Bölgemizin en hareketli günleri. Üzerine siyâseti de ekleyince insan hangi birini yazacağını şaşırıyor. Ramazandı, bayramdı derken Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin heyecanı kapladı her yeri. İlk defâ doğrudan halkın oylarıyla yapılan bu seçim hayırlısıyla sonuçlandı. Yöremiz, bölgemiz, ülkemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesîle olsun inşâllâh dedikten sonra köyümüze ilçemize, bağımıza-bahçemize dönmeye çalışalım inşâllâh. Evet, en önemli gündem fındık. Fiyatlar bir türlü istikrara ermiyor. Karadenizin hırçın zamanları gibi dalgalı. Daha bir taraf bahçelerdeyken, diğer taraf kuruttu ve pazara getirdi bile. Çoğunluksa satma işlemini bir ikinci emre kadar askıya aldı. Bir cümbüşdür gidiyor. Fındık üreticisi de bir hoş, alan da, satan da. Herkesde ayrı edâlar var. Allâh’ın verdiği nîmetle herkes Allâh’ın kullarına çalım peşinde. Alan satana, satan alana. Şöyle orta bir karar tutturma peşinde olan yok. Herkes birbirini, aynen dalda olduğu gibi yolaklama peşinde. Hakkına râzı olan yok. Gerçi öyle bir piyasa ki, hakkın ne olduğunu bilen yok. Bir curcunadır gidiyor. Öte yandan, her kes az oldu, yandı-bitti derken, milletin keyfi haddinden fazla yerinde. Bayramda, bahçelerde, harmanlarda atılan mermiler, 3 gün 3 gece süren düğünler almış başını gidiyor. İnsanların çoğu yazlıkçılara ve turistlere özenti peşinde. Kimse kendisi olmak istemiyor. Hep başkası, hep başkası. Çok kendi hâlimize kaldık. Kızı kendi hâline bırakırsan ya davulcuya, ya zurnacıya gidermiş. Biz de, özümüzün sözüne kulak asmamaya başlayalıberi neyin peşinde koştuğumuzun hiç farkında değiliz. Allâh korusun, bu gidişle nereye varacağımız sorusu, aklı başında olan herkesi ürkütüyor. Şu an freni patlamış otomobil gibi aşağıya doğru gidiyoruz. Kimileri uçtuğunu sansa da durum hiç de öyle değil. Kendine gelenlerden gayrısının hüsrandan kurtulma şansı yok. Rabbim toplu hüsranlardan muhâfaza eylesin. Çoluğuyla-çocuğuyla binilen bu dolmuş iyi bir dolmuş değil. Korkarız dolmuş sandığımız şey sonunda bomboşmuş ve de onun peşinde koşanlar boşuna koşmuş. Sevgili okurlar, gündem yoğun dedik ya, yazamadıklarımızın sıkıntısı da çok. Meselâ köyümüzün bayram programını yazamadım. İlki yapılan program çok güzel oldu. Aşağısıyla-yukarısıyla köyü bir araya getiren programın devamı gelecek inşâllâh. Alaaddin Ağabey Şayıb’ınini yazdı. Bizimki de en az o kadar güzel oldu yâni. Bir de etkinlikler var. Alaaddin Âbi yazacaktır. Şayıptaki Güreş. Muhtar Nurtay Yüksel bizzat gelip dâvet etmesine rağmen ve de çok istediğim hâlde, şartların elvermemesi sebebiyle katılamadım. Ancak katılanlardan dinlediğim kadarıyla mükemmel olmuş. Eymür’den katılanlar anlata anlata bitiremiyor. Hem katılım, hem organize, hem de sonuçları îtibârıyla. Televizyondan naklen verildiği şekliyle Tekwando müsâbakaları da güzel oldu. Her ikisi de şirin ilçemizin artı hânesine yazılacak bu programlar da oldukça hareketli ve bereketli sonuçlar getirdi. Başta Eymürlü komşumuz Savaş Çakmak olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyor, Îsâ başkanın himmetleriyle berâber artarak devâmını diliyoruz. Zâten bunlar da onun sportif kişiliğinin yansımaları biraz da diye düşünüyor, daha güzelleri ve kapsamlılarını bekliyoruz. Ulubey neden sportif faaliyetler ve organizelerle anılan daha hareketli bir MERKEZ olmasın? Neler olup bitiyor, bahçelerde neler oluyor, neler konuşuluyor, muhabbetler nasıl? Bunlar hep konu. Bir araya gelen köy komşularının hasret buluşmaları nasıl yansıyor? Köye gelen çocukların hareketleri. İlk koştukları yerler ve sordukları sorular. İşte bunlar başlı başına ele alınacak konular. Köylerin problemleri. Eymür’ü ortadan geçen Akdeniz-Karadeniz yolunun getirdikleri. Çoğalan kazâlar. Köyün bu bağlamda ve ilçe bağlamında beklentileri. Bunlar, inşâllâh yenileri öne geçmezse bir bir ele alınacak konular. Gâyemiz dertleşmek. Derdini söylemeyen dermanını bulmaz derler. Toplum olarak da dertleşeceğiz. Konuşacağız, anlaşacağız. Hep birlikte yardımlaşarak mutlu yaşayacağız. Tek başına mutluluk yok. Bakınız köye gelen herkes komşusuna koşuyor. Özlemiş. Çocuklar kayıp. Birbirini bulan bir koşu turluyor etrafı. Yalnız başına ve dertsiz mutluluk yok. Allâh kullarını kullarıyla imtihan ediyor. Bu anlamda dert bizim gerçek dermanımızdır. Fındık ta çok zor iş. Gitgide daha da ağır geliyor, onun için taa nerelerden gelip dörüp-dökülüyoruz ama, o dertle meşgul olmadan mutlu sonuca ulaşamıyorsunuz. Sonuçta her şeyin bir bedeli var. Sevgili okurlar, evet yörede bir hareket var. Hangisini yazacağımızı şaşırıyoruz. Bu da bir güzellik. Yeterki hareket olsun. Çünkü, hareketsiz bereket olmaz. Yeni ve güzel konularda buluşmak, dertleşerek sohbetleşmek ve de muhabbet üzre, kaynaşmış, kenetlenmiş, diri bir toplum olmak arzusu, ayrıca, her anlamda ve özellikle fındık bağlamında hayırlı ve bereketli bir dönem dileğiyle hepinize sevgiler ve saygılar sunuyoruz ves’selâm….