bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

KUMBAŞI, PERŞEMBE, FATSA; İNŞİRAH

Geçen hafta, İsmail KÜÇÜK Amca merhûmun cenâzesi dolayısıyla gittiğimiz Kösebucağı eksenli izlenimlerimize yer vermiştik. Ondan önceki Cumartesi, ondan önceki Pazar ve ondan önceki bir Pazar daha, neredeyse haftada bir Fatsa’ya gidişlerimiz olmuştu son bir ay içerisinde. Fatsa güzel, şirin, hareketli ve de bereketli bir ilçemiz. Mâmâfih, dün olduğu gibi bugün de, ona gelmekten, buralarda dolaşmaktan, dostlarımızı ziyâretlerden, yenileriyle tanışmaktan özel bir haz alıyoruz. Taa lise çağlarımızdan beri bu böyle. Orada çok hâtıralarımız var. Akrabâmız var. Tevâfukan, Hacc grubumuz da Fatsa ağırlıklıydı. Bu eksende, grup içi toplu doğal akşam buluşmaları trafiğimiz de var 2011’den bu yana. Ordu İmam-Hatip Okulu yıllarından olduğu kadar, yüksek okuldan sınıf arkadaşlarımız var. Akkuş’ta görev yaptığımız 80’li yıllarda gelip-geçerken uğramışlıklarımız var. Sendika ve vakıf, dernek faaliyetleri, konferanslar dolayısıyla gelmişliklerimiz var. Zaman içerisinde bunlara elbette yer yer, yer vereceğiz yeri geldikçe. Ancak şimdi yalnızca son bir ayı özetlemeye çalışacağız inşâllâh. İlk pazarımızda, daha önce Ordu’da görev yapan Mehmet ÇOKLUK Bey ziyâreti bağlamında Fatsa’daydık. Ordu Proje İmam-Hatip Okulu’nda görev yapan Öğretmen arkadaşımız M. Esat Kılıçkaya Bey aradı Fatsa’ya gidiyoruz diye. Kabul dedik ve yol kenarından aldılar. Müdür yardımcıları Hamdi YÜCESOY Bey de var. TERASTA KAHVE, ÇAYDA MUHABBET... Fatsa’ya varınca, arabayı sâhilde Öğretmenevi yanında arka bir yere park ettikten sonra Mehmet ÇOKLUK Bey’le buluştuk. Üst geçide yakın nezih, güzel bir yerde çayımızı çorbamızı içerek ikramlarımızı alırken, diğer yandan sohbet edip hasret giderdik. Akşam namazı için yakındaki Sâhil Câmii’ne geçtik. Orada da, görevli odasına girer girmez bir tanıdık yüz bizi hoşladı. Câmi görevlisi Harun AK, Ordu İHL’den öğrencimiz. İlgisine teşekkür ediyorum. O zaman belki unutmuş olabileceğimiz, babası arkadaşımız Cemâl AK Hoca’ya da buradan selâmlarımızı iletiyoruz. Yüce Mevlâ çeliği-çocuğu ve cümle sevdikleriyle berâber dünyâ-âhiret saâdetleri ihsan eylesin inşâllâh. Onlara, size, bize hepimize sevgili okurlar. Câmi’den çıkışta hemen oradaki çay ocağında oturduk. Orası da gerçekten kendine has doğal havasıyla cezbediyor. Hattâ bizler geçmişte bir akşam, o zamanlar tünel falan açılmamıştı, arkadaşlarla çay içmeye yer aradık, belki biraz geç vakit olduğundan kafamıza göre yer bulamayıp, Kumbaşı, Perşembe derken Fatsa’ya kadar geldik o zamanki sâhil yolundan. Birkaç çay içip döndük. Sıkıntılı dönemlerdi. Dertleşme, bulunduğun ortamı biraz olsun değiştirme ihtiyâcı oluyordu zaman zaman. Arkadaşlarla birlikte şöyle bir dolaşmak iyi geliyordu. Ama bunun sıkıntıyla da alâkası yokmuş pek. Bu her zaman için böyle. Nitekim, bu örnekte görüldüğü gibi şimdi de benzer nüzhet seyirleri devam ediyor. Kaldı ki, hasta ziyareti, cenâze tâkibi, dâvetlere katılmak, eş-dost-akrabâ ziyâretleri gibi şeyler gerçek müslüman için bir görevdir. Belki bu tavsiyelerde, söz etmeye çalıştığımız türden psikolojik hikmetler de mevzûbahistir. Hakîkaten bunlar insanda açık bir rahatlamaya vesîle oluyor. Şöyle bir değişiklik, açık hava, yeni çevre, yeni çehreler, onlarla bir şeyleri paylaşma; tüm bunlar insanı insan yapan ünsiyetin tezâhürleri aynı zamanda. YOKLUK, ÇOKLUK; ZORLUK, KOLAYLIK... Aslında, İnşirah Sûresi’ni okuduğumuzda da tam da bunun, bir yerde ya da işte yorulunca veyâ sıkılınca bir başka şeye, işe yönelmemiz, tavsiyeden öte emr’ediliyor. İşte meâli:  Bismillahirrahmânirrahîm. 1 - Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?   2-3 - Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi? 4 - Hem senin şanını yüceltmedik mi? 5 - Demek ki güçlükle beraber kolaylık vardır. 6 - Evet, güçlükle beraber kolaylık vardır. 7 - O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş. 8 - Hep Rabbine yönel, Ona yaklaş! Hepsi genel anlamda zorlukla berâber kolaylıktan söz etmekle birlikte, özellikle 6. Ve 7. Âyetlere dikkâtinizi çekeriz. Daha derin anlamak adına da tefsirlerine bakmak iyi olacaktır. Şu kadarını söylemeden geçmeyelim ki, meselâ öğretmenlerimiz bize hep bu âyetler üzerinden tavsiyelerde bulunurlar; bir dersten yorulunca bir başka derse çalışmaya başlamanın, konu ve konum değiştirme meyânında bir tâzelenme getireceğini söylerlerdi. Dolayısıyla hayâtın tüm safhaları için geçerli bir prensiptir bu.  DEĞİŞİM, DÖNÜŞÜM; ÜÇ AYLAR, AFRİN.... Su bile durdukça bozulur. En güzel su, gözünden kaynayan, durmayıp akan sudur.Kısaca, insan için de durağanlık iyi değil; ama bu hep hayra doğru bir akış, meyil ve de değişim olmalı tabiî ki. Bu konuyu Mevlânâ'dan, Yûnus'dan mısrâlarla başlamak sûretiyle çok çok genişletmek mümkün. Ancak, bu günlük bu kadarla yetinmek durumundayız. Filhakîka, değişim değişim derken, konunun bağlamından oldukça uzaklara doğru yelken açıp, bir nevî neredeyse uçtuk gibi oldu zâten biraz ama, gelecek yazımızda buralardan, kaldığımızı düşündüğümüz bir yerlerden devam etmeye çalışacağız inşâllâh. Ve, sözü burada noktalarken, ÜÇ AYLAR iklîminin bölgemize, ülkemize, gönül coğrafyamız ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi, AFRİNLERİN MÜBÂREK olması, mazlumlara medet niteliğinde gayretlerimizin çoğalıp zaferlerle netîcelenmesinin müyesser olması niyâzıyla, cümleye içten sevgiler, saygılar sunuyor, sevdikleriyle sonsuz mutluluk dilekleriyle berâber,  yeniden buluşmak umuduyla; Allâh’a emânet olunuz diyoruz sevgili dostlar; ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 22 Mart 2018 - Perşembe

KUMBAŞI, PERŞEMBE, FATSA; İNŞİRAH

Geçen hafta, İsmail KÜÇÜK Amca merhûmun cenâzesi dolayısıyla gittiğimiz Kösebucağı eksenli izlenimlerimize yer vermiştik. Ondan önceki Cumartesi, ondan önceki Pazar ve ondan önceki bir Pazar daha, neredeyse haftada bir Fatsa’ya gidişlerimiz olmuştu son bir ay içerisinde.

Fatsa güzel, şirin, hareketli ve de bereketli bir ilçemiz. Mâmâfih, dün olduğu gibi bugün de, ona gelmekten, buralarda dolaşmaktan, dostlarımızı ziyâretlerden, yenileriyle tanışmaktan özel bir haz alıyoruz.

Taa lise çağlarımızdan beri bu böyle. Orada çok hâtıralarımız var. Akrabâmız var. Tevâfukan, Hacc grubumuz da Fatsa ağırlıklıydı. Bu eksende, grup içi toplu doğal akşam buluşmaları trafiğimiz de var 2011’den bu yana. Ordu İmam-Hatip Okulu yıllarından olduğu kadar, yüksek okuldan sınıf arkadaşlarımız var.

Akkuş’ta görev yaptığımız 80’li yıllarda gelip-geçerken uğramışlıklarımız var. Sendika ve vakıf, dernek faaliyetleri, konferanslar dolayısıyla gelmişliklerimiz var. Zaman içerisinde bunlara elbette yer yer, yer vereceğiz yeri geldikçe. Ancak şimdi yalnızca son bir ayı özetlemeye çalışacağız inşâllâh.

İlk pazarımızda, daha önce Ordu’da görev yapan Mehmet ÇOKLUK Bey ziyâreti bağlamında Fatsa’daydık. Ordu Proje İmam-Hatip Okulu’nda görev yapan Öğretmen arkadaşımız M. Esat Kılıçkaya Bey aradı Fatsa’ya gidiyoruz diye. Kabul dedik ve yol kenarından aldılar. Müdür yardımcıları Hamdi YÜCESOY Bey de var.

TERASTA KAHVE, ÇAYDA MUHABBET...

Fatsa’ya varınca, arabayı sâhilde Öğretmenevi yanında arka bir yere park ettikten sonra Mehmet ÇOKLUK Bey’le buluştuk. Üst geçide yakın nezih, güzel bir yerde çayımızı çorbamızı içerek ikramlarımızı alırken, diğer yandan sohbet edip hasret giderdik.

Akşam namazı için yakındaki Sâhil Câmii’ne geçtik. Orada da, görevli odasına girer girmez bir tanıdık yüz bizi hoşladı. Câmi görevlisi Harun AK, Ordu İHL’den öğrencimiz. İlgisine teşekkür ediyorum. O zaman belki unutmuş olabileceğimiz, babası arkadaşımız Cemâl AK Hoca’ya da buradan selâmlarımızı iletiyoruz. Yüce Mevlâ çeliği-çocuğu ve cümle sevdikleriyle berâber dünyâ-âhiret saâdetleri ihsan eylesin inşâllâh. Onlara, size, bize hepimize sevgili okurlar.

Câmi’den çıkışta hemen oradaki çay ocağında oturduk. Orası da gerçekten kendine has doğal havasıyla cezbediyor. Hattâ bizler geçmişte bir akşam, o zamanlar tünel falan açılmamıştı, arkadaşlarla çay içmeye yer aradık, belki biraz geç vakit olduğundan kafamıza göre yer bulamayıp, Kumbaşı, Perşembe derken Fatsa’ya kadar geldik o zamanki sâhil yolundan. Birkaç çay içip döndük. Sıkıntılı dönemlerdi. Dertleşme, bulunduğun ortamı biraz olsun değiştirme ihtiyâcı oluyordu zaman zaman. Arkadaşlarla birlikte şöyle bir dolaşmak iyi geliyordu.

Ama bunun sıkıntıyla da alâkası yokmuş pek. Bu her zaman için böyle. Nitekim, bu örnekte görüldüğü gibi şimdi de benzer nüzhet seyirleri devam ediyor. Kaldı ki, hasta ziyareti, cenâze tâkibi, dâvetlere katılmak, eş-dost-akrabâ ziyâretleri gibi şeyler gerçek müslüman için bir görevdir. Belki bu tavsiyelerde, söz etmeye çalıştığımız türden psikolojik hikmetler de mevzûbahistir. Hakîkaten bunlar insanda açık bir rahatlamaya vesîle oluyor. Şöyle bir değişiklik, açık hava, yeni çevre, yeni çehreler, onlarla bir şeyleri paylaşma; tüm bunlar insanı insan yapan ünsiyetin tezâhürleri aynı zamanda.

YOKLUK, ÇOKLUK; ZORLUK, KOLAYLIK...

Aslında, İnşirah Sûresi’ni okuduğumuzda da tam da bunun, bir yerde ya da işte yorulunca veyâ sıkılınca bir başka şeye, işe yönelmemiz, tavsiyeden öte emr’ediliyor. İşte meâli:

 Bismillahirrahmânirrahîm.

1 - Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?

  2-3 - Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi?

4 - Hem senin şanını yüceltmedik mi?

5 - Demek ki güçlükle beraber kolaylık vardır.

6 - Evet, güçlükle beraber kolaylık vardır.

7 - O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş.

8 - Hep Rabbine yönel, Ona yaklaş!

Hepsi genel anlamda zorlukla berâber kolaylıktan söz etmekle birlikte, özellikle 6. Ve 7. Âyetlere dikkâtinizi çekeriz. Daha derin anlamak adına da tefsirlerine bakmak iyi olacaktır. Şu kadarını söylemeden geçmeyelim ki, meselâ öğretmenlerimiz bize hep bu âyetler üzerinden tavsiyelerde bulunurlar; bir dersten yorulunca bir başka derse çalışmaya başlamanın, konu ve konum değiştirme meyânında bir tâzelenme getireceğini söylerlerdi. Dolayısıyla hayâtın tüm safhaları için geçerli bir prensiptir bu. 

DEĞİŞİM, DÖNÜŞÜM; ÜÇ AYLAR, AFRİN....

Su bile durdukça bozulur. En güzel su, gözünden kaynayan, durmayıp akan sudur.Kısaca, insan için de durağanlık iyi değil; ama bu hep hayra doğru bir akış, meyil ve de değişim olmalı tabiî ki. Bu konuyu Mevlânâ'dan, Yûnus'dan mısrâlarla başlamak sûretiyle çok çok genişletmek mümkün. Ancak, bu günlük bu kadarla yetinmek durumundayız.

Filhakîka, değişim değişim derken, konunun bağlamından oldukça uzaklara doğru yelken açıp, bir nevî neredeyse uçtuk gibi oldu zâten biraz ama, gelecek yazımızda buralardan, kaldığımızı düşündüğümüz bir yerlerden devam etmeye çalışacağız inşâllâh.

Ve, sözü burada noktalarken, ÜÇ AYLAR iklîminin bölgemize, ülkemize, gönül coğrafyamız ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi, AFRİNLERİN MÜBÂREK olması, mazlumlara medet niteliğinde gayretlerimizin çoğalıp zaferlerle netîcelenmesinin müyesser olması niyâzıyla, cümleye içten sevgiler, saygılar sunuyor, sevdikleriyle sonsuz mutluluk dilekleriyle berâber,  yeniden buluşmak umuduyla; Allâh’a emânet olunuz diyoruz sevgili dostlar; ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.