Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

PEŞ-NAME

Dünyâ Müslüman avında Sense çıkar peşindesin Demir dövülür tavında Deyip akar peşindesin…   Ora Halep, bura arşın Ümmete yağarken kurşun İmdat beklenmeye karşın Parsa, şikar peşindesin?   İşte en son Kudüs, mâlum; Yâhûdî der; dünyâ kulum Senin derdin; malım-mulum Multi-milyar peşindesin!...   Ne güzel, dumanlı hava! Kazanmak değil mi dâvâ? Veresiye hava-cıva; Nakitten kâr peşindesin…   Fırsat bu fırsattır zâhir Ya gelir, ya gelmez âhir Olmak gerekli çok mâhir Dönüm, dekar peşindesin…   Tek, çalışsın elin-kolun Kesilmesin kıyak yolun Mânâsı yok sağın-solun Aslı inkâr peşindesin!...   Yeter ki damsın cukkaya Koşar varır o dakkaya En son yol bulup Mekke’ye Yuyar-yıkar peşindesin!...   Saçım var da sakalım yok; Bundandır, îtibârım yok! Velev, sende olsa da çok Sahte vakar peşindesin!...   Hacısın, hocasın, beysin Büyük adam, mühim şeysin Masa, bardak; çorba-çaysın Yalar-yutar peşindesin!...   Hareketler tümden sinyâl Gözetilmez haram-helâl Emâneti sûistimâl Yakar-yıkar peşindesin!...     Rüşvet en büyük mel’anet Daniskasından ihânet Nereye gidiş, nihâyet? Hangi umar peşindesin?   Zenginlik; köyde, şehirde Yatlar; denizde, nehirde Neylersin ölüm gelir de? Açık kumar peşindesin!...     Bu devran nereye kadar? Kaç yıl sürer bu havalar? Dâvâyı edip istismâr Mal-mülk, tomar peşindesin!           Baskıları bastırırsın Feryatları susturursun Güvenleri küstürürsün Tokat, şamar peşindesin!   Olanlar revâ mı, hak mı? Yanınıza kalacak mı? Hakk’ın adâleti yok mu? Nasıl karar peşindesin?!   Belki bir müddet yol alır Konaklar, köşkler kotarır Peki, ya âkıbet n’olur? Niye azar peşindesin?     Dünyâ yalan, ukbâ gerçek Yalandan-dolandan el çek Hem, tüm bunları bilecek Hem “ne takar!” peşindesin!...     Makam-mevkî büyük olay Değil elbet; hafif, kolay Sense düğün-dernek, halay Döker-saçar peşindesin!   Bu, hâl-i pürmelâlimiz Bitmiyor kîyl u kâlimiz Yıkıldı tüm hayâlimiz; Özden firar peşindesin!   Hepimizin var günâhı Dinmiyor mazlûmun âhı Hey Nûrânî, bak; sen dahî Yalnız çatar peşindesin!...   Söz bitmiyor döne döne Lâmba değildir ki söne Sükûtu çekip al öne; Çün, hep atar peşindesin!...   Hey dostlar; hadi eyvallâh Yardımcımız olsun Allâh Demeyin, küserim vallâh; "Eder-tutar peşindesin!..."   Değil aslında, bir nazdır Dâvâ adına niyâzdır Hep çağlayan içli sazdır "Yanar-tüter peşindesin!..."   Sen, ben; herkes âdil gerek Gün yaklaşmakta giderek Yoksa bil, ya bilmeyerek Yanlış pazar peşindesin!...   Şâir Bey ne desin daha? Varır mı günler sabâha? Vaz geç, tevbe et Allâh’a; Yoksa, zarar peşindesin!...
Ekleme Tarihi: 11 December 2017 - Monday

PEŞ-NAME

Dünyâ Müslüman avında

Sense çıkar peşindesin

Demir dövülür tavında

Deyip akar peşindesin…

 

Ora Halep, bura arşın

Ümmete yağarken kurşun

İmdat beklenmeye karşın

Parsa, şikar peşindesin?

 

İşte en son Kudüs, mâlum;

Yâhûdî der; dünyâ kulum

Senin derdin; malım-mulum

Multi-milyar peşindesin!...

 

Ne güzel, dumanlı hava!

Kazanmak değil mi dâvâ?

Veresiye hava-cıva;

Nakitten kâr peşindesin…

 

Fırsat bu fırsattır zâhir

Ya gelir, ya gelmez âhir

Olmak gerekli çok mâhir

Dönüm, dekar peşindesin…

 

Tek, çalışsın elin-kolun

Kesilmesin kıyak yolun

Mânâsı yok sağın-solun

Aslı inkâr peşindesin!...

 

Yeter ki damsın cukkaya

Koşar varır o dakkaya

En son yol bulup Mekke’ye

Yuyar-yıkar peşindesin!...

 

Saçım var da sakalım yok;

Bundandır, îtibârım yok!

Velev, sende olsa da çok

Sahte vakar peşindesin!...

 

Hacısın, hocasın, beysin

Büyük adam, mühim şeysin

Masa, bardak; çorba-çaysın

Yalar-yutar peşindesin!...

 

Hareketler tümden sinyâl

Gözetilmez haram-helâl

Emâneti sûistimâl

Yakar-yıkar peşindesin!...

 

 

Rüşvet en büyük mel’anet

Daniskasından ihânet

Nereye gidiş, nihâyet?

Hangi umar peşindesin?

 

Zenginlik; köyde, şehirde

Yatlar; denizde, nehirde

Neylersin ölüm gelir de?

Açık kumar peşindesin!...

 

 

Bu devran nereye kadar?

Kaç yıl sürer bu havalar?

Dâvâyı edip istismâr

Mal-mülk, tomar peşindesin!

 

 

 

 

 

Baskıları bastırırsın

Feryatları susturursun

Güvenleri küstürürsün

Tokat, şamar peşindesin!

 

Olanlar revâ mı, hak mı?

Yanınıza kalacak mı?

Hakk’ın adâleti yok mu?

Nasıl karar peşindesin?!

 

Belki bir müddet yol alır

Konaklar, köşkler kotarır

Peki, ya âkıbet n’olur?

Niye azar peşindesin?

 

 

Dünyâ yalan, ukbâ gerçek

Yalandan-dolandan el çek

Hem, tüm bunları bilecek

Hem “ne takar!” peşindesin!...

 

 

Makam-mevkî büyük olay

Değil elbet; hafif, kolay

Sense düğün-dernek, halay

Döker-saçar peşindesin!

 

Bu, hâl-i pürmelâlimiz

Bitmiyor kîyl u kâlimiz

Yıkıldı tüm hayâlimiz;

Özden firar peşindesin!

 

Hepimizin var günâhı

Dinmiyor mazlûmun âhı

Hey Nûrânî, bak; sen dahî

Yalnız çatar peşindesin!...

 

Söz bitmiyor döne döne

Lâmba değildir ki söne

Sükûtu çekip al öne;

Çün, hep atar peşindesin!...

 

Hey dostlar; hadi eyvallâh

Yardımcımız olsun Allâh

Demeyin, küserim vallâh;

"Eder-tutar peşindesin!..."

 

Değil aslında, bir nazdır

Dâvâ adına niyâzdır

Hep çağlayan içli sazdır

"Yanar-tüter peşindesin!..."

 

Sen, ben; herkes âdil gerek

Gün yaklaşmakta giderek

Yoksa bil, ya bilmeyerek

Yanlış pazar peşindesin!...

 

Şâir Bey ne desin daha?

Varır mı günler sabâha?

Vaz geç, tevbe et Allâh’a;

Yoksa, zarar peşindesin!...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.