bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ULUBEY’İN BAHTI, FINDIĞIN TAHTI…

Baht dedik ya, bir türlü umulan olmadı. Ulubey, 20’de 20’den beklenen coşku ve ümîdin aksine bir seyir gösterdi siyâset ve hizmet olarak. Sanki, mum dibini ışıtmaz sözünü esas almışçasına, küçük şehre pek bir şey yansımadı yukarlardan. Ulubeyimiz bu dönem daha çok, anlaşmazlıklar, çift başlılıklar, sert demeçler, uyarılar, çekişmeler, ilginç protestolar ve pankartlarla gündem yaptı maalesef. Mesele nedir, işin aslı nicedir, ortada ne var; tamâmen bir muammâ. Meseleye buradan bakınca, Ordu’nun siyâsî anlamdaki genel hastalık ve rahatsızlığı ilçemizde daha net bir görüntü kazanmış gözüküyor. Tekelci, buyurgan tutumların uyumsuzluk, gönülsüzlük ve de verimsizliğe dönüştüğü yerlerin başında geliyor Ulubey. Bunun da doğal sonuçları olarak Ulubey’in tadı-tuzu yok vel’hâsıl. ULUBEY, ÜNYE; ÇAM, KESTÂNE… Diğer yandan bakınız, seçim sonrası ilk zamanlar, ilimizin yekpâre tablosuna, başkanların heyecânına bakarak, büyük başkanın da buradan olması avantajıyla Ulubey’de artacak olan hareket ve ilerleyecek gelişmelerden o kadar ümitliydik ki, orta yerdeki kestâneli tepenin bile bu hengâmede karambole gideceğinden endîşelenmiş de, bu meyanda yazılar yazmıştık. Nitekim geçen hafta Ünye’de bir sivil toplum kuruluşu, Ünye’nin ortasındaki çamlık bölümüne dokunulmaması noktasında demeç vermiş. Demek ki bir şeyler var. İş makineleri niyeti bozmuş, kıbleyi şaşırmış, yönünü çamlığa dönmüş. STK Başkanı bir nevî halkı uyarıyor. Ünye’de olduğu gibi Ulubey’de de, her yerde bu tehlike var maalesef. Kimsenin ne sağlık, ne doğa, ne şehir, ne kültür, ne medeniyet umûrunda. Para, buldozer gibi her şeyi dümdüz ediyor. Bunu görmek için hiç kimsenin çok uzağa gitmesine gerek yok. Her şey, herkesin olduğu gibi bizim de gözümüze batacak kadar açık. FINDIK TA, FİYAT TA OLMADI! Her neyse… Gelelim fındığa. O da, toplanışıyla, fiyâtıyla, sosyâl tezâhürleriyle apayrı bir âlem. Meselâ, Ulubey olarak 12-15 bandındayız bu sene. Ama daha ayın 1’inde fındığa başlayanlarımız oldu. Fındık şu an bile olmuş değil. Hâlâ yere düşmüyor. Dün îtibârıyle(20), toplanışını kendimize bıraktığımız  sebze içi, pancarlık kısmında âile efrâdıyle çalışırken gördük ki, palaz fındıklar bile yer yer yemyeşil ve de elle zor kopuyor. Yağlı fındık dahî neredeyse öyle. Fındık kopmuyor diye dalda kalacak değil elbette ama, hiç olmazsa kızarmasını ölçü almak gerekmez mi? Çocuklar pancarlığa ilk girdiklerinde ham fındık zannedip, olmamış diye geri döndüler. Gerçekten, kimi çakıldaklar süt gibi beyaz hâlâ. İşte bu senenin böyle bir özelliği de var. Fındık bir türlü olmadı gibi. Fatsa’da tanıdıklar var. Onlar da dün aramışlardı. Birisi zâten, fındık kendisi tamâmen döküldükten sonra yerden topluyor. Tarzı bu. Diğeri de, yarın başlayacağız ama, fındık zor kopuyor; aslında tam olmamış dedi. Burası Gavraz. Sâhil sayılır. Bolaman’ın hemen sırtları sıra. DOMATES, FINDIK, BAKLİYÂT… İşte, bizim cephede böyle bir durum söz konusu. Üreticiler olarak ne fenne, ne de yasalara uyuyoruz. Domatesi kırmızı görmeyince beğenmeyip almıyoruz ama fındığa gelince tam olgunlaşmadan patır patır koparıyoruz. Fiyata gelince en âlâsından istiyoruz. Tabiî onun da sınırı yok. Ama bu sene de fiyât biraz az oldu. Şöyle ki, fiyatlara o kadar yoğunlaştık ki, bu hengâmede bakliyat başta olmak üzere yemelik her şeyin fiyâtı çok yükseldi. Diğer yandan işçi ücretleri öyle. Hiçbir fiyat yerinde durmazken fındık yerinde sayıyor bir hâlde şu anda. Hattâ, reel anlamda, düşük de diyebiliriz ki, zâten öyle. Şöyle söyleyelim ki, geçen yıl aynı orandaki mahsule yaptığımız harcamaya göre bu yıl daha çok ödedik. Ama tam tersine olarak alınacak para geçen yılın çok gerisinde. Kısaca, bize göre, TMO en az 12 TL demeliydi. Piyasada da 10’un altına düşmeyecek bir seviye gözetilmeliydi. Çünkü bu yıl randımanlar da düşük gözüküyor. Bunda da erken, yâni fındık oluşumunu tamamlamadan toplamanın etkisi büyük olmalı. Demek ki, buna lâyıkız. Bunu da kabul edelim. Bir şeyden hak isterken, biz ne kadar o şeyin hakkına uyduğumuzun da öz eleştirisini yapabilelim. YEŞİL DALLAR, MÂVİ OYUNLAR… Fındık mevsimi sosyâl ve kültürel olarak ayrı bir âlem. İşin en heyecan verici tatlı, neşeli, heyecanlı ve de olumlu tarafı burada. Onun güzelliklerini anlatmaya sayfalar yetmez. Bu sütun hiç yetmez. Ama inanıyoruz ki, sizler çok daha güzellerini fındık vesîlesiyle kavuştuğunuz, buluştuğunuz sevdiklerinizle, komşularınızla, akrabânızla, misâfirlerinizle yaşıyorsunuz. Hele çocuklarımızın, torunlarımızın toprakla buluşması, harmanlarda koşuşması apayrı bir güzellik. Zâten, işin bu tarafı olmasa, kısa ve fakat oldukça zorlu fındık mevsiminin yorgunluğu nasıl çıkar?! Bu duygu ve düşüncelerle berâber, fındık mevsimlerimizin hem madden, hem de mânen bereketli olması, nicelerine sevdiklerimizle berâber hayırlısıyla erişmemiz, millet ve memleketimizin sulh ve selâmeti, insanlığın saâdeti, cümlemizin sonsuz mutlulukları temennîsiyle hepinize sevgiler saygılar ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 24 Ağustos 2017 - Perşembe

ULUBEY’İN BAHTI, FINDIĞIN TAHTI…

Baht dedik ya, bir türlü umulan olmadı. Ulubey, 20’de 20’den beklenen coşku ve ümîdin aksine bir seyir gösterdi siyâset ve hizmet olarak. Sanki, mum dibini ışıtmaz sözünü esas almışçasına, küçük şehre pek bir şey yansımadı yukarlardan.

Ulubeyimiz bu dönem daha çok, anlaşmazlıklar, çift başlılıklar, sert demeçler, uyarılar, çekişmeler, ilginç protestolar ve pankartlarla gündem yaptı maalesef. Mesele nedir, işin aslı nicedir, ortada ne var; tamâmen bir muammâ.

Meseleye buradan bakınca, Ordu’nun siyâsî anlamdaki genel hastalık ve rahatsızlığı ilçemizde daha net bir görüntü kazanmış gözüküyor. Tekelci, buyurgan tutumların uyumsuzluk, gönülsüzlük ve de verimsizliğe dönüştüğü yerlerin başında geliyor Ulubey. Bunun da doğal sonuçları olarak Ulubey’in tadı-tuzu yok vel’hâsıl.

ULUBEY, ÜNYE; ÇAM, KESTÂNE…

Diğer yandan bakınız, seçim sonrası ilk zamanlar, ilimizin yekpâre tablosuna, başkanların heyecânına bakarak, büyük başkanın da buradan olması avantajıyla Ulubey’de artacak olan hareket ve ilerleyecek gelişmelerden o kadar ümitliydik ki, orta yerdeki kestâneli tepenin bile bu hengâmede karambole gideceğinden endîşelenmiş de, bu meyanda yazılar yazmıştık.

Nitekim geçen hafta Ünye’de bir sivil toplum kuruluşu, Ünye’nin ortasındaki çamlık bölümüne dokunulmaması noktasında demeç vermiş. Demek ki bir şeyler var. İş makineleri niyeti bozmuş, kıbleyi şaşırmış, yönünü çamlığa dönmüş. STK Başkanı bir nevî halkı uyarıyor.

Ünye’de olduğu gibi Ulubey’de de, her yerde bu tehlike var maalesef. Kimsenin ne sağlık, ne doğa, ne şehir, ne kültür, ne medeniyet umûrunda. Para, buldozer gibi her şeyi dümdüz ediyor. Bunu görmek için hiç kimsenin çok uzağa gitmesine gerek yok. Her şey, herkesin olduğu gibi bizim de gözümüze batacak kadar açık.

FINDIK TA, FİYAT TA OLMADI!

Her neyse… Gelelim fındığa. O da, toplanışıyla, fiyâtıyla, sosyâl tezâhürleriyle apayrı bir âlem. Meselâ, Ulubey olarak 12-15 bandındayız bu sene. Ama daha ayın 1’inde fındığa başlayanlarımız oldu. Fındık şu an bile olmuş değil. Hâlâ yere düşmüyor. Dün îtibârıyle(20), toplanışını kendimize bıraktığımız  sebze içi, pancarlık kısmında âile efrâdıyle çalışırken gördük ki, palaz fındıklar bile yer yer yemyeşil ve de elle zor kopuyor. Yağlı fındık dahî neredeyse öyle.

Fındık kopmuyor diye dalda kalacak değil elbette ama, hiç olmazsa kızarmasını ölçü almak gerekmez mi? Çocuklar pancarlığa ilk girdiklerinde ham fındık zannedip, olmamış diye geri döndüler. Gerçekten, kimi çakıldaklar süt gibi beyaz hâlâ. İşte bu senenin böyle bir özelliği de var. Fındık bir türlü olmadı gibi.

Fatsa’da tanıdıklar var. Onlar da dün aramışlardı. Birisi zâten, fındık kendisi tamâmen döküldükten sonra yerden topluyor. Tarzı bu. Diğeri de, yarın başlayacağız ama, fındık zor kopuyor; aslında tam olmamış dedi. Burası Gavraz. Sâhil sayılır. Bolaman’ın hemen sırtları sıra.

DOMATES, FINDIK, BAKLİYÂT…

İşte, bizim cephede böyle bir durum söz konusu. Üreticiler olarak ne fenne, ne de yasalara uyuyoruz. Domatesi kırmızı görmeyince beğenmeyip almıyoruz ama fındığa gelince tam olgunlaşmadan patır patır koparıyoruz.

Fiyata gelince en âlâsından istiyoruz. Tabiî onun da sınırı yok. Ama bu sene de fiyât biraz az oldu. Şöyle ki, fiyatlara o kadar yoğunlaştık ki, bu hengâmede bakliyat başta olmak üzere yemelik her şeyin fiyâtı çok yükseldi. Diğer yandan işçi ücretleri öyle. Hiçbir fiyat yerinde durmazken fındık yerinde sayıyor bir hâlde şu anda. Hattâ, reel anlamda, düşük de diyebiliriz ki, zâten öyle.

Şöyle söyleyelim ki, geçen yıl aynı orandaki mahsule yaptığımız harcamaya göre bu yıl daha çok ödedik. Ama tam tersine olarak alınacak para geçen yılın çok gerisinde. Kısaca, bize göre, TMO en az 12 TL demeliydi. Piyasada da 10’un altına düşmeyecek bir seviye gözetilmeliydi. Çünkü bu yıl randımanlar da düşük gözüküyor. Bunda da erken, yâni fındık oluşumunu tamamlamadan toplamanın etkisi büyük olmalı. Demek ki, buna lâyıkız. Bunu da kabul edelim. Bir şeyden hak isterken, biz ne kadar o şeyin hakkına uyduğumuzun da öz eleştirisini yapabilelim.

YEŞİL DALLAR, MÂVİ OYUNLAR…

Fındık mevsimi sosyâl ve kültürel olarak ayrı bir âlem. İşin en heyecan verici tatlı, neşeli, heyecanlı ve de olumlu tarafı burada. Onun güzelliklerini anlatmaya sayfalar yetmez. Bu sütun hiç yetmez. Ama inanıyoruz ki, sizler çok daha güzellerini fındık vesîlesiyle kavuştuğunuz, buluştuğunuz sevdiklerinizle, komşularınızla, akrabânızla, misâfirlerinizle yaşıyorsunuz. Hele çocuklarımızın, torunlarımızın toprakla buluşması, harmanlarda koşuşması apayrı bir güzellik. Zâten, işin bu tarafı olmasa, kısa ve fakat oldukça zorlu fındık mevsiminin yorgunluğu nasıl çıkar?!

Bu duygu ve düşüncelerle berâber, fındık mevsimlerimizin hem madden, hem de mânen bereketli olması, nicelerine sevdiklerimizle berâber hayırlısıyla erişmemiz, millet ve memleketimizin sulh ve selâmeti, insanlığın saâdeti, cümlemizin sonsuz mutlulukları temennîsiyle hepinize sevgiler saygılar ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.