'10 LİRAYA SATTIĞIMIZ FINDIĞI 100 LİRAYA GERİ ALIYORUZ'

Cüneyt Özdemir, “Dünyanın en çok fındığını biz üretiyoruz ama kendi markamızı oluşturamıyoruz” diyerek Türkiye’nin fındıkta dışa bağımlı olmasını eleştirdi.

Gazeteci Cüneyt Özdemir, Deniz Kurt ile gerçekleştirdiği programda Türk fındığının küresel pazardaki konumunu ve markalaşma eksikliğini gündeme taşıdı. Türkiye’nin dünya fındık üretiminde açık ara lider olmasına rağmen, uluslararası düzeyde güçlü bir marka yaratamamasını eleştiren Özdemir, “Dünyanın en çok fındığını biz üretiyoruz ama kendi markamızı oluşturamıyoruz” dedi. “Fındığın Yüzde 70’i Bizden, Kazanan Başkası” Programda konuşan gazeteci Deniz Kurt, Türkiye’nin yıllık fındık üretiminin dünya genelinde yüzde 60 ila 70 arasında değiştiğini belirtti. Ancak bu üretimin büyük kısmının İtalyan Ferrero şirketi tarafından satın alındığını vurgulayan Kurt, “Dünyanın en büyük fındık üreticisi biziz. Keyifle yediğimiz Nutella’nın içindeki fındıkların tamamı bize ait” ifadelerini kullandı. Nutella Türkiye’den Uzaklaşıyor Mu? Kurt, İtalyan basınında yer alan “Nutella Türkiye’den uzak duruyor çünkü fındık pahalı” haberlerine dikkat çekerek, Ferrero Hazelnut Company Genel Müdürü Marco Bott’un bu yıl Türkiye’den daha az fındık alacaklarını açıkladığını aktardı. Bu gelişme, Türkiye’nin fındık ihracatında yeni bir döneme girildiğine işaret ediyor. Özdemir: “Kendi Markamızı Kuramadık” Cüneyt Özdemir, Türkiye’de Ülker ve Eti gibi büyük çikolata üreticileri olmasına rağmen, neden dünya çapında bir fındık markası çıkarılamadığını sorguladı. “Burada fındık 10 liraya satılıyor ama o fındık çikolata olduğunda 100 liraya çıkıyor. Çünkü marka değeri katılıyor. Biz bu değeri oluşturamadık ve hâlâ dışa bağımlıyız,” diyerek markalaşma eksikliğinin ekonomik kayıplara yol açtığını vurguladı. Katma Değer Türkiye’ye Dönmeli Programda ortak görüş, Türkiye’nin fındık üretiminde dünya lideri olmasına rağmen, işlenmiş ürün ve marka yaratma konusunda yeterli adım atmadığı yönünde oldu. Uzmanlar, gerçek kazancın sadece hammadde ihracatından değil, fındığın işlenip marka değeriyle satılmasından geçtiğini belirtti. Bu doğrultuda, Türkiye’nin fındıkta katma değeri artıracak stratejilere yönelmesi gerektiği vurgulandı.