Küçük oğlum Yiğit: Agu dedi, diş çıkardı, emekledi, ilk saçı kesildi, yürümeye başladı derken, bu sene birinci sınıfa gidiyor.
Hepinizin bildiği gibi, bu yıl ilköğretim okulları tam gün olarak eğitim verecek. Dolayısı ile 12.05 ile 13.00 arasında öğle yemeği için boşluk oluyor. Okulun ilk günü 55 dakika boyunca ne yapacak endişesi ile birçok veli arkadaşım gibi ben de okula gittim. Öğle saatinde sınıfa girdiğimde, Yiğit yoktu. Sadece üç arkadaşı ve bir de Öğretmeni vardı. Tabi hemen sordum, Öğretmeni buralarda dolaşıyorlar dedi. Beslenme çantasını kontrol ettim, içindekileri yemiş bitirmiş. Hemen çıkıp koridora, kantine baktım, sonra bahçeye çıktım, bütün sarı saçlı çocukları Ona benzetiyordum. Arıyor, ama bir türlü bulamıyordum oğlumu. “Hay aksi, anasınıfına da bu okulda gitti, binaya alışkın ama nerede olabilir? Yoksa öğle saatindeki boşluğa alışık olmadığı için, bir köşeye çekilip ağlıyor mu? Bir de tuvalete mi baksam?” diye düşünürken bir anda Yiğidimle göz göze geldik, beni görür görmez koştu, sımsıkı sarıldık. Kalbimde kelebekler uçtu, endişelerim boşunaymış, Yiğit arkadaşlarıyla oyuna dalmış bile. Ah biz anneler, hemen olumsuz senaryoları kurarız kafamızda!
Sohbet ettik biraz, Öğretmenini, arkadaşlarını çok sevdiğini söyledi. O kadar rahatladım ki, omuzlarımdan kocaman bir yük kalktı. İlk günümüz böyleyse, gerisi gelir. Çabuk yazı yazacakmış, hemen okuyacakmış, en iyi olacakmış, bunlar hiç önemli değil. Çünkü önemli olan, okulu sevmesi; dersler, akademik başarılar ikinci planda geliyor. Severse her şeyin üstesinden gelir.
Veli arkadaşlarımız da yardımsever, yapıcı ve gayet olumlu insanlar, bu yılın güzel geçeceğine yürekten inanıyorum.
Yeni eğitim öğretim yılı hepimize hayırlı uğurlu olsun, tüm çocuklarımıza ve öğretmenlerimize başarılar diliyorum.