Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

NEYİN NESİ?

Düşünmemek mümkün değil, bakıp da; Şöyle, şu zulmetler neyin nesidir? Nedir ortalıkta dönen velvele; Sıkıntı, kasvetler neyin nesidir!   Uzaklar, yakınlar; karmakarışık Karanlık ufuklar, bekliyor ışık; Artık kanıksamış, dünyâ alışık Bunca felâketler neyin nesidir?   Memnun değil kimse, başta kendinden Korkmaktadır dostlar, dostun fendinden Farkı yok bende’den,  kopmuş bend’inden Firarlar, hicretler neyin nesidir?   Çâresiz göçmenler, delinen botlar Eşkiyâ troller, terör robotlar Bölgelerde her gün, şu tahribatlar; Vicdansız cür’etler neyin nesidir?...   Yetimler, öksüzler, yurtsuzlar, dullar Bombalanan hastâneler, okullar Çağdaş firavunlar, çâresiz kullar Hukûka hasretler neyin nesidir?   Durum bu, dünyânın belli ahvâli Zâlimlerin bitmez zulüm hayâli Mazlûmun kalmamış tâkâti, hâli Yurdunda gurbetler neyin nesidir?   Balkan’da, Kafkas’ta, Irak, Afrin’de Böylesi cürümler var hangi dinde? Süperlerin, imkân yok mu elinde? Sahte mâzeretler neyin nesidir?...   Afrika, Arakan, Doğu Türkistan Uygarlar elinde dünyâ tornistan! Kadınlar pantolon, erkekler fistan Bitmez garâbetler neyin nesidir?...   Her şeyler bozuldu, çıktı rayından Vara-yoğa herkes göçtü köyünden Kaçtı ağasından, yıldı beyinden! Habire rıhletler neyin nesidir?...   Bir yerde durmak yok, ileri-geri Herkesin değişken mekânı, yeri Sabır yok, sebat yok; hayat serseri Densiz hareketler neyin nesidir?...   İstikrâra hasret, toplum uçarı Dönenip duruyor, kaçmış ayarı Îkâza yeltensen, yersin azarı; Durmaz hakâretler neyin nesidir?   Tüm bunları hep birlikte görürken Az bir naza çok akıllar verirken Kimsesizler günden güne erirken Zevk ü sefâhetler neyin nesidir?!   Yurdu, memleketi hiç düşünmeden Şu mazlum ümmeti hiç düşünmeden Devleti, milleti hiç düşünmeden Bitmez mel’anetler neyin nesidir?   Dâvâ söylemiyle çıktık yukarı Arttı mülkiyetin dönüm dekarı Değişti her şeyin yönü, akarı Sınırsız servetler neyin nesidir?   Tutuldun maddeye, battın rakama Uydurdun her şeyi dehre, eyyâma! Rahmet okutursun Ömer Hayyam’a Dalgalar, gel-gitler neyin nesidir?!   Gün geldi, verildi mevkî-makamlar Gelsin hediyeler, gitsin rakamlar Kendince fetvâlar, ındî ahkâmlar Dinler-diyânetler neyin nesidir?   Umurlarda değil yoksul fakirler Yine orda-burda horlar, hakirler Ey Şâkir Hocalar, Hacı Bekirler; Sûretâ sîretler neyin nesidir?...   “Örtü!” diye diye geldik buraya Hepsi unutuldu, çıktık karaya Modaya kurbandır, bak maskaraya Sıkma kıyâfetler neyin nesidir?!   Örtülü, açıktan daha ilerde; Her yere atılır, durmaz siperde Giysisi olmamış günâha perde Nefsî icâzetler neyin nesidir?!   Nûrânî, gayrı intibah zamânı Testere kesiyor, vermez amanı Hep göğe savurma, sakla samanı Haybiye gayretler neyin nesidir?   Her şeyler yazılır bil ki deftere; Mâzeret geçersiz, yalandan yere Kulak ver gerçeğe n’olur bir kere; Hudutsuz gafletler neyin nesidir?...   Yürümeli dâim yolun sağından Kurtulmalı nefsin şerli ağından Kopmamalı aslâ îman bağından Aksine, cinnetler neyin nesidir?   Amelle beslenir îman ışığı Harama çalmamak mühim kaşığı Olmak gerekirken Hakk’ın âşığı Gayrıya rağbetler neyin nesidir?   Son sözümüz şudur; dostlar elvedâ Buradan göçenler dönmez bir dahâ Âkıbet her şey varırken Allâh’a; Şeytanla şirketler neyin nesidir?
Ekleme Tarihi: 08 April 2018 - Sunday

NEYİN NESİ?

Düşünmemek mümkün değil, bakıp da;

Şöyle, şu zulmetler neyin nesidir?

Nedir ortalıkta dönen velvele;

Sıkıntı, kasvetler neyin nesidir!

 

Uzaklar, yakınlar; karmakarışık

Karanlık ufuklar, bekliyor ışık;

Artık kanıksamış, dünyâ alışık

Bunca felâketler neyin nesidir?

 

Memnun değil kimse, başta kendinden

Korkmaktadır dostlar, dostun fendinden

Farkı yok bende’den,  kopmuş bend’inden

Firarlar, hicretler neyin nesidir?

 

Çâresiz göçmenler, delinen botlar

Eşkiyâ troller, terör robotlar

Bölgelerde her gün, şu tahribatlar;

Vicdansız cür’etler neyin nesidir?...

 

Yetimler, öksüzler, yurtsuzlar, dullar

Bombalanan hastâneler, okullar

Çağdaş firavunlar, çâresiz kullar

Hukûka hasretler neyin nesidir?

 

Durum bu, dünyânın belli ahvâli

Zâlimlerin bitmez zulüm hayâli

Mazlûmun kalmamış tâkâti, hâli

Yurdunda gurbetler neyin nesidir?

 

Balkan’da, Kafkas’ta, Irak, Afrin’de

Böylesi cürümler var hangi dinde?

Süperlerin, imkân yok mu elinde?

Sahte mâzeretler neyin nesidir?...

 

Afrika, Arakan, Doğu Türkistan

Uygarlar elinde dünyâ tornistan!

Kadınlar pantolon, erkekler fistan

Bitmez garâbetler neyin nesidir?...

 

Her şeyler bozuldu, çıktı rayından

Vara-yoğa herkes göçtü köyünden

Kaçtı ağasından, yıldı beyinden!

Habire rıhletler neyin nesidir?...

 

Bir yerde durmak yok, ileri-geri

Herkesin değişken mekânı, yeri

Sabır yok, sebat yok; hayat serseri

Densiz hareketler neyin nesidir?...

 

İstikrâra hasret, toplum uçarı

Dönenip duruyor, kaçmış ayarı

Îkâza yeltensen, yersin azarı;

Durmaz hakâretler neyin nesidir?

 

Tüm bunları hep birlikte görürken

Az bir naza çok akıllar verirken

Kimsesizler günden güne erirken

Zevk ü sefâhetler neyin nesidir?!

 

Yurdu, memleketi hiç düşünmeden

Şu mazlum ümmeti hiç düşünmeden

Devleti, milleti hiç düşünmeden

Bitmez mel’anetler neyin nesidir?

 

Dâvâ söylemiyle çıktık yukarı

Arttı mülkiyetin dönüm dekarı

Değişti her şeyin yönü, akarı

Sınırsız servetler neyin nesidir?

 

Tutuldun maddeye, battın rakama

Uydurdun her şeyi dehre, eyyâma!

Rahmet okutursun Ömer Hayyam’a

Dalgalar, gel-gitler neyin nesidir?!

 

Gün geldi, verildi mevkî-makamlar

Gelsin hediyeler, gitsin rakamlar

Kendince fetvâlar, ındî ahkâmlar

Dinler-diyânetler neyin nesidir?

 

Umurlarda değil yoksul fakirler

Yine orda-burda horlar, hakirler

Ey Şâkir Hocalar, Hacı Bekirler;

Sûretâ sîretler neyin nesidir?...

 

“Örtü!” diye diye geldik buraya

Hepsi unutuldu, çıktık karaya

Modaya kurbandır, bak maskaraya

Sıkma kıyâfetler neyin nesidir?!

 

Örtülü, açıktan daha ilerde;

Her yere atılır, durmaz siperde

Giysisi olmamış günâha perde

Nefsî icâzetler neyin nesidir?!

 

Nûrânî, gayrı intibah zamânı

Testere kesiyor, vermez amanı

Hep göğe savurma, sakla samanı

Haybiye gayretler neyin nesidir?

 

Her şeyler yazılır bil ki deftere;

Mâzeret geçersiz, yalandan yere

Kulak ver gerçeğe n’olur bir kere;

Hudutsuz gafletler neyin nesidir?...

 

Yürümeli dâim yolun sağından

Kurtulmalı nefsin şerli ağından

Kopmamalı aslâ îman bağından

Aksine, cinnetler neyin nesidir?

 

Amelle beslenir îman ışığı

Harama çalmamak mühim kaşığı

Olmak gerekirken Hakk’ın âşığı

Gayrıya rağbetler neyin nesidir?

 

Son sözümüz şudur; dostlar elvedâ

Buradan göçenler dönmez bir dahâ

Âkıbet her şey varırken Allâh’a;

Şeytanla şirketler neyin nesidir?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.