Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

EĞİTİM, NEREDEN NEREYE KADAR?

Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Yaklaşık 20 milyon çocuğumuz okul yollarında. İnşâllâh güzel şeyler öğrenirler, güzel eğitimler alıp, zarif görgüler elde ederler. Zümer Sûresi 9. Âyette buyurulduğu gibi; “HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” Nitekim, dînimizin ilk emrinin de “OKU” şeklinde olduğu hepimizin mâlumu. Dolayısıyla canımız-ciğerimiz çocuklarımız aldıkları eğitimle berâber, her şeyden önce, öncelikle kendileri, sonra da âile ve milletleri, memleketleri ve de tüm insanlık için hayırlı birer fert olurlar. Bu gâye ve ufukla yaşamak, bir şeyler öğrenip uygulamaya çalışmak bizler için olduğu kadar onlar için de oldukça önemli. Rabbimiz hepimize ve de cümle yavrularımıza nasîp etsin inşâllâh. Ve öğretmenlerimiz. Onlar eğitimin, öğretimin, milletin-memleketin, bizim ve de tüm insanlığın geleceğinin kilit taşları. Her şeyimiz onlara bağlı. Geleceğimiz, Allâh’ın izniyle onların elinde. Çünkü, geleceğimiz olan çocuklarımız onlara emânet. Artık her şey onların insaflarına kalmış. Özellikle şaşkınlığın, çizgiden çıkmışlığın, özünden kopmuşluğun, ne yaptığını bilmezliğin, gamsızlığın, başıboşluğun, ideâlsizliğin tavan yaptığı bir çağda çok önemli bir görev deruhte ettiklerinin farkında olmayan bir öğretmen düşünemiyoruz. Bu mânâda, öğretmenlerimize moral-motivasyon meyânında Atâ bin Meysere’ye âit bir sözü hatırlatmakta fayda mülâhaza ediyoruz: “En güvendiğim sağlam amelim, ilmi yaymak için yaptığım çalışmadır.” Eğitim-öğretim, rehberlik, ahlâkî örneklik niteliğindeki her iş ve davranışı bu kategoride değerlendirebiliriz. Dolayısıyla Rabbimiz, bu kutsal görevin hakkını vermede tüm eğitimcilerimiz ve biz anne-baba ve de tüm bireylerin yardımcısı olsun. Burada biz derken, birer ebeveyn olarak onlar için her fedâkârlığa hazır olduğumuz, varlık sebebimiz, geleceklerine dâir mutlu rüyâlar gördüğümüz biricik yavrularımızın îmanları, daha doğrusu bir nevî cennet ve cehennemleri onların vereceği örnek ve rûha bağlı olan öğretmenlerin değerinin bizler de farkında olmalıyız. Onlara güvenmeli, saygıda kusur etmemeli, anlamaya çalışmalı ve de başarıları için duâcı olmalıyız. Çünkü, onların başarısı hepimizin iyiliği mutluluğu demektir. Hem de, hem dünyâda hem de âhirette. Bu, aynı zamanda şu anlama geliyor ki, çocuklarımıza karşı olumlu davranışlarımızı ve buna bağlı olarak onların sözlerini abartarak öğretmenleri küçümser tavırlar sergilememeliyiz. Eğitim bir disiplin işidir. Okul sosyal bir alandır ve kendince kuralları vardır. Özlediğimiz eğitimin sağlıklı yürümesi öğrencilerin genel disiplininin tesisine bağlıdır. Bunu sağlamak adına alınan kimi tedbirler, evdeki gibi davranmak isteyen çocuklarımıza ağır gelebiliyor. Velî de burada, benim çocuğum da benim çocuğum deyip abartarak diğer çocukların eğitimine halel getirecek davranışlarına müdâhale eden öğretmenlere karşı kırıcı olmamalıdır. “Çocuğum için, değil öğretmeni kırmak, dünyâyı yakarım!” havası çocuğun da iyiliğine değildir. Dolayısıyla, eğitim sâdece okulların üstüne atılıp kenara çekilip seyr’edilecek sıradan bir iş değildir. Bu anlamda okul-âile işbirliğinin önemi kadar, basın-yayın, genel ahlâkî durumun, algı ve telâkkîlerin de önemi büyüktür. Kısaca eğitim komplike bir iştir. Son sözümüz şu: “Bir çocuğun en büyük düşmanı; kendisine Allâh’ı anlatmayan, tanıtmayan ve sürekli dünyâda yaşayacakmış gibi yetiştiren anne-babadır.” Yeni eğitim-öğretim yılı, başta ümit çiçeklerimiz, göz nurlarımız çocuklarımız olmak üzere tüm öğretmenlerimiz, velîlerimiz, milletimiz-memleketimiz ve de insanlık âlemi için hayırlı olsun derken, cümleyi sevgi ve de saygıyla selâmlıyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 19 September 2017 - Tuesday

EĞİTİM, NEREDEN NEREYE KADAR?

Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Yaklaşık 20 milyon çocuğumuz okul yollarında. İnşâllâh güzel şeyler öğrenirler, güzel eğitimler alıp, zarif görgüler elde ederler. Zümer Sûresi 9. Âyette buyurulduğu gibi; “HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” Nitekim, dînimizin ilk emrinin de “OKU” şeklinde olduğu hepimizin mâlumu.

Dolayısıyla canımız-ciğerimiz çocuklarımız aldıkları eğitimle berâber, her şeyden önce, öncelikle kendileri, sonra da âile ve milletleri, memleketleri ve de tüm insanlık için hayırlı birer fert olurlar. Bu gâye ve ufukla yaşamak, bir şeyler öğrenip uygulamaya çalışmak bizler için olduğu kadar onlar için de oldukça önemli. Rabbimiz hepimize ve de cümle yavrularımıza nasîp etsin inşâllâh.

Ve öğretmenlerimiz. Onlar eğitimin, öğretimin, milletin-memleketin, bizim ve de tüm insanlığın geleceğinin kilit taşları. Her şeyimiz onlara bağlı. Geleceğimiz, Allâh’ın izniyle onların elinde. Çünkü, geleceğimiz olan çocuklarımız onlara emânet. Artık her şey onların insaflarına kalmış. Özellikle şaşkınlığın, çizgiden çıkmışlığın, özünden kopmuşluğun, ne yaptığını bilmezliğin, gamsızlığın, başıboşluğun, ideâlsizliğin tavan yaptığı bir çağda çok önemli bir görev deruhte ettiklerinin farkında olmayan bir öğretmen düşünemiyoruz.

Bu mânâda, öğretmenlerimize moral-motivasyon meyânında Atâ bin Meysere’ye âit bir sözü hatırlatmakta fayda mülâhaza ediyoruz:

“En güvendiğim sağlam amelim, ilmi yaymak için yaptığım çalışmadır.” Eğitim-öğretim, rehberlik, ahlâkî örneklik niteliğindeki her iş ve davranışı bu kategoride değerlendirebiliriz. Dolayısıyla Rabbimiz, bu kutsal görevin hakkını vermede tüm eğitimcilerimiz ve biz anne-baba ve de tüm bireylerin yardımcısı olsun.

Burada biz derken, birer ebeveyn olarak onlar için her fedâkârlığa hazır olduğumuz, varlık sebebimiz, geleceklerine dâir mutlu rüyâlar gördüğümüz biricik yavrularımızın îmanları, daha doğrusu bir nevî cennet ve cehennemleri onların vereceği örnek ve rûha bağlı olan öğretmenlerin değerinin bizler de farkında olmalıyız. Onlara güvenmeli, saygıda kusur etmemeli, anlamaya çalışmalı ve de başarıları için duâcı olmalıyız. Çünkü, onların başarısı hepimizin iyiliği mutluluğu demektir. Hem de, hem dünyâda hem de âhirette.

Bu, aynı zamanda şu anlama geliyor ki, çocuklarımıza karşı olumlu davranışlarımızı ve buna bağlı olarak onların sözlerini abartarak öğretmenleri küçümser tavırlar sergilememeliyiz. Eğitim bir disiplin işidir. Okul sosyal bir alandır ve kendince kuralları vardır. Özlediğimiz eğitimin sağlıklı yürümesi öğrencilerin genel disiplininin tesisine bağlıdır. Bunu sağlamak adına alınan kimi tedbirler, evdeki gibi davranmak isteyen çocuklarımıza ağır gelebiliyor. Velî de burada, benim çocuğum da benim çocuğum deyip abartarak diğer çocukların eğitimine halel getirecek davranışlarına müdâhale eden öğretmenlere karşı kırıcı olmamalıdır. “Çocuğum için, değil öğretmeni kırmak, dünyâyı yakarım!” havası çocuğun da iyiliğine değildir.

Dolayısıyla, eğitim sâdece okulların üstüne atılıp kenara çekilip seyr’edilecek sıradan bir iş değildir. Bu anlamda okul-âile işbirliğinin önemi kadar, basın-yayın, genel ahlâkî durumun, algı ve telâkkîlerin de önemi büyüktür. Kısaca eğitim komplike bir iştir.

Son sözümüz şu: “Bir çocuğun en büyük düşmanı; kendisine Allâh’ı anlatmayan, tanıtmayan ve sürekli dünyâda yaşayacakmış gibi yetiştiren anne-babadır.”

Yeni eğitim-öğretim yılı, başta ümit çiçeklerimiz, göz nurlarımız çocuklarımız olmak üzere tüm öğretmenlerimiz, velîlerimiz, milletimiz-memleketimiz ve de insanlık âlemi için hayırlı olsun derken, cümleyi sevgi ve de saygıyla selâmlıyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.