Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

HOOOP, NEREYE GİDİYORSUN?!

Zaman ne de çabuk geçiyor değil mi aziz dostlar? Şuydu, buydu, kim ne söyledi ne duydu, başkan şu muydu, aday bu muydu deyip kendimizi rüzgâra kaptırmış giderken bu arada koskoca bir seneyi arkada bırakıp yeni yıla girdik. Girdik de, işte bir hafta bile geçti. Ama, nasıl geçti? Burası önemli. Zîrâ, insanın en önemli zemîni zaman değil mi? Zamansız bir şeyin olması mümkün mü? Zaman yoksa sen de yoksun. Ölüm denen şey, insanın sayılı nefeslerinin kesilip zamanının bitmesinden başka nedir ki? O zaman, zaman en kıymetli şeyimiz olmak gerekmez mi? Ondan daha büyük hazînemiz söz konusu mu? Dünyâlar sizin olsa da zamânınız olmasa ne önemi var, değil mi? O hâlde, zamanın kıymetini bilmek gerekmez mi? O, boşa harcanacak bir değer olabilir mi? ULU BEYLER DİYÂRI Maalesef, bir şarkıda geçtiği gibi, kapılmış gidiyoruz bahtımızın rüzgârına! Hem de, öylesine kaptırmışız kendimizi ki, aylar, yıllar, ömürler geçiyor da, şöyle bir geriye bakıp; ne yaptık, ne yapıyoruz, nereden gelip nereye gidiyoruz diye bir hesap ve kaygının içine girmiyoruz.  Mâliyenin, âilenin, evin-barkın, her türlü dönen çarkın bir hesabı-kitabı var, ama hayâtın yok! Hattâ, tam aksine yıl başlarında, toparlanma bir yana hep dağıtıyoruz işi! Bu, ne yaman çelişki değil mi? Böyle bir şey olabilir mi? Ama, oluyor işte! Hem de, bal gibi!Durum böyleyken, nice nice yıllara girsek ne olur? Ve hele hele, bizde ve hayâtımızda bir numara yoksa, bizden ne köy, ne de kasaba olmayacaksa, ulu beyler diyârına başkanın kim olduğu çok mu önemli?!Bizler tek tek iyi olmaya çalışsak her şey kendiliğinden iyileşir zâten. Bunu yapmadan öbürünü talep zorlama ve de beyhûde bir çabadır zâten.  Böyle olunca, her ne kadar yapılanlar ve yazılanlar önemli gibi görünse, kimilerince bayağı ciddîye alınsa da, insan bâzen, bizler çoğu kez kendimizi, kendi gönül şehrimizi unutup, bizi, öncelik açısından çok da ilgilendirmeyen, ama heyecan yönü ağır basan, bol dedikodulu işlerle uğraşıyoruz diye de düşünmüyor değil. Gerçekten de, yazıyorsun-çiziyorsun, atıyorsun-tutuyorsun, sonuçta iş, yine olacağına varıyor. Size kalan kâr da, bol bol çene, kırık gönüller, dökük muhabbetler, bükük siyâsetlerden başkası olmuyor. TAKVİM YAPRAKLARI, HAYAT ÖLÇÜLERİ… Sevgili okurlar. İyi ki takvimler var. Onları çok önemserim. Onlar bizim günlük yol haritalarımız gibidirler. Okuyana, anlayana çok şeyler söylerler. Hooop, nereye gidiyorsun derler?! Keşke, yaprağıyla, boyuyla küçük görülmeyip te ciddîye alınsalar da kulak verilseler. Çünkü, sonuçta, sözlerin sâhipleri büyükler. Kendi adımıza, piyasadakilerin tekrarı olmasın, değişik olsun diye farklı bir takvim yaptırdık.Biz zaman zaman, meselâ bir kahvaltı sofrasında o günün yaprağını birlikte okuruz. Çok da güzel olur. Çocuklarla diyalog yanında, âile muhabbetini de pekiştirir. Bugün de burada, yılın ilk yaprağındaki âyet, hadis ve vecîzeleri sizlerle paylaşalım istedik. Yeni yıla başlangıç için çok iyi seçilmiş uyarılar. İnşâllâh, sene, hattâ hayat boyu uyarız da, hepimiz için faydalı sonuçlara vesîle olur. 1 Ocak 2014 târihli takvim yaprağının ön yüzünde bir Âyet-i Kerîme var. Arka yüzünde de Hadisler ve vecîzeler: “…Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vaz geçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allâh’a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” (Bakara 275) Gülüyoruz-oynuyoruz ama sevgili okurlar, kredi kartlarından fiş ödemelerine kadar her şey faiz ekseninde dönüyor. Tüm parasal işlemlerimiz faiz çarklarından geçiyor. Evler, arabalar, dolaplar bilmem neler, her şey kredilerle alınıyor. Bu genel hastalığı hiç düşünen, uzak kalmak için çaba gösteren yok. Var mı, nerede? Kaç kişi? Meselâ siz, hangisindensiniz? “Allâh Teâlâ, kulunu helâl peşinde koşmaktan yorulmuş vaziyette görmeyi sever.” (Süyûtî, Câmius’Sağîr, 1,65)  “Kendini hak ile meşgûl etmezsen bâtıl seni işgâl eder.” İmam Şâfiî Sohbet grubumuzun bu haftaki konusu gafletti. Bu söz o sohbeti kısa bir cümleyle özetler nitelikte. Rabbimiz, zikrine dikkât ederek kendisini unutmamayı, her adım ve işi de hak bilinciyle atıp gerçekleştirmeyi nasîp eylesin. Âmin. “Güneşte gölge, soğukta kaftan, açlıkta ekmek ol!” İsmail Atâ Hazretleri “Allâh Teâlâ müttakî, gönlü zengin, kendi hâlinde, işiyle ve ibâdetiyle meşgûl olan kulunu sever.” (Müslim, Zühd,11) “(Nefsâniyetle dolu) dünyâ lezzetleri, âhiretin acılarıdır. (İmtihan mâhiyetindeki) dünyânın acıları ise âhiretin lezzetleridir.” (Hâkim, Müstedrek, C IV, s.345) Sevgili okurlar, uzatmamak adına sözü burada kesiyoruz. Hepsi de her gün tekrar tekrar okunacak, ezberlenecek ve de uygulamaya azamî gayret gösterilecek, sevdiklerimizle paylaşılacak çok değerli sözler. Mesajlar da gâyet açık. Yorumu sizlere bırakıyor, takvim isteyen olursa Ocak Ayı ile sınırlı olmak üzere okuyucularımıza verebileceğimizi söylüyor, hepinize sevgi, saygı ve sevdiklerinizle berâber sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyor, nice yazılarda ve yıllarda, iyilikler, güzellikler üzere tekrar tekrar görüşmek temennîsiyle Allâh’a emânet olunuz diyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 16 February 2014 - Sunday

HOOOP, NEREYE GİDİYORSUN?!

Zaman ne de çabuk geçiyor değil mi aziz dostlar? Şuydu, buydu, kim ne söyledi ne duydu, başkan şu muydu, aday bu muydu deyip kendimizi rüzgâra kaptırmış giderken bu arada koskoca bir seneyi arkada bırakıp yeni yıla girdik.

Girdik de, işte bir hafta bile geçti. Ama, nasıl geçti? Burası önemli. Zîrâ, insanın en önemli zemîni zaman değil mi? Zamansız bir şeyin olması mümkün mü? Zaman yoksa sen de yoksun. Ölüm denen şey, insanın sayılı nefeslerinin kesilip zamanının bitmesinden başka nedir ki?

O zaman, zaman en kıymetli şeyimiz olmak gerekmez mi? Ondan daha büyük hazînemiz söz konusu mu? Dünyâlar sizin olsa da zamânınız olmasa ne önemi var, değil mi? O hâlde, zamanın kıymetini bilmek gerekmez mi? O, boşa harcanacak bir değer olabilir mi?

ULU BEYLER DİYÂRI

Maalesef, bir şarkıda geçtiği gibi, kapılmış gidiyoruz bahtımızın rüzgârına! Hem de, öylesine kaptırmışız kendimizi ki, aylar, yıllar, ömürler geçiyor da, şöyle bir geriye bakıp; ne yaptık, ne yapıyoruz, nereden gelip nereye gidiyoruz diye bir hesap ve kaygının içine girmiyoruz. 

Mâliyenin, âilenin, evin-barkın, her türlü dönen çarkın bir hesabı-kitabı var, ama hayâtın yok! Hattâ, tam aksine yıl başlarında, toparlanma bir yana hep dağıtıyoruz işi! Bu, ne yaman çelişki değil mi? Böyle bir şey olabilir mi? Ama, oluyor işte! Hem de, bal gibi!Durum böyleyken, nice nice yıllara girsek ne olur?

Ve hele hele, bizde ve hayâtımızda bir numara yoksa, bizden ne köy, ne de kasaba olmayacaksa, ulu beyler diyârına başkanın kim olduğu çok mu önemli?!Bizler tek tek iyi olmaya çalışsak her şey kendiliğinden iyileşir zâten. Bunu yapmadan öbürünü talep zorlama ve de beyhûde bir çabadır zâten.

 Böyle olunca, her ne kadar yapılanlar ve yazılanlar önemli gibi görünse, kimilerince bayağı ciddîye alınsa da, insan bâzen, bizler çoğu kez kendimizi, kendi gönül şehrimizi unutup, bizi, öncelik açısından çok da ilgilendirmeyen, ama heyecan yönü ağır basan, bol dedikodulu işlerle uğraşıyoruz diye de düşünmüyor değil. Gerçekten de, yazıyorsun-çiziyorsun, atıyorsun-tutuyorsun, sonuçta iş, yine olacağına varıyor. Size kalan kâr da, bol bol çene, kırık gönüller, dökük muhabbetler, bükük siyâsetlerden başkası olmuyor.

TAKVİM YAPRAKLARI, HAYAT ÖLÇÜLERİ…

Sevgili okurlar. İyi ki takvimler var. Onları çok önemserim. Onlar bizim günlük yol haritalarımız gibidirler. Okuyana, anlayana çok şeyler söylerler. Hooop, nereye gidiyorsun derler?! Keşke, yaprağıyla, boyuyla küçük görülmeyip te ciddîye alınsalar da kulak verilseler. Çünkü, sonuçta, sözlerin sâhipleri büyükler.

Kendi adımıza, piyasadakilerin tekrarı olmasın, değişik olsun diye farklı bir takvim yaptırdık.Biz zaman zaman, meselâ bir kahvaltı sofrasında o günün yaprağını birlikte okuruz. Çok da güzel olur. Çocuklarla diyalog yanında, âile muhabbetini de pekiştirir.

Bugün de burada, yılın ilk yaprağındaki âyet, hadis ve vecîzeleri sizlerle paylaşalım istedik. Yeni yıla başlangıç için çok iyi seçilmiş uyarılar. İnşâllâh, sene, hattâ hayat boyu uyarız da, hepimiz için faydalı sonuçlara vesîle olur.

1 Ocak 2014 târihli takvim yaprağının ön yüzünde bir Âyet-i Kerîme var. Arka yüzünde de Hadisler ve vecîzeler:

“…Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vaz geçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allâh’a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” (Bakara 275)

Gülüyoruz-oynuyoruz ama sevgili okurlar, kredi kartlarından fiş ödemelerine kadar her şey faiz ekseninde dönüyor. Tüm parasal işlemlerimiz faiz çarklarından geçiyor. Evler, arabalar, dolaplar bilmem neler, her şey kredilerle alınıyor. Bu genel hastalığı hiç düşünen, uzak kalmak için çaba gösteren yok. Var mı, nerede? Kaç kişi? Meselâ siz, hangisindensiniz?

“Allâh Teâlâ, kulunu helâl peşinde koşmaktan yorulmuş vaziyette görmeyi sever.” (Süyûtî, Câmius’Sağîr, 1,65)

 “Kendini hak ile meşgûl etmezsen bâtıl seni işgâl eder.” İmam Şâfiî

Sohbet grubumuzun bu haftaki konusu gafletti. Bu söz o sohbeti kısa bir cümleyle özetler nitelikte. Rabbimiz, zikrine dikkât ederek kendisini unutmamayı, her adım ve işi de hak bilinciyle atıp gerçekleştirmeyi nasîp eylesin. Âmin.

“Güneşte gölge, soğukta kaftan, açlıkta ekmek ol!” İsmail Atâ Hazretleri

“Allâh Teâlâ müttakî, gönlü zengin, kendi hâlinde, işiyle ve ibâdetiyle meşgûl olan kulunu sever.” (Müslim, Zühd,11)

“(Nefsâniyetle dolu) dünyâ lezzetleri, âhiretin acılarıdır. (İmtihan mâhiyetindeki) dünyânın acıları ise âhiretin lezzetleridir.” (Hâkim, Müstedrek, C IV, s.345)

Sevgili okurlar, uzatmamak adına sözü burada kesiyoruz. Hepsi de her gün tekrar tekrar okunacak, ezberlenecek ve de uygulamaya azamî gayret gösterilecek, sevdiklerimizle paylaşılacak çok değerli sözler. Mesajlar da gâyet açık.

Yorumu sizlere bırakıyor, takvim isteyen olursa Ocak Ayı ile sınırlı olmak üzere okuyucularımıza verebileceğimizi söylüyor, hepinize sevgi, saygı ve sevdiklerinizle berâber sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyor, nice yazılarda ve yıllarda, iyilikler, güzellikler üzere tekrar tekrar görüşmek temennîsiyle Allâh’a emânet olunuz diyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.