Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

SELÇUKLU İSİMLER DE OLSUN…

“BÜYÜKŞEHİR'DEN SEVİNDİRİCİ PROJE…” başlıklı son yazımızla Cumhûriyet Mahallemizde yapılması plânlanan, devâmının ilk örneği olduğunu tahmin ettiğimiz câmiden söz etmiş, özellikle câmilerimiz başta olmak üzere, merkez ilçedeki tüm isimlendirmeler bağlamında görüşlerimizi serde devam edeceğimizi belirtmiştik. Proje ile ilgili açıklamasının sonunda, camiin adının “Hz. Bilal Camii” olarak kararlaştırdıklarını belirten Başkan Yılmaz, “İslâm’ın İLK müezzini olma şerefine ermiş olan Hz. Bilal, Peygamber Efendimizin öğrettiği ezanı yine onun isteğiyle hicretin birinci yılında İLK kez okudu. O, açıktan Müslüman olduğunu söyleyen İLK yedi kahraman sahabeden biridir. Mekke’de köle olarak bulunuyordu. İslâm dinini kabul ettiği için çok eza ve cefa çekti. Yapılan zulüm ve işkencelere meydan okurcasına sabretti ve inancından vazgeçmedi. Korkuya ve şiddete karşı mücadele vererek kahramanlaştı. İslamiyet yolunda unutulmayan yiğitlerden biri oldu”  ifadelerini kullandı. EZAN, KUR’ÂN, BAYRAK, SANCAK… Görüldüğü gibi Başkan YILMAZ, Hz. Bilâl-i Habeşî’den söz ederken hep İLK vurgusu yapıyor. Biz de tam burada bir başka önemli husûsu arz etmek istiyoruz. Bu toprakların Türkleşmesi ve islâmlaşmasında ilk önlerde yer alan kahraman öncülerin isimlerini buralara vermek de ayrıca bir kadirşinaslık olacaktır diye düşünüyoruz. İslâm Büyüklerimiz, sahabeler elbette başta gelecektir. Hz. Bilâl(RA), o da dışarıdan hicret etmiş, Habeş ırkından siyâhî bir köle olarak İslâmla şereflenmek ve de Efendimizin (SAV) müezzini olmakla mânen zirve yapmış bir isim. Misyonu büyük. Ancak, onları bize tanıtan, isimlerini bu topraklara duyurup ezanlarla buluşturan ve bizlerin de o katagoride yer almamıza, bu günkü kimlik ve kişliğimizi kazandırmakla berâber İslâm’ın Sancaktarı büyük millet olmamıza vesîle olan kahramanlarımızı da unutmamak bir vefâ ve de kimlik, kişilik muktezâsı olsa gerektir diye düşünüyoruz. SULTAN ALPARSLAN CÂMİİ, İMAM BUHÂRÎ KÜTÜPHÂNESİ… Nitekim, bu ayın başlarında yeni gördüğümüz şekliyle Devlet Hastanesi yanında, YUNUS EMRE SİTELER CÂMİİ olarak bildiğimiz câmi, üst kata taşınıldığı safhada SULTAN ALPARSLAN CÂMİİ adıyla tescil edilmiş. Daha o zaman yazacaktık, bu projeyle berâber bu güne nasip oldu. Bize göre bu, çok güzel ve de yerinde bir karar olmuş. Zîrâ, bu topraklarda İslâmın öncülüğünü yapan isimler de, gelecek nesillere bir mesaj ve kimlik olmak adına tercih edilen isimler olmalıdır. FÂRÂBÎ BULVARI, DÂNİŞMEND GÂZİ KÖPRÜSÜ…. Diğer örnekler olarak, meselâ daha geçen haftalarda Aybastı-Perşembe Yaylamızda anılan DÂNİŞMEND GÂZİ bunlardan biridir.  Mâmâfih, yöremizin târihiyle ilgilenen Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ ve Prof. Dr. Necati DEMİR gibi ilim adamlarımızın tesbitlerine göre, Orta Karadeniz Bölgesinde Oğuz Türklerinin iskânının Selçuklular ve Dânişmendliler döneminde başladığı anlaşılmaktadır. Ordu ve yöresinin, bir daha değişmemek üzere Türk vatanı hâline getirilişi de Hacıemiroğulları Beyliği döneminde gerçekleşmiştir.  Asra yaklaşan Ordu ve Giresun yöresinin fethi süreci 1380 yılında sahile inilmek sûretiyle, bölgede yaşayan Türk halkı açısından olumlu bir biçimde netîcelenmiştir. DEDE KORKUT LİSESİ, BAYRAM BEY MESCİDİ… Dolayısıyla, câmilerde Selçuklu mîmârî tarzının seçilmesi çok isâbetli olmuştur. Zîrâ, buralarının Türkleşme ve İslâmlaşma süreçleri beylikler ve de Selçuklular dönemlerine tevâfuk etmektedir. Bu bağlamda, târih kitaplarına baktığımızda, tüm bu süreçlerde Bayram Gazi, Bayram Bey, Bayramşah, Hacı Emirler, Dânişmend Gâzi, Emir İbrahim Bey, Emir Süleyman Bey gibi isimlerin birer kahraman olarak karşımıza çıktıklarını görüyoruz. Bayramlı köyümüz de adını ta o zamanlardan almaktadır. Mânevî, kültürel anlamda da, AHMET YESEVÎ, DEDE KORKUT, İMAM BUHÂRÎ, İMAM MÂTÜRÎDÎ, HORASAN, BUHARA, câmi ya da diğer kültürel kuruluş ve yapılara verebileceğimiz isimler olarak akla geliyor. Aranırsa daha niceleri bulunabilir. ALTINORDU, BUHÂRÂ, HORASAN; MUHTÂCIZ O EFSÂNEYE… Ne yandan bakarsak bakalım, Ordu ve yöresi, eğer bir âidİyet söz konusu olacaksa Kafkasların, dolayısıyla Türk illerinin devamı niteliğindedir. Buraların ışığı oralardan gelmiştir. ALTINORDU ismi de Karadeniz’in kuzeyindeki ALTINORDU DEVLETİ’nin isminden mülhem olsa gerektir. Belki buralarla doğrudan bir alâkası yoksa da, sonuçta milliyet îtibârıyla bir illiyet söz konusudur. Öyle olmasa da; Mithat Cemâl KUNTAY’ın mısrâlarıyla konuyu bağlamanın merâmı ifâdeye yardımcı olacağını düşünüyor, ecdâdın devâmı bir nesil olduğumuzu her yerde hatırlatacak eserlerle süslenecek şehrimizin geleceğe daha bir bilinç ve güvenle yürüyeceği inancıyla sizleri mezkur şiirle baş başa bırakıyor, cümleye sevgiler, saygılar, sevdikleriyle berâber idrâk edecekleri sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm… TÂRİH HOCASINA;   Anlat bana bir parçacık, ecdâdımı anlat; Muhtacım o efsaneye, tarihe masal kat!  Yattıkça büyür dağ gibi bir gövdesi varmış! Kalkınca uzar gölgesi dünyayı tutarmış! Düşmanları, müstefreşelerden yumuşakmış! On saltanat el pençe rikabında uşakmış! Öldükçe yaşarmış yeniden hadiselerde! Muhtacım o ecdâda yalandır deseler de!.. Anlat bana bir parçacık ecdâdımı anlat; Muhtacım o efsaneye tarihe masal kat!...   Mithat Cemal KUNTAY
Ekleme Tarihi: 26 July 2018 - Thursday

SELÇUKLU İSİMLER DE OLSUN…

“BÜYÜKŞEHİR'DEN SEVİNDİRİCİ PROJE…” başlıklı son yazımızla Cumhûriyet Mahallemizde yapılması plânlanan, devâmının ilk örneği olduğunu tahmin ettiğimiz câmiden söz etmiş, özellikle câmilerimiz başta olmak üzere, merkez ilçedeki tüm isimlendirmeler bağlamında görüşlerimizi serde devam edeceğimizi belirtmiştik.

Proje ile ilgili açıklamasının sonunda, camiin adının “Hz. Bilal Camii” olarak kararlaştırdıklarını belirten Başkan Yılmaz, “İslâm’ın İLK müezzini olma şerefine ermiş olan Hz. Bilal, Peygamber Efendimizin öğrettiği ezanı yine onun isteğiyle hicretin birinci yılında İLK kez okudu. O, açıktan Müslüman olduğunu söyleyen İLK yedi kahraman sahabeden biridir. Mekke’de köle olarak bulunuyordu. İslâm dinini kabul ettiği için çok eza ve cefa çekti. Yapılan zulüm ve işkencelere meydan okurcasına sabretti ve inancından vazgeçmedi. Korkuya ve şiddete karşı mücadele vererek kahramanlaştı. İslamiyet yolunda unutulmayan yiğitlerden biri oldu”  ifadelerini kullandı.

EZAN, KUR’ÂN, BAYRAK, SANCAK…

Görüldüğü gibi Başkan YILMAZ, Hz. Bilâl-i Habeşî’den söz ederken hep İLK vurgusu yapıyor. Biz de tam burada bir başka önemli husûsu arz etmek istiyoruz. Bu toprakların Türkleşmesi ve islâmlaşmasında ilk önlerde yer alan kahraman öncülerin isimlerini buralara vermek de ayrıca bir kadirşinaslık olacaktır diye düşünüyoruz. İslâm Büyüklerimiz, sahabeler elbette başta gelecektir. Hz. Bilâl(RA), o da dışarıdan hicret etmiş, Habeş ırkından siyâhî bir köle olarak İslâmla şereflenmek ve de Efendimizin (SAV) müezzini olmakla mânen zirve yapmış bir isim. Misyonu büyük.

Ancak, onları bize tanıtan, isimlerini bu topraklara duyurup ezanlarla buluşturan ve bizlerin de o katagoride yer almamıza, bu günkü kimlik ve kişliğimizi kazandırmakla berâber İslâm’ın Sancaktarı büyük millet olmamıza vesîle olan kahramanlarımızı da unutmamak bir vefâ ve de kimlik, kişilik muktezâsı olsa gerektir diye düşünüyoruz.

SULTAN ALPARSLAN CÂMİİ,

İMAM BUHÂRÎ KÜTÜPHÂNESİ…

Nitekim, bu ayın başlarında yeni gördüğümüz şekliyle Devlet Hastanesi yanında, YUNUS EMRE SİTELER CÂMİİ olarak bildiğimiz câmi, üst kata taşınıldığı safhada SULTAN ALPARSLAN CÂMİİ adıyla tescil edilmiş. Daha o zaman yazacaktık, bu projeyle berâber bu güne nasip oldu. Bize göre bu, çok güzel ve de yerinde bir karar olmuş. Zîrâ, bu topraklarda İslâmın öncülüğünü yapan isimler de, gelecek nesillere bir mesaj ve kimlik olmak adına tercih edilen isimler olmalıdır.

FÂRÂBÎ BULVARI,

DÂNİŞMEND GÂZİ KÖPRÜSÜ….

Diğer örnekler olarak, meselâ daha geçen haftalarda Aybastı-Perşembe Yaylamızda anılan DÂNİŞMEND GÂZİ bunlardan biridir.  Mâmâfih, yöremizin târihiyle ilgilenen Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ ve Prof. Dr. Necati DEMİR gibi ilim adamlarımızın tesbitlerine göre, Orta Karadeniz Bölgesinde Oğuz Türklerinin iskânının Selçuklular ve Dânişmendliler döneminde başladığı anlaşılmaktadır. Ordu ve yöresinin, bir daha değişmemek üzere Türk vatanı hâline getirilişi de Hacıemiroğulları Beyliği döneminde gerçekleşmiştir.  Asra yaklaşan Ordu ve Giresun yöresinin fethi süreci 1380 yılında sahile inilmek sûretiyle, bölgede yaşayan Türk halkı açısından olumlu bir biçimde netîcelenmiştir.

DEDE KORKUT LİSESİ,

BAYRAM BEY MESCİDİ…

Dolayısıyla, câmilerde Selçuklu mîmârî tarzının seçilmesi çok isâbetli olmuştur. Zîrâ, buralarının Türkleşme ve İslâmlaşma süreçleri beylikler ve de Selçuklular dönemlerine tevâfuk etmektedir. Bu bağlamda, târih kitaplarına baktığımızda, tüm bu süreçlerde Bayram Gazi, Bayram Bey, Bayramşah, Hacı Emirler, Dânişmend Gâzi, Emir İbrahim Bey, Emir Süleyman Bey gibi isimlerin birer kahraman olarak karşımıza çıktıklarını görüyoruz. Bayramlı köyümüz de adını ta o zamanlardan almaktadır.

Mânevî, kültürel anlamda da, AHMET YESEVÎ, DEDE KORKUT, İMAM BUHÂRÎ, İMAM MÂTÜRÎDÎ, HORASAN, BUHARA, câmi ya da diğer kültürel kuruluş ve yapılara verebileceğimiz isimler olarak akla geliyor. Aranırsa daha niceleri bulunabilir.

ALTINORDU, BUHÂRÂ, HORASAN;

MUHTÂCIZ O EFSÂNEYE…

Ne yandan bakarsak bakalım, Ordu ve yöresi, eğer bir âidİyet söz konusu olacaksa Kafkasların, dolayısıyla Türk illerinin devamı niteliğindedir. Buraların ışığı oralardan gelmiştir. ALTINORDU ismi de Karadeniz’in kuzeyindeki ALTINORDU DEVLETİ’nin isminden mülhem olsa gerektir. Belki buralarla doğrudan bir alâkası yoksa da, sonuçta milliyet îtibârıyla bir illiyet söz konusudur.

Öyle olmasa da; Mithat Cemâl KUNTAY’ın mısrâlarıyla konuyu bağlamanın merâmı ifâdeye yardımcı olacağını düşünüyor, ecdâdın devâmı bir nesil olduğumuzu her yerde hatırlatacak eserlerle süslenecek şehrimizin geleceğe daha bir bilinç ve güvenle yürüyeceği inancıyla sizleri mezkur şiirle baş başa bırakıyor, cümleye sevgiler, saygılar, sevdikleriyle berâber idrâk edecekleri sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm…

TÂRİH HOCASINA;

 

Anlat bana bir parçacık, ecdâdımı anlat;
Muhtacım o efsaneye, tarihe masal kat!


 Yattıkça büyür dağ gibi bir gövdesi varmış!

Kalkınca uzar gölgesi dünyayı tutarmış!


Düşmanları, müstefreşelerden yumuşakmış!
On saltanat el pençe rikabında uşakmış!


Öldükçe yaşarmış yeniden hadiselerde!
Muhtacım o ecdâda yalandır deseler de!..


Anlat bana bir parçacık ecdâdımı anlat;
Muhtacım o efsaneye tarihe masal kat!...

 

Mithat Cemal KUNTAY

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.