bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

BİZLER, SİZLER, YAZILARIMIZ...

Sevgili okurlar. Her hafta bir şeyleri sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Dereden tepeden, oradan buradan duyduklarımızı, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, duygu ve düşüncelerimizi derleyip-toparlayıp kendimizce bir buket yapıp sizlere sunuyoruz. Doğrusu, nasıl karşıladığınız konusunda pek bir fikir sâhibi de olamıyoruz. Aslında, bunu merak ta etmiyor değiliz. Biz kendimizce, yaptığımız işin doğru olduğuna inandığımızdan, nasıl olsa okuyucu olumsuzluk durumunda bunu bir şekilde bize yansıtır diye düşündüğümüzden bir çizgi tutturmuş yürüyoruz. Ancak bugün, bu mevzûyu biraz irdeleyelim mi, ne dersiniz? Bu yürüyüş, sizler için nasıl oluyor bilmiyoruz ama, bizim için iyi olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, bir nevî, kendi ajandamızın izdüşümü niteliğinde bir günlük mâhiyetinde oluyor yazdıklarımız genellikle. Buna dâir olumlu tepkiler de almıyor değiliz. Gezi özetlerimizle alâkalı benzer yazı istekleri, daha çok gezin, gözlemlerinizi bizimle paylaşın  şeklinde talepler düşmüyor değil yorum sütunlarına. Bu da bizim için teşvik edici, cesâretlendirici oluyor. Biz de, bu yazıların, yaşadığımız çağın sayfalara yansıyan izleri olduğunu düşünüyor, geleceğe düşülen notlar olarak görüyor ve öteden beri bu telakkîyle berâber bunları sizlerle paylaşıyoruz. Yoksa, hiçbir şeyi lâf olsun diye yazdığımız yok. Zîrâ bu, en azından mâlâyânîye girer ki, uzak durmamız gereken bir husustur. Çünkü, Efendimiz (SAV); “Kişinin, ne dünyâsına ne ahretine faydası olmayan boş şeyleri (Mâlâyânî işleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.” buyuruyor. Tabiî, şöyle bir durum da var ki, herkesin ihtiyâcı ve talepleri, hoşlandığı ya da öncelik verdiği konular farklıdır; bu noktada her kes her şeyi beğenecektir diye bir şey de yok. Olamaz da. Herkes farklı bir insandır. Her insan da farklı bir dünyâdır. Redleri, kabulleri, duyguları, düşünceleri, telakkî ve yaklaşımları farklıdır. Yedikleri, içtikleri, hoşlandıkları, beğenileri farklıdır. Dolayısıyla, bu noktada denilecek şey de şudur ki, herkes beğendiği konularla ilgilenir, diğerlerini geçer. Sonuçta, en azından başlıklar ilk anda, içerik ve konular hakkında ipucu veriyor büyük ölçüde. Yazacak şey hakîkâten çok. Dün köye gittik meselâ. Orada gördüklerimiz, duyduklarımız. Geçen akşam Akyazı câmiinde tevâfuk eden Iraklı 6 kişilik bir âile. Yeni gelmişler, yerleşme peşindeler. Onlarla konuşmalarımız, insanların onlara ilgileri ve yardım etmek için koşuşturmaları. Anlattıkları şeyler. Sâdece o başlı başına bir yazı olarak yetip artıyor. İşte gazetemiz. Ele aldığı konular, verdiği haberler. Gazetenin Ulubey için taşıdığı anlam ve önem. Yazarlarımız ve yazıları. Hepsi ayrı ayrı değerlendirilebilecek güzel konular. İnşâllâh onlara da sıra gelecektir. Ama, haftada bir olunca, ancak hafta boyu yaşadıklarımızın çok çok özeti niteliğinde şeyler çıkıyor ortaya ve oradan da öteye gidemiyoruz. Bu arada şunu da belirtelim ki, bu yazılara dâir Fehmi VAROL Hocamızdan hep olumlu tepkiler alıyoruz. Katıldığımız kimi düğün, cenâze gibi yerlerde karşılaştığımız yazılarımıza dâir olumlu tepkiler bizi elbette motive ediyor. Özellikle köye dâir, eski geleneklerimize dâir yazılarımız bu noktada öne çıkarıyor. Sizlerden de değerlendirmeler almak isteriz aslında. Bu yazılarımıza da yön verir ve de faydalı olur inşâllâh diye düşünüyoruz. Ya da ele alınabilecek farklı konular olabilir… Gördüğünüz gibi, haftada birlik köşemizde, hepsini de sizlerle paylaşmak isteyip hangisini yazacağımızı şaşırınca böyle bir genel gezinti çıkıyor ortaya hemen hemen dâimâ. Dolayısıyla, bizleri bu mânâda mâzur görmenizi, beklentileriniz konusunda da mütâlaalarınızla bizleri yönlendirebileceğinizi söylemek istiyoruz.  Bu günlük te böyle ve de bu kadar diyor, yine görüşmek, yine konuşmak, yine dertleşmek ve iyilikleri-güzellikleri paylaşmak dileğiyle hepinizi sevgi ve saygıyla selâmlıyor, sevdiklerinizle, ülkemiz ve tüm insanlarımızla berâber idrâk edeceğimiz sonsuz mutluluk temennîlerimizi, Mevlâ’dan lûtfunu niyaz ederek arz ediyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 17 Şubat 2015 - Salı

BİZLER, SİZLER, YAZILARIMIZ...

Sevgili okurlar. Her hafta bir şeyleri sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Dereden tepeden, oradan buradan duyduklarımızı, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, duygu ve düşüncelerimizi derleyip-toparlayıp kendimizce bir buket yapıp sizlere sunuyoruz. Doğrusu, nasıl karşıladığınız konusunda pek bir fikir sâhibi de olamıyoruz. Aslında, bunu merak ta etmiyor değiliz. Biz kendimizce, yaptığımız işin doğru olduğuna inandığımızdan, nasıl olsa okuyucu olumsuzluk durumunda bunu bir şekilde bize yansıtır diye düşündüğümüzden bir çizgi tutturmuş yürüyoruz. Ancak bugün, bu mevzûyu biraz irdeleyelim mi, ne dersiniz?

Bu yürüyüş, sizler için nasıl oluyor bilmiyoruz ama, bizim için iyi olduğunu düşünüyoruz. Çünkü, bir nevî, kendi ajandamızın izdüşümü niteliğinde bir günlük mâhiyetinde oluyor yazdıklarımız genellikle. Buna dâir olumlu tepkiler de almıyor değiliz. Gezi özetlerimizle alâkalı benzer yazı istekleri, daha çok gezin, gözlemlerinizi bizimle paylaşın  şeklinde talepler düşmüyor değil yorum sütunlarına. Bu da bizim için teşvik edici, cesâretlendirici oluyor. Biz de, bu yazıların, yaşadığımız çağın sayfalara yansıyan izleri olduğunu düşünüyor, geleceğe düşülen notlar olarak görüyor ve öteden beri bu telakkîyle berâber bunları sizlerle paylaşıyoruz. Yoksa, hiçbir şeyi lâf olsun diye yazdığımız yok. Zîrâ bu, en azından mâlâyânîye girer ki, uzak durmamız gereken bir husustur. Çünkü, Efendimiz (SAV); “Kişinin, ne dünyâsına ne ahretine faydası olmayan boş şeyleri (Mâlâyânî işleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.” buyuruyor.

Tabiî, şöyle bir durum da var ki, herkesin ihtiyâcı ve talepleri, hoşlandığı ya da öncelik verdiği konular farklıdır; bu noktada her kes her şeyi beğenecektir diye bir şey de yok. Olamaz da. Herkes farklı bir insandır. Her insan da farklı bir dünyâdır. Redleri, kabulleri, duyguları, düşünceleri, telakkî ve yaklaşımları farklıdır. Yedikleri, içtikleri, hoşlandıkları, beğenileri farklıdır. Dolayısıyla, bu noktada denilecek şey de şudur ki, herkes beğendiği konularla ilgilenir, diğerlerini geçer. Sonuçta, en azından başlıklar ilk anda, içerik ve konular hakkında ipucu veriyor büyük ölçüde.

Yazacak şey hakîkâten çok. Dün köye gittik meselâ. Orada gördüklerimiz, duyduklarımız. Geçen akşam Akyazı câmiinde tevâfuk eden Iraklı 6 kişilik bir âile. Yeni gelmişler, yerleşme peşindeler. Onlarla konuşmalarımız, insanların onlara ilgileri ve yardım etmek için koşuşturmaları. Anlattıkları şeyler. Sâdece o başlı başına bir yazı olarak yetip artıyor.

İşte gazetemiz. Ele aldığı konular, verdiği haberler. Gazetenin Ulubey için taşıdığı anlam ve önem. Yazarlarımız ve yazıları. Hepsi ayrı ayrı değerlendirilebilecek güzel konular. İnşâllâh onlara da sıra gelecektir. Ama, haftada bir olunca, ancak hafta boyu yaşadıklarımızın çok çok özeti niteliğinde şeyler çıkıyor ortaya ve oradan da öteye gidemiyoruz.

Bu arada şunu da belirtelim ki, bu yazılara dâir Fehmi VAROL Hocamızdan hep olumlu tepkiler alıyoruz. Katıldığımız kimi düğün, cenâze gibi yerlerde karşılaştığımız yazılarımıza dâir olumlu tepkiler bizi elbette motive ediyor. Özellikle köye dâir, eski geleneklerimize dâir yazılarımız bu noktada öne çıkarıyor. Sizlerden de değerlendirmeler almak isteriz aslında. Bu yazılarımıza da yön verir ve de faydalı olur inşâllâh diye düşünüyoruz. Ya da ele alınabilecek farklı konular olabilir…

Gördüğünüz gibi, haftada birlik köşemizde, hepsini de sizlerle paylaşmak isteyip hangisini yazacağımızı şaşırınca böyle bir genel gezinti çıkıyor ortaya hemen hemen dâimâ. Dolayısıyla, bizleri bu mânâda mâzur görmenizi, beklentileriniz konusunda da mütâlaalarınızla bizleri yönlendirebileceğinizi söylemek istiyoruz. 

Bu günlük te böyle ve de bu kadar diyor, yine görüşmek, yine konuşmak, yine dertleşmek ve iyilikleri-güzellikleri paylaşmak dileğiyle hepinizi sevgi ve saygıyla selâmlıyor, sevdiklerinizle, ülkemiz ve tüm insanlarımızla berâber idrâk edeceğimiz sonsuz mutluluk temennîlerimizi, Mevlâ’dan lûtfunu niyaz ederek arz ediyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.