bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

PAZARTESİ GÜNÜ, PERŞEMBE SAATLERİ...

Bilmem farkında mısınız? Zîrâ insan çoğu kez içinde bulunduğu nîmetleri göremeyebiliyor. Ama, meselâ bize göre Perşembe her bakımdan renkli, canlı, mûtenâ, bereketli, sıcak, insana ve insâniyete yakın, hoş bir yer. Doğası, câzibesi, gizemi, sükûnet ve nezâhetiyle sâkin şehir adını da fazlasıyla hak ediyor. Geçen Pazartesi gün, Siverek'e geçiş öncesi, misâfereten burada bulunan büyük kızım ve İstanbul Bahçelievler Proje İHL’den naklini, biraz da ablasıgilin tâyini sebebiyle Ordu’ya almak durumunda olduğumuz küçük oğlumla berâber yaptığımız şöyle kısa bir tur bize bu duyguları fazlasıyla yaşattı. Çocuklar, belki biraz da, Bakırköy yoğunluğunda yaşadıkları aylar ve yıllardan sonra geldikleri Perşembe’nin ele avuca sığan, nezih, derli-toplu, sâkin havasına bayıldılar. Önce, İmam-Hatip Lisesi’ne uğradık. İdâreyle konuştuk. Her ikisi de birer değerli öğrencimiz olan Müdür Şerâfettin GÜR ve Edebiyât Öğretmeni Sâlih ÇALIŞ Beylerin kahvelerini içerken bir yandan da okulla ilgili bilgiler aldık. Biraz da yer darlığı dolayısıyla mescidle birleştirilerek, İKRA’=OKU yazısıyla kompoze edilmiş kütüphâneyi gördük. Kitaplara baktık. Burada vakti de edâ ettik. Küçük, sevimli, sıcak, cıvıl cıvıl bir okul. Aynı bahçede birkaç okul var. Bu da havaya ayrı bir zenginlik ve de canlılık katıyor. Burada, sâdece okullar değil, diğer resmî dâireler ve kurumlar da yan yana, iç içe. Kaymakamlık, Recep AKDAĞ Bakanımızın hanım memleketine cemîlesi sadedinde Hastâne büyüklüğünde Sağlık Ocağı, Halk Kütüphânesi, Müftülük, az ötede Belediye. Meydanın iki tarafında sevimli birer câmi. Ceren’de tatlı ve çayın ardından Kışlaönü’ne, oradan da fenere kadar uzandık. Çocuklar da hiç itiraz etmediler. Nereye gidiyoruz falan demediler. Hava güzeldi, manzara da öyle. Neden etsinler ki? Hem bu civarda, bu seyir keyfini yaşayacakları, böyle bir hava soluyacakları bir başka yer var mı ki? Nitekim, girişteki câmiden îtibâren çay ocakları, kahvehâneler, balıklar, balıkçılar, kayıklar, tekneler. Kimi tâmir yapıyor, kimi ağ örüyor, kimi motorunun üzerinde rutin işleriyle meşgûl. Ellerinde misineleri ve poşetleriyle yanımızdan geçip fenere doğru gidenler var. Sizin anlayacağınız, o küçücük liman, denizin kıyısında dinlenen koca bir ummandaymışız, bir hayâl yolculuğuna çıkmışız hissi uyandırdı bizde. Oradan sâdece manzaralara değil, târihlere, coğrafyalara doğru akıp gittik âdetâ. Mendireğin üstünden bakınca, az açıkta havuzlar. Bir taraf dağlar, tepeler, diğer taraf engin deniz. Oradan Perşembe’ye, sâhillere, Boztepe’ye, ufuklara doğru bakmanın doyumsuz zevkini tattık. Gerçi, şu sıralar Perşembe’ye gitmek hâlâ biraz dolambaçlı. Geçen selde yıkılan köprünün yerine, biraz gecikmeyle ve de yanlış inşâ sebebiyle yıkılıp tekrar ele alınmak sûretiyle de olsa yenisi hızla yapılmakta, bitirilmeye çalışılmakta olduğunu görüyoruz.Bir an önce bitmesi dileğimiz. Ama, şöyle ya da böyle, her şekliyle Perşembe’ye gitmek güzel ve de her çileye değer. Bakınız, zenginlik derken biz, isimlerinin çeşitliliği ve serüveninin bile onun ne kadar câzibedâr olduğunu, kültürel enginlik ve târih derinliğini gösterdiğini anlatmaya çalışacaktık. Geliniz görünüz ki konu Kışlaönü’ne, oradan sonsuz ufuklara doğru kaydı gitti. Bu da Perşembe’nin insanın aklını başından alış özelliğinin bir örneği oldu gördüğünüz gibi. Perşembe hem söyletiyor, hem de yazdırıyor sizin anlayacağınız. Allâh ömür verirse daha neler yazdıracak kim bilir? Son olarak, çocuklarımın birkaç defâ; “Babacığım, bugünü hiç unutmayacağız; öylesine gibiydi ama, çok güzel oldu, iyi ki gelmişiz!” şeklinde hitapla ifâde ettikleri bu günü ve de Perşembe’yi biz de unutmayacağız inşâllâh diyoruz. Sevgili dostlar; yine manilerle vedâ ederken, hiçbir şeyin kardeşliğimize mânî teşkil etmemesi temennîsi ve doyulmayan Perşembe’de doyumsuz güzellikler yaşamanız, sevdiklerinizle sonsuz mutluluklara da ulaşmanız dileğiyle hepinize saygılar ve de kâlbî muhabbetler sunuyoruz ves’selâm… ÇINARDAN LİMANA Perşembenin çınarı Akıyor mu pınarı? Yar çıkmış pencereye Bakamıyom yukarı! *** Vonanın ışıkları Sarar sarmaşıkları Fenerin yakamozu Çağırır âşıkları? *** Aşk bir güneş, nur saçar Gönül kuş olur, uçar Yârim arlı-edepli Yanağında gül açar! *** İftarın pidesi var Sahurun bâdesi var Neye alındı bilmem Yârimin gidesi var! *** Yağı alır külekten Reçel yapar çilekten Yârim toprak gönüllü Farkı yok bir melekten! *** Yâr mıdır, ağyâr mıdır Sevgimi duyar mıdır Darbe olmuş diyorlar Vonada da var mıdır? *** Çeşme dereye akar Dere nereye akar Aşkı hakîkî olan Sanma gayriye bakar *** Yakılma, yıkılma yok Bir yere takılma yok Her gün bir başkasıyla Utanma sıkılma yok! *** Düğün-dernek istiyor Her gün görmek istiyor Abim kaç kez uyardı Herhal ölmek istiyor! *** Kışla önünde liman Kayıklar tüter duman Dolaşmaya doyulmaz Hey yârim aman aman! ***
Ekleme Tarihi: 05 Aralık 2016 - Pazartesi

PAZARTESİ GÜNÜ, PERŞEMBE SAATLERİ...

Bilmem farkında mısınız? Zîrâ insan çoğu kez içinde bulunduğu nîmetleri göremeyebiliyor. Ama, meselâ bize göre Perşembe her bakımdan renkli, canlı, mûtenâ, bereketli, sıcak, insana ve insâniyete yakın, hoş bir yer. Doğası, câzibesi, gizemi, sükûnet ve nezâhetiyle sâkin şehir adını da fazlasıyla hak ediyor.

Geçen Pazartesi gün, Siverek'e geçiş öncesi, misâfereten burada bulunan büyük kızım ve İstanbul Bahçelievler Proje İHL’den naklini, biraz da ablasıgilin tâyini sebebiyle Ordu’ya almak durumunda olduğumuz küçük oğlumla berâber yaptığımız şöyle kısa bir tur bize bu duyguları fazlasıyla yaşattı. Çocuklar, belki biraz da, Bakırköy yoğunluğunda yaşadıkları aylar ve yıllardan sonra geldikleri Perşembe’nin ele avuca sığan, nezih, derli-toplu, sâkin havasına bayıldılar.

Önce, İmam-Hatip Lisesi’ne uğradık. İdâreyle konuştuk. Her ikisi de birer değerli öğrencimiz olan Müdür Şerâfettin GÜR ve Edebiyât Öğretmeni Sâlih ÇALIŞ Beylerin kahvelerini içerken bir yandan da okulla ilgili bilgiler aldık. Biraz da yer darlığı dolayısıyla mescidle birleştirilerek, İKRA’=OKU yazısıyla kompoze edilmiş kütüphâneyi gördük. Kitaplara baktık. Burada vakti de edâ ettik. Küçük, sevimli, sıcak, cıvıl cıvıl bir okul. Aynı bahçede birkaç okul var. Bu da havaya ayrı bir zenginlik ve de canlılık katıyor.

Burada, sâdece okullar değil, diğer resmî dâireler ve kurumlar da yan yana, iç içe. Kaymakamlık, Recep AKDAĞ Bakanımızın hanım memleketine cemîlesi sadedinde Hastâne büyüklüğünde Sağlık Ocağı, Halk Kütüphânesi, Müftülük, az ötede Belediye. Meydanın iki tarafında sevimli birer câmi.

Ceren’de tatlı ve çayın ardından Kışlaönü’ne, oradan da fenere kadar uzandık. Çocuklar da hiç itiraz etmediler. Nereye gidiyoruz falan demediler. Hava güzeldi, manzara da öyle. Neden etsinler ki? Hem bu civarda, bu seyir keyfini yaşayacakları, böyle bir hava soluyacakları bir başka yer var mı ki?

Nitekim, girişteki câmiden îtibâren çay ocakları, kahvehâneler, balıklar, balıkçılar, kayıklar, tekneler. Kimi tâmir yapıyor, kimi ağ örüyor, kimi motorunun üzerinde rutin işleriyle meşgûl. Ellerinde misineleri ve poşetleriyle yanımızdan geçip fenere doğru gidenler var.

Sizin anlayacağınız, o küçücük liman, denizin kıyısında dinlenen koca bir ummandaymışız, bir hayâl yolculuğuna çıkmışız hissi uyandırdı bizde. Oradan sâdece manzaralara değil, târihlere, coğrafyalara doğru akıp gittik âdetâ.

Mendireğin üstünden bakınca, az açıkta havuzlar. Bir taraf dağlar, tepeler, diğer taraf engin deniz. Oradan Perşembe’ye, sâhillere, Boztepe’ye, ufuklara doğru bakmanın doyumsuz zevkini tattık.

Gerçi, şu sıralar Perşembe’ye gitmek hâlâ biraz dolambaçlı. Geçen selde yıkılan köprünün yerine, biraz gecikmeyle ve de yanlış inşâ sebebiyle yıkılıp tekrar ele alınmak sûretiyle de olsa yenisi hızla yapılmakta, bitirilmeye çalışılmakta olduğunu görüyoruz.Bir an önce bitmesi dileğimiz. Ama, şöyle ya da böyle, her şekliyle Perşembe’ye gitmek güzel ve de her çileye değer.

Bakınız, zenginlik derken biz, isimlerinin çeşitliliği ve serüveninin bile onun ne kadar câzibedâr olduğunu, kültürel enginlik ve târih derinliğini gösterdiğini anlatmaya çalışacaktık. Geliniz görünüz ki konu Kışlaönü’ne, oradan sonsuz ufuklara doğru kaydı gitti. Bu da Perşembe’nin insanın aklını başından alış özelliğinin bir örneği oldu gördüğünüz gibi. Perşembe hem söyletiyor, hem de yazdırıyor sizin anlayacağınız. Allâh ömür verirse daha neler yazdıracak kim bilir?

Son olarak, çocuklarımın birkaç defâ; “Babacığım, bugünü hiç unutmayacağız; öylesine gibiydi ama, çok güzel oldu, iyi ki gelmişiz!” şeklinde hitapla ifâde ettikleri bu günü ve de Perşembe’yi biz de unutmayacağız inşâllâh diyoruz.

Sevgili dostlar; yine manilerle vedâ ederken, hiçbir şeyin kardeşliğimize mânî teşkil etmemesi temennîsi ve doyulmayan Perşembe’de doyumsuz güzellikler yaşamanız, sevdiklerinizle sonsuz mutluluklara da ulaşmanız dileğiyle hepinize saygılar ve de kâlbî muhabbetler sunuyoruz ves’selâm…


ÇINARDAN LİMANA


Perşembenin çınarı

Akıyor mu pınarı?

Yar çıkmış pencereye

Bakamıyom yukarı!

***

Vonanın ışıkları

Sarar sarmaşıkları

Fenerin yakamozu

Çağırır âşıkları?

***

Aşk bir güneş, nur saçar

Gönül kuş olur, uçar

Yârim arlı-edepli

Yanağında gül açar!

***

İftarın pidesi var

Sahurun bâdesi var

Neye alındı bilmem

Yârimin gidesi var!

***

Yağı alır külekten

Reçel yapar çilekten

Yârim toprak gönüllü

Farkı yok bir melekten!

***

Yâr mıdır, ağyâr mıdır

Sevgimi duyar mıdır

Darbe olmuş diyorlar

Vonada da var mıdır?

***

Çeşme dereye akar

Dere nereye akar

Aşkı hakîkî olan

Sanma gayriye bakar

***

Yakılma, yıkılma yok

Bir yere takılma yok

Her gün bir başkasıyla

Utanma sıkılma yok!

***

Düğün-dernek istiyor

Her gün görmek istiyor

Abim kaç kez uyardı

Herhal ölmek istiyor!

***

Kışla önünde liman

Kayıklar tüter duman

Dolaşmaya doyulmaz

Hey yârim aman aman!

***

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.