Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

KURBANDAN DÜĞÜNLERE, DÜĞÜNDEN HÜZÜNLERE...

Hoş heyecanlar, tatlı koşuşturmalarla beraber bir bayram daha gelip geçti. Hoş gelişler gibi, hoş gidişler ve de inşâllâh daha güzel günlerde nice nice gelişler ve dahî bizleri buralarda sevdiklerimizle berâber nice nice buluşlar ola hayırlısıyla inşâllâh diyerek söze başlıyoruz sevgili okurlar. Hepimiz bu bayramda neler neler yaşamışızdır. Hayâtımızın, özellikle çocuklar için bol anılı ve renkli günleridir bayramlar. Bunlar aslında yazılmalı. Sâdece fotoğrafları çekilip de ânında paylaşma zevkinin ötesine geçilerek, geleceğe mektup niteliğinde notlar da düşülmeli âile albümüne ya da seyir defterlerine. Sevgili okurlar, biliyorsunuz, Arife günü sabah namazıyla berâber tekbirlere başladık bayram sürecine. Bayramın 4. günü olan dün ikindiyle berâber de teşrikleri gelecek seneye uğurladık. İnşâllâh, aynen bu defâki gibi câmilerde, mescidlerde, evlerde, her neredeyse orada, farzların peşinden görüşmek istiyoruz. Tekbiri her zaman söylüyoruz, her fırsatta okuyoruz, o bizim temel zikirlerimiz ve ortak ilâhî nağmelerimizden biri. Ama, onu Kurban Bayramı günleri, hep birlikte millet ve ümmet olarak bir ağızdan, bayram coşkusuyla berâber terennüm etmenin ayrı bir tadı var. Rabbim bizleri tekrar kavuştursun ve de tüm yavrularımıza bu ilâhî zevki tattırsın inşâllâh. KURBANIN GÖZ YAŞLARI... Öyle sanıyoruz ki, sizler de öyle yapmışsınızdır; bizler ilk gün Kurbanlarımızı kestik. Allâh kabul etsin. O da bayram içinde bir bayram. Konu-komşu, ya da akrabalar, dostlar, çocuklarıyla berâber bir arada, güle oynaya, muhabbet ede ede, çocuklar bir yandan oynaya koşa, güzel bir kurban günü yaşadık. Kesme işini biz kendimiz olarak ortaklaşa hâllettik. Hayvana bir yandan acırken, bir yandan da onu, hak yolunun bir kurbanı olarak şanslı olarak değerlendirdik. Ona acıyanların kendi sonlarını düşünmelerinin ve kurban aynasında ne durumda olduklarını gözden geçirmelerinin kendilerine bir ibret olarak dönebileceğini düşündük. Rabbimizin bizleri, verdiği imkânları kendi yolunda kurban etmeye çalışanlardan eylemesi için duâlar ettik. Hayvan, kesmeye götürülürken, gözünü bağlayalım denildi. Hemen bir şeyler araştırıldı. İçerdeki yenge işlemeli bir yaşmak gönderdi. Boncuklu cembere îtiraz edenlere itiraz etti. "Kurbanımızın göz bağı da güzel olsun!" dedi. Öyle de oldu. Öyle ya, kurban çok özel ve derin boyutları, hikmetli yanları olan bir ibâdetti. Her şeyiyle incelik isterdi. Gözünü bağladık. Yere yıkma süreçlerinde zaman zaman bağ gözünden sıyrıldı. Tekrar bağladık. Bu arada gözünden yaşlar damladığını gördük. Gözünün kapanmasından dolayı, gözüne çöp kaçması benzeri doğal bir akış mıydı bu, yoksa anlamlı, daha doğrusu sırlı bir durum muydu bilmek zor. Belki de acıyanların hâline acıyordu hayvancağız, kimbilir? Tabiî, bunu, Hak yolunda kurban olmanın sevinç göz yaşları olarak yorumlamanın da hiç bir mahzuru yok gibi gözüküyor. Sonuçta yorum serbest ve de bakışa göre. Hayırlı yorumlar dileğiyle tekrar diyoruz ki, Rabbimiz, yaklaşmak, yakınlaşmak anlamına gelen kurban ibâdetini iyi anlayıp, bize verilen tüm emânetleri Allâh'a yakınlaşmak adına değerlendirmenin yollarını araştırıp, hayat ve hareket tarzımızı buna göre şekillendirmeyi bizlere nasîp etsin. GENÇLERİN NİYETİ,  NİKÂHIN ULVİYETİ...  Bu arada, daha bayram bitmeden düğünler başladı. Bayram boyunca da görüldüğü gibi, kılık-kıyâfetler hiç de iyi bir tablo getirmiyor ortaya. Eğer insanlarımızın içi de giyimleri gibiyse, o elbiselerde sevap cebi görmek mümkün değil gibi. Bu benzetme nereden aklımıza geldi derseniz, geçenlerde bir düğüne gittik, tabiî ki salon düğünü. Hediye zarfı cebimizde. Öne geçmeyi pek sevmiyoruz. Düğün sâhibine bir köşede takdim ederiz diyoruz. Ama bu daha çok erkeklere takdim şekliyle oluyor. Çünkü, kadınların çoğu düğün deyip, bir nevî iyice dağıtıyorlar. Hattâ, ne asıl, ne asâlet, hiç bir şey bu zaafı bertaraf edemiyor. Çoğunda, cep olabilecek bir elbise bile bulunmuyor! Tabiî, bu işin biraz esprisi ama bir gerçeğin de ifâdesi. O düğüne mahsuz değil, muhâfazakâr âileler dâhil, düğünlerdeki genel hava bu. Eskiden köylerde kafayı çekip düğün dağıtanlar olurdu, şimdi de bayanlar boyutuyla her düğünün aykırıları bulunuyor ki, nikâhın o ulvî havasını dağıtıyor! Gönül istiyor ki, bayramlarımız da, düğünlerimiz de mânevî neşve ekseninde seyretsin de, sevinç ve mutluluklarımızın ebedî boyutu unutulmasın. Bu hâliyle bırakın âhireti, dünyâyı da târümâr ediyor. Allâh'ın hoşuna gitmeyecek manzaralardan biz hangi mutlu tabloyu çıkarabiliriz ki? Elbetteki, herşeye rağmen gençlerimizin edebiyle, nâmusuyla evlenip nikâhlanması çok güzel bir şey. Güçlü millet güçlü âilelerle olur. Sayılarının çoğalması hepimizin dileği. Rabbim cümleyi hayırlısından, umduklarına nâil eylesin. Herkesi, dünyânın da, âhiretin de mutluluğu peşinde koşup, hayâtını bu eksende yaşayıp, netîcede de muvaffak olanlardan eylesin... Sözü çok daha uzatmadan; DÜĞÜNLERİMİZ de ömür boyu süren BAYRAMLARIMIZ OLSUN diyor, bizleri sonsuz bayramlarda buluşturacak bir hayâtı yaşamayı hepimize nasip ve müyesser etmesi niyâzıyla, sizlerle, nice bayram yazılarını paylaşmak dilek, arzu ve temennîsiyle, bayramınızı tekrar tebrik ediyor, cümleye içten sevgi ve saygılar sunuyorum ves'selâm...
Ekleme Tarihi: 07 October 2014 - Tuesday

KURBANDAN DÜĞÜNLERE, DÜĞÜNDEN HÜZÜNLERE...

Hoş heyecanlar, tatlı koşuşturmalarla beraber bir bayram daha gelip geçti. Hoş gelişler gibi, hoş gidişler ve de inşâllâh daha güzel günlerde nice nice gelişler ve dahî bizleri buralarda sevdiklerimizle berâber nice nice buluşlar ola hayırlısıyla inşâllâh diyerek söze başlıyoruz sevgili okurlar.

Hepimiz bu bayramda neler neler yaşamışızdır. Hayâtımızın, özellikle çocuklar için bol anılı ve renkli günleridir bayramlar. Bunlar aslında yazılmalı. Sâdece fotoğrafları çekilip de ânında paylaşma zevkinin ötesine geçilerek, geleceğe mektup niteliğinde notlar da düşülmeli âile albümüne ya da seyir defterlerine.

Sevgili okurlar, biliyorsunuz, Arife günü sabah namazıyla berâber tekbirlere başladık bayram sürecine. Bayramın 4. günü olan dün ikindiyle berâber de teşrikleri gelecek seneye uğurladık. İnşâllâh, aynen bu defâki gibi câmilerde, mescidlerde, evlerde, her neredeyse orada, farzların peşinden görüşmek istiyoruz. Tekbiri her zaman söylüyoruz, her fırsatta okuyoruz, o bizim temel zikirlerimiz ve ortak ilâhî nağmelerimizden biri. Ama, onu Kurban Bayramı günleri, hep birlikte millet ve ümmet olarak bir ağızdan, bayram coşkusuyla berâber terennüm etmenin ayrı bir tadı var. Rabbim bizleri tekrar kavuştursun ve de tüm yavrularımıza bu ilâhî zevki tattırsın inşâllâh.

KURBANIN GÖZ YAŞLARI...

Öyle sanıyoruz ki, sizler de öyle yapmışsınızdır; bizler ilk gün Kurbanlarımızı kestik. Allâh kabul etsin. O da bayram içinde bir bayram. Konu-komşu, ya da akrabalar, dostlar, çocuklarıyla berâber bir arada, güle oynaya, muhabbet ede ede, çocuklar bir yandan oynaya koşa, güzel bir kurban günü yaşadık. Kesme işini biz kendimiz olarak ortaklaşa hâllettik.

Hayvana bir yandan acırken, bir yandan da onu, hak yolunun bir kurbanı olarak şanslı olarak değerlendirdik. Ona acıyanların kendi sonlarını düşünmelerinin ve kurban aynasında ne durumda olduklarını gözden geçirmelerinin kendilerine bir ibret olarak dönebileceğini düşündük. Rabbimizin bizleri, verdiği imkânları kendi yolunda kurban etmeye çalışanlardan eylemesi için duâlar ettik.

Hayvan, kesmeye götürülürken, gözünü bağlayalım denildi. Hemen bir şeyler araştırıldı. İçerdeki yenge işlemeli bir yaşmak gönderdi. Boncuklu cembere îtiraz edenlere itiraz etti. "Kurbanımızın göz bağı da güzel olsun!" dedi. Öyle de oldu. Öyle ya, kurban çok özel ve derin boyutları, hikmetli yanları olan bir ibâdetti. Her şeyiyle incelik isterdi.

Gözünü bağladık. Yere yıkma süreçlerinde zaman zaman bağ gözünden sıyrıldı. Tekrar bağladık. Bu arada gözünden yaşlar damladığını gördük. Gözünün kapanmasından dolayı, gözüne çöp kaçması benzeri doğal bir akış mıydı bu, yoksa anlamlı, daha doğrusu sırlı bir durum muydu bilmek zor. Belki de acıyanların hâline acıyordu hayvancağız, kimbilir? Tabiî, bunu, Hak yolunda kurban olmanın sevinç göz yaşları olarak yorumlamanın da hiç bir mahzuru yok gibi gözüküyor. Sonuçta yorum serbest ve de bakışa göre.

Hayırlı yorumlar dileğiyle tekrar diyoruz ki, Rabbimiz, yaklaşmak, yakınlaşmak anlamına gelen kurban ibâdetini iyi anlayıp, bize verilen tüm emânetleri Allâh'a yakınlaşmak adına değerlendirmenin yollarını araştırıp, hayat ve hareket tarzımızı buna göre şekillendirmeyi bizlere nasîp etsin.

GENÇLERİN NİYETİ,

 NİKÂHIN ULVİYETİ... 

Bu arada, daha bayram bitmeden düğünler başladı. Bayram boyunca da görüldüğü gibi, kılık-kıyâfetler hiç de iyi bir tablo getirmiyor ortaya. Eğer insanlarımızın içi de giyimleri gibiyse, o elbiselerde sevap cebi görmek mümkün değil gibi. Bu benzetme nereden aklımıza geldi derseniz, geçenlerde bir düğüne gittik, tabiî ki salon düğünü. Hediye zarfı cebimizde. Öne geçmeyi pek sevmiyoruz. Düğün sâhibine bir köşede takdim ederiz diyoruz. Ama bu daha çok erkeklere takdim şekliyle oluyor. Çünkü, kadınların çoğu düğün deyip, bir nevî iyice dağıtıyorlar. Hattâ, ne asıl, ne asâlet, hiç bir şey bu zaafı bertaraf edemiyor. Çoğunda, cep olabilecek bir elbise bile bulunmuyor!

Tabiî, bu işin biraz esprisi ama bir gerçeğin de ifâdesi. O düğüne mahsuz değil, muhâfazakâr âileler dâhil, düğünlerdeki genel hava bu. Eskiden köylerde kafayı çekip düğün dağıtanlar olurdu, şimdi de bayanlar boyutuyla her düğünün aykırıları bulunuyor ki, nikâhın o ulvî havasını dağıtıyor!

Gönül istiyor ki, bayramlarımız da, düğünlerimiz de mânevî neşve ekseninde seyretsin de, sevinç ve mutluluklarımızın ebedî boyutu unutulmasın. Bu hâliyle bırakın âhireti, dünyâyı da târümâr ediyor. Allâh'ın hoşuna gitmeyecek manzaralardan biz hangi mutlu tabloyu çıkarabiliriz ki?

Elbetteki, herşeye rağmen gençlerimizin edebiyle, nâmusuyla evlenip nikâhlanması çok güzel bir şey. Güçlü millet güçlü âilelerle olur. Sayılarının çoğalması hepimizin dileği. Rabbim cümleyi hayırlısından, umduklarına nâil eylesin. Herkesi, dünyânın da, âhiretin de mutluluğu peşinde koşup, hayâtını bu eksende yaşayıp, netîcede de muvaffak olanlardan eylesin...

Sözü çok daha uzatmadan; DÜĞÜNLERİMİZ de ömür boyu süren BAYRAMLARIMIZ OLSUN diyor, bizleri sonsuz bayramlarda buluşturacak bir hayâtı yaşamayı hepimize nasip ve müyesser etmesi niyâzıyla, sizlerle, nice bayram yazılarını paylaşmak dilek, arzu ve temennîsiyle, bayramınızı tekrar tebrik ediyor, cümleye içten sevgi ve saygılar sunuyorum ves'selâm...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.