Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

AŞİYAN YOLLARI, HALEVİYAT HALLERİ…

Geçtiğimiz Pazartesi Perşembe’deydik. Artık bir ayağımız burada. Perşembe’yi seviyoruz. Yolunu, sâhilini, insanlarını, cadde ve sokaklarını. Her şeyden önce sosyâl havasını seviyoruz. Hafta günleri de daha bir ictimâî zenginlik, letâfet ve canlılık yaşanıyor burada… O gün arabamızı, Hükümet Konağı’nın karşısında bir yere park ettik. İrfan ÖZBİLEN Ağabey, şurda bir çay içelim dedi. Ne güzel yermiş burası. Yolun kenarının kenarında. Bir tarafı kumsala doğru uzanıyor. Barakamsı bir yer ama güvenli, sâde, huzurlu, sâkin, hilâlimsi, ovâl bir yer. Birer çay içtik. Giderken merak ettim burası neresiymiş diye. Güneşten solmuş fersiz görüntüsüyle ÂŞİYÂN yazıyordu, zor bulduğum bir yerinde işletmenin. Buraya her zaman gelinebilir diye düşündüm içimden. ORDU VONA, ULUBEY YORUM… Karşıya geçtik, Kaymakamlık’ta çalışan dâire müdürü bir arkadaşı ziyâret için. Çıkışta çarşı yönüne dönüp giderken bir ses; “Hocam hoş geldiniz!” diyerek öteden beri selâmladı bizi. Birden intikâl edemedim. “Ben Fezâ, Hocam!” dedi. İki kişi, koltuklarında sarılı bir büyük paket; gazete dağıtmaya gittiklerini söylediler. İşte, yayıncılığın böyle hoş hâlleri vardır. Gazetecilik ve bir süre de dergicilik yaptığımız, hattâ kitap yayınladığımız, matbaalarda, piyasalarda dolaştığımız için, onu derleyip oluşturmanın, şekillendirip basma ya da bastırmanın, sonra da sıcağı sıcağına dağıtımını yapmanın tad ve heyecanını yaşamışızdır. Kendilerine tekrar başarılar diliyoruz. Bir ilçe için, çok anlamlı bir iş yaptıklarını düşünüyoruz. Bizim Ulubey’de de, Fezâ Hanım gibi bir Deniz Hanım var. Aynı şekilde orada da Ulubey YORUM diye bir gazete çıkıyor. Yayın hayatları da aynı yıllara tevâfuk ediyor. NİCE 10 YILLARA!... Her iki ilçemiz için birer şans olduklarını düşündüğümüz kendilerine ilçeleri, insanları ve kültürleri adına tekrar başarılar dilerken, bu vesîleyle ORDU VONA gazetemizin, -yeni yazmaya başlamamız ve ısınma faslını uzatmamız dolayısıyla belki biraz gecikmiş te olsa- 10. Yılını tebrik ediyor, her iki gazetemize de hayırlısıyla nice 10 yıllar idrâk etmelerini, millet, memleket için hayırlı nice hizmetlere öncülüklerle berâber güzelliklere imzalar atmalarını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ediyor, sâhipleri, emekçileri ve okurlarına hayırlı, uzun ömürler, sevdikleriyle birlikte bereketli yıllar, sonsuz mutluluklar niyâz ediyoruz. ÇARŞIDAN MEYDANA DOĞRU… Evet, nerde kalmıştık; bu karşılaşmadan sonra yol boyu, elbiseciler çarşısının içinden geçtik. Sabah kurmuşlar tezgâhları. Akşam da toplayacaklar. Ordu’dan tanıdık, çocuk giysileri satan Şâkir GENÇ kardeşe tevâfuk ettik. Ürünlerini tezgâh üzerine dizmişler, arkadaşlarıyla ayak üstü muhabbet ederek nasiplerini bekliyorlar. Rızıklarının peşindeler. Rabbimiz, helâlinden, bol rızıklar ihsân etsin cümlesine inşâllâh. Kimseyi kendisinden başkasına, hele de muhannete aslâ muhtaç etmesin. Âmin. Nihâyet, o çok sevdiğimiz, ilçenin kâlbinin attığı, gerçek anlamda bir merkez niteliğindeki şirin meydana geldik. Meydanın öte yanına geçince, helvacılar beriden öte dizilmişler yine aynı yerlerinde. Perşembe, aynı zamanda helvasıyla, ceviz helvasıyla temâyüz eden bir yer. Bakınca bu anlaşılıyor zâten. Cevizi bu kadar yoğun bir helva ve de böylesine kıvamlısını bir başka yerde bulamazsınız. İçinde olanlar pek bilmezler de onun için soruyorum; Perşembeliler bu özelliklerinin de farkındalar mı acabâ? VONA’NIN ADI, HELVANIN TADI!... Tamâmen, her şeyiyle kendi ürünleri olan bu güzel nîmet mi tad katıyor dersiniz biraz da Perşembe’ye? Öyledir muhakkak! Çünkü, helva kelime olarak TATLI demektir. Nitekim, Arapça konuşan ülkelerde tatlıcı ve pastacı dükkânlarının alnında levha olarak HALEVİYÂT yazar. Bu, TATLILAR DÜKKÂNI demektir. İşte, sözün özü Perşembe’de, Yeni İhsâniye Câmii avlusuna yaslanmış, sıra sıra HALEVİYÂT var. Onlar da buraya ayrı bir hâlet, haleviyât ve de tatlılık katıyorlar. Sağolsunlar, varolsunlar, eksik olmasınlar inşâllâh. Her ne ise, câmiye gelmişken namazı kılıp dönelim. Her gittiğimizde mutlakâ karşılaştığımız Şenol DENİZ’den, o gün tevâfuk eden ve berâber çay içtiğimiz İhsan ŞÂHİN, uzaktan görüp tanıdığımız ve çaya dâvet ettiğimiz ve fakat ikramları kendisinin üstlendiği İskender ÇAVUŞOĞLU ve burada yaptığımız uzun sohbetlerden söz etmeye kalksak birkaç yazı daha çıkacak. Şimdilik buna ne sizin, ne bizim, ne de köşemizin ruhsatı var gibi gözüküyor. Hele dönerken uğradıklarımız, Ordu’ya gelince tevâfukan, umreden dönen, Medîne’deyken bir tanıdık arkadaş vesîlesiyle Regâip Gecesi bizi arayan ve şimdi bize onların, Bursalı Ahmed BAYER kardeşimizin HİCAZ selâmını getirenMuharrem ŞÂHİN Ağabey ve berâber geldikleri kardeşleri Abdullâh Bey’den anlatsam işin içinden hiç çıkamayız. Asıl biz bugün, Perşembe’nin bereketli toprakları ve bahar bağlamında çok şirin bir şiiri paylaşmayı düşünüyorduk. İnşâllâh, mevsimi de geçmeden diyerek onu bir başka yazıya bırakıyor, şimdilik, sözü daha fazla uzatmamak adına, hepinize içten sevgiler ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 02 May 2016 - Monday

AŞİYAN YOLLARI, HALEVİYAT HALLERİ…

Geçtiğimiz Pazartesi Perşembe’deydik. Artık bir ayağımız burada. Perşembe’yi seviyoruz. Yolunu, sâhilini, insanlarını, cadde ve sokaklarını. Her şeyden önce sosyâl havasını seviyoruz. Hafta günleri de daha bir ictimâî zenginlik, letâfet ve canlılık yaşanıyor burada…

O gün arabamızı, Hükümet Konağı’nın karşısında bir yere park ettik. İrfan ÖZBİLEN Ağabey, şurda bir çay içelim dedi. Ne güzel yermiş burası. Yolun kenarının kenarında. Bir tarafı kumsala doğru uzanıyor. Barakamsı bir yer ama güvenli, sâde, huzurlu, sâkin, hilâlimsi, ovâl bir yer.

Birer çay içtik. Giderken merak ettim burası neresiymiş diye. Güneşten solmuş fersiz görüntüsüyle ÂŞİYÂN yazıyordu, zor bulduğum bir yerinde işletmenin. Buraya her zaman gelinebilir diye düşündüm içimden.

ORDU VONA, ULUBEY YORUM…

Karşıya geçtik, Kaymakamlık’ta çalışan dâire müdürü bir arkadaşı ziyâret için. Çıkışta çarşı yönüne dönüp giderken bir ses; “Hocam hoş geldiniz!” diyerek öteden beri selâmladı bizi. Birden intikâl edemedim. “Ben Fezâ, Hocam!” dedi. İki kişi, koltuklarında sarılı bir büyük paket; gazete dağıtmaya gittiklerini söylediler.

İşte, yayıncılığın böyle hoş hâlleri vardır. Gazetecilik ve bir süre de dergicilik yaptığımız, hattâ kitap yayınladığımız, matbaalarda, piyasalarda dolaştığımız için, onu derleyip oluşturmanın, şekillendirip basma ya da bastırmanın, sonra da sıcağı sıcağına dağıtımını yapmanın tad ve heyecanını yaşamışızdır.

Kendilerine tekrar başarılar diliyoruz. Bir ilçe için, çok anlamlı bir iş yaptıklarını düşünüyoruz. Bizim Ulubey’de de, Fezâ Hanım gibi bir Deniz Hanım var. Aynı şekilde orada da Ulubey YORUM diye bir gazete çıkıyor. Yayın hayatları da aynı yıllara tevâfuk ediyor.

NİCE 10 YILLARA!...

Her iki ilçemiz için birer şans olduklarını düşündüğümüz kendilerine ilçeleri, insanları ve kültürleri adına tekrar başarılar dilerken, bu vesîleyle ORDU VONA gazetemizin, -yeni yazmaya başlamamız ve ısınma faslını uzatmamız dolayısıyla belki biraz gecikmiş te olsa- 10. Yılını tebrik ediyor, her iki gazetemize de hayırlısıyla nice 10 yıllar idrâk etmelerini, millet, memleket için hayırlı nice hizmetlere öncülüklerle berâber güzelliklere imzalar atmalarını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ediyor, sâhipleri, emekçileri ve okurlarına hayırlı, uzun ömürler, sevdikleriyle birlikte bereketli yıllar, sonsuz mutluluklar niyâz ediyoruz.

ÇARŞIDAN MEYDANA DOĞRU…

Evet, nerde kalmıştık; bu karşılaşmadan sonra yol boyu, elbiseciler çarşısının içinden geçtik. Sabah kurmuşlar tezgâhları. Akşam da toplayacaklar. Ordu’dan tanıdık, çocuk giysileri satan Şâkir GENÇ kardeşe tevâfuk ettik. Ürünlerini tezgâh üzerine dizmişler, arkadaşlarıyla ayak üstü muhabbet ederek nasiplerini bekliyorlar. Rızıklarının peşindeler. Rabbimiz, helâlinden, bol rızıklar ihsân etsin cümlesine inşâllâh. Kimseyi kendisinden başkasına, hele de muhannete aslâ muhtaç etmesin. Âmin.

Nihâyet, o çok sevdiğimiz, ilçenin kâlbinin attığı, gerçek anlamda bir merkez niteliğindeki şirin meydana geldik. Meydanın öte yanına geçince, helvacılar beriden öte dizilmişler yine aynı yerlerinde. Perşembe, aynı zamanda helvasıyla, ceviz helvasıyla temâyüz eden bir yer. Bakınca bu anlaşılıyor zâten. Cevizi bu kadar yoğun bir helva ve de böylesine kıvamlısını bir başka yerde bulamazsınız. İçinde olanlar pek bilmezler de onun için soruyorum; Perşembeliler bu özelliklerinin de farkındalar mı acabâ?

VONA’NIN ADI, HELVANIN TADI!...

Tamâmen, her şeyiyle kendi ürünleri olan bu güzel nîmet mi tad katıyor dersiniz biraz da Perşembe’ye? Öyledir muhakkak! Çünkü, helva kelime olarak TATLI demektir. Nitekim, Arapça konuşan ülkelerde tatlıcı ve pastacı dükkânlarının alnında levha olarak HALEVİYÂT yazar. Bu, TATLILAR DÜKKÂNI demektir.

İşte, sözün özü Perşembe’de, Yeni İhsâniye Câmii avlusuna yaslanmış, sıra sıra HALEVİYÂT var. Onlar da buraya ayrı bir hâlet, haleviyât ve de tatlılık katıyorlar. Sağolsunlar, varolsunlar, eksik olmasınlar inşâllâh.

Her ne ise, câmiye gelmişken namazı kılıp dönelim. Her gittiğimizde mutlakâ karşılaştığımız Şenol DENİZ’den, o gün tevâfuk eden ve berâber çay içtiğimiz İhsan ŞÂHİN, uzaktan görüp tanıdığımız ve çaya dâvet ettiğimiz ve fakat ikramları kendisinin üstlendiği İskender ÇAVUŞOĞLU ve burada yaptığımız uzun sohbetlerden söz etmeye kalksak birkaç yazı daha çıkacak. Şimdilik buna ne sizin, ne bizim, ne de köşemizin ruhsatı var gibi gözüküyor.

Hele dönerken uğradıklarımız, Ordu’ya gelince tevâfukan, umreden dönen, Medîne’deyken bir tanıdık arkadaş vesîlesiyle Regâip Gecesi bizi arayan ve şimdi bize onların, Bursalı Ahmed BAYER kardeşimizin HİCAZ selâmını getirenMuharrem ŞÂHİN Ağabey ve berâber geldikleri kardeşleri Abdullâh Bey’den anlatsam işin içinden hiç çıkamayız.

Asıl biz bugün, Perşembe’nin bereketli toprakları ve bahar bağlamında çok şirin bir şiiri paylaşmayı düşünüyorduk. İnşâllâh, mevsimi de geçmeden diyerek onu bir başka yazıya bırakıyor, şimdilik, sözü daha fazla uzatmamak adına, hepinize içten sevgiler ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.