Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

'PİLAV' ÜZERİ ÇAY SOHBETİ...

"ARTIK, BÖYLE İMAM-HATİP GÜNÜ OLMAZ!..." başlıklı geçen yazımızda sözünü ettiğimiz sohbet arkadaşlarımız, daha çaylar gelmeden, İmam-Hatip Pilâv Günleriyle alâkalı görüşlerini bir bir sıralamaya başladılar; âdetâ içlerini döktüler. İlk konuşanı organizasyon ve duyuru yetersizliğiyle başlayıp, kendini hemen belli eden genel özensizlik ve düzensizliklerden, muhtevâ yetersizliğinden, seyirdeki kimi aksama ve sürçmelerden, daha dikkât edilmesi gereken kimi ince ayrıntılardan söz etti. Bize yakışanın, daha ağır başlı, nezâket, edep-âdâp tüten, nezih cümleler ve tavırlar olduğunu söylemeye çalıştı. Tabiî, orası bize özel bir yer. Sınıf ortamı gibi arkadaşça, senli-benli olunuyor. Kürsüden yapılan takdimler ve konuşmalar da bu çerçevede değerlendirilmek gereklidir. Biz şahsen bir anormâllik sezmedik ama, arkadaşımız önemli gördüğü böyle hususlarda tâviz verilmemesinden yana. Bu hassâsiyete saygı duyduğumuz için buraya alıyoruz.  ESKİPAZAR'DAN BERİ, PİLÂV'DAN ÖTE!... Bir diğer arkadaşımız, böylesi günlerimizde hep aynı kişiler bulunuyor, aynı konular konuşuluyor, bir kısır döngüdür gidiyor diye ekledi. Pilav’da, çayda, çorbada kaldık. Mesele bu mudur? Çok uzaklardan gelen insanlar var buraya. Onca yollar, sırf boğaz ve de gönül eğlendirmek için mi arşınlanmış olmalıdır? Meselâ biz, önceden olduğu gibi Eskipazar’ın tekrardan iyi düşünüldüğünü düşünürken arkadaşlarımız burasının çağrışımlarının eskiyi tekrarlamaktan öteyi akla getirmeyeceğini, yeni yerler ve kapsamlı organizasyonlar gerektiğini, koskoca İmam-Hatip câmiasına da bunun yakışacağını, hâlâ böyle dar yerlere kısılmanın bizler için uygun ve yeterli olamayacağını belirttiler. Bunu yapmazsak gençleri heyecanımıza katamayız dediler. Hep böyle 70’li, 80’li yılların mezunları, eski tas eski hamam, körler sağırlar, birbirini ağırlar misâli, kuru bir nostalji niteliğinde sınırlıca toplanılır, konuşulur, atılır-tutulur, yenilir-içilir, dağılınır. Ne İmam-Hatiplilere, ne de ondan önderlik bekleyen Ordumuza ve de yurdumuza bir fayda, yeni bir fikir, topluma bir ümit ya da açılım çıkar ortaya… Her şey yerinde sayar. Hattâ, geri bile düşer! Zâten, süreç sanki de öyle seyrediyor gibi. Bir şeyler yapılmalı; çünkü misyon câzibesini, toplum ümitlerini yitirmekle karşı karşıya! VEFÂ HAFTASI, YÂD GÜNLERİ...  Burada akla, sâhilde yapılan ticârî, sınâî kimi fuar organizasyonları ve kültür şenlikleri geldi. Konuşuldu, değerlendirildi. Neden bir hafta boyu ya da on gün süresince, İMAM-HATİP KÜLTÜR ŞENLİĞİ ya da YÂD GÜNLERİ veyâ KAYNAŞMA GÜNLERİ başlığı altında, diğer ilçe okullarının da etkinlikleriyle katılabilecekleri tüm halka hitap eden organizasyonlar yapılabilmesin?!. Bu süre içerisinde her akşam, her gün çeşitli programlar icrâ edilir. Konferans, panel, hâtıra, müzik, film gösterileri, çeşitli yarışmalar. Tiyatro, piyes, şiir dinletileri; neler, neler yapılamaz ki?. Bu okullardan yetişen değerler, akademisyenler, sanatçılar, iş adamları, bürokratlar, emekliler tanıtılır, konuşturulur, hâtıralarıyla berâber yenilerle kaynaştırılır. Organizasyonda çaycılar, çorbacılar, dondurmacılar vs. kitap sergileri de olur. Bu aynı zamanda biraz da yarı kitap fuarı özelliği arz eder. Hem de, eskiden Fikret TÜRKYILMAZ’ın başkanlığı döneminde gönüllü kuruluşlarca ramazanlarda gerçekleştirilen, AYIŞIĞI KİTAP ve KÜLTÜR GÜNLERİ’ni hatırlatır, o tadı yansıtır. Hattâ dedi arkadaşlar, bu organizasyonun masrafları kermesler ve de katılımcı firmalardan alınacak kiralar yoluyla kendi içerisinden çıkarılabilir. “Bu benim işim değil, ben yapamam, beni aşar!” dedim onlara. Yâni "zor iş, hele de bizim câmia için!" demek istedim. Onlar, hiç te öyle değil dediler. Yardımlaşma olunca her şey kolay, yapanlar nasıl yapıyor, işte bu yaz bir örneğini gördük, çok güzel de oldu dediler. Orayı görüp havasını teneffüs etmiş biri olarak bu mesele benim de aklım yattı. BİNLERCE MEZUN, YÜZLERCE BÜROKRAT... Koskoca İmam-Hatip nesli. Binlerce mezun. Yüzlerce bürokrat, hatırı sayılır iş adamları. Siyâsetçiler vs. Böyle kapsamlı bir etkinliğin olmaması için sebep yok. Belki onbinlerce bayan mensuplarımız, öğrenci velîlerimiz, İmam-Hatip dostları var. Bir seferberlikle çadırları ürünlere boğarlar, onların heyecanı bu organizeyi sürüklemeye yeter. Tıpkı tüm organizelerde onların ön plânda olduğu gibi. Bu câmianın bunu çok daha fazlasıyla başaracağından, kadınlarımızın, kızlarımızın ortaya hârikalar koyacağından emîniz. Yeterki siz öncülük edin, sizde o kâbiliyet, azim ve özgüven olsun. İşte dostlar; bu potansiyel ve imkân bizlerde fazlasıyla var. Ancak buna inanmamız, hedefe odaklanmamız gerekiyor. Gerekiyordan öte buna mecbûruz. Aksi takdirde, İmam-Hatip ideal ve heyecânı târihin tozlu sayfalarındaki bir güzel hâtıra olarak yerini alma trendine girmiş gözüküyor. Bu seneki öğrenci kayıtlarındaki azlık bunun açık işâreti. Diğer yandan, mevcut hâliyle İmam-Hatip öğrencisinin diğerleriyle farklılık arz etmediği noktada vatandaş hayâl kırıklığı yaşıyor. Bu da kaynaklarımızın zayıflaması anlamına geliyor. YENİDEN İMAM-HATİP; BÜYÜK TÜRKİYE! Sözün özü, tüm yukarıda îzah edilmeye çalışılan şekliyle, eğer bir aklını başına toplama hamlesi yapılmazsa, şuurlanma yoluna gidilmezse, bu bağlamda yeni bir şeyler üretilmez, kapsamlı projeler gerçekleştirilmez, samîmî, ciddî irâdeler ortaya konulmazsa kazanımlarımız elimizden kayıp gider Allâh korusun. Bundan sâdece câmiamız değil tüm millet, ülke zarar görür. Bu anlamda bu etkinlik, daha da çoğalan okullar ve öğrenci sayılarını derleme-toparlama, tek vücut hâline getirme noktasında omurga görevi arz ediyor. Vaziyet, bunun behemehâl teşkîlini ve de fonksiyonelliğini zarûrî kılıyor. Bir de irtibat niteliğinde dergi türü bir neşriyat bu irâdeyi somutlaştırıp perçinleyecek, tüm faaliyetlere ve hedeflere ivme kazandıracaktır.  BU GÜN DEĞİLSE, NE ZAMAN? Bu gün gelinen noktada bunu yapacak imkân vardır. Hattâ bunu, tek başına yapacak maddi gücü olan İmam-Hatipli işadamları, avukatlar, bürokratlar, siyâsîler bir-kaç elin parmaklarından çok daha fazla miktarda mevcuttur. Bunun yapılması en azından bir vefâ borcudur. Hem bu okullara, hem de millete. Öncelikli sorumluluk ve de vebâl onlar üzerinedir. Bizler de bize düşeni yapmaya hazırız. Sohbet arkadaşlarımızın da dediği gibi, eğer bir şey gibi bir şey yapılacaksa bunun çalışmalarına şimdiden başlanılmalıdır. Bu konu bitmez. Çünkü bu, tüm insanlığı ilgilendiren bir konudur. Ülkenin can damarı, rûhu olan İmam-Hatipleri hep konuşmak durumundayız. Konuşacağız da. Yine, o sohbetten artan birkaç husus daha var. Onu da inşâllâh bir başka sefere diyor, bu vâdîde, yaklaşık 40 yıldır var olan kırık-dökük, ama samîmî, taban gayretlerin üzerine, trende uygun artı gelişmelerin ortaya çıkması, 1440 Hicrî yılının bu anlamda da, bir tarafı tüm ümmete ve insanlığa uzanan câmiamıza yeni açılımlar, hareketler ve de bereketler getirmesi dileğiyle cümleye sevgiler, saygılar; sevgili dostlar ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 13 September 2018 - Thursday

'PİLAV' ÜZERİ ÇAY SOHBETİ...

"ARTIK, BÖYLE İMAM-HATİP GÜNÜ OLMAZ!..." başlıklı geçen yazımızda sözünü ettiğimiz sohbet arkadaşlarımız, daha çaylar gelmeden, İmam-Hatip Pilâv Günleriyle alâkalı görüşlerini bir bir sıralamaya başladılar; âdetâ içlerini döktüler. İlk konuşanı organizasyon ve duyuru yetersizliğiyle başlayıp, kendini hemen belli eden genel özensizlik ve düzensizliklerden, muhtevâ yetersizliğinden, seyirdeki kimi aksama ve sürçmelerden, daha dikkât edilmesi gereken kimi ince ayrıntılardan söz etti. Bize yakışanın, daha ağır başlı, nezâket, edep-âdâp tüten, nezih cümleler ve tavırlar olduğunu söylemeye çalıştı.

Tabiî, orası bize özel bir yer. Sınıf ortamı gibi arkadaşça, senli-benli olunuyor. Kürsüden yapılan takdimler ve konuşmalar da bu çerçevede değerlendirilmek gereklidir. Biz şahsen bir anormâllik sezmedik ama, arkadaşımız önemli gördüğü böyle hususlarda tâviz verilmemesinden yana. Bu hassâsiyete saygı duyduğumuz için buraya alıyoruz. 

ESKİPAZAR'DAN BERİ, PİLÂV'DAN ÖTE!...

Bir diğer arkadaşımız, böylesi günlerimizde hep aynı kişiler bulunuyor, aynı konular konuşuluyor, bir kısır döngüdür gidiyor diye ekledi. Pilav’da, çayda, çorbada kaldık. Mesele bu mudur? Çok uzaklardan gelen insanlar var buraya. Onca yollar, sırf boğaz ve de gönül eğlendirmek için mi arşınlanmış olmalıdır?

Meselâ biz, önceden olduğu gibi Eskipazar’ın tekrardan iyi düşünüldüğünü düşünürken arkadaşlarımız burasının çağrışımlarının eskiyi tekrarlamaktan öteyi akla getirmeyeceğini, yeni yerler ve kapsamlı organizasyonlar gerektiğini, koskoca İmam-Hatip câmiasına da bunun yakışacağını, hâlâ böyle dar yerlere kısılmanın bizler için uygun ve yeterli olamayacağını belirttiler.

Bunu yapmazsak gençleri heyecanımıza katamayız dediler. Hep böyle 70’li, 80’li yılların mezunları, eski tas eski hamam, körler sağırlar, birbirini ağırlar misâli, kuru bir nostalji niteliğinde sınırlıca toplanılır, konuşulur, atılır-tutulur, yenilir-içilir, dağılınır. Ne İmam-Hatiplilere, ne de ondan önderlik bekleyen Ordumuza ve de yurdumuza bir fayda, yeni bir fikir, topluma bir ümit ya da açılım çıkar ortaya… Her şey yerinde sayar. Hattâ, geri bile düşer! Zâten, süreç sanki de öyle seyrediyor gibi. Bir şeyler yapılmalı; çünkü misyon câzibesini, toplum ümitlerini yitirmekle karşı karşıya!

VEFÂ HAFTASI, YÂD GÜNLERİ...

 Burada akla, sâhilde yapılan ticârî, sınâî kimi fuar organizasyonları ve kültür şenlikleri geldi. Konuşuldu, değerlendirildi. Neden bir hafta boyu ya da on gün süresince, İMAM-HATİP KÜLTÜR ŞENLİĞİ ya da YÂD GÜNLERİ veyâ KAYNAŞMA GÜNLERİ başlığı altında, diğer ilçe okullarının da etkinlikleriyle katılabilecekleri tüm halka hitap eden organizasyonlar yapılabilmesin?!.

Bu süre içerisinde her akşam, her gün çeşitli programlar icrâ edilir. Konferans, panel, hâtıra, müzik, film gösterileri, çeşitli yarışmalar. Tiyatro, piyes, şiir dinletileri; neler, neler yapılamaz ki?. Bu okullardan yetişen değerler, akademisyenler, sanatçılar, iş adamları, bürokratlar, emekliler tanıtılır, konuşturulur, hâtıralarıyla berâber yenilerle kaynaştırılır.

Organizasyonda çaycılar, çorbacılar, dondurmacılar vs. kitap sergileri de olur. Bu aynı zamanda biraz da yarı kitap fuarı özelliği arz eder. Hem de, eskiden Fikret TÜRKYILMAZ’ın başkanlığı döneminde gönüllü kuruluşlarca ramazanlarda gerçekleştirilen, AYIŞIĞI KİTAP ve KÜLTÜR GÜNLERİ’ni hatırlatır, o tadı yansıtır.

Hattâ dedi arkadaşlar, bu organizasyonun masrafları kermesler ve de katılımcı firmalardan alınacak kiralar yoluyla kendi içerisinden çıkarılabilir. “Bu benim işim değil, ben yapamam, beni aşar!” dedim onlara. Yâni "zor iş, hele de bizim câmia için!" demek istedim. Onlar, hiç te öyle değil dediler. Yardımlaşma olunca her şey kolay, yapanlar nasıl yapıyor, işte bu yaz bir örneğini gördük, çok güzel de oldu dediler. Orayı görüp havasını teneffüs etmiş biri olarak bu mesele benim de aklım yattı.

BİNLERCE MEZUN, YÜZLERCE BÜROKRAT...

Koskoca İmam-Hatip nesli. Binlerce mezun. Yüzlerce bürokrat, hatırı sayılır iş adamları. Siyâsetçiler vs. Böyle kapsamlı bir etkinliğin olmaması için sebep yok. Belki onbinlerce bayan mensuplarımız, öğrenci velîlerimiz, İmam-Hatip dostları var. Bir seferberlikle çadırları ürünlere boğarlar, onların heyecanı bu organizeyi sürüklemeye yeter. Tıpkı tüm organizelerde onların ön plânda olduğu gibi. Bu câmianın bunu çok daha fazlasıyla başaracağından, kadınlarımızın, kızlarımızın ortaya hârikalar koyacağından emîniz. Yeterki siz öncülük edin, sizde o kâbiliyet, azim ve özgüven olsun.

İşte dostlar; bu potansiyel ve imkân bizlerde fazlasıyla var. Ancak buna inanmamız, hedefe odaklanmamız gerekiyor. Gerekiyordan öte buna mecbûruz. Aksi takdirde, İmam-Hatip ideal ve heyecânı târihin tozlu sayfalarındaki bir güzel hâtıra olarak yerini alma trendine girmiş gözüküyor. Bu seneki öğrenci kayıtlarındaki azlık bunun açık işâreti. Diğer yandan, mevcut hâliyle İmam-Hatip öğrencisinin diğerleriyle farklılık arz etmediği noktada vatandaş hayâl kırıklığı yaşıyor. Bu da kaynaklarımızın zayıflaması anlamına geliyor.

YENİDEN İMAM-HATİP; BÜYÜK TÜRKİYE!

Sözün özü, tüm yukarıda îzah edilmeye çalışılan şekliyle, eğer bir aklını başına toplama hamlesi yapılmazsa, şuurlanma yoluna gidilmezse, bu bağlamda yeni bir şeyler üretilmez, kapsamlı projeler gerçekleştirilmez, samîmî, ciddî irâdeler ortaya konulmazsa kazanımlarımız elimizden kayıp gider Allâh korusun.

Bundan sâdece câmiamız değil tüm millet, ülke zarar görür. Bu anlamda bu etkinlik, daha da çoğalan okullar ve öğrenci sayılarını derleme-toparlama, tek vücut hâline getirme noktasında omurga görevi arz ediyor. Vaziyet, bunun behemehâl teşkîlini ve de fonksiyonelliğini zarûrî kılıyor. Bir de irtibat niteliğinde dergi türü bir neşriyat bu irâdeyi somutlaştırıp perçinleyecek, tüm faaliyetlere ve hedeflere ivme kazandıracaktır. 

BU GÜN DEĞİLSE, NE ZAMAN?

Bu gün gelinen noktada bunu yapacak imkân vardır. Hattâ bunu, tek başına yapacak maddi gücü olan İmam-Hatipli işadamları, avukatlar, bürokratlar, siyâsîler bir-kaç elin parmaklarından çok daha fazla miktarda mevcuttur. Bunun yapılması en azından bir vefâ borcudur. Hem bu okullara, hem de millete. Öncelikli sorumluluk ve de vebâl onlar üzerinedir. Bizler de bize düşeni yapmaya hazırız.

Sohbet arkadaşlarımızın da dediği gibi, eğer bir şey gibi bir şey yapılacaksa bunun çalışmalarına şimdiden başlanılmalıdır. Bu konu bitmez. Çünkü bu, tüm insanlığı ilgilendiren bir konudur. Ülkenin can damarı, rûhu olan İmam-Hatipleri hep konuşmak durumundayız. Konuşacağız da.

Yine, o sohbetten artan birkaç husus daha var. Onu da inşâllâh bir başka sefere diyor, bu vâdîde, yaklaşık 40 yıldır var olan kırık-dökük, ama samîmî, taban gayretlerin üzerine, trende uygun artı gelişmelerin ortaya çıkması, 1440 Hicrî yılının bu anlamda da, bir tarafı tüm ümmete ve insanlığa uzanan câmiamıza yeni açılımlar, hareketler ve de bereketler getirmesi dileğiyle cümleye sevgiler, saygılar; sevgili dostlar ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.