİR ADIM ÖTESİ RESESYON OLUR, ÇOK DİKKATLİ UYGULANMALI" Resesyon uyarısı yapan Hikmet Baydar şunları söyledi:   “Sonuçta bir kamu geliri gerekiyorsa açıkçası vergi gelirlerinde şu an Türkiye’nin çok ciddi bir şekilde hedeflerinin üzerinde bir artış söz konusuydu. Vergi azalışı söz konusu değildi. Daha önce açıklanan verilere göre vergi tahsilatında  yüzde 100’ün üzerinde performans vardı. Orada bir aksama söz konusu değil. Yeni yapılacak harcamalarla ilgili olarak ona bir kaynak oluşturma çabası olduğunu görüyorum. Ama bir yandan hazine yüzde 200’ün üzerinde iç borç çevirmesini gerçekleştirirken, vergi oranlarının da yukarıya çekilmesi sıkı para politikasının ciddi şekilde uygulanması demektir. Bunun da bir adım ötesi resesyon. O yüzden de çok dikkatli uygulanması gerekiyor.”   "VERGİ GELİRİ KUR ARTTIĞI İÇİN ZATEN ARTACAKTI" Yeni vergi oranlarının konulmasına ihtiyaç olmadığı düşüncesini paylaşan Baydar, “Çünkü vergi geliri rakam olarak artıyor. Kur arttığı için zaten artacaktı. Kurdan dolayı TL cinsi fiyatlarda yükselme. Bu da vergi gelirlerinin artması demek. Dolayısıyla vergi geliri tahsilatlı bir problem yokken oranları yukarı çekerek tahsilatı riske atmak bana cazip değil. Altını çizmem gereken bir konu, vergi oranlarının yükseltilmesi, vergi gelirlerini artırmayabilir. Vergi kaçağını artırabilir, ona dikkat etmek lazım.” ifadelerini kullandı.   "BÜTÜN SİSTEM KAYIT ALTINA ALINMALI" Hikmet Baydar, vergi adaletini sağlamak için bütün sistemin kayıt altına alınması gerektiğini vurguladı. Baydar, şunları kaydetti:   “Yakın zamanda altın ve döviz alımı kredi kartıyla yapılmayacak diye bir karar çıkarıldı ve o karar tekrar iptal edildi. Kredi kartıyla yapılan bütün harcamalar kayıt içi ve resmi demektir. Sistemde kredi kartı kullanımını artırmak gerekliyken orada yasak getirilmesini eleştirmiştim. Bizim sistemi tamamen kayıt içine almamız gerekiyor. Biz daha sistemi kayıt içine alamazken vergi oranlarıyla vergi vereni daha fazla cezalandırmak doğru mu? Bu açıdan bakmamız lazım. Vergi kaçıran adam kaçırmaya devam edecek. Vergi veren adama ise daha fazla yük binmiş olacak. Bu vergi adaleti değildir. Vergi adaleti, vergiden ziyade toplam ticaretin tamamı kayıt içi olduğu zaman konuşulabilecek bir konudur.”   Dolaylı vergiler yerine doğrudan vergi yönteminin kullanılması gerektiğine vurgu yapan İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Umut Çıray, "Malumunuz olduğu üzere gelir dağılımında adaletsizlikleri giderebilmenin en önemli yollarından bir tanesi doğrudan vergiler üzerinden finansman sağlamaktır. Çünkü doğrudan vergide verginin konusu bellidir. Yani kimdir mükellefi? Örneğin geliri elde edendir, ya da kurum kazancını elde edendir. Ama dolaylı vergide kişinin durumu belli değildir. Mesela örnek veriyorum kişi 4. basamaktan gelir elde ediyorsa, zaten iyi gelir elde ediyordur. Ondan artan oranlı bir tarifeyle vergi alınması doğaldır. Ya da kişi şirket sahibidir, kurumlar vergisi mükellefidir. Artan oranlı vergi olması adaletlidir." dedi.   Dolaylı vergilerde mükellefinin belli olmadığını holding sahibi ile asgari ücretlinin aynı oranda vergi verdiğini belirten Çıray, şunları söyledi: "Dolaylı vergiler adaletli değildir. Dolaylı vergide verginin mükellefi belli değildir. Şöyle düşünün restoranlarda yenen yemek üzerinde de vergiler arttı. Aynı yemeği asgari ücretli bir kişi de yiyor, zengin de yiyor. Şimdi ikisi de aynı oranda KDV ödüyor. Ya da bir paket sigarayı bir taksici de içiyor, X holdingin sahibi de içiyor. İkisi de aynı vergiyi ödüyor."   Bu gelirleri aynı oranda olmayan bireyler üzerinden aynı verginin alınması ciddi bir vergi adaletsizliğine sebep oluyor."   GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİĞE DE NEDEN OLUYOR Dolaylı vergilerin gelir dağılımında da adaletsizliğe sebep olduğunu kaydeden Çıray, şunları söyledi:   "Bu aynı zamanda gelir dağılımındaki adaletsizliğin de artmasına sebep oluyor. Şöyle ki; ülkelerde gelir dağılımı gini katsayısı Dalton Atkinson Ölçüsü ile belirleniyor. İşte bu kişilerin gelirleriyle orantılı olmayan vergi tahsilatı bu katsayılarla daha az gelir elde edenler aleyhine bozulmasına sebep oluyor. Bu yeni bir gündem konusu değil. Dolaylı vergiler üzerinden kamusal harcamaların finansmanı her zaman adaletsizliğe sebep olmuştur. Bu son alınan düzenlemeler kapsamında elde edilecek vergi tutarları, kamu bütçesine bir rahatlama getiriyor olsa da, gelir dağılımında adaletsizliğe bir taş daha koyacağı kesindir."   "Bir kamu ekonomi politikasının etkisini öyle hemen görebilmemiz mümkün değildir" diyen Çıray, sözlerine şunları ekledi:   "Sayın bakanımız zaten daha ayağımızı yorganımıza göre uzatacağımız bir politikanın sinyallerini açıkça beyan etti. Seçim giderleriyle bozulan bütçe dengesi, ondan önce yaşamış olduğumuz ve bütün dünyayı olumsuz yönde etkileyen pandemi, sonrasında başlayan tedarik sorunları, üretim arzındaki azalmalar, bütçemizde son dönem bizden kaynaklı olan yada olmayan sebeplerle döviz kurundaki artışın meydanda getirdiği olduğu olumsuz etkiler, ister istemez kamu bütçesine olumsuz yansıdı. Bütçe takviyeleri gerekliydi. Buna benzeyen adımların ilerleyen günlerde farklı kamu gelirleri üzerinden gerçekleşeceğini düşünüyorum." Kaynak: Haber 7
Vergi artışını yorumlayan uzmanlar, dolaylı vergiler yerine gelirler üzerinden doğrudan vergiler alınması gerektiğine vurgu yaptı.

Vergi artışının ardından uzman isimler Haber7'ye açıklamalarda bulundu. Tüketicilerden sağlanan dolaylı vergiler yerine gelirler üzerinden vergi adaletinin sağlanabileceğini belirten uzman isimler, vergi artışını yorumladı.

 

BAYRAM: BANKALAR FAİZ KARABORSACILIĞI YAPTI

Son yıllarda artan maliyetlerin yanında yüzyılın depreminin yaşandığını ve bölgedeki vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için bir finansman ihtiyacının doğduğunu belirten Yeminli Mali Müşavir Muhammet Bayram, “Devletimiz ortaya koyduğu milli politikalar ve ihracat fazlası ile bir ekonomi politikası güdüyor ama tüm dünyadaki enflasyon ortamından biz de etkilendik. Nihayetinde düşük faiz politikası uygulandı. Pandemi döneminde düşük faiz politikası faydalıydı. Çünkü yatırımın durmaması, istihdamın azalmaması gerekiyordu. Belli bir noktada artık o rakamlar döndürülememeye başladı. Nasıl döndürülemedi. Aslında bankalar burada faiz karaborsacılığı yaptı. Politika faizi 8,5’lardayken bankalar yüzde 50-70’lerden kredi kullandırmaya başlamıştı.” dedi.

 

"ENFLASYONA ETKİ YAPACAK"

Yeni ekonomi yönetimiyle acı reçetenin kabullenildiğini belirten Bayram, “Mehmet Şimşek, piyasada iletişim dilini aktif kullanarak bu süreci yönetmeye çalışıyor. Bu kapsamda oluşan bütçe açığını ve depremde oluşan finansman maliyetini karşılamak adına yeni vergiler ihdas edildi.” ifadesinde bulundu.

 

Yüzde 20’dan yüzde 25’e çıkan kurumlar vergisinde ihracatçıya yüzde 5, imalatçılara yüzde 1 oranında indirim yapılacağını, MTV vergisinin de bir defaya mahsus olarak 2 katına çıktığını kaydeden Bayram, “KDV’de yüzde 8 olan ürünler yüzde 10’a çıkarıldı. Yüzde 18 olan ürünler yüzde 20’ye artırıldı. Deterjan, sabun, kağıt, peçete ve ıslak mendil gibi ürünlerde KDV oranı yüzde 8’den yüzde 20’ye çıkarıldı. Tabi bunlar bir nebze enflasyona etki yapacaktır. İşletmeler bu oranı halka yansıtacak nihai tüketicinin cebinden daha fazla para çıkmış olacak.” diye konuştu.

 

"VERGİYİ ARTIRDIKÇA VERGİ GELİRİ DÜŞER"

Laffer Eğrisini hatırlatan Bayram, “Vergiyi ne kadar artırırsanız bir süre sonra vergi gelirleriniz düşer.” dedi. Bayram, “Şu anda zaten bizim kurumlar vergisi oranımız Avrupa oranlarının altında. Sayın Mehmet Şimşek, sıkı maliye politikasını seven bir kişilik. Önceki maliye bakanlığı döneminde de aynı politikayı gütmüştü. Bu dönemde de vergi denetimlerinin artacağını düşünüyorum. Kademeli bir şekilde faiz artışının devam edeceğini düşünüyorum. Piyasada oluşan regülasyonların sadeleşmesiyle beraber sıkı bir maliye politikasının uygulanmasının yanında sıkı bir para politikası uygulanmalı ki, alınan önlemler nihayete erdirilebilsin. Bu kapsamda bakacak olursan oluşan vergiler şu an itibaren makul. Gönül ister ki vergiler artırılması ama oluşan maliyetlerden dolayı bunlar ihdas etti.” dedi.

 

" GELİR ÜZERİNDEN VERGİLENDİRME YAPILMALI"

Vergi adaletinin tüketim yoluyla değil gelir yoluyla sağlanacağına vurgu yapan Bayram, “Vergi adaletinin sağlanması adına dolaylı vergilerden değil de gelir üzerinden vergilendirme yapılmalı. Dolaylı vergilerin, toplam vergiler üzerindeki payı bir hayli yüksek. Fransa’daki servet vergisine benzer olan değerli konut vergisi getirildi. Önümüzdeki dönemlerde de servet vergisinin gündeme geleceğini düşünüyorum. Şu an atılan adımların sonucu izleniyor. Piyasada kademeli bir faiz artışına gidildi. Bu izlendi ve yeterli olmadığı düşünüldü ki yeni vergilendirmeye gidildi. Yine piyasa izlenecektir. Bununla birlikte kademeli bir şekilde vergilerde kademeli artış görülebilecektir.” diye konuştu.

 

BAYDAR: ENFLASYONUN YÜKSELMESİNE SEBEP OLABİLİR

Ekonomist Hikmet Baydar, vergi artışlarının gerekçesi olarak deprem bölgesindeki yeni yapılanma dolayısıyla ve memur ile işçilere yapılan zamlarla ilgili oluşan kaynak ihtiyacından bahsedildiğini söyledi. “Vergi enflasyon demektir.” ifadesini kullanan Baydar, ürünlerin fiyatına vergi giderlerinin de ilave edileceğini söyledi. Baydar, “Bir yandan kur artışı diğer yandan vergi artışı önümüzdeki aylarda yıllık bazda enflasyonun yükselmesine sebep olabilir.” ifadesinde bulundu.

 

"BİR ADIM ÖTESİ RESESYON OLUR, ÇOK DİKKATLİ UYGULANMALI"

Resesyon uyarısı yapan Hikmet Baydar şunları söyledi:

 

“Sonuçta bir kamu geliri gerekiyorsa açıkçası vergi gelirlerinde şu an Türkiye’nin çok ciddi bir şekilde hedeflerinin üzerinde bir artış söz konusuydu. Vergi azalışı söz konusu değildi. Daha önce açıklanan verilere göre vergi tahsilatında  yüzde 100’ün üzerinde performans vardı. Orada bir aksama söz konusu değil. Yeni yapılacak harcamalarla ilgili olarak ona bir kaynak oluşturma çabası olduğunu görüyorum. Ama bir yandan hazine yüzde 200’ün üzerinde iç borç çevirmesini gerçekleştirirken, vergi oranlarının da yukarıya çekilmesi sıkı para politikasının ciddi şekilde uygulanması demektir. Bunun da bir adım ötesi resesyon. O yüzden de çok dikkatli uygulanması gerekiyor.”

 

" VERGİ GELİRİ KUR ARTTIĞI İÇİN ZATEN ARTACAKTI"

Yeni vergi oranlarının konulmasına ihtiyaç olmadığı düşüncesini paylaşan Baydar, “Çünkü vergi geliri rakam olarak artıyor. Kur arttığı için zaten artacaktı. Kurdan dolayı TL cinsi fiyatlarda yükselme. Bu da vergi gelirlerinin artması demek. Dolayısıyla vergi geliri tahsilatlı bir problem yokken oranları yukarı çekerek tahsilatı riske atmak bana cazip değil. Altını çizmem gereken bir konu, vergi oranlarının yükseltilmesi, vergi gelirlerini artırmayabilir. Vergi kaçağını artırabilir, ona dikkat etmek lazım.” ifadelerini kullandı.

 

"BÜTÜN SİSTEM KAYIT ALTINA ALINMALI"

Hikmet Baydar, vergi adaletini sağlamak için bütün sistemin kayıt altına alınması gerektiğini vurguladı. Baydar, şunları kaydetti:

 

“Yakın zamanda altın ve döviz alımı kredi kartıyla yapılmayacak diye bir karar çıkarıldı ve o karar tekrar iptal edildi. Kredi kartıyla yapılan bütün harcamalar kayıt içi ve resmi demektir. Sistemde kredi kartı kullanımını artırmak gerekliyken orada yasak getirilmesini eleştirmiştim. Bizim sistemi tamamen kayıt içine almamız gerekiyor. Biz daha sistemi kayıt içine alamazken vergi oranlarıyla vergi vereni daha fazla cezalandırmak doğru mu? Bu açıdan bakmamız lazım. Vergi kaçıran adam kaçırmaya devam edecek. Vergi veren adama ise daha fazla yük binmiş olacak. Bu vergi adaleti değildir. Vergi adaleti, vergiden ziyade toplam ticaretin tamamı kayıt içi olduğu zaman konuşulabilecek bir konudur.”

 

Dolaylı vergiler yerine doğrudan vergi yönteminin kullanılması gerektiğine vurgu yapan İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Umut Çıray, "Malumunuz olduğu üzere gelir dağılımında adaletsizlikleri giderebilmenin en önemli yollarından bir tanesi doğrudan vergiler üzerinden finansman sağlamaktır. Çünkü doğrudan vergide verginin konusu bellidir. Yani kimdir mükellefi? Örneğin geliri elde edendir, ya da kurum kazancını elde edendir. Ama dolaylı vergide kişinin durumu belli değildir. Mesela örnek veriyorum kişi 4. basamaktan gelir elde ediyorsa, zaten iyi gelir elde ediyordur. Ondan artan oranlı bir tarifeyle vergi alınması doğaldır. Ya da kişi şirket sahibidir, kurumlar vergisi mükellefidir. Artan oranlı vergi olması adaletlidir." dedi.

 

Dolaylı vergilerde mükellefinin belli olmadığını holding sahibi ile asgari ücretlinin aynı oranda vergi verdiğini belirten Çıray, şunları söyledi:

"Dolaylı vergiler adaletli değildir. Dolaylı vergide verginin mükellefi belli değildir. Şöyle düşünün restoranlarda yenen yemek üzerinde de vergiler arttı. Aynı yemeği asgari ücretli bir kişi de yiyor, zengin de yiyor. Şimdi ikisi de aynı oranda KDV ödüyor. Ya da bir paket sigarayı bir taksici de içiyor, X holdingin sahibi de içiyor. İkisi de aynı vergiyi ödüyor."

 

Bu gelirleri aynı oranda olmayan bireyler üzerinden aynı verginin alınması ciddi bir vergi adaletsizliğine sebep oluyor."

 

GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİĞE DE NEDEN OLUYOR

Dolaylı vergilerin gelir dağılımında da adaletsizliğe sebep olduğunu kaydeden Çıray, şunları söyledi:

 

"Bu aynı zamanda gelir dağılımındaki adaletsizliğin de artmasına sebep oluyor. Şöyle ki; ülkelerde gelir dağılımı gini katsayısı Dalton Atkinson Ölçüsü ile belirleniyor. İşte bu kişilerin gelirleriyle orantılı olmayan vergi tahsilatı bu katsayılarla daha az gelir elde edenler aleyhine bozulmasına sebep oluyor. Bu yeni bir gündem konusu değil. Dolaylı vergiler üzerinden kamusal harcamaların finansmanı her zaman adaletsizliğe sebep olmuştur. Bu son alınan düzenlemeler kapsamında elde edilecek vergi tutarları, kamu bütçesine bir rahatlama getiriyor olsa da, gelir dağılımında adaletsizliğe bir taş daha koyacağı kesindir."

 

"Bir kamu ekonomi politikasının etkisini öyle hemen görebilmemiz mümkün değildir" diyen Çıray, sözlerine şunları ekledi:

 

"Sayın bakanımız zaten daha ayağımızı yorganımıza göre uzatacağımız bir politikanın sinyallerini açıkça beyan etti. Seçim giderleriyle bozulan bütçe dengesi, ondan önce yaşamış olduğumuz ve bütün dünyayı olumsuz yönde etkileyen pandemi, sonrasında başlayan tedarik sorunları, üretim arzındaki azalmalar, bütçemizde son dönem bizden kaynaklı olan yada olmayan sebeplerle döviz kurundaki artışın meydanda getirdiği olduğu olumsuz etkiler, ister istemez kamu bütçesine olumsuz yansıdı. Bütçe takviyeleri gerekliydi. Buna benzeyen adımların ilerleyen günlerde farklı kamu gelirleri üzerinden gerçekleşeceğini düşünüyorum." Kaynak: Haber 7

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.