Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ŞUAYİP'TE BİR GÜN; BİRAZ GEZİ, BİRAZ DÜĞÜN...

Sevgili okurlar. Sizlerle bu defâ geçtiğimiz hafta sonundan satır başlarını paylaşmaya çalışacağız. Biraz özele girse de, gördüklerimizden aldığımız hisseleri paylaşmanın hepimizin gönlünü zenginleştireceğini düşünüyor, sizler ve bizlerin tüm günler ve haftalarımızın hayırlı, uğurlu gayretlerle, maddî-mânevî bereketlerle geçmesini Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ediyor, cümleye sevgiler, saygılar sunuyoruz. Böyle olursa, dalga dalga buralardan oralara derken tüm ülkede dostluklar, kardeşlikler ziyâdeleşir, ülkemizde dirlik-düzen, birlik-berâberlik artar. Böylelikle, tüm dünyâya, her yönüyle örnek bir millet, toplamda da güçlü bir devlet oluruz. İnşâllâh diyerek Şuayip’ten başlayalım. Cumartesi Şuayip Köyümüzdeydik. Dayımın kızı, Kültür Turizm Ordu İl Müdürlüğü çalışanlarından Melahat Yıldız Yüksel Hanım’ın düğünü vardı. Öğlede gittiğimiz merâsimden yatsı ezanı okunurken ayrıldık. Çok katılımlı, bol sohbetli, iyi bir merâsim oldu. Damat Bey’in Urfa’dan gelen yakınlarıyla tanışıp uzun sohbetler ettik. Biz, oğlum Yusuf’la, gelin-damat gelene kadar, daha çok yazı göndermek, hem Şuayip çayırında dolaşmak, hanların şenliğini yaşamak, hem de namazımızı kılmak için bir süre ayrıldık. Celâl (90) Vedat Kuloğlu(84) ve eski muhtarlardan, şimdiki Nurtay Muhtar'ın babası Râsim YÜKSEL amcalarla sohbetler ettik. Çaylarını içtik. Bu arada çaylar çok güzeldi. Çaycıya teşekkür ettik. Oğlum dükkândan bir top alıp kendi kendine çayırda oynadı. Buraları çok sevdi. Biz de zâten çocukluğumuzdan beri seviyoruz. Çayırıyla, çimeniyle, tepesiyle, düzüyle; hem yazı hem de güzüyle. Şuayip, geçmişiyle geleceğiyle, dünü-bugünü, hâtıralarıyla kitabı yazılacak bir yer tek kelimeyle. Burası ayrı bir konu. Biz kaldığımız yerden devam edelim. Amcalara dedik ki, Eymür’le aradaki söz konusu köprü yapılırsa biz buraya daha çok geliriz. Burayı, çayırlarını, dükkânlarını, insanlarını ve de dolayısıyla şenliğini seviyoruz. Onlar da, buraya her gelenin sevdiğini, çevrede bu anlamda en güzel köy olduğunu söylediklerini ifâde ettiler. Bunlar da onların cümlelerini, “-İnsanlarımız da iyidirler!”diye tamamlamışlar ki, el’hak doğrudur. Burada karışık işler olmaz. Amcaların da fâde ettiği gibi, zaman zaman insanlık hâli, anlaşmazlıklar, kırgınlıklar, küskünlükler olsa da, büyükler işe müdâhil olup bir haftada işi çözümleyip tatlıya bağlıyorlarmış. Darısı tüm diğer yerleşimlerimizin başına. Bir yandan çay içip sohbet yaparken, diğer yandan, o günkü yazımızı göndereceğimiz bir imkân arayışında olduk. Ömer Poyraz isimli gencin telefonunda internet varmış. Sistemi açtı. Biz de, pazartesi günü Ordu Vizyon’da yer alacak BEREKET MEVSİMİ, BAHAR ŞİİRİ adlı yazımızı gönderdik. Delikanlıya çok teşekkür ettik. Bu arada, kendisine sorarak, Şuayip’te de, soyadı Poyraz olan bir âilenin bulunduğunu öğrenmiş olduk. Şuayip, kasaba niteliğinde bir yer. Namazda 10 kişi cemaat olduk. Yusuf Kerem de müezzinliğimizi yaptı. Şu sıralar görevli boşluğu var burada. İmam emekli olmuş, yerine de henüz gelen olmamış ama, Ramazan’a kadar bir hocanın verileceği söyleniyor. Hattâ ismi de belliymiş. Bir yerde, bir câmide imam çok önemli. Hattâ şimdi, eskiden olduğu gibi öğretmen falan da olmayan köylerde imam bir yerde okumuş, yazmış, öğretmen, aydın vs. aklınıza ne gelirse, bir nevî her şey demek. İnşâllâh, Şuayip’in medrese geçmişi bağlamında birikimli, yetkin, kişilik ve donanımıyla da etkin bir arkadaşımız gelir, buraları daha da bir şenlendirir diye ümit ediyoruz.   Her neyse, biz ikindiden döndükten biraz sonra gelinle dâmat geldiler. Onlarla birlikte ortalık hareketlendi. Urfalı kadın misâfirlerin, ellerini ağızlarına kapatarak çıkardıkları, yörelerine özel zılgıtlarla berâber, dut ağaçlarının altında düzenlenen merâsim alanına girdiler. Bir yandan diğer çadırda sabahtan beri yapılan ikramlar devam ediyor; diğer yandan da, çay iramları eşliğinde kenarlarda, sandalyelerde sohbetler sürüyor. Gelin hanımın mesâi arkadaşları, başta il müdürleri Uğur TOPARLAK, dâire arkadaşları, Kütüphâne İl Müdürü ve personelleri, yoğun bir katılım ve sirkülasyon oldu. Milletimizin, böyle dâvetlere icâbet gibi bir özelliği var. İyi ki de öyle. Zîrâ, oldukça dost, arkadaş, tanıdık görmek, eskileri yâd etmek, muhabbetleri tâzelemek mümkün oluyor. O gün de öyle oldu. Artık, imkânların da sağladığı kolaylıkla berâber her kesin bir yerlere savrulduğu günümüzde bizleri bir araya, ancak böyle vesîleler getirebiliyor. O zaman, yaşasın düğünler, yaşasın dâvetler, sürsün ziyâfetler diyor, başta evlenen bu gençlerimiz olmak üzere tüm milletimizin mutluluğu, memleketimizin birliği ve dirliği adına hepinizi sevgiler ve de saygılarla selâmlıyor, nice güzel, mutlu günlerde buluşmak dilek, arzu ve temennîsiyle berâber Allâh’a emânet olunuz, olalım inşâllâh sevgili dostlar diyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 17 May 2016 - Tuesday

ŞUAYİP'TE BİR GÜN; BİRAZ GEZİ, BİRAZ DÜĞÜN...

Sevgili okurlar. Sizlerle bu defâ geçtiğimiz hafta sonundan satır başlarını paylaşmaya çalışacağız. Biraz özele girse de, gördüklerimizden aldığımız hisseleri paylaşmanın hepimizin gönlünü zenginleştireceğini düşünüyor, sizler ve bizlerin tüm günler ve haftalarımızın hayırlı, uğurlu gayretlerle, maddî-mânevî bereketlerle geçmesini Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ediyor, cümleye sevgiler, saygılar sunuyoruz.

Böyle olursa, dalga dalga buralardan oralara derken tüm ülkede dostluklar, kardeşlikler ziyâdeleşir, ülkemizde dirlik-düzen, birlik-berâberlik artar. Böylelikle, tüm dünyâya, her yönüyle örnek bir millet, toplamda da güçlü bir devlet oluruz. İnşâllâh diyerek Şuayip’ten başlayalım.

Cumartesi Şuayip Köyümüzdeydik. Dayımın kızı, Kültür Turizm Ordu İl Müdürlüğü çalışanlarından Melahat Yıldız Yüksel Hanım’ın düğünü vardı. Öğlede gittiğimiz merâsimden yatsı ezanı okunurken ayrıldık. Çok katılımlı, bol sohbetli, iyi bir merâsim oldu. Damat Bey’in Urfa’dan gelen yakınlarıyla tanışıp uzun sohbetler ettik.

Biz, oğlum Yusuf’la, gelin-damat gelene kadar, daha çok yazı göndermek, hem Şuayip çayırında dolaşmak, hanların şenliğini yaşamak, hem de namazımızı kılmak için bir süre ayrıldık. Celâl (90) Vedat Kuloğlu(84) ve eski muhtarlardan, şimdiki Nurtay Muhtar'ın babası Râsim YÜKSEL amcalarla sohbetler ettik. Çaylarını içtik. Bu arada çaylar çok güzeldi. Çaycıya teşekkür ettik. Oğlum dükkândan bir top alıp kendi kendine çayırda oynadı. Buraları çok sevdi. Biz de zâten çocukluğumuzdan beri seviyoruz. Çayırıyla, çimeniyle, tepesiyle, düzüyle; hem yazı hem de güzüyle. Şuayip, geçmişiyle geleceğiyle, dünü-bugünü, hâtıralarıyla kitabı yazılacak bir yer tek kelimeyle. Burası ayrı bir konu. Biz kaldığımız yerden devam edelim.

Amcalara dedik ki, Eymür’le aradaki söz konusu köprü yapılırsa biz buraya daha çok geliriz. Burayı, çayırlarını, dükkânlarını, insanlarını ve de dolayısıyla şenliğini seviyoruz. Onlar da, buraya her gelenin sevdiğini, çevrede bu anlamda en güzel köy olduğunu söylediklerini ifâde ettiler. Bunlar da onların cümlelerini, “-İnsanlarımız da iyidirler!”diye tamamlamışlar ki, el’hak doğrudur. Burada karışık işler olmaz. Amcaların da fâde ettiği gibi, zaman zaman insanlık hâli, anlaşmazlıklar, kırgınlıklar, küskünlükler olsa da, büyükler işe müdâhil olup bir haftada işi çözümleyip tatlıya bağlıyorlarmış. Darısı tüm diğer yerleşimlerimizin başına.

Bir yandan çay içip sohbet yaparken, diğer yandan, o günkü yazımızı göndereceğimiz bir imkân arayışında olduk. Ömer Poyraz isimli gencin telefonunda internet varmış. Sistemi açtı. Biz de, pazartesi günü Ordu Vizyon’da yer alacak BEREKET MEVSİMİ, BAHAR ŞİİRİ adlı yazımızı gönderdik. Delikanlıya çok teşekkür ettik. Bu arada, kendisine sorarak, Şuayip’te de, soyadı Poyraz olan bir âilenin bulunduğunu öğrenmiş olduk.

Şuayip, kasaba niteliğinde bir yer. Namazda 10 kişi cemaat olduk. Yusuf Kerem de müezzinliğimizi yaptı. Şu sıralar görevli boşluğu var burada. İmam emekli olmuş, yerine de henüz gelen olmamış ama, Ramazan’a kadar bir hocanın verileceği söyleniyor. Hattâ ismi de belliymiş. Bir yerde, bir câmide imam çok önemli. Hattâ şimdi, eskiden olduğu gibi öğretmen falan da olmayan köylerde imam bir yerde okumuş, yazmış, öğretmen, aydın vs. aklınıza ne gelirse, bir nevî her şey demek. İnşâllâh, Şuayip’in medrese geçmişi bağlamında birikimli, yetkin, kişilik ve donanımıyla da etkin bir arkadaşımız gelir, buraları daha da bir şenlendirir diye ümit ediyoruz.  

Her neyse, biz ikindiden döndükten biraz sonra gelinle dâmat geldiler. Onlarla birlikte ortalık hareketlendi. Urfalı kadın misâfirlerin, ellerini ağızlarına kapatarak çıkardıkları, yörelerine özel zılgıtlarla berâber, dut ağaçlarının altında düzenlenen merâsim alanına girdiler. Bir yandan diğer çadırda sabahtan beri yapılan ikramlar devam ediyor; diğer yandan da, çay iramları eşliğinde kenarlarda, sandalyelerde sohbetler sürüyor. Gelin hanımın mesâi arkadaşları, başta il müdürleri Uğur TOPARLAK, dâire arkadaşları, Kütüphâne İl Müdürü ve personelleri, yoğun bir katılım ve sirkülasyon oldu.

Milletimizin, böyle dâvetlere icâbet gibi bir özelliği var. İyi ki de öyle. Zîrâ, oldukça dost, arkadaş, tanıdık görmek, eskileri yâd etmek, muhabbetleri tâzelemek mümkün oluyor. O gün de öyle oldu. Artık, imkânların da sağladığı kolaylıkla berâber her kesin bir yerlere savrulduğu günümüzde bizleri bir araya, ancak böyle vesîleler getirebiliyor.

O zaman, yaşasın düğünler, yaşasın dâvetler, sürsün ziyâfetler diyor, başta evlenen bu gençlerimiz olmak üzere tüm milletimizin mutluluğu, memleketimizin birliği ve dirliği adına hepinizi sevgiler ve de saygılarla selâmlıyor, nice güzel, mutlu günlerde buluşmak dilek, arzu ve temennîsiyle berâber Allâh’a emânet olunuz, olalım inşâllâh sevgili dostlar diyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.