Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ORDU NEREDE?

Ordu demek ne demek, neresi demek, nasıl bir yer demek?Ben soruyorum, cevapları size bırakıyorum.En başta, kimlik sorarlar değil mi?Öyle ya, "kimsin, nesin, nerelisin, adın ne?" diye sorarlar önce!Soyadın ne? Kimlerdensin? İlin nere, belden nere?Bu anlamda, Ordu neresi? Tam olarak nereye düşüyor?Ordu, hangi medeniyetin izlerini taşıyan bir şehir?Ordu hangi kültürü yaşayan bir şehir? Bu anlamda izler var mı orada burada?Öyle ya! Bir yere gittiğinizde sizi o yerin târihî mekânlarına götürüyorlar.Kendi ecdâdınızın yaptığı, size özgüven veren, gururlandıran eserlere.Büyük büyük câmilere, kalelere, kervansaraylara, hanlara, hamamlara.Vakıflara, Şifâhânelere, yetimhânelere, medreselere, külliyelere.Biz ise sâdece turistik mekânlara götürebiliyoruz.İyi ki bir Boztepe var. Allâh vergisi.Onun da kadri yok, şükrü yok!Verene teşekkür fikri yok! Ben inanıyorum ki bir şeyler vardı.Bu konu araştırma konusu olabilir, olmalıdır da.Allâh’a şükür Üniversitemiz de var artık.Hep kulüp faaliyeti yapacak değil ya!Vakitler hep konserlerle, eğlencelerle geçecek değil ya!Bir gün yerel ve genel araştırmalar da yapacaktır elbette!Konferanslar, paneller, kongreler de düzenlenecektir.Meselâ, Osman Paşa Caddesi ismini nereden alıyor?Peki Osman Paşa’nın yaptırdığı Osman Paşa Medresesi nerede?Yok! Neden, çünkü bizde yalnızca, varı yok etmek var!Maalesef biz, hep seçmekle yetindik. İşin bu boyutunu düşünmedik.Onlar da azdan çoktan, bize âit ne varsa yok ettiler!Yerine de bir şey koymadılar. Hâlâ da koymuyorlar.Park demişler, bahçe demişler, târihe dâir ne varsa yemişler! Rahmetli Sıtkı ÇEBİ Selimiye Mahallesi’ndeki Osmanlıca yazılı sanat hârikası mezar taşlarının, oraya buraya atılıp kırılışını, mıcır yapılışını yüreği yanarak anlatırdı.Hattâ kendisinin dedelerinin ve bir çok hatırı sayılır büyüklerin özenle yapılmış, sanat değeri olan mezarları varmış oralarda.Şimdiki Belediye Konservatuvarının olduğu yerler de Osman Paşa Külliyesi’nin devâmı niteliğinde sanat eserlerinin son kalıntılarını barındırıyormuş. Oralar da bir bahâneyle yok edilmiş.Ne olurdu onlar restore edilseydi de, hem târihimiz, hem kültürümüz, hem de şehre nefes ve kimlik anlamında köşelerimiz olsaydı.Sokakta yürürken, huzûrunda saygıyla durup Fâtiha okuyacağımız, bizi, kendilerine lâyık olma düşüncesiyle, çıkmaz sokaklara gitmekten alıkoyacak büyüklerimizin mânevî varlıklarını hissedeceğimiz eserlerimiz olsaydı.Şimdi onların yeri, heykelciklerle dolabiliyor mu sizce?Yok! Olan olmuş, gelen gelmiş, giden gitmiş:Ya yeniler bunu görüp de tedbir almış mı?Bu bağlamda, şehri “şehir” yapmak için bir şeyler yapılıyor mu?Hiç olmazsa, ülkemizin ortalama medeniyet kodlarını işâretleyecek kültürel faaliyetler var mı?Gelecek nesillere, kendi kültür ve mîmârîmizi yansıtan eserler bırakmak için bir düşünce kırıntısı, bir niyet, bir plân var mı?Diğer şehirlerimizde bu anlamda çok güzel faaliyetler yapıldığını gördüğüm için bu soruları rahatlıkla soruyorum. Hattâ bu bağlamda yapılan faaliyetler, kardeş şehir uygulamalarıyla yurt dışına bile taşabiliyor.Hazır var olanları yıkan zihniyet devam ettiği için, yerine bir şey koyma diye bir kaygı da söz konusu değil doğal olarak.Belediye, ya da gelmiş-geçmiş tüm iktidar partileri!Dünden bu güne; hani kültürel bir icraat? Varsa yoksa ihâle, varsa yoksa çiçek, lâle!Varsa yoksa park-bahçe, varsa yoksa dere, şelâle!Kültür ve medeniyet gelmez ihmâleBir bakın etrâfa, geldik ne hâle?Bu gidiş bizi götürür mü kemâle?Bu manzara hepimizin;Hazır mıyız, sorguya, suâle?! Rabbim encâmımızı hayreyleye ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 25 February 2014 - Tuesday

ORDU NEREDE?

Ordu demek ne demek, neresi demek, nasıl bir yer demek?
Ben soruyorum, cevapları size bırakıyorum.
En başta, kimlik sorarlar değil mi?
Öyle ya, "kimsin, nesin, nerelisin, adın ne?" diye sorarlar önce!
Soyadın ne? Kimlerdensin? İlin nere, belden nere?
Bu anlamda, Ordu neresi? Tam olarak nereye düşüyor?
Ordu, hangi medeniyetin izlerini taşıyan bir şehir?
Ordu hangi kültürü yaşayan bir şehir?

Bu anlamda izler var mı orada burada?
Öyle ya! Bir yere gittiğinizde sizi o yerin târihî mekânlarına götürüyorlar.
Kendi ecdâdınızın yaptığı, size özgüven veren, gururlandıran eserlere.
Büyük büyük câmilere, kalelere, kervansaraylara, hanlara, hamamlara.
Vakıflara, Şifâhânelere, yetimhânelere, medreselere, külliyelere.
Biz ise sâdece turistik mekânlara götürebiliyoruz.
İyi ki bir Boztepe var. Allâh vergisi.
Onun da kadri yok, şükrü yok!
Verene teşekkür fikri yok!

Ben inanıyorum ki bir şeyler vardı.
Bu konu araştırma konusu olabilir, olmalıdır da.
Allâh’a şükür Üniversitemiz de var artık.
Hep kulüp faaliyeti yapacak değil ya!
Vakitler hep konserlerle, eğlencelerle geçecek değil ya!
Bir gün yerel ve genel araştırmalar da yapacaktır elbette!
Konferanslar, paneller, kongreler de düzenlenecektir.
Meselâ, Osman Paşa Caddesi ismini nereden alıyor?
Peki Osman Paşa’nın yaptırdığı Osman Paşa Medresesi nerede?
Yok! Neden, çünkü bizde yalnızca, varı yok etmek var!
Maalesef biz, hep seçmekle yetindik. İşin bu boyutunu düşünmedik.
Onlar da azdan çoktan, bize âit ne varsa yok ettiler!
Yerine de bir şey koymadılar. Hâlâ da koymuyorlar.
Park demişler, bahçe demişler, târihe dâir ne varsa yemişler!

Rahmetli Sıtkı ÇEBİ Selimiye Mahallesi’ndeki
Osmanlıca yazılı sanat hârikası mezar taşlarının,
oraya buraya atılıp kırılışını, mıcır yapılışını yüreği yanarak anlatırdı.
Hattâ kendisinin dedelerinin ve bir çok hatırı sayılır büyüklerin
özenle yapılmış, sanat değeri olan mezarları varmış oralarda.
Şimdiki Belediye Konservatuvarının olduğu yerler de
Osman Paşa Külliyesi’nin devâmı niteliğinde sanat eserlerinin
son kalıntılarını barındırıyormuş. Oralar da bir bahâneyle yok edilmiş.
Ne olurdu onlar restore edilseydi de, hem târihimiz, hem kültürümüz,
hem de şehre nefes ve kimlik anlamında köşelerimiz olsaydı.
Sokakta yürürken, huzûrunda saygıyla durup Fâtiha okuyacağımız, bizi,
kendilerine lâyık olma düşüncesiyle, çıkmaz sokaklara gitmekten alıkoyacak
büyüklerimizin mânevî varlıklarını hissedeceğimiz eserlerimiz olsaydı.
Şimdi onların yeri, heykelciklerle dolabiliyor mu sizce?
Yok! Olan olmuş, gelen gelmiş, giden gitmiş:
Ya yeniler bunu görüp de tedbir almış mı?
Bu bağlamda, şehri “şehir” yapmak için bir şeyler yapılıyor mu?
Hiç olmazsa, ülkemizin
ortalama medeniyet kodlarını işâretleyecek kültürel faaliyetler var mı?
Gelecek nesillere, kendi kültür ve mîmârîmizi yansıtan eserler bırakmak için
bir düşünce kırıntısı, bir niyet, bir plân var mı?
Diğer şehirlerimizde bu anlamda çok güzel faaliyetler yapıldığını gördüğüm için
bu soruları rahatlıkla soruyorum. Hattâ bu bağlamda yapılan faaliyetler,
kardeş şehir uygulamalarıyla yurt dışına bile taşabiliyor.
Hazır var olanları yıkan zihniyet devam ettiği için,
yerine bir şey koyma diye bir kaygı da söz konusu değil doğal olarak.
Belediye, ya da gelmiş-geçmiş tüm iktidar partileri!
Dünden bu güne; hani kültürel bir icraat?

Varsa yoksa ihâle, varsa yoksa çiçek, lâle!
Varsa yoksa park-bahçe, varsa yoksa dere, şelâle!
Kültür ve medeniyet gelmez ihmâle
Bir bakın etrâfa, geldik ne hâle?
Bu gidiş bizi götürür mü kemâle?
Bu manzara hepimizin;
Hazır mıyız, sorguya, suâle?!

Rabbim encâmımızı hayreyleye ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.