Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ADAY BEREKETİ, KAR HAREKETİ…

Geçen haftalar oldukça hareketli geçti. Mâlum, önceki hafta sonu Başbakanımız Ahmed Davudoğlu’nun teşrifinden sonraki haftamız da aday adaylarının başvuruları ve açıklamalarıyla hareketlendi. AkParti’den 60’a yakın aday adayı var. Bu, bir bereketin ifâdesi. Çünkü, herkesin gözü önünde cereyan ettiği ve farkında olunduğu gibi, Ak Parti döneminde bir sürü bürokrat, işadamı, akademisyen vs. yeni değerler yetişti. Hakîkâten, aday adaylarına bakınca hepsi de bir yönüyle temâyüz etmiş, göğüs kabartan kalite isimler. Gerçekten sevinmemek elde değil. Böyle hevesli, kendine güvenen insanların çokluğu hepimiz için sevindirici olmalı ve de gururlanmalıyız. Bunların varlığı, geleceğe dâir olumlu düşüncelerimizi ve de ümitlerimizi besliyor her şeyden önce. Yalnız bu defâ dikkâtimizi çeken bir şey var ki, her ilçeden 2, 3, 5 varken Ulubey’den tek aday adayı yok; en azından biz bilmiyoruz. Artık, “büyük şehir bizde, gerisine gerek yok, fazla tamahkâr olmamak lâzım!” mı diyoruz acabâ? Yoksa, Büyükşehir olunca şuralı buralı olmanın ehemmiyeti kalmayıp kıymet-i harbiyesi mi buharlaştı? Kaldı ki, Ulubey öteden beri Ordu siyâsetinin hep belkemiğini oluşturmuştur. Gerçi fiiliyatta yine öyle, fazla talepkârlığa gerek yok, lâkin nasıl oldu, belki de ilk defâ böyle bir şey oluyor yanlış hatırlamıyorsak. Bu anlamda Ulubey bir kanaatkârlık nümûnesi dönemi mi yaşıyor? Eğer öyleyse, bu da bir fazîlet. Ben bu hakkımı yeterince kullandım, kullanıyorum. Biraz da komşular bu duyguyu tadsınlar düşüncesi de takdîre değer. Bileyerek ya da bilmeyerek; bu da güzel, bunda da bir hayır vardır diyoruz. ÂKİF ATLI, SEYİT TORUN... Derken Ziraat Odası’ndan Âkif Atlı ismi yükseldi. Tanınan, bilinen, mâkul bir isim. Ulubey siyâsetinin ve halkının demirbaş ve de ağır toplarından. Ulubey deyince ilk akla gelenlerden, sözü, sohbeti dinlenir, munis bir çehre. Güzel ilçemiz ve insanları için hayırlı olsun. Kendisine buradan başarılar diliyor, inşâllâh hayırlı olsunda buluşmak üzere diyoruz. Allâh mahçup etmesin. Ulubey’in bir demirbaş ismi de Seyit Torun. O da CHP’den aday adaylığını açıkladı. Faal siyâsette Ordu’da ve seçildiği takdirde Ankara’da ses getirecek renkli sîmâlardan biri. Gözden ırak olan gönülden de olurmuş ama, piyasaya çıkmasıyla birlikte, özellikle muhâlefet cephesinde bir ümit ışığı olarak, cankurtaran simidi misâli bir ilgiye mazhar oldu. Bakalım, sıralaması nasıl olacak ve sonuç nereye varacak? Yeni süreçler, başta Ulubey olmak üzere tüm ilçelerimiz, Ordumuz, yurdumuz, tüm kardeş coğrafyalarımız ve de insanlık için hayırlı olsun. Bekleyeceğiz, göreceğiz; en hayırlısı neyse, duâlarımız ve de gayretlerimizle berâber o olacak inşâllâh… BOZTEPE'DE KAR, BİZDE ÇOCUKLUK... Kar bereketi dedik; o da şu: mâlum Pazar günü havalar güzeldi. Boztepe’de kar eriyip yarı bele çıkmıştı. Öbür güne kaybolur düşüncesiyle, fırsatı Iraklı kardeşler adına değerlendirmek üzere Boztepe’ye çıktık. Onların bahânesiyle biz de kar çiğnedik. Onlara da ifâde ettiğimiz gibi onlar sâyesinde çocukluğumuza döndük. Tepenin arka yüzünde kaydık. Oldukça kalabalıktı. Başka göçmen âileler de vardı. Yerliler de. Bir yandan da güneş ısıtıyordu. Çok tatlı bir hava. Ama, akşama doğru soğuklaştı. Iraklı dostlar ülkelerinin güneyinden oldukları için ilk defâ kar çiğnemiş, karda kaymış ve de kar topu oynamış oldular. Kardan adama dokundular. Daha önceki günlerde de, ilk defâ kar yağışı izlediklerini söylemişlerdi. Boztepe’den bakınca bir taraf deniz, bir taraf şehir boylu boyunca muhteşem. Biz her çıkışımız da hayranız da, bir de onların ilk müşâhedesini düşünün. Onlara, 15-20 gün sonra yaprak açınca, çiçekler boy verince görün hele bir de dedim ki, gerçekten öyle ve biz bu güzelliklerin farkında değiliz. Çünkü içindeyiz. Çünkü çölden gelmedik. Gerçi, kıymet anlamak için, nîmetin değerini bilmek için illâ ki yokluğunu mu yaşamak gerekli? Değil ama, bâzen gaflete gelebiliyoruz. Şöyle bir durup düşünelim, dünyâya, çevremize, sâhip olduğumuz imkânlara, 50 yıl, hattâ 10 yıl öncesine göre yeniden kıyaslayıp aradaki farklara bakalım ve ona göre bir tutum sergileyelim. O zaman her anlamda, her konuda çok daha tutarlı olacağımızı düşünüyoruz.  Her neyse, bu vâdide söz bitmez. Gelelim tekrar Boztepe’ye. Dönüşe niyetlendiğimiz sırada gazeteci Ahmet Bayrak’a denk geldik. Kendisi aynı zamanda TRT Muhâbiri. Iraklı arkadaşlarla röportaj yapıp kaydetti. Başkalarıyla da çekimleri varmış. Birlikte harmanlayıp haber yapacak. Bakalım izleme şansımız olacak mı? İşte böyle sevgili dostlar. Bugünlük de bu kadar. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyor, sıhhat-âfiyet ve de selâmetler üzere hayırlı uzun ömürler diliyor, Allâh’a emânet olunuz diyerek sözlerimizi bağlayıp, tekrar görüşmeyi umarak huzurlarınızdan ayrılıyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 24 February 2015 - Tuesday

ADAY BEREKETİ, KAR HAREKETİ…

Geçen haftalar oldukça hareketli geçti. Mâlum, önceki hafta sonu Başbakanımız Ahmed Davudoğlu’nun teşrifinden sonraki haftamız da aday adaylarının başvuruları ve açıklamalarıyla hareketlendi. AkParti’den 60’a yakın aday adayı var. Bu, bir bereketin ifâdesi. Çünkü, herkesin gözü önünde cereyan ettiği ve farkında olunduğu gibi, Ak Parti döneminde bir sürü bürokrat, işadamı, akademisyen vs. yeni değerler yetişti. Hakîkâten, aday adaylarına bakınca hepsi de bir yönüyle temâyüz etmiş, göğüs kabartan kalite isimler. Gerçekten sevinmemek elde değil. Böyle hevesli, kendine güvenen insanların çokluğu hepimiz için sevindirici olmalı ve de gururlanmalıyız. Bunların varlığı, geleceğe dâir olumlu düşüncelerimizi ve de ümitlerimizi besliyor her şeyden önce.

Yalnız bu defâ dikkâtimizi çeken bir şey var ki, her ilçeden 2, 3, 5 varken Ulubey’den tek aday adayı yok; en azından biz bilmiyoruz. Artık, “büyük şehir bizde, gerisine gerek yok, fazla tamahkâr olmamak lâzım!” mı diyoruz acabâ? Yoksa, Büyükşehir olunca şuralı buralı olmanın ehemmiyeti kalmayıp kıymet-i harbiyesi mi buharlaştı?

Kaldı ki, Ulubey öteden beri Ordu siyâsetinin hep belkemiğini oluşturmuştur. Gerçi fiiliyatta yine öyle, fazla talepkârlığa gerek yok, lâkin nasıl oldu, belki de ilk defâ böyle bir şey oluyor yanlış hatırlamıyorsak. Bu anlamda Ulubey bir kanaatkârlık nümûnesi dönemi mi yaşıyor? Eğer öyleyse, bu da bir fazîlet. Ben bu hakkımı yeterince kullandım, kullanıyorum. Biraz da komşular bu duyguyu tadsınlar düşüncesi de takdîre değer. Bileyerek ya da bilmeyerek; bu da güzel, bunda da bir hayır vardır diyoruz.

ÂKİF ATLI, SEYİT TORUN...

Derken Ziraat Odası’ndan Âkif Atlı ismi yükseldi. Tanınan, bilinen, mâkul bir isim. Ulubey siyâsetinin ve halkının demirbaş ve de ağır toplarından. Ulubey deyince ilk akla gelenlerden, sözü, sohbeti dinlenir, munis bir çehre. Güzel ilçemiz ve insanları için hayırlı olsun. Kendisine buradan başarılar diliyor, inşâllâh hayırlı olsunda buluşmak üzere diyoruz. Allâh mahçup etmesin.

Ulubey’in bir demirbaş ismi de Seyit Torun. O da CHP’den aday adaylığını açıkladı. Faal siyâsette Ordu’da ve seçildiği takdirde Ankara’da ses getirecek renkli sîmâlardan biri. Gözden ırak olan gönülden de olurmuş ama, piyasaya çıkmasıyla birlikte, özellikle muhâlefet cephesinde bir ümit ışığı olarak, cankurtaran simidi misâli bir ilgiye mazhar oldu. Bakalım, sıralaması nasıl olacak ve sonuç nereye varacak?

Yeni süreçler, başta Ulubey olmak üzere tüm ilçelerimiz, Ordumuz, yurdumuz, tüm kardeş coğrafyalarımız ve de insanlık için hayırlı olsun. Bekleyeceğiz, göreceğiz; en hayırlısı neyse, duâlarımız ve de gayretlerimizle berâber o olacak inşâllâh…

BOZTEPE'DE KAR, BİZDE ÇOCUKLUK...

Kar bereketi dedik; o da şu: mâlum Pazar günü havalar güzeldi. Boztepe’de kar eriyip yarı bele çıkmıştı. Öbür güne kaybolur düşüncesiyle, fırsatı Iraklı kardeşler adına değerlendirmek üzere Boztepe’ye çıktık. Onların bahânesiyle biz de kar çiğnedik. Onlara da ifâde ettiğimiz gibi onlar sâyesinde çocukluğumuza döndük. Tepenin arka yüzünde kaydık. Oldukça kalabalıktı. Başka göçmen âileler de vardı. Yerliler de. Bir yandan da güneş ısıtıyordu. Çok tatlı bir hava. Ama, akşama doğru soğuklaştı.

Iraklı dostlar ülkelerinin güneyinden oldukları için ilk defâ kar çiğnemiş, karda kaymış ve de kar topu oynamış oldular. Kardan adama dokundular. Daha önceki günlerde de, ilk defâ kar yağışı izlediklerini söylemişlerdi. Boztepe’den bakınca bir taraf deniz, bir taraf şehir boylu boyunca muhteşem. Biz her çıkışımız da hayranız da, bir de onların ilk müşâhedesini düşünün.

Onlara, 15-20 gün sonra yaprak açınca, çiçekler boy verince görün hele bir de dedim ki, gerçekten öyle ve biz bu güzelliklerin farkında değiliz. Çünkü içindeyiz. Çünkü çölden gelmedik. Gerçi, kıymet anlamak için, nîmetin değerini bilmek için illâ ki yokluğunu mu yaşamak gerekli? Değil ama, bâzen gaflete gelebiliyoruz. Şöyle bir durup düşünelim, dünyâya, çevremize, sâhip olduğumuz imkânlara, 50 yıl, hattâ 10 yıl öncesine göre yeniden kıyaslayıp aradaki farklara bakalım ve ona göre bir tutum sergileyelim. O zaman her anlamda, her konuda çok daha tutarlı olacağımızı düşünüyoruz. 

Her neyse, bu vâdide söz bitmez. Gelelim tekrar Boztepe’ye. Dönüşe niyetlendiğimiz sırada gazeteci Ahmet Bayrak’a denk geldik. Kendisi aynı zamanda TRT Muhâbiri. Iraklı arkadaşlarla röportaj yapıp kaydetti. Başkalarıyla da çekimleri varmış. Birlikte harmanlayıp haber yapacak. Bakalım izleme şansımız olacak mı?

İşte böyle sevgili dostlar. Bugünlük de bu kadar. Hepinize sevgiler, saygılar sunuyor, sıhhat-âfiyet ve de selâmetler üzere hayırlı uzun ömürler diliyor, Allâh’a emânet olunuz diyerek sözlerimizi bağlayıp, tekrar görüşmeyi umarak huzurlarınızdan ayrılıyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.