Son Referandum olayı, ülkede heyecan uyandırdığı ölçüde, dünyâda da büyük dalgalanmalara sebep oldu. Özellikle batı dünyâsının şuur altı harekete geçti. Kamufle ettikleri gerçek yüzleri ve düşünceleri su yüzüne çıktı. Sonuçta küfür tek millettir. Ülkemizdeki olumlu gelişmeler onları rahatsız etmeye yetmiştir. Nitekim, Haçlı seferleri öncesi toplantıları hatırlatırcasına, AB liderleri Viyana fotoğrafları vermeye başlamışlardır. Demek ki, sâdece Türkiye’de değil, tüm dünyâda sonuçları olacak bir süreçteyiz. Rabbimiz milletimizin yardımcısı olsun. Eğer onlarınki bir endişeden kaynaklanıyorsa -ki öyle gözüküyor- korkunun ecele faydası yoktur.
Onların bizimle problemleri ne? Bir doğudan, bir batıdan iki örnekle cevaplamaya çalışacağız. Bunlardan ilki, ülkemizde yasak olduğu için ilim yolculuğunu 40’lı, 50’li yıllarda Ortadoğu ve Mısır’da sürdüren ve Kahire Ezher Üniversitesi’nde 12 sene kalan Ahmet Muhtar Büyükçınar Hoca, HAYÂTIM İBRET AYNASI adı altında yazdığı hâtıratının 2. Cildinde, daha okula ilk girdiği günlerde yaşadığı bir olayı şöyle naklediyor:
“Fakültede derse başladığımızın üçüncü günü İlm-i Kelâm dersinde girmiş idik. Sınıfta benden başka Türk yoktu. Hocam Prof. Dr. Ali Câbir’in sınıfa ilk gelişiydi ve beni tanımıyordu. Derse başlamadan önce kısa bir konuşma yaptı.
“Çocuklar, dersimiz İlm-i Kelâm….. Okuyacağımız kitap Mevâkıf ve –başka bir hocanızın okutacağı- Şerh-i Akâid’dir. Bu değerli kitapların yazarları Türktür. Şerh-i Akâid’in üzerine 19 şerh ve haşiye yazılmış. Bunların 17’si yine Türk ulemâsının eseridir. Kur’ân-ı Kerîm’e ilk tefsir yazan allâme Zemahşerî Türktür. Burada okuyacağınız Nesefî ve Ebussuud tefsirleri, daha bir çok önemli tefsirler Türk ulemâsının eseridir. Kur’ân-ı Kerîm’den sonra, İslâm Dîni’nin ikinci kaynağı olan hadis kitaplarından Kütüb-i Sitte’nin başta Buhârî olmak üzere beşi de Türk eseridir. Dinimizle ve bütün dinlerle ilgili bir çok kıymetli eserlerin yazarı da Türktür. Biz Araplara ve bütün Müslümanlara Arapça kelimelerin mânâsını anlatan ve bu alanda ilk defa kaleme alınan en büyük kaynak, Türk Âlimlerinden Firuzâbâdî’nin yazdığı kitabın adı nedir? Okyanus’tur.
Sâde bunlar mı? Türklerin başka özellikleri de var: Din Birliği kadar, Türklerde mezhep ve inanç birliği de var. Dünyânın neresinde olurlarsa olsunlar, Türklerin hepsi, amelde Hanefî mezhebine, itikatta Mâtürîdî mezhebine bağlılar. Hiçbir zaman Türkler Ehl-i Sünnet vel’Cemaat’in yolundan ayrılmamış, yanlış yola sapmamış ve bâtıl mezheplere yönelmemişlerdir. Türkler, târih boyunca İslâm’ın savunucusu, Müslümanların koruyucusu olmuşlardır…”
Hocam Ali Câbir’in, ecdâdımız hakkında konuştukları beni duygulandırdı, okuluma bağlılığımı ve ilme karşı iştiyâkımı artırdı.”
2. örneği de, yine aynı yıllarda Türkiye’de bulunan batılı bir ilim adamının ifâdeleriyle arz edeceğiz. Bunu da, Lüleburgaz Hür Fikir Gazetesi’nden, Ahmet Muhtar’ların izinden giden kıymetli hocalarımızdan Sokullu Mehmet Paşa Câmii İmam-Hatîbi Ahmet Bostancı refîkimizin, gazetenin internet köşesinden iktibas ediyoruz:
AVRUPALILAR TÜRKLERİ NEDEN SEVMEZ?
Ord. Prf. Fritz Neumark (1900-1991) Hitlerin zulmünden kaçarak 1933 te Türkiye’ye sığınan, hayatını ülkemizde geçiren, İstanbul üniversitesi İktisat ve hukuk fakültelerinde yıllarca dersler veren Alman asıllı bilim adamıdır.
Bir gün öğrencilerinden biri sorar:
"-Hocam bu Avrupalılar biz Türk’leri neden sevmez.?"
Hoca cevabını maddeler halinde verir. Ve der ki:
"1-Müslüman olduğunuz için sevmezler. Laik olmak şöyle dursun, Faraza Hristiyan dahi olsanız size bakışları değişmez.
2-Siz farkında değilsiniz ama onlar şu gerçeğin farkındalar. Tarihten Türk çıkarılsa tarih diye bir şey kalmaz. Osmanlı arşivleri açılıp, gerçekler ortaya konulsa, Dünya tarihinin yeniden yazılma ihtiyacı ortaya çıkar.
3-Avrupa’nın pazarı idiniz, şimdi Avrupa’yı Pazar yapmaya başladınız.
4-En az 400 yıl Avrupa’da sırtımızda at koşturdunuz.
5-Selçuklular Anadolu’yu, Osmanlılar ise orta Avrupa ve balkanları Avrupa’lılara mezar etti.
6-Sizi silahla yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hakimiyet sağladılar. Önce hayat tarzınızı ve giyiminizi değiştirdiler. Ahlaki değerlerinizi yıprattılar. Şimdi sizi kendi içinizde bölmeye çalışıyorlar.
7-Selçuklu ve bilhassa Osmanlı İslamiyet için her şeylerini feda etmeseydi, İslamiyet belki de Hicaz’da varlığını devam ettirebilirdi. Kaldı ki Vehhabiliği kuranlarda İngiliz Dominyon bakanlığının adamlarıdır. Batı her yerde İslamiyet’i sapık inançlara kanalize etmeye çalışmaktadır. Osmanlı ise Asr-ı Saadeti devam ettirdi.
8-Tarihinize bir bakın. İlk denizaltıyı Osmanlı Türk’leri yapmıştır. Siz belki bunu bilmiyorsunuz, ama Avrupa’lı bunu gayet iyi biliyor.
9-Siz Türk’ler gerçek hüviyetinize, kimliğinize dönerseniz Avrupa’nın refahı ve medeniyeti yıkılır.
Bu sebeplerden dolayı Avrupalılar Türk’leri sevmez!..."
İşte, iki hâtıra bir gerçek böyle sevgili okurlar. Biz bunları biliyoruz da, -li'hikmetin- unutanlara tekrar hatırlatmışlar, gözü olanlara gerçeği görmeleri için kapı aralamışlardır farkında olmadan.
Yâni, nitekim, sevgili okurlar; bunlar ne kadar sûretâ sevecen görünseler, demokrasi, insan hakları vs. edebiyâtı yapsalar da, ecdâdımız, inançlarından aldıkları ilhamla; ÇAKALDAN POST, DÜŞMANDAN DOST OLMAZ! demişlerdir. El'Hâk, doğru söylemişlerdir wes'Selâm...