bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

KÜÇÜK İNSANLAR, BÜYÜK ŞEHİRLER!

Ordu Büyük Şehir oldu ya, kavga daha da büyüdü sanki! Geçen dönemlerden daha kritik bir durum söz konusu. Ortalık her zaman olduğu gibi yine toz-duman. Kaos ürkütücü. "Yine mi hicran?" diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz!  Ordu'nun siyâs manzarasında bir durulma yok. Şaşıp kalıyorsunuz. Tabiî bu tamâmen, bulanık suda balık avlamak isteyenlerin mârifeti. Bunlar baştan beri hep varlar ve şu an yine en ön plândalar! Öyle olacak tabiî! Onlar da zâten öyle olsun diye böyle yaptılar. Kimseleri ne yetiştirdiler,ne de kimseye ön verdiler.  Hasbel'kader yer alanları da bir şekilde harcadılar. Yoksa Ordu bu kadar verimsiz bir yer değil. Ancak henüz, kısır döngüyü aşamıyor, mâkus tâlihini yenemiyor bir türlü. Bundan dolayı bugün bu vaziyetler var ve olanları görünce, ister istemez "Bu ne gümbürtü, bu ne tantana? Ve, tüm bunlar niçin?"diye söylenmekten geri duramıyorsunuz.   EVLİYÂ-EŞKIYÂ! Her şey, yalnızca hizmet için mi acabâ diye sormaktan kendinizi alamıyorsunuz? Bu dökülüp-saçılmalar, vakit ayırmalar, gece-gündüz, dere-tepe koşuşturmalar Allâh rızâsı içinse şâyet, bu zamanda bunu yapanlara EVLİYÂ gözüyle bakmak gerekir. Tersini söylemek, hele hele,şakadan da olsa EŞKİYÂ falan gibi kelimeler gevelemek tamâmen haksızlık olur. Daha doğrusu, toplulukların önüne düşüp onlara hizmet için tüm imkânlarını seferber eden böylesi insanlara, genelde olduğu gibi olumsuz bakmak insaflıca olmaz. İyimser bakmaya gayret etmek gerekir. Sevgili okurlar, böyle düşünmek iyi-güzel de, hakîkât böyle tezâhür etmiyor maal'esef. Keşke hep güzellikler olsa, yüreğimiz yağ bağlasa da göğsümüzü gere gere satırlara döksek; ama, gelin görün ki,Ordu'da durum çok farklı. Hep kötü örnekler var piyasada, milletin dilinde dolaşan.  Merak ettiğim; bu hareketin merkezinde de taşrasında da, başında da, sonunda da bildiğimiz çok iyi örnekler var. Meselâ niye Abdullâh Gül gibi, Tayyip Erdoğan gibi, Binali Yıldırım gibi, kapasitede değilse bile, en azından tebessümü, duruşu, güvenilirlik, yakınlık ve sıcaklığıyla gönüllerde yer eden kalender siyâsîlerimiz yok? Havasından mı, suyundan mı? Her neyse, uzatmayalım; belki vardır da biz keşf'edememişizdir,değil mi? Nitekim, işte, yeni bir seçim dönemindeyiz. Yılda bir uğramayanlar, uğrasa da kendi özel gruplarıyla görüşüp halkı teğet geçenler, ekranlarda, manşetlerde, bilboardlarda, sokakta, caddede, orda-burda-şurda, her yerde karşımıza çıkıyorlar. Çok ilgili ve de sevgili görünmek için fotoğrafları, pozları, konvoyları bir şekilde zorlayıp abartanlar var. Mâşâllâh, buralardan çıkmaz, manşetlerden inmez, ekranlardan düşmez oldular! Anlayan, anlamayan, lâyık olan-olmayan, varını-yoğunu ortaya koyup, Nasreddin Hoca misâli göle maya çalıyor:  YA TUTARSA!  Tutarsa n'olacak? Olur canım bir şeyler; hele bir kazanalım da, gerisi kolay! Ankara'daki -bir şekilde kafaya alınan - âbiler onlara yol gösterir. Ne de olsa Ankara'da birlikte iş yapıyorlar. Her şey karşılıklı. Hele bir kazansınlar, mvkîyi ele geçirip mevzîlensinler, karşıdakiler de mat edilip devreden çıkarılmış olsun da elbet onlar da kendilerine yardımcı olanları memnun etmek için ellerinden gelen her şeyi fazlasıyla yaparlar. Mantık bu. Nitekim,her şeyi  yapacakları da besbelli! Kâbiliyet o biçim! İşte bakınız, Şeytanın aklına gelmeyenler, ona papucu ters giydirircesine sergileniyor! Bir hırs uğruna, kin uğruna, tamah uğruna, illâ birilerini göz önüne alıp harcamak için her şey hayâsızca ortaya dökülüyor! Allâh aşkına, siyâset böylesine hep mîde bulandırıcı olmak zorunda mı? Ordu siyâseti adına üzücübir durum doğrusu. Çünkü,yasal, tüzel, kurumsal, vicdânî, ahlâkî tüm prensipleri çiğneyip parayla satın alarak, seviyesiz propagandanın her türlüsünü pervâsızca yapanlar, yarın başa geçince neler yapmazlar? Korkarız ki, geçen dönemlerde olduğu gibi, kendi kalelerine bilebile gol bile atarlar böyleleri.  İnanılacak gibi değil ama insanlar yeminle anlatıyorlar. Bunları yapanların bir kısmı bu gün aynı şekilde piyasada olan insanlar.  Evet, tüm bunlardan sonra demek istiyoruz ki; Büyük Ordu, küçük insanların, olaylara rant gözlüğüyle bakarak her türlü yolu denemekte beis görmeyenlerin varlığından rahatsız. Doğacak oğlak misâli, yarın ne olacakları, neyapacakları şimdiden belli! Bunlar câhil de değil; hepsi okumuş insanlar. Ankara görmüşler; hattâ İstanbul görenleri, Avrupa, Amerika görenleri de var! Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi? derler.Bunlar hem okumuş, hem yazmış, hem de gezmişler. Dolayısıyla birikimsiz ve de donanımsız gariban piyasanın işi çok zor.  Allâh(CC) milletin, memleketin ve de hepimizin yardımcısı olsun. Âmin... Şunu demek istiyoruz ki; Güzel Ordu, Büyük Şehir,  mevcut çirkin durumlardan, kirli manzaralardan,daha doğrusu üçkuruşluk menfaat uğruna küçüldükçe küçülmelerden hiç memnun değil ve de çok üzgün. Bu karmaşa, belirsizlik,sâhipsizlik neyin nesi ve ne zaman son bulacak diye feryâd ü figân ediyor?! Buna son vermek adına Allâh rızâsı için âzamî gayreti gösterelim.  Şunu da belirtelim ki, bizim sözümüz kendi çıkarları uğruna piyasayı işgâl edenlere. Yoksa, süreci tüm olgunluk ve ağırlığıyla götürüp vakar ve edebini muhâfaza edenlere diyeceğimiz yok. Hattâ onlar, her türlü takdirin üzerinde.  NASILSANIZ ÖYLE! Sevgili okurlar; şu güzel mi güzel Ordu’da böylesine alicengiz oyunları ve karambollerin olması, kirliliği âşikâr tavırların sergilenmesi, insanı ister-istemez bir şeyler söylemeye mecbur ediyor. Nihâyet, Oksijen yurdu dediğimiz Ordumuzun havasının her anlamda TAYYİP (yâni temiz) olması için çaba göstermek hepimizin boynunun borcu.  Bu bağlamda, en az Bülbül Deresi’nin kokmaması kadar, bürokrasiden, belediyeden, toplumsal faaliyetlerden kirli kokuların gelmemesi de önemlidir. Derdimiz bu. Ne yazık ki, gördüğümüz kadarıyla, tüm bu kavgaların hiçbir tarafında hizmet duygusu ve de rızâ kaygısı yok. Var diyen varsa beri gelsin, alnından öpeyim. Maalesef,halkın kanaati de bu yönde.  Efendimiz(SAV);"SİZ NASILSANIZ ÖYLE İDÂRE OLUNURSUNUZ!" buyurmuş. Ne diyelim; Yüce Mevlâ hepimize akıl-fikir versin ve de, öne düşenler başta olmak üzere hepimizi ıslâh eylesin ki; sâlih kişiler tarafından idâre olunup sulh içinde yaşamayı hak edelim ves'selâm... 
Ekleme Tarihi: 16 Şubat 2014 - Pazar

KÜÇÜK İNSANLAR, BÜYÜK ŞEHİRLER!

Ordu Büyük Şehir oldu ya, kavga daha da büyüdü sanki! Geçen dönemlerden daha kritik bir durum söz konusu. Ortalık her zaman olduğu gibi yine toz-duman. Kaos ürkütücü. "Yine mi hicran?" diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz!  Ordu'nun siyâs manzarasında bir durulma yok. Şaşıp kalıyorsunuz. Tabiî bu tamâmen, bulanık suda balık avlamak isteyenlerin mârifeti. Bunlar baştan beri hep varlar ve şu an yine en ön plândalar!

Öyle olacak tabiî! Onlar da zâten öyle olsun diye böyle yaptılar. Kimseleri ne yetiştirdiler,ne de kimseye ön verdiler.  Hasbel'kader yer alanları da bir şekilde harcadılar. Yoksa Ordu bu kadar verimsiz bir yer değil. Ancak henüz, kısır döngüyü aşamıyor, mâkus tâlihini yenemiyor bir türlü.

Bundan dolayı bugün bu vaziyetler var ve olanları görünce, ister istemez "Bu ne gümbürtü, bu ne tantana? Ve, tüm bunlar niçin?"diye söylenmekten geri duramıyorsunuz.  

EVLİYÂ-EŞKIYÂ!

Her şey, yalnızca hizmet için mi acabâ diye sormaktan kendinizi alamıyorsunuz? Bu dökülüp-saçılmalar, vakit ayırmalar, gece-gündüz, dere-tepe koşuşturmalar Allâh rızâsı içinse şâyet, bu zamanda bunu yapanlara EVLİYÂ gözüyle bakmak gerekir. Tersini söylemek, hele hele,şakadan da olsa EŞKİYÂ falan gibi kelimeler gevelemek tamâmen haksızlık olur. Daha doğrusu, toplulukların önüne düşüp onlara hizmet için tüm imkânlarını seferber eden böylesi insanlara, genelde olduğu gibi olumsuz bakmak insaflıca olmaz. İyimser bakmaya gayret etmek gerekir.

Sevgili okurlar, böyle düşünmek iyi-güzel de, hakîkât böyle tezâhür etmiyor maal'esef. Keşke hep güzellikler olsa, yüreğimiz yağ bağlasa da göğsümüzü gere gere satırlara döksek; ama, gelin görün ki,Ordu'da durum çok farklı. Hep kötü örnekler var piyasada, milletin dilinde dolaşan. 

Merak ettiğim; bu hareketin merkezinde de taşrasında da, başında da, sonunda da bildiğimiz çok iyi örnekler var. Meselâ niye Abdullâh Gül gibi, Tayyip Erdoğan gibi, Binali Yıldırım gibi, kapasitede değilse bile, en azından tebessümü, duruşu, güvenilirlik, yakınlık ve sıcaklığıyla gönüllerde yer eden kalender siyâsîlerimiz yok? Havasından mı, suyundan mı? Her neyse, uzatmayalım; belki vardır da biz keşf'edememişizdir,değil mi?

Nitekim, işte, yeni bir seçim dönemindeyiz. Yılda bir uğramayanlar, uğrasa da kendi özel gruplarıyla görüşüp halkı teğet geçenler, ekranlarda, manşetlerde, bilboardlarda, sokakta, caddede, orda-burda-şurda, her yerde karşımıza çıkıyorlar. Çok ilgili ve de sevgili görünmek için fotoğrafları, pozları, konvoyları bir şekilde zorlayıp abartanlar var. Mâşâllâh, buralardan çıkmaz, manşetlerden inmez, ekranlardan düşmez oldular! Anlayan, anlamayan, lâyık olan-olmayan, varını-yoğunu ortaya koyup, Nasreddin Hoca misâli göle maya çalıyor: 

YA TUTARSA! 

Tutarsa n'olacak? Olur canım bir şeyler; hele bir kazanalım da, gerisi kolay! Ankara'daki -bir şekilde kafaya alınan - âbiler onlara yol gösterir. Ne de olsa Ankara'da birlikte iş yapıyorlar. Her şey karşılıklı. Hele bir kazansınlar, mvkîyi ele geçirip mevzîlensinler, karşıdakiler de mat edilip devreden çıkarılmış olsun da elbet onlar da kendilerine yardımcı olanları memnun etmek için ellerinden gelen her şeyi fazlasıyla yaparlar. Mantık bu.

Nitekim,her şeyi  yapacakları da besbelli! Kâbiliyet o biçim! İşte bakınız, Şeytanın aklına gelmeyenler, ona papucu ters giydirircesine sergileniyor! Bir hırs uğruna, kin uğruna, tamah uğruna, illâ birilerini göz önüne alıp harcamak için her şey hayâsızca ortaya dökülüyor! Allâh aşkına, siyâset böylesine hep mîde bulandırıcı olmak zorunda mı? Ordu siyâseti adına üzücübir durum doğrusu.

Çünkü,yasal, tüzel, kurumsal, vicdânî, ahlâkî tüm prensipleri çiğneyip parayla satın alarak, seviyesiz propagandanın her türlüsünü pervâsızca yapanlar, yarın başa geçince neler yapmazlar? Korkarız ki, geçen dönemlerde olduğu gibi, kendi kalelerine bilebile gol bile atarlar böyleleri.  İnanılacak gibi değil ama insanlar yeminle anlatıyorlar. Bunları yapanların bir kısmı bu gün aynı şekilde piyasada olan insanlar. 

Evet, tüm bunlardan sonra demek istiyoruz ki; Büyük Ordu, küçük insanların, olaylara rant gözlüğüyle bakarak her türlü yolu denemekte beis görmeyenlerin varlığından rahatsız. Doğacak oğlak misâli, yarın ne olacakları, neyapacakları şimdiden belli! Bunlar câhil de değil; hepsi okumuş insanlar. Ankara görmüşler; hattâ İstanbul görenleri, Avrupa, Amerika görenleri de var! Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi? derler.Bunlar hem okumuş, hem yazmış, hem de gezmişler. Dolayısıyla birikimsiz ve de donanımsız gariban piyasanın işi çok zor.  Allâh(CC) milletin, memleketin ve de hepimizin yardımcısı olsun. Âmin...

Şunu demek istiyoruz ki; Güzel Ordu, Büyük Şehir,  mevcut çirkin durumlardan, kirli manzaralardan,daha doğrusu üçkuruşluk menfaat uğruna küçüldükçe küçülmelerden hiç memnun değil ve de çok üzgün. Bu karmaşa, belirsizlik,sâhipsizlik neyin nesi ve ne zaman son bulacak diye feryâd ü figân ediyor?! Buna son vermek adına Allâh rızâsı için âzamî gayreti gösterelim. 

Şunu da belirtelim ki, bizim sözümüz kendi çıkarları uğruna piyasayı işgâl edenlere. Yoksa, süreci tüm olgunluk ve ağırlığıyla götürüp vakar ve edebini muhâfaza edenlere diyeceğimiz yok. Hattâ onlar, her türlü takdirin üzerinde. 

NASILSANIZ ÖYLE!

Sevgili okurlar; şu güzel mi güzel Ordu’da böylesine alicengiz oyunları ve karambollerin olması, kirliliği âşikâr tavırların sergilenmesi, insanı ister-istemez bir şeyler söylemeye mecbur ediyor. Nihâyet, Oksijen yurdu dediğimiz Ordumuzun havasının her anlamda TAYYİP (yâni temiz) olması için çaba göstermek hepimizin boynunun borcu. 

Bu bağlamda, en az Bülbül Deresi’nin kokmaması kadar, bürokrasiden, belediyeden, toplumsal faaliyetlerden kirli kokuların gelmemesi de önemlidir. Derdimiz bu.

Ne yazık ki, gördüğümüz kadarıyla, tüm bu kavgaların hiçbir tarafında hizmet duygusu ve de rızâ kaygısı yok. Var diyen varsa beri gelsin, alnından öpeyim. Maalesef,halkın kanaati de bu yönde. 

Efendimiz(SAV);"SİZ NASILSANIZ ÖYLE İDÂRE OLUNURSUNUZ!" buyurmuş. Ne diyelim; Yüce Mevlâ hepimize akıl-fikir versin ve de, öne düşenler başta olmak üzere hepimizi ıslâh eylesin ki; sâlih kişiler tarafından idâre olunup sulh içinde yaşamayı hak edelim ves'selâm... 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.