Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

DÖKÜLEN YAPRAK SAVRULAN GÜNDEM

Geçen haftaydı; bu yağışlı ve soğuk havaların öncesiydi. Otogar’ın oradan geçerken, çevre banklarda oturup sohbet eden ihtiyâr amcalar gördüm. Hoşuma da gitmedi değil. Hasret kalmışız, çocukluğumuzda hep şâhit olduğumuz Anadolu tarzı, cıvıl cıvıl toplum manzaralarına. Burada lâf, muhabbet gırla görünüyordu. Sanırım vakit yakındı. Ezanı bekliyorlardı. Nükte deminde,  kendi âlemlerinde kendilerinden geçmiş gibiydiler. Sohbetin tadı yüzlerinde tebessüm, hâllerinde neşe olarak şavkıyordu. Bir yandan da, fırtına habercisi rüzgârların kopardığı yapraklar, başları üzerinden kaldırımlara doğru beşer-onar savrulup sürüklenirken havaya ayrı bir letâfet katıyordu. Şu sıra, ölümler gibi yaprak dökümleri de çoğalmıştı oldukça. Diğer yandan, kimi o yana, kimi bu yana gelip-giden insanlar, koşuşturan çocuklar, ellerinde bavulları dolaşan yolcular da yapraklar gibi bir yerlerden bir yerlere göçün telâşını yansıtıyorlardı âdetâ. Gel gelelim, bu dökülenler aslında, ağaçların olduğu kadar senin, benim, bizim, hepimizin ömür yapraklarıydı aynı zamanda. Şu kadarı var ki, tüm bunlar kaybolmayıp varıp bir yerde birikecekler. Ya Tûbâ, ya da zakkum ağacının yaprakları olacaklar. Rabbimiz cümlemizin sonsuzluğunu gül ü gülşen eylesin inşâllâh. Âmin. GENÇ ÖLÜMLER, ACI GERÇEKLER... Ölümler dedik, yaprak dökümleri dedik de hakîkâten öyle. Ardı-arkası gelmiyor. Daha önceleri benzerlerine çok katıldık. En son, geçtiğimiz cumâ günü Gülyalı Hoşköy’deki cenâze en ibretlik olanıydı. Bu defâ bir genç kız; lise 3 talebesi. Annesi-babası alt katta ve onu dersiyle meşgûl biliyorken yukarı çıkınca çocuklarının kendini odanın kapısına, büyükannesinin dokuduğu kolanla asmış olduğu cesediyle karşılaşıyorlar. Ne acı bir şey. Allâh(cc) sabır versin. Kimselere yaşatmasın. Hepimize de ibret almayı nasîp eylesin. Şu sıralar buna benzer genç ölümleri bayağı çoğaldı. Hayra alâmet değil. Her şeyler iyi gidiyor, hayat şartları güzelleşti, yollar, köprüler, hava alanları, hanlar-hamamlar, telefonlar, televizyonlar, köşkler-saraylar derken, gençler bunların hiç birine aldırmadan kendi irâdeleriyle dünyâlarını göz kırpmadan değiştiriyorlar. Daha doğrusu böyle elîm bir sona sürükleniyorlar. Demek ki, bir yerlerde bir şeylerin ters gittiği, ya da eksik kaldığı ortada. Bir an önce bir şeyler yapılmalı. Gençlere yazık olduğu kadar bizlere, ülkeye yazık. Dünyâmızdan ziyâde âhiretimizin durumu bizi düşündürüp titretmeli. Allâh (CC) sonumuzu hayr’eylesin. Âmin. Sevgili okurlar! Her günü dünü aratan yoğun gündemlerle geçen bir yılın son haftasındayız. Dünyâ koptu gidiyor ürkütücü bir meçhûle doğru. Kıtamızda, bölgemizde, ülkemizde, yakın çevremizde hızlı bir sürükleniş, ahlâkî bir savruluş söz konusu. Rabbimiz bu hengâmede cümlemize, kendi özüne mukayyet kalabilmeyi, hak dâvâsında sâbitkadem olmayı, üzerine terettüp eden sorumlulukları bilerek tâkip edebilmeyi nasip eylesin inşâllâh. ŞİRİN İLÇE, GÜZEL ADIMLAR... İlçemize gelirsek; Ulubey 2018’e yeni Hastâne, Meslek Yüksek Okulu, toki evleri, çevre yolu projeleriyle giriyor. Kimi başlamış devam ediyor, kiminin imzaları atıldı, yolda. Hepsi de güzel ve de ilçenin çehresini değiştirecek, bahtını açacak nitelikte. Bir de çok amaçlı külliye niteliğinde merkez câmi projesi var ki, onun da bu yıl şekilleneceğini umuyoruz. Ancak, şehrin mânevî, kültürel havasını, sosyâl manzarasını belirleyecek, siluetini oturtacak, ufkuna şiiriyet katacak olan yapı bu eser olacaktır. Bundan dolayı câmiin yeri, konumu, mîmârî şekli, estetik ve de ergonomik boyutu çok önemli. Bu noktada genelde yapılan, para çokluğunun getirdiği acelecilik ve siyâsal gücün verdiği kayıtsızlıkla, danışmadan, görüşmeden hayâta geçirilen uygunsuz projelerin şehrin bağrına ur gibi oturması oluyor. Bu noktada çok kötü örnekler var. Hem paralar sorumsuzca harcanıyor, netîcede de rahatlatıcı, sadra şifâ bir şey çık çıkmıyor ortaya. Buna dikkât etmek lâzım. İnşâllâh edilir. 2018 Ulubey’inden bunu bekliyoruz. Bu noktadaki düşüncelerimizi, örneklerle karşılaştırarak ilerde daha da detaylandıracağız inşâllâh. Günler, gündemler hakîkâten çok yoğun geçiyor. Konferanslar, dâvetler, ziyâretler, siyâset, Kudüs, Ortadoğu, ekonomi, fındık, bölgesel savaşlar, cinâyetler, âileler, dramlar vs. vs. Her şey hepimizin gözü önünde. Her insan bir şeyler yapmak, söylemek istiyor. Lâkin, hepsini yazmak, değerlendirmek, konuşmak, hattâ satır başlarıyla dahî zikretmek mümkün değil. Bu, hepimiz için böyle. PROF. DR. SÂDIK KILIÇ İLK MİSÂFİRİMİZ Ancak biz müsâdenizle son olarak birini paylaşmadan geçemeyeceğiz. Yürütmekte olduğumuz TDED Ordu Şûbesi yeni yönetimi bir yandan yeni adresine taşınırken, geçen sabah yaptığı ilk toplantıda aldığı kararla berâber, bu çarşamba günü(yarın) akşam saat 20:00'de Ordu Gazi Halk Kütüphânesi Salonunda, Prof. Dr. Sâdık KILIÇ'ı ağırlayacak. Yöremizin olduğu kadar, ülkemizin de bir değeri olan, uluslararası çapta ilim adamımız hocamızı dinlemeye hepinizi buradan dâvet ediyor, orada görüşmeyi umuyoruz. İnşâllâh iyi bir başlangıç olacak. Faaliyetlerimizi, başta Ulubey olmak üzere diğer ilçelerimize de ulaştırmayı düşünüyoruz. Bu arada, artık sözü bağlarken, 2018’in hepimiz için derlenme-toparlanmalara, Ordumuz-yurdumuz, dünyâmız ve de özellikle âhiretimiz için iyiliklere güzelliklere vesîle olması temennîsiyle cümleye sevgiler, saygılar, sevdikleriyle berâber sıhhat-âfiyet, sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyor, güzel günlerde tekrar tekrar buluşmak ümîdiyle Allâh'a emânet olunuz sevgili dostlar ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 26 December 2017 - Tuesday

DÖKÜLEN YAPRAK SAVRULAN GÜNDEM

Geçen haftaydı; bu yağışlı ve soğuk havaların öncesiydi. Otogar’ın oradan geçerken, çevre banklarda oturup sohbet eden ihtiyâr amcalar gördüm. Hoşuma da gitmedi değil. Hasret kalmışız, çocukluğumuzda hep şâhit olduğumuz Anadolu tarzı, cıvıl cıvıl toplum manzaralarına. Burada lâf, muhabbet gırla görünüyordu. Sanırım vakit yakındı. Ezanı bekliyorlardı. Nükte deminde,  kendi âlemlerinde kendilerinden geçmiş gibiydiler. Sohbetin tadı yüzlerinde tebessüm, hâllerinde neşe olarak şavkıyordu.

Bir yandan da, fırtına habercisi rüzgârların kopardığı yapraklar, başları üzerinden kaldırımlara doğru beşer-onar savrulup sürüklenirken havaya ayrı bir letâfet katıyordu. Şu sıra, ölümler gibi yaprak dökümleri de çoğalmıştı oldukça.

Diğer yandan, kimi o yana, kimi bu yana gelip-giden insanlar, koşuşturan çocuklar, ellerinde bavulları dolaşan yolcular da yapraklar gibi bir yerlerden bir yerlere göçün telâşını yansıtıyorlardı âdetâ.

Gel gelelim, bu dökülenler aslında, ağaçların olduğu kadar senin, benim, bizim, hepimizin ömür yapraklarıydı aynı zamanda. Şu kadarı var ki, tüm bunlar kaybolmayıp varıp bir yerde birikecekler. Ya Tûbâ, ya da zakkum ağacının yaprakları olacaklar. Rabbimiz cümlemizin sonsuzluğunu gül ü gülşen eylesin inşâllâh. Âmin.

GENÇ ÖLÜMLER, ACI GERÇEKLER...

Ölümler dedik, yaprak dökümleri dedik de hakîkâten öyle. Ardı-arkası gelmiyor. Daha önceleri benzerlerine çok katıldık. En son, geçtiğimiz cumâ günü Gülyalı Hoşköy’deki cenâze en ibretlik olanıydı. Bu defâ bir genç kız; lise 3 talebesi. Annesi-babası alt katta ve onu dersiyle meşgûl biliyorken yukarı çıkınca çocuklarının kendini odanın kapısına, büyükannesinin dokuduğu kolanla asmış olduğu cesediyle karşılaşıyorlar. Ne acı bir şey. Allâh(cc) sabır versin. Kimselere yaşatmasın. Hepimize de ibret almayı nasîp eylesin.

Şu sıralar buna benzer genç ölümleri bayağı çoğaldı. Hayra alâmet değil. Her şeyler iyi gidiyor, hayat şartları güzelleşti, yollar, köprüler, hava alanları, hanlar-hamamlar, telefonlar, televizyonlar, köşkler-saraylar derken, gençler bunların hiç birine aldırmadan kendi irâdeleriyle dünyâlarını göz kırpmadan değiştiriyorlar. Daha doğrusu böyle elîm bir sona sürükleniyorlar. Demek ki, bir yerlerde bir şeylerin ters gittiği, ya da eksik kaldığı ortada. Bir an önce bir şeyler yapılmalı. Gençlere yazık olduğu kadar bizlere, ülkeye yazık. Dünyâmızdan ziyâde âhiretimizin durumu bizi düşündürüp titretmeli. Allâh (CC) sonumuzu hayr’eylesin. Âmin.

Sevgili okurlar! Her günü dünü aratan yoğun gündemlerle geçen bir yılın son haftasındayız. Dünyâ koptu gidiyor ürkütücü bir meçhûle doğru. Kıtamızda, bölgemizde, ülkemizde, yakın çevremizde hızlı bir sürükleniş, ahlâkî bir savruluş söz konusu. Rabbimiz bu hengâmede cümlemize, kendi özüne mukayyet kalabilmeyi, hak dâvâsında sâbitkadem olmayı, üzerine terettüp eden sorumlulukları bilerek tâkip edebilmeyi nasip eylesin inşâllâh.

ŞİRİN İLÇE, GÜZEL ADIMLAR...

İlçemize gelirsek; Ulubey 2018’e yeni Hastâne, Meslek Yüksek Okulu, toki evleri, çevre yolu projeleriyle giriyor. Kimi başlamış devam ediyor, kiminin imzaları atıldı, yolda. Hepsi de güzel ve de ilçenin çehresini değiştirecek, bahtını açacak nitelikte.

Bir de çok amaçlı külliye niteliğinde merkez câmi projesi var ki, onun da bu yıl şekilleneceğini umuyoruz. Ancak, şehrin mânevî, kültürel havasını, sosyâl manzarasını belirleyecek, siluetini oturtacak, ufkuna şiiriyet katacak olan yapı bu eser olacaktır. Bundan dolayı câmiin yeri, konumu, mîmârî şekli, estetik ve de ergonomik boyutu çok önemli.

Bu noktada genelde yapılan, para çokluğunun getirdiği acelecilik ve siyâsal gücün verdiği kayıtsızlıkla, danışmadan, görüşmeden hayâta geçirilen uygunsuz projelerin şehrin bağrına ur gibi oturması oluyor. Bu noktada çok kötü örnekler var. Hem paralar sorumsuzca harcanıyor, netîcede de rahatlatıcı, sadra şifâ bir şey çık çıkmıyor ortaya. Buna dikkât etmek lâzım. İnşâllâh edilir. 2018 Ulubey’inden bunu bekliyoruz. Bu noktadaki düşüncelerimizi, örneklerle karşılaştırarak ilerde daha da detaylandıracağız inşâllâh.

Günler, gündemler hakîkâten çok yoğun geçiyor. Konferanslar, dâvetler, ziyâretler, siyâset, Kudüs, Ortadoğu, ekonomi, fındık, bölgesel savaşlar, cinâyetler, âileler, dramlar vs. vs. Her şey hepimizin gözü önünde. Her insan bir şeyler yapmak, söylemek istiyor. Lâkin, hepsini yazmak, değerlendirmek, konuşmak, hattâ satır başlarıyla dahî zikretmek mümkün değil. Bu, hepimiz için böyle.

PROF. DR. SÂDIK KILIÇ İLK MİSÂFİRİMİZ

Ancak biz müsâdenizle son olarak birini paylaşmadan geçemeyeceğiz. Yürütmekte olduğumuz TDED Ordu Şûbesi yeni yönetimi bir yandan yeni adresine taşınırken, geçen sabah yaptığı ilk toplantıda aldığı kararla berâber, bu çarşamba günü(yarın) akşam saat 20:00'de Ordu Gazi Halk Kütüphânesi Salonunda, Prof. Dr. Sâdık KILIÇ'ı ağırlayacak. Yöremizin olduğu kadar, ülkemizin de bir değeri olan, uluslararası çapta ilim adamımız hocamızı dinlemeye hepinizi buradan dâvet ediyor, orada görüşmeyi umuyoruz. İnşâllâh iyi bir başlangıç olacak. Faaliyetlerimizi, başta Ulubey olmak üzere diğer ilçelerimize de ulaştırmayı düşünüyoruz.

Bu arada, artık sözü bağlarken, 2018’in hepimiz için derlenme-toparlanmalara, Ordumuz-yurdumuz, dünyâmız ve de özellikle âhiretimiz için iyiliklere güzelliklere vesîle olması temennîsiyle cümleye sevgiler, saygılar, sevdikleriyle berâber sıhhat-âfiyet, sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyor, güzel günlerde tekrar tekrar buluşmak ümîdiyle Allâh'a emânet olunuz sevgili dostlar ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.