Düşünmemek mümkün değil, bakıp da;
Şöyle, şu zulmetler neyin nesidir?
Nedir ortalıkta dönen velvele;
Sıkıntı, kasvetler neyin nesidir!
Uzaklar, yakınlar; karmakarışık
Karanlık ufuklar, bekliyor ışık;
Artık kanıksamış, dünyâ alışık
Bunca felâketler neyin nesidir?
Memnun değil kimse, başta kendinden
Korkmaktadır dostlar, dostun fendinden
Farkı yok bende’den, kopmuş bend’inden
Firarlar, hicretler neyin nesidir?
Çâresiz göçmenler, delinen botlar
Eşkiyâ troller, terör robotlar
Bölgelerde her gün, şu tahribatlar;
Vicdansız cür’etler neyin nesidir?...
Yetimler, öksüzler, yurtsuzlar, dullar
Bombalanan hastâneler, okullar
Çağdaş firavunlar, çâresiz kullar
Hukûka hasretler neyin nesidir?
Durum bu, dünyânın belli ahvâli
Zâlimlerin bitmez zulüm hayâli
Mazlûmun kalmamış tâkâti, hâli
Yurdunda gurbetler neyin nesidir?
Balkan’da, Kafkas’ta, Irak, Afrin’de
Böylesi cürümler var hangi dinde?
Süperlerin, imkân yok mu elinde?
Sahte mâzeretler neyin nesidir?...
Afrika, Arakan, Doğu Türkistan
Uygarlar elinde dünyâ tornistan!
Kadınlar pantolon, erkekler fistan
Bitmez garâbetler neyin nesidir?...
Her şeyler bozuldu, çıktı rayından
Vara-yoğa herkes göçtü köyünden
Kaçtı ağasından, yıldı beyinden!
Habire rıhletler neyin nesidir?...
Bir yerde durmak yok, ileri-geri
Herkesin değişken mekânı, yeri
Sabır yok, sebat yok; hayat serseri
Densiz hareketler neyin nesidir?...
İstikrâra hasret, toplum uçarı
Dönenip duruyor, kaçmış ayarı
Îkâza yeltensen, yersin azarı;
Durmaz hakâretler neyin nesidir?
Tüm bunları hep birlikte görürken
Az bir naza çok akıllar verirken
Kimsesizler günden güne erirken
Zevk ü sefâhetler neyin nesidir?!
Yurdu, memleketi hiç düşünmeden
Şu mazlum ümmeti hiç düşünmeden
Devleti, milleti hiç düşünmeden
Bitmez mel’anetler neyin nesidir?
Dâvâ söylemiyle çıktık yukarı
Arttı mülkiyetin dönüm dekarı
Değişti her şeyin yönü, akarı
Sınırsız servetler neyin nesidir?
Tutuldun maddeye, battın rakama
Uydurdun her şeyi dehre, eyyâma!
Rahmet okutursun Ömer Hayyam’a
Dalgalar, gel-gitler neyin nesidir?!
Gün geldi, verildi mevkî-makamlar
Gelsin hediyeler, gitsin rakamlar
Kendince fetvâlar, ındî ahkâmlar
Dinler-diyânetler neyin nesidir?
Umurlarda değil yoksul fakirler
Yine orda-burda horlar, hakirler
Ey Şâkir Hocalar, Hacı Bekirler;
Sûretâ sîretler neyin nesidir?...
“Örtü!” diye diye geldik buraya
Hepsi unutuldu, çıktık karaya
Modaya kurbandır, bak maskaraya
Sıkma kıyâfetler neyin nesidir?!
Örtülü, açıktan daha ilerde;
Her yere atılır, durmaz siperde
Giysisi olmamış günâha perde
Nefsî icâzetler neyin nesidir?!
Nûrânî, gayrı intibah zamânı
Testere kesiyor, vermez amanı
Hep göğe savurma, sakla samanı
Haybiye gayretler neyin nesidir?
Her şeyler yazılır bil ki deftere;
Mâzeret geçersiz, yalandan yere
Kulak ver gerçeğe n’olur bir kere;
Hudutsuz gafletler neyin nesidir?...
Yürümeli dâim yolun sağından
Kurtulmalı nefsin şerli ağından
Kopmamalı aslâ îman bağından
Aksine, cinnetler neyin nesidir?
Amelle beslenir îman ışığı
Harama çalmamak mühim kaşığı
Olmak gerekirken Hakk’ın âşığı
Gayrıya rağbetler neyin nesidir?
Son sözümüz şudur; dostlar elvedâ
Buradan göçenler dönmez bir dahâ
Âkıbet her şey varırken Allâh’a;
Şeytanla şirketler neyin nesidir?