Yeni listeler hayırlı olsun. Ak Parti ve CHP’de 5 isimden 3’ü, MHP’de tüm isimler değişti. 3-4 ayda büyük değişiklik. Ama, bu fetret süreci çok uzun sürdü ve de zorlu geçti. İçte-dışta olağanüstü gelişmeler yaşandı. Ülke ve coğrafya âdetâ bir dönemeçte. Bu yönüyle bu dönem aynı zamanda çok öğretici oldu. Öyle olmasaydı, bu denli bir isim değişikliği söz konusu olmazdı.
Listeler daha mı iyi, yoksa daha mı kötü? Bunu sandık söyleyecek. İlk anda bir değerlendirme yapmak gerekirse şunu söyleyebiliriz ki, kim ne derse desin, halkın, hattâ teşkilâtın değerlendirme ve tercihleri hiç de kaale alınmıyor. Durun, hemen kızmayın; eğer öyleyse, neden halkın kendi yöresinde bile desteklemediği, sempati duymadığı, hattâ, seçim sonrası parti toplantılarında bu husûsun açıktan dillendirildiği kimi isimler hâlâ baş rollerde?
Meselâ Ak Parti, Giresun listesinde bunu yapmış gözüküyor. Listede tekrar yer alan isimlerde, halkta karşılığı noktasında sıralama değişikliğine gidildi. İsimlere bir şey diyeceğimiz yok. Ancak, bu isimlerle parti ve ülke gerçekleri lehine çok daha ideâl bir sıralama olabilirdi.
Gelgelelim, buna karşılık MHP’de köklü bir değişiklik görüyoruz. Ama, her şey yine, artık kaç dönemdir ilk defâ olarak adı telâffuz edilmeyen Cemâl Enginyurt’a bağlı. Şu anlamda ki, sonucu onun tutumu belirleyecek. Omuz omuza olabildikleri takdirde, partinin onca olumsuz politikalarına rağmen, hiç olmazsa oylarını muhâfaza edebilirler.
Mâlum, MHP 1. Sırada Onur ŞAHİN var. Ordu’nun ve partinin popüler isimlerinden biri. Bize göre dışarıdan görüldüğü kadarıyla her ne kadar eli-yüzü düzgün, sempatik bir kişilik olarak görülse de, geçen dönemlerden hatırladığım kadarıyla kimilerince insanlara mesâfeli bulunduğu değerlendirilse de, kendi kulvarı içerisinde yine de iyi seçim.
Şahsî kanaat olarak, ünsiyet noktasında problemimiz yok. Uzaktan da olsa merhabalarımız sıcaktır. Ancak, Ak Parti’nin yeni dönemlerinde Tayyip Erdoğan’a karşı dikleşen söz ve tavırlarındaki aşırılığı sağcı ve milliyetçi kişiliğine yakıştıramazdım. Çünkü, 28 Şubatlardan çıkmıştık. Allâh bize böyle bir iktidar nasîp etmişti. Siyâsî ya da fikrî âidiyetlerimiz bağlamında tasvip etmiyor olsak ta, tahkir etme borcunda olunmaması gerekirdi.
Bizim açımızdan böyle ama, belki kendisinin yıldızı orada parladı. Devlet Bahçeli’nin dikkâtini orada çekti ve onu yanına danışman olarak aldı. Bugün de işte milletvekili adayı olarak karşımızda. Kendisine başarılar dileriz. Yolu ve bahtı açık olsun.
Onur Şahin’e başarılar dilerken, beri yandan da Mustafa Adıgüzel’in durumunu zorlaştırmış oluyoruz. Çünkü, bize göre onun gitmesi bunun kalması demek. Tabiî, bu bir tahmin. Tutar ya da tutmaz.
İdris YILDIZ, bir yıldız misâli kaydı gitti buralardan. İstanbul dediler. Birkaç kere baktım listelere. Hattâ Anlkara’ya da ama; ne izine, ne de ismine raslayabildik. Diğer isimlerin zâten esâmesi okunmuyor. Hayırlısıolsun.
Seyit Torun’a gelince; o popülaritesini koruyor. Hattâ Atastürk’ün Ordu’ya gelişinin 91. Yıldönümü kutlaması bile geldi. Onun 2. Ankara yolcuğu da garanti gibi gözüküyor. şimdiden hayırlı olsun.
Gelelim Ak Parti’ye. 7 Hazîran listesinin özü muhâfaza edilmiş. Onun rûhuna halel getirecek bir şey gözükmüyor ortalarda. Hattâ, daha da tahkim edilmiş. Partinin, yâni buradaki teşkilâtın öze dönme husûsunu ise 3,4 ve 5. Sıradaki adayların ilgi, karizma, enerji ve de sinerjisi belirleyecek.
1. Sıra mâlum. Değişmez adresi Ankara. O da, 2. Sıra da rahat. Listelere konjoktürün kattığı Metin GÜNDOĞDU da öyle. Öteden beri bilinen hareketli, sosyâl kişiliği ve genel performansı bağlamında çalışacakları kesin ama, çalışmasalar da sonuçları garanti gibi. Şunu söylemek istiyoruz ki; burada da MHP için söylediğimiz birlik-berâberlik, halkla iletişim, elektrik ve dolayısıyla genel hava sonucu belirleyecek. Kenetlenerek, Ankara’da sağlanmış gözüken öze dönüş burada da bilfiil gösterilmek zorunda. Yoksa, korkarız ki, eski tas, eski hamam olur!
Bu bakımdan, en kilit noktadaki isim de Ergün TAŞÇI. Bütün yük onun omuzlarında gibi görülüyor buradan. Bilmeyiz, siz nasıl düşünüyorsunuz?! Öyle olduğu takdirde, tek başına bunu taşıması zor. Teşkilât ve de yakın çevresini, dostlarını harekete geçirmek durumunda. Ki, yapacak ve de başaracaktır. Allâh yardımcısı olsun.
Kendisi bir hukukçu. Ordu İmam-Hatip Lisesi mezunu ama, hukuktan ayrı olarak ilâhiyâtı da bitirdiğini bugünkü gazetelerde yer alan biyografisinde okuduk. 7 Hazîran öncesi bir tanıtım toplantısında gördüğümüz kadarıyla bilgili, birikimli ve de deneyimli bir bürokrat. Bizde öğrenciyken de iyi ve başarılıydı. Sonra da kendisini çok iyi yetiştirmiş. Ankara’da büyük birimlerde önemli görevler yaptı. Oralardaki performansını taşraya da yansıttığında sonuç noktasında bir engel gözükmüyor. Kazandığı takdirde de, Ankara’da oluşturduğu çevreyle berâber Ordu’ya çok iyi hizmet edebilecek kâbiliyet, kapasite ve ideâle, fedâkârlık duygusuna sâhip olduğuna inanıyorum.
İlk intibâlarımız böyle. Son söz olarak; 1 Kasım seçimi, Ordumuz, yurdumuz için tekrar hayırlı-uğurlu, aynı zamanda milletimize, memleketimize ve de insanlığa hayırlar getirecek adımlara vesîle olsun inşâllâh diyor, hepinize sevgi, saygı ve de sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm…