Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

'YOLA DEVAM'IN BUNDAN SONRASI...

Referandum sonuçları, tekrar tekrar hayırlı olsun inşâllâh. Rabbimiz, insanlığın kurtuluş reçetesi olan dînimizin en güçlü temsilcisi aziz milletimizin yolunu açık etsin, onu utandırmasın. Tez zamanda, adına ve târihine yakışır tarzda bir mevkîye yükseltsin inşâllâh. Millet te böyle düşünüyor, buna inanmış, bu düşünceyle hareket ediyor. Dolayısıyla bu yolda olduklarını düşündüklerinin işâretini önemsemiş, gerisini Allâh’a havâle etmiştir. Ayrıntı ve sistem çok da umurunda olmamıştır. Çünkü, o biliyor ki, önemli olan insandır, önderdir, kadrodur, anlaşma, kaynaşma ve de idealdir. Bu bağlamda halkımız lidere ve çevresine baktı, ardından da meydanlara ve de son tahlilde sandıklara aktı. Yeniden Büyük Türkiye’yi kuracağına, böyle bir inancı ve güvenci olduğuna inandığı lider ve ekibinin çağrısına tereddütsüz EVET dedi. Nitekim, son referandum’daki EVET, yalnız ve de sâdece Recep Tayyip Erdoğan’a, onun şahsiyet ve misyonuna, kadrosuna denilmiş bir evettir. Tümüyle onun eseridir yâni. Daha doğrusu, Ona güvenin ‘evet’idir bu EVET. Yoksa, Allâh aşkına, kim neyi oyladığını, hangi sonucun ucunun nereye varacağını ne kadar biliyor ya da, öngörebiliyor ki? Bildiğini söyleyenlerin, sonuca dâir garantisi ne? Hem zâten, kampanyalar da sisteme dâir tartışmalardan çok, sanki milletvekili ya da belediye başkanlığı seçimi yapılıyormuşçasına hükümetin icraatları üzerinden gitmedi mi? Diğer yandan, Hayır diyenlerin argümanları da, en az evet diyenlerinki kadar mantıklı ve de akla yatkın değil miydi? Mâmâfih, kurtlar sofrasındaki bir bölgede yer alan ülkenin mevcut durumunun korunması, onu yerinden kımıldatmanın, yerinden etme olabilme ihtimâli endîşesi adına, vaziyetine dokundurmamak, el değdirtmemek de ilk anda hoş ve mâkul gelebilmiyor muydu insana? Zâten çoğu da, sırf muhâlefet olsun ya da müfrit bir inat sâikiyle değil, bu anlamda hayırda hayır olduğu inancıyla, samîmiyetle bunu yaptı. Onları da anlamak gerekir. Yöneticilerimiz de öyle değerlendirmiş olmalılar ki, bu meyânda uzlaştırıcı açıklamalar yaptılar referandum sonrası balkon konuşmalarında. Nitekim, sistem ne olursa olsun, başkanlık ta dâhil, eğer rehâvete kapılıp ta iş boşlanırsa, ipin ucu kaçırılıp devlete sâhip çıkılmazsa, kadrolara dikkât edilmezse, kumanda el değiştirirse, birilerinin rotayı başka tarafa evirmesi tehlikesi, her zaman ihtimâl dâhilinde olamaz mı Allâh korusun? Demek istiyoruz ki, Evet’in getirdiği bu güzel imkânlar, güzel ellerde güzel iş yapar. Ya aksi olursa? Kötüler bunları emellerine âlet ederlerse? Kimi büyük şehirlerdeki sonuçlar da buna dâir ipuçları veriyor değiller mi? Ankara’daki, hele hele İstanbul’daki başarısızlık ne anlama geliyor? Tayyip Erdoğan’ı buralara taşıyan İstanbul’a ne oldu? Onun hâtırası nasıl bu hâle geldi ya da getirildi? Kimler o misyona halel getirdi? Reisin bir işâretiyle ayağa kalkan, dünyâ çapında ses getiren onca hizmetlerin yapıldığı İstanbul’da bu sonuç neyin nesi? Olacak şey değil! ama, bizim bilemediğimiz şeyler olmalı. Çok köprüler yapılırken, gönül köprülerini yıkan tavırlar, edâlar, yanlışlıklar, çapsızlıklar, şımarıklıklar sergilenmiş olmalı!   İSTANBUL'DAN ORDU'YA...   Kim ne derse desin, bu İstanbul, Ak Parti târihinde hep trendin göstergesiyken bu gün, -deprem bölgesi söylemleri bağlamında ifâde edersek,- kırılmanın öncülleri niteliğinde işâretler vermeye başlamıştır. İşin gerçeği bu, sâdece İstanbul’la sınırlı da değil. Buna benzer işâretlerOrdu dâhil her bölge için geçerli. Gelgelelim, aslında Belediyelerimiz çalışmıyor da değiller. Akşam-sabah, dur-durak yok, Allâh için. Ama, yine de, bunca gürültü-patırtı, toz-duman içerisinde istismâr edilen, eksik kalan ya da yolunda gitmeyen bir şeyler, ters tavırlar, yozluklar, şımarıklıklar olmalı ki, vatandaş hatır-gönül tanımamış, yöneticilerini mahcup etme rağmına kimi yerlerde, hiç tahmin edilmediği şekli ve keyfiyetiyle memnûniyetsizliğini ızhar etmekten geri durmamıştır. Zîrâ, vatandaşlar onlara bakarak, “Tayyip öyle, bunlar da en az onun kadar sağlam, dürüst, çalışkan, becerikli, hakşinas insanlar. Bunların önerdiği her şeye evet demek bize ne Hak, ne de halk katında zarar getirmez” diyememiş, her şeye rağmen eveti içlerine sindirememişlerdir. Belki de, özellikle kent merkezlerindeki bu başarısızlığın altında, vatandaşlara, “Tayyip Bey iyi adam ama, yarın onun ardından ülkenin başına, bu bizim başımızdakiler tıynetinde birileri gelirse hâlimiz nice olur?” dedirten cinsten olumsuz etkilerin yatıyor bulunmadığını kim söyleyebilir?                 İşin sevindirici tarafı şu ki; gerek Cumhurbaşkanımız, gerekse Başbakanımız milletin bu minvâldeki mesajını almış gözüküyorlar. İçte-dışta, kentte-dağda mevcut onca düşmanla uğraşırken bünyeden de hastalık habercisi parazit emâreleri belirince işler daha zorlaşıyor. Ama, o oranda da, tüm ümmet ve insanlığa yansıyacak dâvânın ciddiyet ve de bereketi, samîmî adımların ecir katsayısı artıyor. Rabbimiz cümle hüsniniyet sâhibi öncülerimiz ve de ehl-i hakkın yâr ve yardımcısı olsun… Âmin… Görelim Mevlâmız neyler; neylerse güzel eyler Wes’selâm…  
Ekleme Tarihi: 22 April 2017 - Saturday

'YOLA DEVAM'IN BUNDAN SONRASI...

Referandum sonuçları, tekrar tekrar hayırlı olsun inşâllâh. Rabbimiz, insanlığın kurtuluş reçetesi olan dînimizin en güçlü temsilcisi aziz milletimizin yolunu açık etsin, onu utandırmasın. Tez zamanda, adına ve târihine yakışır tarzda bir mevkîye yükseltsin inşâllâh.

Millet te böyle düşünüyor, buna inanmış, bu düşünceyle hareket ediyor. Dolayısıyla bu yolda olduklarını düşündüklerinin işâretini önemsemiş, gerisini Allâh’a havâle etmiştir. Ayrıntı ve sistem çok da umurunda olmamıştır. Çünkü, o biliyor ki, önemli olan insandır, önderdir, kadrodur, anlaşma, kaynaşma ve de idealdir.

Bu bağlamda halkımız lidere ve çevresine baktı, ardından da meydanlara ve de son tahlilde sandıklara aktı. Yeniden Büyük Türkiye’yi kuracağına, böyle bir inancı ve güvenci olduğuna inandığı lider ve ekibinin çağrısına tereddütsüz EVET dedi.

Nitekim, son referandum’daki EVET, yalnız ve de sâdece Recep Tayyip Erdoğan’a, onun şahsiyet ve misyonuna, kadrosuna denilmiş bir evettir. Tümüyle onun eseridir yâni. Daha doğrusu, Ona güvenin ‘evet’idir bu EVET.

Yoksa, Allâh aşkına, kim neyi oyladığını, hangi sonucun ucunun nereye varacağını ne kadar biliyor ya da, öngörebiliyor ki? Bildiğini söyleyenlerin, sonuca dâir garantisi ne? Hem zâten, kampanyalar da sisteme dâir tartışmalardan çok, sanki milletvekili ya da belediye başkanlığı seçimi yapılıyormuşçasına hükümetin icraatları üzerinden gitmedi mi?

Diğer yandan, Hayır diyenlerin argümanları da, en az evet diyenlerinki kadar mantıklı ve de akla yatkın değil miydi? Mâmâfih, kurtlar sofrasındaki bir bölgede yer alan ülkenin mevcut durumunun korunması, onu yerinden kımıldatmanın, yerinden etme olabilme ihtimâli endîşesi adına, vaziyetine dokundurmamak, el değdirtmemek de ilk anda hoş ve mâkul gelebilmiyor muydu insana?

Zâten çoğu da, sırf muhâlefet olsun ya da müfrit bir inat sâikiyle değil, bu anlamda hayırda hayır olduğu inancıyla, samîmiyetle bunu yaptı. Onları da anlamak gerekir. Yöneticilerimiz de öyle değerlendirmiş olmalılar ki, bu meyânda uzlaştırıcı açıklamalar yaptılar referandum sonrası balkon konuşmalarında.

Nitekim, sistem ne olursa olsun, başkanlık ta dâhil, eğer rehâvete kapılıp ta iş boşlanırsa, ipin ucu kaçırılıp devlete sâhip çıkılmazsa, kadrolara dikkât edilmezse, kumanda el değiştirirse, birilerinin rotayı başka tarafa evirmesi tehlikesi, her zaman ihtimâl dâhilinde olamaz mı Allâh korusun?

Demek istiyoruz ki, Evet’in getirdiği bu güzel imkânlar, güzel ellerde güzel iş yapar. Ya aksi olursa? Kötüler bunları emellerine âlet ederlerse? Kimi büyük şehirlerdeki sonuçlar da buna dâir ipuçları veriyor değiller mi? Ankara’daki, hele hele İstanbul’daki başarısızlık ne anlama geliyor? Tayyip Erdoğan’ı buralara taşıyan İstanbul’a ne oldu? Onun hâtırası nasıl bu hâle geldi ya da getirildi? Kimler o misyona halel getirdi? Reisin bir işâretiyle ayağa kalkan, dünyâ çapında ses getiren onca hizmetlerin yapıldığı İstanbul’da bu sonuç neyin nesi? Olacak şey değil! ama, bizim bilemediğimiz şeyler olmalı. Çok köprüler yapılırken, gönül köprülerini yıkan tavırlar, edâlar, yanlışlıklar, çapsızlıklar, şımarıklıklar sergilenmiş olmalı!

 

İSTANBUL'DAN ORDU'YA...

 

Kim ne derse desin, bu İstanbul, Ak Parti târihinde hep trendin göstergesiyken bu gün, -deprem bölgesi söylemleri bağlamında ifâde edersek,- kırılmanın öncülleri niteliğinde işâretler vermeye başlamıştır.

İşin gerçeği bu, sâdece İstanbul’la sınırlı da değil. Buna benzer işâretlerOrdu dâhil her bölge için geçerli. Gelgelelim, aslında Belediyelerimiz çalışmıyor da değiller. Akşam-sabah, dur-durak yok, Allâh için. Ama, yine de, bunca gürültü-patırtı, toz-duman içerisinde istismâr edilen, eksik kalan ya da yolunda gitmeyen bir şeyler, ters tavırlar, yozluklar, şımarıklıklar olmalı ki, vatandaş hatır-gönül tanımamış, yöneticilerini mahcup etme rağmına kimi yerlerde, hiç tahmin edilmediği şekli ve keyfiyetiyle memnûniyetsizliğini ızhar etmekten geri durmamıştır.

Zîrâ, vatandaşlar onlara bakarak, “Tayyip öyle, bunlar da en az onun kadar sağlam, dürüst, çalışkan, becerikli, hakşinas insanlar. Bunların önerdiği her şeye evet demek bize ne Hak, ne de halk katında zarar getirmez” diyememiş, her şeye rağmen eveti içlerine sindirememişlerdir.

Belki de, özellikle kent merkezlerindeki bu başarısızlığın altında, vatandaşlara, “Tayyip Bey iyi adam ama, yarın onun ardından ülkenin başına, bu bizim başımızdakiler tıynetinde birileri gelirse hâlimiz nice olur?” dedirten cinsten olumsuz etkilerin yatıyor bulunmadığını kim söyleyebilir?

                İşin sevindirici tarafı şu ki; gerek Cumhurbaşkanımız, gerekse Başbakanımız milletin bu minvâldeki mesajını almış gözüküyorlar. İçte-dışta, kentte-dağda mevcut onca düşmanla uğraşırken bünyeden de hastalık habercisi parazit emâreleri belirince işler daha zorlaşıyor. Ama, o oranda da, tüm ümmet ve insanlığa yansıyacak dâvânın ciddiyet ve de bereketi, samîmî adımların ecir katsayısı artıyor. Rabbimiz cümle hüsniniyet sâhibi öncülerimiz ve de ehl-i hakkın yâr ve yardımcısı olsun… Âmin…

Görelim Mevlâmız neyler; neylerse güzel eyler Wes’selâm…

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.