Referandum sonucumuz hayırlı olsun. Bu günleri iple çekiyorduk. Ülkemiz, son 2-3 yüz yılın en önemli olaylarından birini yaşadı ve alnının akıyla çıktı çok şükür. Millet olarak, dünyâ arenasında büyük bir hareket ve hamle kâbiliyeti kazandık. Süper ligin yolu açıldı.
Bundan dolayı, önce şöyle, gönlümüzün tââ derinliklerinden gelen bir heves ve coşkuyla; bu sonuç millet, memleket, ümmet ve de insâniyet için HAYIRLI OLSUN diyelim.
Sonra da, baksanıza sevgili dostlar; sizin de hissedeceğiniz gibi, sanki daha şimdiden, büyük bir sıkıntıdan kurtulduk! Oh be, çok şükür; şu, HAYIR gibi çok hayırlı bir kelimeyi nicedir rahat telâffuz edemiyorduk. Dolayısıyla, referandumun ilk hayrı, HAYIR’ın önünü açması oldu, görüldüğü gibi.
Sizlerce de öyle değil mi? Eğer öyleyse, o zaman, şimdi derince bir nefes alarak ve yeniden, yeniden büyük Türkiye için, hep birlikte, bir dahî aşk ile “HAYIRLI OLSUN” diyelim diyoruz.
Biz zâten hep, EVET’TE HAYIR VARDIR diyorduk. Parolamız buydu. Nitekim öyle de oldu. İnşâllâh bu EVET sonsuz hayırların kapısı olacak sevgili dostlar. Bunun emâreleri, doğudan-batıdan, içten-dıştan şer korosunun mıcıranıp mızıklanmasından da anlaşılıyor. Sonuç, dostları sevindirdi, düşmanları üzdü.
Aramızdaki samîmî muhâliflerin üzüntüsü de, uygulamaların getireceği bereketle berâber izâle olacaktır diye düşünüyoruz. Ama, sırf inat uğruna ısrarcı olanların üzüntüsü ne yapılsa sevince dönüşmez. Onlar için diyecek ve de yapacak bir şey yok tabî ki.
EVET ÇOK, HAYIR BOL; ORTA YOL!
Her neyse, diğer yandan, neredeyse, Evet’e yakın oranda bir HAYIR sayımız var. Şakayla karışık belirtmek gerekirse, demek ki, aynı zamanda “ÇOK ve BOL HAYIRLI BİR EVET”imiz oldu! Öyleyse yine ve de tekrar tekrar hayırlı olsun diyoruz.
Bir de, EVET ile HAYIR, hemen hemen aynı boyda; ikizcesine, elele, kardeş kardeş geldi. Dengeli geldi. EVET’e yakın HAYIR var. Bunun ilk etapta sıkıntıları olsa da, sonuç îtibârıyle bunda da bir hayır var olduğunu düşünüyoruz. Bu millet hakîkâten çok isâbetli bir tercih yapmıştır. “Evet ama, temkinli ol, gözler hep üstünüzde olacak” denilmiştir. Bu açıdan, eksisi-artısı, ölçüsü-tartısı tam yerinde, dengeli ve de çok isâbetli bir tercih keyfiyeti tezâhür etmiştir.
Sandıktaki bu ağır başlı tutum sonrası, işi bulandırmaya çalışanlar olsa da, toplum sonucu olgunlukla karşıladı. Hayır diyenler bile, kendince ve samîmiyetle görevini yapmanın rahatlığı, bunun yanında ümitle beklemenin tahayyülü içerisinde. O zaman burada, bir daha, hayırlı olsun diyebiliriz bilcümle evetçiler ve de hayırcılar olarak. Sonuçta hepimiz bu gün, yeniden büyük Türkiyeliyiz artık.
Sevgili okurlar; latîfe bir yana, göreceksiniz, bu EVET’in hayırları bitmez ve de bitmeyecek inşâllâh. Bunu elbetteki zaman gösterecek ve bizler de göreceğiz de, şunu öncelikle belirtelim ki,
bu evet’in biricik fenomeni, en büyük âmili Recep Tayyip Erdoğan faktörü olmuştur. Çünkü, o ve sonrasında, güzelliğin etkisinin artarak süreceği, liderin bunu sağlayacağı düşüncesi hâkim ve etken olmuştur.
Nitekim, sonuçlar açıklanırken, gitgide evet oranlarının düşmesinin verdiği kaygıyla berâber son tahlilde başarının tescili üzerine, emin olmak adına annem ikide bir; “Erdoğan kazandı değil mi?” diye soruyor bana. “Yaa, az kaldı adam kaybedecekti!” şeklinde hayıflanıyor. Çoğunluğun, kendisine ölçü aldığı şey Erdoğan’ın kişiliği ve bu güne dek oluşturduğu olumlu tablo ve güvendi.
ÇAYLAR ŞİRKETTEN!