Nicedir mûtad gündemlerimize pek giremedik. Buna, her şeyin rutinleşmesi yanında, özellikle şu sıralar yakın çevreden vefatların yol açtığını söyleyebiliriz. Gerçi, ölüm de en az hayat kadar yalın bir gerçek ve de gündemlerin en başında bulundurulması gereken bir vâkıadır ama, acı üzerine bir de yazmak, konuşmak işi daha da katmerlendiriyor. Sonuçta tâziye 3 gündür. Olayı fazla uzatmanın din açısından bir anlamı yok. Dünyâ açısından zâten yok. Ancak biz, kimi zaman bir vefâ, veyâ tesellî, bâzen de bir ibret olmak, ya da not düşmek düşüncesiyle zaman zaman yazmaya, olayı değerlendirmeye çalışıyoruz.
Bu ayın 19’unda, Ordu’nun bir güzel adamı Nâmık ALTAŞ’ı (63) uğurladık. 23’ünde, Mesut BAŞ arkadaşımızın Antalya’da geçirdiği trafik kazâsında hayâtını kaybeden biricik oğlu Mert’i(24). Derken, 26’sında da Ordu iş dünyâsının önemli isimlerinden İsmet ŞENOCAK Amcayı(79). En son da, geçtiğimiz Cumartesi günü Şıhlar’da cenâzesine katıldığımız Avni ÖZDEMİR Dedeyi(90). Burada ikindide de muhtar Sezgin AKYILDIZ’ın âilesinden, cenâzesi Almanya’dan gelecek olan bir başka kişi toprağa verilecekti. Her yerde böyle birbiri ardından cenâzeler. Rabbimiz cümleye hayırlı ölümler versin ve de ganî ganî rahmet ve mağfiretiyle muâmele eylesin.
İçlerinde genç olanlar, orta yaşta ve de oldukça ileri yaşta olanlar vardı. Ama, yaş kaç olursa olsun hepsinde de ayrılığın hüznünü hissediyorsunuz. Özellikle genç ve ânî ölümlerde feryatlar, figânlar önü alınamaz bir hâl arz ediyor. Aslında ölümün erkeni, geci yok. Bütün ölümler, Allâh’ın takdir ettiği sâniyede gerçekleşiyor. Lâkin, insanoğlu bu sırra vâkıf olmadığı için, nice hayyâllerle süslediği geleceğine giden yolda sürprizlerle karşılaşınca bocalayabiliyor. Rabbimiz, her Âmenerrasûlü okuyuşta dillendirildiği gibi kimselere tâkat getiremeyeceği yükler yüklemesin. Eğer yüklerse de sabır ve de metânetini ihsân eylesin. Bu dünyâda verdiği ayrılığı, öbür dünyâda, sonsuz âlemde sevdiklerine vuslat şekliyle netîcelendirmeyi cümleye nasîp eylesin inşâllâh. Âmin.
Bu arada, Ocak’tan bu yana ilçemizde görev yapan Kaymakamımız Sn. Ahmet Turan ERDEM Bey’in Ulubey’den ayrıldığını öğrendik. Yolu ve bahtı açık olsun. Şimdi yerine, duyduğumuz ve de basından tâkip edebildiğimiz kadarıyla, yine genç, idealist, çalışkan, ümit bürokratlarımızdan Kabadüz Kaymakamımız Sayın Mustafa Uğur ÖZERDEN’in vekâlet edeceği konuşuluyor. Öncekileri çok hatırlamıyoruz ama, son üç isim îtibârıyle Ulubey bu anlamda şanslı bir ilçe. İnşâllâh yeni gelecekler de ilçemiz ve hepimiz için hayırlı olur. Bekleyeceğiz, göreceğiz; inşâllâh daha önce örneğini verdiğimiz şekliyle, ilçemiz, halkımız, kültürümüz, irfânımız, gençliğimiz, geleceğimiz adına tanışma imkânı da bulacağız.
Bir yer için öncü konumundaki kişiler çok önemlidir. Ülkeler için liderler neyse, mahallî yöneticiler de yöre halkı için odur. Çok şükür ki, son yıllarda ülkemiz olduğu kadar illerimiz ve de ilçelerimiz de, bu anlamda halkına yakın, görev bilinci ve disipliniyle hareket eden, bilgili, birikimli, faal yöneticilerimiz tarafından idâre edilmenin bahtiyârlığını yaşıyorlar. Hepimiz bundan mutluyuz. Rabbimiz sayılarını çoğaltsın inşâllâh.
İlçeden biraz çıkıp şöyle arâziye de açılalım isterseniz. Cenâzeler ve çeşitli ziyâretler dolayısıyla Şıhlar, Çongara, Şuayip, Saraycık, Bayramlı, Sağırlı gittik. En son Pazar Eymür’deydik. Mâlum, gider gitmez, daha eve girmeden meyveleri yokluyoruz. Şöyle bir kolaçandan sonra sepeti de yanımıza alıp tamâmını dolaşıyoruz. Önce silkeleyip yere döküyoruz. Sonra da alınabilirleri topluyoruz. Şu sıralar çok yerlerde incir savmış vaziyette. Meselâ bizim aşağı köyde. Şayıp gibi yerlerde. Biz biraz yukardayız ve bir tarafımız kuzeye baktığından deniz rüzgârı alıyor. Geç kalma bundan olsa gerek.
Gelecek haftaya da bir gıdık çıkarabilir miyiz bilemiyoruz. Üzümler de öyle. Onlar da savma seyrinde. Ama bu defâ hurmalar olma meylinde. Bir tâne bılkımış vardı. onu koparıp aldık. Haftaya olgunlaşma iyice kendini belli edecektir. Aşağı köylerde şimdiden olgunlaşmış olsa gerektir. Nitekim, Şayıp’a geçerken, Çatalkaya Köprüsü, dolayısıyla yeni kurulacak OSB’ne yakın kısımlarda bol miktarda bulunan hurma ağaçlarında meyvelerin nar gibi kızarmış, olgunlaşma kıvâmına gelmiş olduğu gözüküyordu.
OSB dedik te; inşâllâh bir an önce gerçekleşir. Köprü ve tünelle berâber, Dereyolu havzasında bulunmanın avantajıyla bölgeye bir güzellik ve bereket katacaktır. Bunda şüphe yok. Nitekim Ulubey YORUM Gazetemizin geçen manşeti; ULUBEY’İN GÖZÜ OSB’DE şeklindeydi. Projenin bir an önce ikmâl ve de hayâta geçirilmesini, büyük bir heyecan ve ümitlerle bekliyoruz.
Bu günlük te bu kadar sevgili dostlar. Bir yanda sonbahar son hızında. Yapraklar dökülüyor. Kimi canlar da onlara eşlik ediyor. Hepsi de geldikleri toprağa uçuyorlar. Diğer yandan meyveler devşiriliyor. Onlar da topraktan. Sanki, toprağa girmeye korkmayın, orada da meyveler, yapraklar, çiçekler var der gibi. İnşâllâh, yerin üzerinde meyveler devşirdiğimiz gibi, altında da devşirmek hepimize, tüm sevdiklerimizle berâber nasîp olması dilek, arzu ve temennîsiyle cümleye sevgiler, saygılar ves’selâm…