bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

BUNLAR NEDEN OLUYOR?

Kendimizi bildik bileli, şu memleketin başı bir türlü rahata er(e)medi gitti. Büyüklerimize soruyoruz; onların başı hiç ışımamış. Madden de, mânen de sefilleri, hattâ, yokluktan öte kıtlıklar yaşamışlar.  Öncelikle de, kaht-ı ricâl dediğimiz adam kıtlığı. Adam gibi adamlar cephelere gitmişler; bir daha haber alınamamış. Dönenler de kör, topal; kendilerini zor sürüklüyorlar. Sürükleyenlerin de başına gelmedik kalmamış. Çünkü, dıştan gelen düşman çekilmiş gibi görünmüş ama; dalgaları, dümenleri, yer yer tsunamileri üzerimizden hiç eksik olmamış. Daha başta, savaş sonrası, memleket kapanın elinde kalmış. İş yok, aş yok; düş yok, peş yok. Bir alacakaranlıktır, zaman zaman kapkaranlıktır gitmiş. Bu millet bunun üzerine bir de hayâl kırıklıkları yaşamış. O hepten kahretmiş, bitirmiş onu. Ama, ümîdi olanlar, bu memleketin taşına, toprağına, rûhuna inananlar, gizemine vâkıf  bulunanlar sabretmişler, hep beklemişler. Azdan, çoktan umduklarına nâiliyet ifâde eden şahsiyetler doğmuş ufuklarından. Ama, içten-dıştan şer güçler ön vermemişler. Her tür entrika kol gezmiş ülkemizde. Hâlâ da geziyor. Neden derseniz; unutmayalım ki biz büyük bir devletiz. Osmanlı neden parçalandıysa ve nasıl parçalandıysa, bugün ülkemiz aynı şeyleri yaşıyor. O zamanın Ermenilerinin, Rumlarının, yunanının, bulgarının, sırpının ne sıkıntısı vardı? Bu topraklarda, Osmanlının güvencesi altında, Türk milletinin fertlerinden daha külfetsiz, sorunsuz ve de ferah, fahur yaşıyorlardı. Buna rağmen, hepsi de aynı anda, el birliği ile yüklendiler devletimize. Onları kışkırtanlar dıştan, onlar da içten topyekun çıngar çıkardılar. Sâdece azınlıklar değil, içimizde soyu Türk olup ta, huyu garp olanlar da onlarla berâber paralel hareket ettiler. Bugün de aynı şeyleri yaşamıyor muyuz? PKK’nın, PYD’nin, DEAŞ’ın, Rus’un vs. yaptıkları dokunmuyor insana. Hem, açık, yâni dış yaradan, görünen düşmandan zarar gelmez. Pirincin içerisindeki beyaz taş misâli, asıl önemli ihânet içerde yaşanıyor. İşin daha da acısı, Abdülhamid’in, memleket adına samîmî muhâlifleri sonra hatâlarını anlayıp bunu deklare etmekten, itiraf ve îtizârdan çekinmemişler. Ama bugünün muhâlefeti, soluyla, sağıyla, kişisel ve de kliksel hınçlarını, memleketin batması pahasına şiddetlendiriyorlar. Âdetâ, memleket batsa da, bizim haklılığımız meydana çıksa beklentisinde olacak kadar gözleri dönmüş. Bu da, büyük millet olmanın büyük dertlerinin en başında geliyor olmalı. Nereden çıkarıyorsunuz derseniz; bizden daha çok, -gerek devlet, gerek örgüt, gerekse istihbarat, gerekse ajan olarak- düşmanı, hâini olan, hayâllerin ve kötü emellerin başında devamlı dönüp dolaştığı bir başka ülke ve millet var mıdır sizce yer yüzünde? Hadi biraz düşünün bakalım! Büyük çoğunluğun, YOK diye cevap vereceğini düşünüyoruz. O zaman neyse, bu zaman da öyle. Batı, parçalamaya doymuyor. Çünkü yutmak istiyor. Bundan dolayı da her kes bizim üzerimizde oyun oynuyor. Şu an da hepsi birleşmiş vaziyetteler. Ama, hiç önemli değil. Bizi yıldıramazlar ve de baş eğdiremezler. Ama, acı olan ve bu noktada en büyük problem bilerek ya da bilmeyerek, şahsî, siyâsî, hizipsel sebeplerle düşmanlarımızın ekmeğine yağ süren, sağıyla-soluyla, partisi-cemaatiyle içimizdeki hâinlerdir. Allâh ıslâh eylesin! Başka söylenecek söz yok! Bir de, şâyet ıslâhları mümkün değilse, kendi şirretliklerini başlarına çevirsin Rabbimiz! Başka ne diyelim, ne yapalım?! Bu mesele çok derin ve tahlile muhtaç bir mesele. Lâkin, işin özü şu ki, şu an ülkemiz topyekun bir savaşla karşı karşıya. Çünkü kendisine sâhip çıkmaya, bölgesindeki yabancılara karşı, karşı siyâsetler geliştirmeye, daha doğrusu kendi kararlarını kendisi vermeye başladı. Burada ve buralarda artık istediği gibi at oynatamayanlar kalleşçe yollarla milletimizin moralini bozup bize baş eğdirmeye çalışıyorlar. Bunu görmeliyiz. İşte, tam da bu anlamda, Ankara’da olanlar, Güneydoğu ya da Sûriye’de, Irak’ta olanların bir parçasıdır. Yarın, bölgemizde de benzer şeyler olabilir Allâh korusun. Tüm dünyânın gözü üzerimizde. Hepsinin türlü türlü hesapları ve emelleri, hattâ kiminin topraklarımızda bizzat gözü var. Dolayısıyla, bunların hepsi, kendisine gelmeye çalışan ülkemizin başını kaldırmasına müsâde etmemek adına birleşmişlerdir. Olan bitenler, bu topyekun savaşın tezâhürleridir. Sevgili dostlar. Burada Mehmet Âkif’i ve İstiklâl Marşı’nı hatırlatacağız da diyeceksiniz ki, hayr’ola! Evet,İstiklâl savaşı devam ediyor bize göre. Sizce de elimiz-kolumuz bağlı değil mi her yerde? Bu yetmemiş gibiSevr’i hortlatıp bizi parçalamak istemiyorlar mı? O zaman, ne yapmalı? Emriniz olur mu denmeli, yoksa direnmeli mi? Devletimiz bunu yapıyor; doğuda, özerklik ya da özyönetim, her neyse, bir oldu-bittiye meydan vermiyor. O zaman da başka meydanları patlatıyorlar. Mesele bu. İş kolay değil. Bizler de iktidarı muhâlefeti, sağı-solu, doğusu batısı hep birlikte bu kalkışmaya karşı yek vücut olmalıyız. Kozlarımızı sandıklara bırakıp, onun dışında devletimizin etrafında kenetlenmeliyiz.İşte bu gün o gündür. Kimsenin, bu tür olaylardan kendi hesabına pay çıkarma gayretinde olma lüksü yoktur. Şimdilik söyleyeceğimiz budur. Devlet Bahçeli, adı gibi devlet sorumluluğu ve millet bilinciyle hareket ederek büyük bir örnek sergilemiştir. Keşke herkes, en azından şu aşamada bu duyarlılığı; ayrıca, başbakanımızın çağrısına da uyarak bir araya gelme fazîletini gösterebilse işlerimiz daha da kolaylaşır. Memleketini seven herkese düşen ve yakışan budur. Bundan ötesi memleketle birlikte hepimizi zora sokar. Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz. Bu duygu ve düşüncelerle Ankara’daki terör kurbanlarına Allâh’tan rahmet, yakınlarına sabırlar ve Aziz milletimize başsağlığı diler, tekrar yaşanmaması temennîsiyle berâber tâziyelerimizi sunarız ves’selâm...
Ekleme Tarihi: 18 Mart 2016 - Cuma

BUNLAR NEDEN OLUYOR?

Kendimizi bildik bileli, şu memleketin başı bir türlü rahata er(e)medi gitti. Büyüklerimize soruyoruz; onların başı hiç ışımamış. Madden de, mânen de sefilleri, hattâ, yokluktan öte kıtlıklar yaşamışlar.  Öncelikle de, kaht-ı ricâl dediğimiz adam kıtlığı. Adam gibi adamlar cephelere gitmişler; bir daha haber alınamamış. Dönenler de kör, topal; kendilerini zor sürüklüyorlar. Sürükleyenlerin de başına gelmedik kalmamış. Çünkü, dıştan gelen düşman çekilmiş gibi görünmüş ama; dalgaları, dümenleri, yer yer tsunamileri üzerimizden hiç eksik olmamış.

Daha başta, savaş sonrası, memleket kapanın elinde kalmış. İş yok, aş yok; düş yok, peş yok. Bir alacakaranlıktır, zaman zaman kapkaranlıktır gitmiş. Bu millet bunun üzerine bir de hayâl kırıklıkları yaşamış. O hepten kahretmiş, bitirmiş onu. Ama, ümîdi olanlar, bu memleketin taşına, toprağına, rûhuna inananlar, gizemine vâkıf  bulunanlar sabretmişler, hep beklemişler. Azdan, çoktan umduklarına nâiliyet ifâde eden şahsiyetler doğmuş ufuklarından. Ama, içten-dıştan şer güçler ön vermemişler. Her tür entrika kol gezmiş ülkemizde.

Hâlâ da geziyor. Neden derseniz; unutmayalım ki biz büyük bir devletiz. Osmanlı neden parçalandıysa ve nasıl parçalandıysa, bugün ülkemiz aynı şeyleri yaşıyor. O zamanın Ermenilerinin, Rumlarının, yunanının, bulgarının, sırpının ne sıkıntısı vardı? Bu topraklarda, Osmanlının güvencesi altında, Türk milletinin fertlerinden daha külfetsiz, sorunsuz ve de ferah, fahur yaşıyorlardı. Buna rağmen, hepsi de aynı anda, el birliği ile yüklendiler devletimize. Onları kışkırtanlar dıştan, onlar da içten topyekun çıngar çıkardılar.

Sâdece azınlıklar değil, içimizde soyu Türk olup ta, huyu garp olanlar da onlarla berâber paralel hareket ettiler. Bugün de aynı şeyleri yaşamıyor muyuz? PKK’nın, PYD’nin, DEAŞ’ın, Rus’un vs. yaptıkları dokunmuyor insana. Hem, açık, yâni dış yaradan, görünen düşmandan zarar gelmez. Pirincin içerisindeki beyaz taş misâli, asıl önemli ihânet içerde yaşanıyor.

İşin daha da acısı, Abdülhamid’in, memleket adına samîmî muhâlifleri sonra hatâlarını anlayıp bunu deklare etmekten, itiraf ve îtizârdan çekinmemişler. Ama bugünün muhâlefeti, soluyla, sağıyla, kişisel ve de kliksel hınçlarını, memleketin batması pahasına şiddetlendiriyorlar. Âdetâ, memleket batsa da, bizim haklılığımız meydana çıksa beklentisinde olacak kadar gözleri dönmüş. Bu da, büyük millet olmanın büyük dertlerinin en başında geliyor olmalı.

Nereden çıkarıyorsunuz derseniz; bizden daha çok, -gerek devlet, gerek örgüt, gerekse istihbarat, gerekse ajan olarak- düşmanı, hâini olan, hayâllerin ve kötü emellerin başında devamlı dönüp dolaştığı bir başka ülke ve millet var mıdır sizce yer yüzünde? Hadi biraz düşünün bakalım! Büyük çoğunluğun, YOK diye cevap vereceğini düşünüyoruz.

O zaman neyse, bu zaman da öyle. Batı, parçalamaya doymuyor. Çünkü yutmak istiyor. Bundan dolayı da her kes bizim üzerimizde oyun oynuyor. Şu an da hepsi birleşmiş vaziyetteler. Ama, hiç önemli değil. Bizi yıldıramazlar ve de baş eğdiremezler. Ama, acı olan ve bu noktada en büyük problem bilerek ya da bilmeyerek, şahsî, siyâsî, hizipsel sebeplerle düşmanlarımızın ekmeğine yağ süren, sağıyla-soluyla, partisi-cemaatiyle içimizdeki hâinlerdir.

Allâh ıslâh eylesin! Başka söylenecek söz yok! Bir de, şâyet ıslâhları mümkün değilse, kendi şirretliklerini başlarına çevirsin Rabbimiz! Başka ne diyelim, ne yapalım?!

Bu mesele çok derin ve tahlile muhtaç bir mesele. Lâkin, işin özü şu ki, şu an ülkemiz topyekun bir savaşla karşı karşıya. Çünkü kendisine sâhip çıkmaya, bölgesindeki yabancılara karşı, karşı siyâsetler geliştirmeye, daha doğrusu kendi kararlarını kendisi vermeye başladı. Burada ve buralarda artık istediği gibi at oynatamayanlar kalleşçe yollarla milletimizin moralini bozup bize baş eğdirmeye çalışıyorlar. Bunu görmeliyiz.

İşte, tam da bu anlamda, Ankara’da olanlar, Güneydoğu ya da Sûriye’de, Irak’ta olanların bir parçasıdır. Yarın, bölgemizde de benzer şeyler olabilir Allâh korusun. Tüm dünyânın gözü üzerimizde. Hepsinin türlü türlü hesapları ve emelleri, hattâ kiminin topraklarımızda bizzat gözü var. Dolayısıyla, bunların hepsi, kendisine gelmeye çalışan ülkemizin başını kaldırmasına müsâde etmemek adına birleşmişlerdir. Olan bitenler, bu topyekun savaşın tezâhürleridir.

Sevgili dostlar. Burada Mehmet Âkif’i ve İstiklâl Marşı’nı hatırlatacağız da diyeceksiniz ki, hayr’ola! Evet,İstiklâl savaşı devam ediyor bize göre. Sizce de elimiz-kolumuz bağlı değil mi her yerde? Bu yetmemiş gibiSevr’i hortlatıp bizi parçalamak istemiyorlar mı? O zaman, ne yapmalı? Emriniz olur mu denmeli, yoksa direnmeli mi? Devletimiz bunu yapıyor; doğuda, özerklik ya da özyönetim, her neyse, bir oldu-bittiye meydan vermiyor. O zaman da başka meydanları patlatıyorlar. Mesele bu.

İş kolay değil. Bizler de iktidarı muhâlefeti, sağı-solu, doğusu batısı hep birlikte bu kalkışmaya karşı yek vücut olmalıyız. Kozlarımızı sandıklara bırakıp, onun dışında devletimizin etrafında kenetlenmeliyiz.İşte bu gün o gündür. Kimsenin, bu tür olaylardan kendi hesabına pay çıkarma gayretinde olma lüksü yoktur.

Şimdilik söyleyeceğimiz budur. Devlet Bahçeli, adı gibi devlet sorumluluğu ve millet bilinciyle hareket ederek büyük bir örnek sergilemiştir. Keşke herkes, en azından şu aşamada bu duyarlılığı; ayrıca, başbakanımızın çağrısına da uyarak bir araya gelme fazîletini gösterebilse işlerimiz daha da kolaylaşır. Memleketini seven herkese düşen ve yakışan budur. Bundan ötesi memleketle birlikte hepimizi zora sokar. Sonuçta hepimiz aynı gemideyiz.

Bu duygu ve düşüncelerle Ankara’daki terör kurbanlarına Allâh’tan rahmet, yakınlarına sabırlar ve Aziz milletimize başsağlığı diler, tekrar yaşanmaması temennîsiyle berâber tâziyelerimizi sunarız ves’selâm...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.