Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

BAHARLA SİYÂSET ARASINDA...

BAHARLA SİYÂSET ARASINDA... Sizlerin de müşâhede ettiğiniz gibi, artık resmen ve de fiilen bahardayız. Nitekim, geçtiğimiz hafta sonu, hazır âilece bir araya gelmiş, havayı da müsâit bulmuşken, şöyle hep bir dolaşmak, konu-komşu, dost-akrabâ, hasta-söker ziyâret etmek, bir-kaç fidan dikmek, çalı-çırpı toparlamak, bir köy havası almak, hem de mezar üstüne uğramak için gittiğimizde bunun alâmetlerinin aşağıdan yukarıya, doğudan batıya, güneyden kuzeye, yama-bayır, dere-tepe her tarafı sardığını gördük. Çiçeklerden sonra yapraklar da kendilerini iyice belli etmeye başlamışlar. Daha yukarı, zirve köylerde de dalların tomurcuklandığı, fındık dâhil tüm meyvelerin çiçeğe durduğu haberlerini alıyoruz. Mevsimler, günler, haftalar, yıllar böyle değişirken, hayat da bir yandan tüm hızıyla devam ediyor. Her gün yeni yeni gündemler, hâller, olaylar zaman ve zemin üzerinden kayıp, sayfaları, ekranları yalayıp geçerek, gözden kaçanı-kaçmayanı, hayâtlarımızın not defterlerindeki  yerlerini alıyorlar. Farkında olduklarımız da, olmadıklarımız da orada yer alıyor. Hattâ, açık ya da gizli her şey. Bu mânâda, buradaki, yâni gerçekte bir hayâl âlemi olan bu fânî dünyâdaki hay-huylar çok anlamsız şeyler olarak duruyor gerçeğin aynasına bakınca. SİYÂSET YOLCULUĞU... İşte siyâset. Onda da, baharla birlikte bir canlanma ve de yeni yeni kanlarla tezâhür eden bir heyecanlanma var. Buyurun işte, hangi ulvî gâyenin sevkiyle bilinmez, derinden derine bir boğuşma yaşanır durur biteviye. Bir bakarsın, bir ele geçiren aslâ bırakmak istemez onu. Kaç dönem meclise gitmiştir, yeni yetişenlere de hak tanıyayım demez. Memleketin yetiştirdiği, kendilerinin de katkısı bulunduğu pırlanta değerlerin yolunu açmak istemez.  Her tarafta olduğu gibi burada da, RABBENÂ, HEP BANÂ diyenler çoktur. Siyâset öyle bir tutkudur işte kimilerince. Onun da hastaları vardır, her şeyin olduğu gibi yâni. Sonuçta, hastalık hastalıktır ve de mukadderdir. Onu da normâl karşılamak lâzım öyleyse mi diyelim? Hem, öyle olmasa, onca ün kazanmış, bunca cevvâl yöneticileri nasıl bulacağız ki? Filhakîka, bir bakarsın adam, trilyonlarla oynar, öte yandan ille de vekil olmak ister. Acabâ, onun kazancının yanında vekil maaşı ne ifâde eder ki? Belki harçlık mesâbesinde bile olmaz ama dâvâ dâvâdır. bu bir tutkudur. Bunu herkes anlayamaz. Nitekim Ünye'nin, Fatsa'nın yukarısındaki ilçelerden çok vâriyetli aday adayları olduğunu duyuyoruz. Her hâlde birikimlerini biraz da bu yönde değerlendirmek istiyorlar. Saygı duymak gerekir. Dâvâ diyoruz ya işte arada-sırada, ona hizmet te bambaşka ve çok ayrı bir şereftir, mazhariyettir, güzelliklerin en güzelidir. Yarın Hak katında, insanlara meccânî hizmetin ak sayfalarıyla gitmenin sevdâsı ve ayrıcalığı da bambaşka bir şey olmalı. Rabbimiz, dünyâda verdiği nîmet bereketlerini âhiret bereketlerine de dönüştürebilenlerden eylesin cümlemizi. Bunu gerçek anlamda söylüyoruz ve de cân u gönülden arzu ediyoruz ama, belki herkesin bu sevdâda olduğunu söylemek de zordur. O da, herkesin kendi sorumluluğu ve de kendi bileceği iş. Amma lâkin işte yapılan temâyül yoklamaları, kamuoyu araştırmaları, sormalar, sorgulamalar, yazmalar-çizmeler bunun içindir. Kim ne hareket çekerse çeksin, sonuçta biz neye lâyıksak o gelip bizi bulacaktır. İSİMLER GEÇİDİ... Diğer yandan bakıyorsunuz, yine de kimileri samîmiyetle olaylara bakıp, dâvâ geçmişlerinin hiçbir kilometresinde karşılaşmadığı insanları bu gün kendilerinden ilerde ve de çok daha fazla iddialı olarak önlerine düşüp onların bayraktarlığına soyunmuş olarak görünce ister istemez kendi kendilerine kahırlanıp söylenip duruyorlar. Bu, iktidar ya da muhâlefet, her parti için böyle. Meselâ, halkın Seyit TORUN için ön gördüğü yer 1. sıradır diye düşünmek çok yerinde bir değerlendirmedir. Halk kesiminden her kes bunun böyle olacağını düşünür. Ama, bunu kim garanti edebilir? Belki, hiç adı sanı duyulmamış, ömrü bilmem nerelerde geçmiş, yıldan yıla bile memleketine uğramamış biri, böyle popülaritesi neredeyse ülke sınırlarını aşmış bir ismi aşarak en başa gelebilir. Gerçi, bu konuda peşin hükümlü değiliz, gerçeği zaman gösterecek. Önümüzde çok da vakit kalmadı ama, partilerde böyle şeyler olabiliyor demek istiyoruz. Ak Parti’de 60’a yakın isim var. Temâyüller yapıldı. 5 Mart günü Orduca, Orsiyad, Ordusonhaber gibi sitelere düşen temâyül sonuçlarıyla ilgili haberlere göre sandıktan ilk 5 olarak Oktay Çanak, Nilgün Tomakin, Sefa Yüce, Özgür Enginyurt, Ergün Taşçı sıralaması çıktı. TEMÂYÜLÜN ANKARASI... Şu sıralar aday adayları mülâkât için Ankara’dalar. Meselâ buradaki insanlara bir bir sorsalar, size, bize, onlara; sonuçta herkesin 1. Sırası farklı olduğu kadar, ilk 5’i de çok çok farklı olacaktır mutlakâ. Size göre, 100 kişi içinde ilk 5 tercihi aynı olan kaç kişi çıkar? Dolayısıyla, sonuç çok göreceli olup tespiti de oldukça zordur. Bu noktada süreç içerisinde sonsuz spekülasyonlar söz konusu olacaktır. Yalnız şu konuda hiç düşünmeye ve merak etmeye gerek yok ki, biz nasılsak başımıza öyle idâreciler gelecek ve neye lâyıksak ona göre yönetileceğiz. Eğer, dediğimiz gibi iyiysek, yâni, tenkit ettiğimiz olumsuzluklar bizde yoksa, samîmiyetimizin karşılığı olan sonuç önümüze gelip ekrana yansır. Ama, bizimkisi, “biz niye onların yaptığını yapamıyoruz, biraz da biz sebeplensek ya” kabîlinden menfaat eksenli bir hayıflanma ve kızgınlık olursa, işte o zaman hiçbir şeyden yakınma hakkımız söz konusu olmaz. Ki, genelde böyle gibi durumlar söz konusu olmaktadır. Evet sevgili okurlar, yoğun siyâset süreç ve dolaşımları sözlerimize ambargo koyup köyde yaşadığımız tatlı saatlerden esintileri yazmamızın önüne geçti. Bunda da bir hayır vardır inşâllâh ve de siyâsî, iktisâdî, ulusal, mahallî gidişât dâhil her şey, her türlü işlerimizin sonu hayırlı olur diye ümit edip Yüce Mevlâ’dan niyâz ediyor, hepinize sevgi ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 12 March 2015 - Thursday

BAHARLA SİYÂSET ARASINDA...

BAHARLA SİYÂSET ARASINDA...

Sizlerin de müşâhede ettiğiniz gibi, artık resmen ve de fiilen bahardayız. Nitekim, geçtiğimiz hafta sonu, hazır âilece bir araya gelmiş, havayı da müsâit bulmuşken, şöyle hep bir dolaşmak, konu-komşu, dost-akrabâ, hasta-söker ziyâret etmek, bir-kaç fidan dikmek, çalı-çırpı toparlamak, bir köy havası almak, hem de mezar üstüne uğramak için gittiğimizde bunun alâmetlerinin aşağıdan yukarıya, doğudan batıya, güneyden kuzeye, yama-bayır, dere-tepe her tarafı sardığını gördük. Çiçeklerden sonra yapraklar da kendilerini iyice belli etmeye başlamışlar. Daha yukarı, zirve köylerde de dalların tomurcuklandığı, fındık dâhil tüm meyvelerin çiçeğe durduğu haberlerini alıyoruz.

Mevsimler, günler, haftalar, yıllar böyle değişirken, hayat da bir yandan tüm hızıyla devam ediyor. Her gün yeni yeni gündemler, hâller, olaylar zaman ve zemin üzerinden kayıp, sayfaları, ekranları yalayıp geçerek, gözden kaçanı-kaçmayanı, hayâtlarımızın not defterlerindeki  yerlerini alıyorlar. Farkında olduklarımız da, olmadıklarımız da orada yer alıyor. Hattâ, açık ya da gizli her şey. Bu mânâda, buradaki, yâni gerçekte bir hayâl âlemi olan bu fânî dünyâdaki hay-huylar çok anlamsız şeyler olarak duruyor gerçeğin aynasına bakınca.

SİYÂSET YOLCULUĞU...

İşte siyâset. Onda da, baharla birlikte bir canlanma ve de yeni yeni kanlarla tezâhür eden bir heyecanlanma var. Buyurun işte, hangi ulvî gâyenin sevkiyle bilinmez, derinden derine bir boğuşma yaşanır durur biteviye. Bir bakarsın, bir ele geçiren aslâ bırakmak istemez onu. Kaç dönem meclise gitmiştir, yeni yetişenlere de hak tanıyayım demez. Memleketin yetiştirdiği, kendilerinin de katkısı bulunduğu pırlanta değerlerin yolunu açmak istemez. 

Her tarafta olduğu gibi burada da, RABBENÂ, HEP BANÂ diyenler çoktur. Siyâset öyle bir tutkudur işte kimilerince. Onun da hastaları vardır, her şeyin olduğu gibi yâni. Sonuçta, hastalık hastalıktır ve de mukadderdir. Onu da normâl karşılamak lâzım öyleyse mi diyelim? Hem, öyle olmasa, onca ün kazanmış, bunca cevvâl yöneticileri nasıl bulacağız ki?

Filhakîka, bir bakarsın adam, trilyonlarla oynar, öte yandan ille de vekil olmak ister. Acabâ, onun kazancının yanında vekil maaşı ne ifâde eder ki? Belki harçlık mesâbesinde bile olmaz ama dâvâ dâvâdır. bu bir tutkudur. Bunu herkes anlayamaz. Nitekim Ünye'nin, Fatsa'nın yukarısındaki ilçelerden çok vâriyetli aday adayları olduğunu duyuyoruz. Her hâlde birikimlerini biraz da bu yönde değerlendirmek istiyorlar. Saygı duymak gerekir.

Dâvâ diyoruz ya işte arada-sırada, ona hizmet te bambaşka ve çok ayrı bir şereftir, mazhariyettir, güzelliklerin en güzelidir. Yarın Hak katında, insanlara meccânî hizmetin ak sayfalarıyla gitmenin sevdâsı ve ayrıcalığı da bambaşka bir şey olmalı. Rabbimiz, dünyâda verdiği nîmet bereketlerini âhiret bereketlerine de dönüştürebilenlerden eylesin cümlemizi.

Bunu gerçek anlamda söylüyoruz ve de cân u gönülden arzu ediyoruz ama, belki herkesin bu sevdâda olduğunu söylemek de zordur. O da, herkesin kendi sorumluluğu ve de kendi bileceği iş. Amma lâkin işte yapılan temâyül yoklamaları, kamuoyu araştırmaları, sormalar, sorgulamalar, yazmalar-çizmeler bunun içindir. Kim ne hareket çekerse çeksin, sonuçta biz neye lâyıksak o gelip bizi bulacaktır.

İSİMLER GEÇİDİ...

Diğer yandan bakıyorsunuz, yine de kimileri samîmiyetle olaylara bakıp, dâvâ geçmişlerinin hiçbir kilometresinde karşılaşmadığı insanları bu gün kendilerinden ilerde ve de çok daha fazla iddialı olarak önlerine düşüp onların bayraktarlığına soyunmuş olarak görünce ister istemez kendi kendilerine kahırlanıp söylenip duruyorlar.

Bu, iktidar ya da muhâlefet, her parti için böyle. Meselâ, halkın Seyit TORUN için ön gördüğü yer 1. sıradır diye düşünmek çok yerinde bir değerlendirmedir. Halk kesiminden her kes bunun böyle olacağını düşünür. Ama, bunu kim garanti edebilir? Belki, hiç adı sanı duyulmamış, ömrü bilmem nerelerde geçmiş, yıldan yıla bile memleketine uğramamış biri, böyle popülaritesi neredeyse ülke sınırlarını aşmış bir ismi aşarak en başa gelebilir. Gerçi, bu konuda peşin hükümlü değiliz, gerçeği zaman gösterecek. Önümüzde çok da vakit kalmadı ama, partilerde böyle şeyler olabiliyor demek istiyoruz.

Ak Parti’de 60’a yakın isim var. Temâyüller yapıldı. 5 Mart günü Orduca, Orsiyad, Ordusonhaber gibi sitelere düşen temâyül sonuçlarıyla ilgili haberlere göre sandıktan ilk 5 olarak Oktay Çanak, Nilgün Tomakin, Sefa Yüce, Özgür Enginyurt, Ergün Taşçı sıralaması çıktı.

TEMÂYÜLÜN ANKARASI...

Şu sıralar aday adayları mülâkât için Ankara’dalar. Meselâ buradaki insanlara bir bir sorsalar, size, bize, onlara; sonuçta herkesin 1. Sırası farklı olduğu kadar, ilk 5’i de çok çok farklı olacaktır mutlakâ. Size göre, 100 kişi içinde ilk 5 tercihi aynı olan kaç kişi çıkar? Dolayısıyla, sonuç çok göreceli olup tespiti de oldukça zordur. Bu noktada süreç içerisinde sonsuz spekülasyonlar söz konusu olacaktır.

Yalnız şu konuda hiç düşünmeye ve merak etmeye gerek yok ki, biz nasılsak başımıza öyle idâreciler gelecek ve neye lâyıksak ona göre yönetileceğiz. Eğer, dediğimiz gibi iyiysek, yâni, tenkit ettiğimiz olumsuzluklar bizde yoksa, samîmiyetimizin karşılığı olan sonuç önümüze gelip ekrana yansır. Ama, bizimkisi, “biz niye onların yaptığını yapamıyoruz, biraz da biz sebeplensek ya” kabîlinden menfaat eksenli bir hayıflanma ve kızgınlık olursa, işte o zaman hiçbir şeyden yakınma hakkımız söz konusu olmaz. Ki, genelde böyle gibi durumlar söz konusu olmaktadır.

Evet sevgili okurlar, yoğun siyâset süreç ve dolaşımları sözlerimize ambargo koyup köyde yaşadığımız tatlı saatlerden esintileri yazmamızın önüne geçti. Bunda da bir hayır vardır inşâllâh ve de siyâsî, iktisâdî, ulusal, mahallî gidişât dâhil her şey, her türlü işlerimizin sonu hayırlı olur diye ümit edip Yüce Mevlâ’dan niyâz ediyor, hepinize sevgi ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.