bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

HİCRET; ya da, SURİYE BİZE IRAK MI?

Belki biraz da, ülkemizin genel, yöremizin ve de tüm yörelerimizin özel gerçekleri göz önünde bulundurularak; “Hicret, Allâh yolunda fedâkârlığın, yardımlaşmanın, kardeşliğin zirvesidir.” tanımlamasıyla başlıyor HİCRÎ YILBAŞI ile ilgili öğrencilere verilen bilgi notları. Daha sonra Mîlâdî ve Hicrî olmak üzere iki takvimin varlığından söz edilerek, kısa bilgiler veriliyor. Aylar sıralanıyor. Son olarak, Arapça duâ yer almış kâğıtta. Duâda, Allâh’a hamdü senâ ve tesbihden sonra; “… Ey merhametlilerin en merhametlisi, ikram ve celâl sâhibi Kerim Allâh’ım. Sonsuz rahmetinle, bu yeni senede Sen’den, taşlanmış şeytan ve dostlarından uzak kalmayı, dâimâ kötülüğe sevk ve emr’eden nefse karşı yardımcı olmanı, Sana yakınlaştıracak işlerle beni meşgûl etmeni diliyor, Peygâmberimiz (SAV) ve ashâbına, ehl-i beytine salât, selâm olsun diyorum.” yakarışları bulunuyor. Ne kadar, güzel, özlü bir duâ. Sıcaklığı, daha şimdiden tüm seneyi kucaklıp, sarıp-sarmalıyor âdetâ. Nitekim, yarım dosya kâğıdına arkalı-önlü yazılmış duâ ve bilgiler içimizde kıpırtılar uyandırdı. İmam-Hatip Ortaokulu’nda okuyan oğlum Yûsuf Kerem’e ve bu bilgileri kendilerine hazırlayan ve onları böylelikle kulluk şuuruyla yaşanan bir hayâta hazırlama gayretinde olan hocalarına sonsuz teşekkürler ediyoruz. Okul seçerken doğru bir tercih yapmışız demek ki. Ki, bize dâhî doğrudan faydası dokunuyor. Allâh (CC) cümlesinden râzı olsun. Niye derseniz, eğer bu kâğıt olmasaydı, en azından 3-5 defâ bu duâ metnini okuma durumumuz olmayacaktı. Yeni bir yıla, daha da olgunlaştığımızı düşünerek duâyla, tefekkürle, mânevî heyecanlarla girme bereketlerinden uzak kalacaktık. Tekrar teşekkürler. İşte bunun için, DOĞRULARLA BERÂBER OLMAK, tercihlerini bu hassasiyetlerle yapmak önemli.  Yine, bir çok arkadaşımız, öğrenciler bu vesîleyle tebrik mesajları gönderdiler. Bu hatırlatmalarla berâber biz de sıcağı sıcağına çevremize tebriklerimizi ilettik. Dolayısıyla hicret havaları esti etrafımızda eşin-dostun da katkılarıyla. Bu arada kızım da İstanbul’dan El-Hac Hüseyin VASSAF’ın HİCAZ HÂTIRASI isimli kitabını göndermişti. Başucumuzda duruyor. Okumaya gayret ediyoruz. Yazarla berâber biz de Hicaz Seferi yapıyoruz sanki. Demek ki, kitapla da hicret edilebiliyormuş gibisinden düşünceler geliyor aklımıza! Her neyse, yazarın 28 Aralık 1905’ten 11 Nîsan 1906’ya kadar yer yer gemilerle, yer yer deve üzerinde yaptığı Hac yolculuğunu, anı ve gözlemlerini anlatan, ayrıca “Suriye ve Filistin’de Cevelânım” adlı eseri de ilâve edilen kitapta müellifin, gerek kendi çektiği ve gerek o zamanki kartpostal ve gazetelerden elde ettiği kitabı daha da değerli kılan, 100 sene öncesine âit  260 adet fotoğraf bulunuyor.   Sonra, şu sıralar Hacı Dâvet programları, ziyâretler, Kâbe, Medîne, Hicaz ilâhileri. Mâlum Zilhicce, Hac ayı olduğu için bu adı almıştır. Hac’la noktalanan hicrî yıl Muharrem’le başlıyor. Muharrem de, Zilhicce de ümmetin birlik-berâberlik, kardeşlik ayları. Aşûre yemeği, çok çeşitle meydana gelen tadı, Hac da tüm insan renk, bölge ve ırklarının bir araya gelmesiyle taçlanan rengârenk bir barış ve kardeşlik havasını yansıtıyor.   İslâm inancı, medeniyeti ve târihinde önemli yeri bulunan hicret olayı da tam bu ikisi arasında cereyân ediyor. Yâni, Aşûre tadı ve Kerbelâ şuuruyla başlayan yıl, tüm ümmetin dünyânın dört bir tarafından akın akın gelip tevhid ekseninde buluştuğu, kaynaştığı, görüştüğü, dertleştiği, aynı sofraya oturup aynı heyecanları paylaştığı, gözlerin aynı noktada, kâlplerin bir duyguyla attığı kutsal Hac süreciyle noktalanıyor. İşte, Hac, Hicret derken Muharremle tekrar başladık. Ancak, bu noktada, bir soru sormamıza müsâde ediniz. Dünyâya, özellikle de bizim coğrafyamıza bakarak, şu ülkede ne kadar rahat olduğumuz kıyas bile kabul etmeyecek derecede açık. Öyle olduğu için ki, kendi yaşadıkları topraklarda barınamayan bir sürü kardeşimiz biz kardeşlerine güvenerek buralara gelmişler. Peki, bizim onlara bakışımız nasıl? Elbette yardımlaşma, genel anlamda yapılıyor, milletimiz büyük millet; sağolsun, varolsun ama, özelde, ayağımıza gelmiş bu fırsata biz, bizâtihî nasıl bakıyoruz? Veyâ, bizim de başımıza benzer durumların gelmemesi için bir gayretimiz, en azından duâmız var mı? Dahası, Allâh’ın bu noktada bize yardım etmesi için bizim de bunun bir şükrânesi olarak onlara yardım etmemiz gerektiğini düşünebiliyor muyuz? Çünkü, MERHAMET ETMEYENE MERHAMET OLUNMAZ hadîsi ap-açık. Yine, Efendimiz (SAV): "Güçsüz ve düşkünleri araştırıp bana getirin, (ihtiyaçlarını karşılayayım). Çünkü siz ancak içinizdeki güçsüzler sayesinde yardım görüyor ve rızıklandırılıyorsunuz." (Tirmizî, Cihad, 21/24)buyuruyor. Hicret sonrası Mekke’den gelen müminlerle Medîneli kardeşleri arasında uygulanan olağanüstü yardımlaşma, paylaşım ve fedâkârlık örneğini bilmezden gelip, “Nereden geldiler, gitsinler?!” mi diyoruz yoksa?! O zaman vay hâlimize! Zîrâ biz bu gün rahatsak, zamânında, yâni bin yıldır onlarla olan kardeşliğimizin karşılığıdır. Bu gün, o günlerdeki kader birliği ve dayanışmamızı hatırlamazsak, hep birlikte çok daha vahimlerine müncer oluruz Allâh korusun. Olup-biten tüm olaylara bu gözle de bakmamız inancımızın gereğidir. Eğer, müslümansak, besmele çekmekte tereddüt edeceğimiz işlere tevessül, hattâ duygu ve düşüncelere, tercihlere meyl'ederken çok çok iyi düşünmeliyiz! Bil'vesîle tekrar, Hicrî 1437’nin, yukardaki duâlarla berâber, ümmetin ve insanlığın hayrına seyr’etmesini, hicret ve de onun doğal sonucu gerçekleşen, tüm çağlara örnek Muhâcir-Ensar şuuruyla yaşama gayretine bizleri muvaffak kılmasını, doğrularla berâber olma hassâsiyeti yanında, hepimizi dâimâ iyiliklere, güzelliklere hicret eder tarzda hareket etmeye yönlendirmesini Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ediyor, hiç bir ayrım yapmadan, cümle kardeşlere sevgiler, saygılar, sonsuz mutluluk dilekleri sunuyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2015 - Cuma

HİCRET; ya da, SURİYE BİZE IRAK MI?

Belki biraz da, ülkemizin genel, yöremizin ve de tüm yörelerimizin özel gerçekleri göz önünde bulundurularak; “Hicret, Allâh yolunda fedâkârlığın, yardımlaşmanın, kardeşliğin zirvesidir.” tanımlamasıyla başlıyor HİCRÎ YILBAŞI ile ilgili öğrencilere verilen bilgi notları. Daha sonra Mîlâdî ve Hicrî olmak üzere iki takvimin varlığından söz edilerek, kısa bilgiler veriliyor. Aylar sıralanıyor. Son olarak, Arapça duâ yer almış kâğıtta.

Duâda, Allâh’a hamdü senâ ve tesbihden sonra; “… Ey merhametlilerin en merhametlisi, ikram ve celâl sâhibi Kerim Allâh’ım. Sonsuz rahmetinle, bu yeni senede Sen’den, taşlanmış şeytan ve dostlarından uzak kalmayı, dâimâ kötülüğe sevk ve emr’eden nefse karşı yardımcı olmanı, Sana yakınlaştıracak işlerle beni meşgûl etmeni diliyor, Peygâmberimiz (SAV) ve ashâbına, ehl-i beytine salât, selâm olsun diyorum.” yakarışları bulunuyor. Ne kadar, güzel, özlü bir duâ. Sıcaklığı, daha şimdiden tüm seneyi kucaklıp, sarıp-sarmalıyor âdetâ.

Nitekim, yarım dosya kâğıdına arkalı-önlü yazılmış duâ ve bilgiler içimizde kıpırtılar uyandırdı. İmam-Hatip Ortaokulu’nda okuyan oğlum Yûsuf Kerem’e ve bu bilgileri kendilerine hazırlayan ve onları böylelikle kulluk şuuruyla yaşanan bir hayâta hazırlama gayretinde olan hocalarına sonsuz teşekkürler ediyoruz. Okul seçerken doğru bir tercih yapmışız demek ki. Ki, bize dâhî doğrudan faydası dokunuyor. Allâh (CC) cümlesinden râzı olsun.

Niye derseniz, eğer bu kâğıt olmasaydı, en azından 3-5 defâ bu duâ metnini okuma durumumuz olmayacaktı. Yeni bir yıla, daha da olgunlaştığımızı düşünerek duâyla, tefekkürle, mânevî heyecanlarla girme bereketlerinden uzak kalacaktık. Tekrar teşekkürler.

İşte bunun için, DOĞRULARLA BERÂBER OLMAK, tercihlerini bu hassasiyetlerle yapmak önemli. 

Yine, bir çok arkadaşımız, öğrenciler bu vesîleyle tebrik mesajları gönderdiler. Bu hatırlatmalarla berâber biz de sıcağı sıcağına çevremize tebriklerimizi ilettik. Dolayısıyla hicret havaları esti etrafımızda eşin-dostun da katkılarıyla.

Bu arada kızım da İstanbul’dan El-Hac Hüseyin VASSAF’ın HİCAZ HÂTIRASI isimli kitabını göndermişti. Başucumuzda duruyor. Okumaya gayret ediyoruz. Yazarla berâber biz de Hicaz Seferi yapıyoruz sanki. Demek ki, kitapla da hicret edilebiliyormuş gibisinden düşünceler geliyor aklımıza!

Her neyse, yazarın 28 Aralık 1905’ten 11 Nîsan 1906’ya kadar yer yer gemilerle, yer yer deve üzerinde yaptığı Hac yolculuğunu, anı ve gözlemlerini anlatan, ayrıca “Suriye ve Filistin’de Cevelânım” adlı eseri de ilâve edilen kitapta müellifin, gerek kendi çektiği ve gerek o zamanki kartpostal ve gazetelerden elde ettiği kitabı daha da değerli kılan, 100 sene öncesine âit  260 adet fotoğraf bulunuyor.

 

Sonra, şu sıralar Hacı Dâvet programları, ziyâretler, Kâbe, Medîne, Hicaz ilâhileri. Mâlum Zilhicce, Hac ayı olduğu için bu adı almıştır. Hac’la noktalanan hicrî yıl Muharrem’le başlıyor. Muharrem de, Zilhicce de ümmetin birlik-berâberlik, kardeşlik ayları. Aşûre yemeği, çok çeşitle meydana gelen tadı, Hac da tüm insan renk, bölge ve ırklarının bir araya gelmesiyle taçlanan rengârenk bir barış ve kardeşlik havasını yansıtıyor.

 

İslâm inancı, medeniyeti ve târihinde önemli yeri bulunan hicret olayı da tam bu ikisi arasında cereyân ediyor. Yâni, Aşûre tadı ve Kerbelâ şuuruyla başlayan yıl, tüm ümmetin dünyânın dört bir tarafından akın akın gelip tevhid ekseninde buluştuğu, kaynaştığı, görüştüğü, dertleştiği, aynı sofraya oturup aynı heyecanları paylaştığı, gözlerin aynı noktada, kâlplerin bir duyguyla attığı kutsal Hac süreciyle noktalanıyor.

İşte, Hac, Hicret derken Muharremle tekrar başladık. Ancak, bu noktada, bir soru sormamıza müsâde ediniz. Dünyâya, özellikle de bizim coğrafyamıza bakarak, şu ülkede ne kadar rahat olduğumuz kıyas bile kabul etmeyecek derecede açık. Öyle olduğu için ki, kendi yaşadıkları topraklarda barınamayan bir sürü kardeşimiz biz kardeşlerine güvenerek buralara gelmişler. Peki, bizim onlara bakışımız nasıl?

Elbette yardımlaşma, genel anlamda yapılıyor, milletimiz büyük millet; sağolsun, varolsun ama, özelde, ayağımıza gelmiş bu fırsata biz, bizâtihî nasıl bakıyoruz? Veyâ, bizim de başımıza benzer durumların gelmemesi için bir gayretimiz, en azından duâmız var mı? Dahası, Allâh’ın bu noktada bize yardım etmesi için bizim de bunun bir şükrânesi olarak onlara yardım etmemiz gerektiğini düşünebiliyor muyuz? Çünkü, MERHAMET ETMEYENE MERHAMET OLUNMAZ hadîsi ap-açık.

Yine, Efendimiz (SAV): "Güçsüz ve düşkünleri araştırıp bana getirin, (ihtiyaçlarını karşılayayım). Çünkü siz ancak içinizdeki güçsüzler sayesinde yardım görüyor ve rızıklandırılıyorsunuz." (Tirmizî, Cihad, 21/24)buyuruyor.

Hicret sonrası Mekke’den gelen müminlerle Medîneli kardeşleri arasında uygulanan olağanüstü yardımlaşma, paylaşım ve fedâkârlık örneğini bilmezden gelip, “Nereden geldiler, gitsinler?!” mi diyoruz yoksa?!

O zaman vay hâlimize! Zîrâ biz bu gün rahatsak, zamânında, yâni bin yıldır onlarla olan kardeşliğimizin karşılığıdır. Bu gün, o günlerdeki kader birliği ve dayanışmamızı hatırlamazsak, hep birlikte çok daha vahimlerine müncer oluruz Allâh korusun. Olup-biten tüm olaylara bu gözle de bakmamız inancımızın gereğidir. Eğer, müslümansak, besmele çekmekte tereddüt edeceğimiz işlere tevessül, hattâ duygu ve düşüncelere, tercihlere meyl'ederken çok çok iyi düşünmeliyiz!

Bil'vesîle tekrar, Hicrî 1437’nin, yukardaki duâlarla berâber, ümmetin ve insanlığın hayrına seyr’etmesini, hicret ve de onun doğal sonucu gerçekleşen, tüm çağlara örnek Muhâcir-Ensar şuuruyla yaşama gayretine bizleri muvaffak kılmasını, doğrularla berâber olma hassâsiyeti yanında, hepimizi dâimâ iyiliklere, güzelliklere hicret eder tarzda hareket etmeye yönlendirmesini Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ediyor, hiç bir ayrım yapmadan, cümle kardeşlere sevgiler, saygılar, sonsuz mutluluk dilekleri sunuyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.