Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

BİR KÜÇÜKTEN, BİR BÜYÜKTEN; İKİ HATIRA...

Sevgili okurlar. Babam rahmetli, 10 Şubat 2013 Târihinde vefat etti. Tam 3 yıl olmuş. Zaman nasıl da geçiyor! Rabbimizden sizlerin, bizlerin cümle ölmüşlerine, kâffe-i ehl-i îmâna rahmetler niyâz ediyoruz. Özelde de bu gün, müsâdenizle, tevâfukları da vesîle ederek, hem eskilerden notlar düşmek, daha çok da görev, minnet ve de vefâ adına, anlatılanları da fırsat bilerek, sıcağı sıcağına, bu konuyu yazmak istiyoruz. Sevgili dostlar. Tevâfukan, son 10 gün içerisinde karşılaştığımız 2 kişi de, rahmetli babamdan hâtıralar nakl’ettiler. Efendimiz (SAV) “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyuruyor. Eğer bu iyi bir şey olmasaydı, Efendimiz(SAV) böyle söylemezdi. Dolayısıyla, bunları sizlerle paylaşalım ki, duâya ve de rahmete vesîle olsun inşâllâh. ARTVİN’DEN ZONGULDAK’A… Bir önceki Cumartesi günüydü. Bizim köyden bir arkadaş geldi. Aynı köylüyüz ama, biz ta yukarda, o da ta aşağıda Melet Irmağı kıyısında oturuyor. Kendisi, Eymür’ün içinden geçen Dereyolu kenarında bir iki dönümlük, ev yapacak kadar bir yer arayışında. Bu bağlamda yanımıza gelmiş. Hem yola daha yakın, hem de müstakil, hem de komşuluk edilebilecek bir yeri olsun istiyor. Bize danışmaya gelmiş sağolsun. Merkez bir İlkokulumuzda öğretmen olan arkadaşımız, bir yandan çaylarımızı içerken başladı anlatmaya: -      Nûri Âbi. Aynı köylüyüz ama, sizinle pek görüşmemiz olmadı. Rahmetli babanla oluyordu daha çok. O da, fındıktan fındığa; satmaya geldiğimiz zaman. Çünkü ben de zâten hep uzaklarda görev yaptım. Daha yeni buralara geldim. -      Buralara gelmek derken, bak ne anlatacağım: Bir gün yine buraya fındık getirdik. Tarttık, döktük; hesaplar yapılıp da çaylar içilirken, Rahmetli Sâlim Amca sordu bizimkilere: -      Bu yeğenim ne yapıyor, ne işle meşgûl? -      Amcası bu öğretmen oldu, atandı; göreve gidecek! -      Nereye? -      Artvin! -      Yeğenim sen hiç oraya gittin mi, nasıl bir yer olduğunu biliyor musun? -      Hayır amca, listeye baktım, Ordu’ya en yakın yer olarak orası vardı. Ben de orayı tercih ettim! -      Ama yeğenim, oraları çok kaşlı-bayırlı yerlerdir. Sen bilmezsin, oralarda zorlanırsın. Dur ben bir bakayım! -      Dedi ve hemen telefona sarıldı. Nâbi KILIÇ mı ne; -      Hayır, POYRAZ! -      Ha, işte ona ânında telefon etti ve tâyinimiz 2. Tercihimiz olan Zonguldak’a gerçekleşti. -      Sâlim Amca ilgili birisiydi. Sâhip çıkardı, yol gösterirdi, yardımcı olur, bizzat ilgilenir, yön-yöş ederdi. Burası önemli özellikle. Allâh rahmet eylesin. MAHALLE YENİ'DEN; SOHBET ESKİ'DEN! Diğer isimle biz karşılaştık. Geçen Çarşambaydı. Yeni Mahalle Eczânesi’ne uğramıştık. Baktık Servet Bey’in yanında orada, eskilerden çok âşinâ olduğumuz bir amca oturuyor. Kim, kim, kim derken; bizim Şifoo Hakkı diye bildiğimiz, Şeyhoğlu Hakkı Şensoy olduğunu öğreniyoruz. Mâşâllâh; yaşına göre çok iyi. 28’li. Yâni yaş olarak 88’de. Sevecenliği, sempatisi yerinde. Sözü-sohbeti de tabiî. Biz olunca ve de babamı hatırlayınca, başladı bizimle ilgili sayfalardan anlatmaya: ŞEYHOĞLU’NUN ANLATTIKLARI… -Hey gidi Sâlim. Ne yaman adamdı! Ne iyi arkadaştı! Onu çok eskilerden tanıyorum; gençlikten, hattâ çocukluktan beri. Belirli biriydi, tanınmış biriydi. Hattâ, sülâleden, hem anne, hem de baba tarafından öyleydi. - Sanırım 50’li yıllardı. Belki 60. İlk hatırladığım; yaylamız Ordulu Obası, Kızılcataş’tayız. Baban ve babası Selahattin Amca geliyorlar uzaktan. Babam onları kapıda görür görmez; -      Git oğlum misâfirlerle ilgilen. Hem bunlar iyi insanlardır, hatırlı insanlardır, hizmette kusur etme! dedi bana. -      Mâlum dedenle baban Gümüşhâneli Nûri Ağa’nın damadıyla torunu. Babam bunu biliyor. Babam da hatırı sayılır biriydi tabiî. Onları iyi tanıyordu. Şeyhoğlu Muhlis Ağa derlerdi. O zamanlar köyler daha çok ağalarıyla bilinirdi. -      Her zaman olduğu gibi o gün de dedenin yanında bir-kaç at vardı. Hem de ne atlar! Şimdiki lüks taksiler gibi. Deden, esmer, uzun boylu, yakışıklı, iyi ata binen, iyi giyinen, çevik, pratik bir adamdı. -      Her neyse, babanla çok arkadaşlığımız oldu. Beraber düştük, kalktık; alışveriş ettik. Ticâretinde dürüsttü. Güvenliydi.O mâvi arabasıyla çok yolculuk ettik. Yolda-izde bizi rast geldiği yerde hep alır, yayla-cenik, köy-çarşı taşırdı. -      Hey gidi Sâlim. Baban gerçekten çok hoş bir insandı. İnsanla çok güzel lâf ederdi. Konuşkandı. Muhabbetliydi. Sıcaktı. Hâlâ hayâlimde, kendine has, tatlı tatlı gülüşleri vardı. Nasıl diyeyim; çok beyefendi, çok iyi bir adamdı. Aynı zamanda oturaklı, ağır, sözü dinlenen bir kişiydi. -      Ayrıca, hayrı-hasenâtı seven, çevresine faydalı bir insandı. Bu yönüyle, kendi çevresi ve sülâlesinde de ayrı bir yeri vardı. Evet, sevgili dostlar! Biz de öleceğiz! Sonuçta önemli olan, bulunduğumuz köprüden karşıya, hayırla yâd edilecek şeyleri çok olarak geçip, sonrasında Efendimizin (SAV) komşuluğunda buluşabilmek. Meselenin özü bu. Rabbimiz cümlemize, rızâsına muvâfık yaşantılar ve de hüsn-i hatîmeler lûtf’eylesin inşâllâh diyerek yazımızı noktalıyor; hepinize sevgi ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 09 February 2016 - Tuesday

BİR KÜÇÜKTEN, BİR BÜYÜKTEN; İKİ HATIRA...

Sevgili okurlar. Babam rahmetli, 10 Şubat 2013 Târihinde vefat etti. Tam 3 yıl olmuş. Zaman nasıl da geçiyor! Rabbimizden sizlerin, bizlerin cümle ölmüşlerine, kâffe-i ehl-i îmâna rahmetler niyâz ediyoruz.

Özelde de bu gün, müsâdenizle, tevâfukları da vesîle ederek, hem eskilerden notlar düşmek, daha çok da görev, minnet ve de vefâ adına, anlatılanları da fırsat bilerek, sıcağı sıcağına, bu konuyu yazmak istiyoruz.

Sevgili dostlar. Tevâfukan, son 10 gün içerisinde karşılaştığımız 2 kişi de, rahmetli babamdan hâtıralar nakl’ettiler. Efendimiz (SAV) “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz” buyuruyor. Eğer bu iyi bir şey olmasaydı, Efendimiz(SAV) böyle söylemezdi. Dolayısıyla, bunları sizlerle paylaşalım ki, duâya ve de rahmete vesîle olsun inşâllâh.

ARTVİN’DEN ZONGULDAK’A…

Bir önceki Cumartesi günüydü. Bizim köyden bir arkadaş geldi. Aynı köylüyüz ama, biz ta yukarda, o da ta aşağıda Melet Irmağı kıyısında oturuyor. Kendisi, Eymür’ün içinden geçen Dereyolu kenarında bir iki dönümlük, ev yapacak kadar bir yer arayışında. Bu bağlamda yanımıza gelmiş. Hem yola daha yakın, hem de müstakil, hem de komşuluk edilebilecek bir yeri olsun istiyor. Bize danışmaya gelmiş sağolsun.

Merkez bir İlkokulumuzda öğretmen olan arkadaşımız, bir yandan çaylarımızı içerken başladı anlatmaya:

-      Nûri Âbi. Aynı köylüyüz ama, sizinle pek görüşmemiz olmadı. Rahmetli babanla oluyordu daha çok. O da, fındıktan fındığa; satmaya geldiğimiz zaman. Çünkü ben de zâten hep uzaklarda görev yaptım. Daha yeni buralara geldim.

-      Buralara gelmek derken, bak ne anlatacağım: Bir gün yine buraya fındık getirdik. Tarttık, döktük; hesaplar yapılıp da çaylar içilirken, Rahmetli Sâlim Amca sordu bizimkilere:

-      Bu yeğenim ne yapıyor, ne işle meşgûl?

-      Amcası bu öğretmen oldu, atandı; göreve gidecek!

-      Nereye?

-      Artvin!

-      Yeğenim sen hiç oraya gittin mi, nasıl bir yer olduğunu biliyor musun?

-      Hayır amca, listeye baktım, Ordu’ya en yakın yer olarak orası vardı. Ben de orayı tercih ettim!

-      Ama yeğenim, oraları çok kaşlı-bayırlı yerlerdir. Sen bilmezsin, oralarda zorlanırsın. Dur ben bir bakayım!

-      Dedi ve hemen telefona sarıldı. Nâbi KILIÇ mı ne;

-      Hayır, POYRAZ!

-      Ha, işte ona ânında telefon etti ve tâyinimiz 2. Tercihimiz olan Zonguldak’a gerçekleşti.

-      Sâlim Amca ilgili birisiydi. Sâhip çıkardı, yol gösterirdi, yardımcı olur, bizzat ilgilenir, yön-yöş ederdi. Burası önemli özellikle. Allâh rahmet eylesin.

MAHALLE YENİ'DEN; SOHBET ESKİ'DEN!

Diğer isimle biz karşılaştık. Geçen Çarşambaydı. Yeni Mahalle Eczânesi’ne uğramıştık. Baktık Servet Bey’in yanında orada, eskilerden çok âşinâ olduğumuz bir amca oturuyor. Kim, kim, kim derken; bizim Şifoo Hakkı diye bildiğimiz, Şeyhoğlu Hakkı Şensoy olduğunu öğreniyoruz.

Mâşâllâh; yaşına göre çok iyi. 28’li. Yâni yaş olarak 88’de. Sevecenliği, sempatisi yerinde. Sözü-sohbeti de tabiî. Biz olunca ve de babamı hatırlayınca, başladı bizimle ilgili sayfalardan anlatmaya:

ŞEYHOĞLU’NUN ANLATTIKLARI…

-Hey gidi Sâlim. Ne yaman adamdı! Ne iyi arkadaştı! Onu çok eskilerden tanıyorum; gençlikten, hattâ çocukluktan beri. Belirli biriydi, tanınmış biriydi. Hattâ, sülâleden, hem anne, hem de baba tarafından öyleydi.

- Sanırım 50’li yıllardı. Belki 60. İlk hatırladığım; yaylamız Ordulu Obası, Kızılcataş’tayız. Baban ve babası Selahattin Amca geliyorlar uzaktan. Babam onları kapıda görür görmez;

-      Git oğlum misâfirlerle ilgilen. Hem bunlar iyi insanlardır, hatırlı insanlardır, hizmette kusur etme! dedi bana.

-      Mâlum dedenle baban Gümüşhâneli Nûri Ağa’nın damadıyla torunu. Babam bunu biliyor. Babam da hatırı sayılır biriydi tabiî. Onları iyi tanıyordu. Şeyhoğlu Muhlis Ağa derlerdi. O zamanlar köyler daha çok ağalarıyla bilinirdi.

-      Her zaman olduğu gibi o gün de dedenin yanında bir-kaç at vardı. Hem de ne atlar! Şimdiki lüks taksiler gibi. Deden, esmer, uzun boylu, yakışıklı, iyi ata binen, iyi giyinen, çevik, pratik bir adamdı.

-      Her neyse, babanla çok arkadaşlığımız oldu. Beraber düştük, kalktık; alışveriş ettik. Ticâretinde dürüsttü. Güvenliydi.O mâvi arabasıyla çok yolculuk ettik. Yolda-izde bizi rast geldiği yerde hep alır, yayla-cenik, köy-çarşı taşırdı.

-      Hey gidi Sâlim. Baban gerçekten çok hoş bir insandı. İnsanla çok güzel lâf ederdi. Konuşkandı. Muhabbetliydi. Sıcaktı. Hâlâ hayâlimde, kendine has, tatlı tatlı gülüşleri vardı. Nasıl diyeyim; çok beyefendi, çok iyi bir adamdı. Aynı zamanda oturaklı, ağır, sözü dinlenen bir kişiydi.

-      Ayrıca, hayrı-hasenâtı seven, çevresine faydalı bir insandı. Bu yönüyle, kendi çevresi ve sülâlesinde de ayrı bir yeri vardı.

Evet, sevgili dostlar! Biz de öleceğiz! Sonuçta önemli olan, bulunduğumuz köprüden karşıya, hayırla yâd edilecek şeyleri çok olarak geçip, sonrasında Efendimizin (SAV) komşuluğunda buluşabilmek.

Meselenin özü bu. Rabbimiz cümlemize, rızâsına muvâfık yaşantılar ve de hüsn-i hatîmeler lûtf’eylesin inşâllâh diyerek yazımızı noktalıyor; hepinize sevgi ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.