bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

KÖYDEN ULUBEY’E; KİTAPTAN KÜLTÜRE…

Sevgili okurlar. Gerçi, komşumuz Günaydın Âilesi’nin, oğulları Anıl’ın vatanî görev yolculuğu dolayısıyla asker dâvetleri bağlamında 2-3 saatliğine gidip şöyle bir dolaşsak ta, kışla birlikte daha çok şehirlerde bulunuyoruz. Köylerden yazabileceğimiz şey, yaprakların neredeyse tamâmen dökülmüş bulunduğunu söylemek olabilir. Yalnız, Ergun Köse Hocamızın dikkât çektiği, eriğin yeni yaprağı ve çiçeği müstesnâ. Tabiî, geçen yazılarda söz ettiğimiz, hattâ, bizimle berâber gelen Iraklı Haydar Kardeş’in yanına gidip, oğlu Ordu Yunus Emre İmam-Hatip Ortaokulu Öğrencisi Ali’ye fotoğraf çektiği güz gülleri de aynen duruyor ama, kasımpatılar kurumsak olmuş. Yine de, buralara ilk gelen bu misâfirlerimiz, etrafı izlemeye, fotoğraflar çekmeye doyamadılar. Ya, yapraklı, çiçekli bahar-yaz aylarında görseler ne yaparlar kim bilir! Ayrıca, ilk yağdığında buralarda da varken, şimdi yayla tarafındaki tepelere yükselen karları da unutmayalım. ARPAKÖY, AYDINLAR; BÜTÜN YOLLAR… Bir de, şu an, Aydınlar, Arpaköy, Eymür’ün ortak güzegâhında, koyun sürüsü gibi demenin  fazla bir abartı olmayacağı sayıda iş makinası ve yoğun çalışmalar var. Köyler arası grup yolları bunlar. Hattâ kimi mahallelerin tâlî yollarında dahî silindirler görülüyor. Ciddî çalışmalar yoğunlukla sürüyor sizin anlayacağınız. Dereyolu’nda dur-durak yok zâten. Ayrıca, diğer yüksek ilçe ve köylerden de benzer haberleri hep almaktayız. Sanırız yaza kalmaz, ilimiz bütünüyle sıfır asfalt grup yollarıyla örülmüş olacaktır. Bunlar, duvarlar, geçitler, menfezler, köprüler dâhil, uluslar arası yolların kalitesini aratmıyor. Genişlik te yeterliğin üzerinde. Daha ne olsun?! BİR EYMÜR, BİN TEŞEKKÜR… Burada, tüm bunlara olduğundan ayrı olarak, bir de özel teşekkür borcumuz var. Çavuşoğlu’dan sapıp Abdanağa’dan Eymür tarafına dönünce, Aydınlar tarafından sırt boyu giden yol, kenara yapılan duvar dolayısıyla ne zamandır kesilmişti. Biz artık kapandığını düşünüp bayağı hayıflanmıştık. İçimizde bir ukdeydi. Her oradan geçişte iç geçirirdim. Çünkü, çocukluğumuzda yürüyerek geldiğimiz o yol, hem hâtıralarla, hem de komşularla dolu. Bir de, tepeden tepeye, bir taraf Ordu, bir taraf Melet vâdisi olarak yukardan izleye izleye gitmek var. Yolumuz, bütün müktesebâtıyla ve ilâveten daha da güzelleştirilerek iâde edildiği için ilgililere müteşekkiriz. Başkasını bilmem ama, bu benim için önemli bir ayrıntıydı. Çok çok sağolsunlar. KENTSEL DÖNÜŞÜM, KÜLTÜREL GELİŞİM! Sevgili okurlar. Asıl yazacağımız mevzû bunlar değildi ama, söz bu bağlamıyla  geldi. İyi de oldu. Yâni, şudur; memlekette çok güzel işler yapılıyor. Saymakla bitmez. Sözünü ettiğimiz yollar sâdece küçük bir örnek olabilir. İşte, her il ve ilçeye meydanlar. Yöremiz îtibârıyle, Zekeriya Yılmaz’ın deklâre ettiği Kentsel dönüşüm; Ulubey için oldukça heyecan verici. Bu konuşulmuşsa, vaat edilmişse mutlakâ yapılacaktır. Buna ihtiyâç ta var çünkü. Nitekim biz de, öteden beri her Ulubey’e gelişimizde kendimizce gözlemler yapıp, düşünceler geliştirmeye çalışıyoruz. Bâzen tepeleri delip içinden tünel geçiriyoruz, oradan Esenbey’e bağlanıyoruz, kimini kesip düzlüyoruz, bâzen derin vâdileri dolduruyor, aklımız kesmeyince de viyadük yapmaya kalkıyoruz. Sonuçta, doluya koyuyoruz almıyor, boşa koyuyoruz dolmuyor. DEVENİN BOYNU, BALIĞIN BEYNİ!... Hani, deveye boynun eğri demişler; O da, nerem doğru ki demiş?! O hesap, Ulubey, köyleriyle olduğu kadar, merkeziyle de zor bir coğrafya. Tâbiri câizse, her tarafı balık sırtı bir yer. Kentsel dönüşümle nereye kadar, ne yapılabilir? Ayrıca, plân nedir, proje nasıldır? Kültürel unsurlar barındırıyor mu? Ulubey’in ne kadarını kapsıyor? Hedefler nelerdir? Yollar ne kadar genişleyebilecek? Trafik rahatlayacak mı? Bunlar, plân gerçekleşince ortaya çıkacak elbette. Bekleyelim, görelim diyoruz. İnşâllâh hayırlısı olur. Buradan kopmadan, gelelim, geçen yazıda sözünü ettiğimiz Ulubey ve Piraziz gözlemlerine. Her ikisinde de 500 civârında yüksek okul öğrencisi, bunların iki katına yakın da ortaokul, lise öğrencileri var. Geliniz görünüz ki; bunca genç ve hocalarının, varıp dolaşacakları, en azından şöyle bir uğrayacakları, kültür soluyacakları, çekinmeden dergi, kitap, gazete karıştıracakları, ayaküstü de olsa iki güzel lâf, selâm-sabah ya da hasbihâl edecekleri bir durakları, yâni, şöyle doğru-dürüst, kitabevi gibi bir kitaplı kitabevleri yok! Hani ne diyor şarkıda; Onun arabası var, maal’esef rûhu yok! Yerleşimlerimizi dolaşırken gözlemlediğimiz bu keyfiyet te onun gibi bir şey işte. EVDEN KİTABA, SÖZDEN HİTABA… İşte sevgili dostlar; bu meyânda endîşelenip hayıflanmaktan ve hepimizin üzerine terettüp eden, çoğu uzak illerden gelmiş, bizlere emânet bu misâfir gençlerimiz başta olmak üzere hepimizi ilgilendiren, mânevî tarafı da bulunan böylesi azîm bir sorumluluğu sizlerle paylaşmaktan kendimizi alamadık. Bu sâdece onlar için değil, hepimiz, hattâ şehrin genel havası için de gerekli bir şey. Dolayısıyla, kentsel dönüşüm yapılırken dikkâte alınması gereken önemli bir husustan söz ediyoruz. Fil’hakîka, büyükler ve yetkililer olarak bizlerin, işin bu boyutunu da düşünüp, maddî tarafını hesap etmeden gereğini behemehâl yapmak, gençlerimize geniş meydanlar kadar, nezih mekânlar ve de irfânî imkânlar sağlamak, bunlara öncülük etmek, şehre bir Anadolu çehre ve havası kazandırmaya çalışmak gibi bir borcumuzun da bulunduğunu hatırlatıyor; başta Ulubeyimiz olmak üzere, tüm millet ve memleketimizin güzel geleceği adına hepinize sevgi, saygı ve sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm…  
Ekleme Tarihi: 20 Aralık 2015 - Pazar

KÖYDEN ULUBEY’E; KİTAPTAN KÜLTÜRE…

Sevgili okurlar. Gerçi, komşumuz Günaydın Âilesi’nin, oğulları Anıl’ın vatanî görev yolculuğu dolayısıyla asker dâvetleri bağlamında 2-3 saatliğine gidip şöyle bir dolaşsak ta, kışla birlikte daha çok şehirlerde bulunuyoruz. Köylerden yazabileceğimiz şey, yaprakların neredeyse tamâmen dökülmüş bulunduğunu söylemek olabilir.

Yalnız, Ergun Köse Hocamızın dikkât çektiği, eriğin yeni yaprağı ve çiçeği müstesnâ. Tabiî, geçen yazılarda söz ettiğimiz, hattâ, bizimle berâber gelen Iraklı Haydar Kardeş’in yanına gidip, oğlu Ordu Yunus Emre İmam-Hatip Ortaokulu Öğrencisi Ali’ye fotoğraf çektiği güz gülleri de aynen duruyor ama, kasımpatılar kurumsak olmuş.

Yine de, buralara ilk gelen bu misâfirlerimiz, etrafı izlemeye, fotoğraflar çekmeye doyamadılar. Ya, yapraklı, çiçekli bahar-yaz aylarında görseler ne yaparlar kim bilir! Ayrıca, ilk yağdığında buralarda da varken, şimdi yayla tarafındaki tepelere yükselen karları da unutmayalım.

ARPAKÖY, AYDINLAR; BÜTÜN YOLLAR…

Bir de, şu an, Aydınlar, Arpaköy, Eymür’ün ortak güzegâhında, koyun sürüsü gibi demenin  fazla bir abartı olmayacağı sayıda iş makinası ve yoğun çalışmalar var. Köyler arası grup yolları bunlar. Hattâ kimi mahallelerin tâlî yollarında dahî silindirler görülüyor. Ciddî çalışmalar yoğunlukla sürüyor sizin anlayacağınız.

Dereyolu’nda dur-durak yok zâten. Ayrıca, diğer yüksek ilçe ve köylerden de benzer haberleri hep almaktayız. Sanırız yaza kalmaz, ilimiz bütünüyle sıfır asfalt grup yollarıyla örülmüş olacaktır. Bunlar, duvarlar, geçitler, menfezler, köprüler dâhil, uluslar arası yolların kalitesini aratmıyor. Genişlik te yeterliğin üzerinde. Daha ne olsun?!

BİR EYMÜR, BİN TEŞEKKÜR…

Burada, tüm bunlara olduğundan ayrı olarak, bir de özel teşekkür borcumuz var. Çavuşoğlu’dan sapıp Abdanağa’dan Eymür tarafına dönünce, Aydınlar tarafından sırt boyu giden yol, kenara yapılan duvar dolayısıyla ne zamandır kesilmişti. Biz artık kapandığını düşünüp bayağı hayıflanmıştık. İçimizde bir ukdeydi. Her oradan geçişte iç geçirirdim.

Çünkü, çocukluğumuzda yürüyerek geldiğimiz o yol, hem hâtıralarla, hem de komşularla dolu. Bir de, tepeden tepeye, bir taraf Ordu, bir taraf Melet vâdisi olarak yukardan izleye izleye gitmek var. Yolumuz, bütün müktesebâtıyla ve ilâveten daha da güzelleştirilerek iâde edildiği için ilgililere müteşekkiriz. Başkasını bilmem ama, bu benim için önemli bir ayrıntıydı. Çok çok sağolsunlar.

KENTSEL DÖNÜŞÜM, KÜLTÜREL GELİŞİM!

Sevgili okurlar. Asıl yazacağımız mevzû bunlar değildi ama, söz bu bağlamıyla  geldi. İyi de oldu. Yâni, şudur; memlekette çok güzel işler yapılıyor. Saymakla bitmez. Sözünü ettiğimiz yollar sâdece küçük bir örnek olabilir.

İşte, her il ve ilçeye meydanlar. Yöremiz îtibârıyle, Zekeriya Yılmaz’ın deklâre ettiği Kentsel dönüşüm; Ulubey için oldukça heyecan verici. Bu konuşulmuşsa, vaat edilmişse mutlakâ yapılacaktır. Buna ihtiyâç ta var çünkü.

Nitekim biz de, öteden beri her Ulubey’e gelişimizde kendimizce gözlemler yapıp, düşünceler geliştirmeye çalışıyoruz. Bâzen tepeleri delip içinden tünel geçiriyoruz, oradan Esenbey’e bağlanıyoruz, kimini kesip düzlüyoruz, bâzen derin vâdileri dolduruyor, aklımız kesmeyince de viyadük yapmaya kalkıyoruz. Sonuçta, doluya koyuyoruz almıyor, boşa koyuyoruz dolmuyor.

DEVENİN BOYNU, BALIĞIN BEYNİ!...

Hani, deveye boynun eğri demişler; O da, nerem doğru ki demiş?! O hesap, Ulubey, köyleriyle olduğu kadar, merkeziyle de zor bir coğrafya. Tâbiri câizse, her tarafı balık sırtı bir yer. Kentsel dönüşümle nereye kadar, ne yapılabilir? Ayrıca, plân nedir, proje nasıldır? Kültürel unsurlar barındırıyor mu? Ulubey’in ne kadarını kapsıyor? Hedefler nelerdir? Yollar ne kadar genişleyebilecek? Trafik rahatlayacak mı? Bunlar, plân gerçekleşince ortaya çıkacak elbette. Bekleyelim, görelim diyoruz. İnşâllâh hayırlısı olur.

Buradan kopmadan, gelelim, geçen yazıda sözünü ettiğimiz Ulubey ve Piraziz gözlemlerine. Her ikisinde de 500 civârında yüksek okul öğrencisi, bunların iki katına yakın da ortaokul, lise öğrencileri var.

Geliniz görünüz ki; bunca genç ve hocalarının, varıp dolaşacakları, en azından şöyle bir uğrayacakları, kültür soluyacakları, çekinmeden dergi, kitap, gazete karıştıracakları, ayaküstü de olsa iki güzel lâf, selâm-sabah ya da hasbihâl edecekleri bir durakları, yâni, şöyle doğru-dürüst, kitabevi gibi bir kitaplı kitabevleri yok!

Hani ne diyor şarkıda; Onun arabası var, maal’esef rûhu yok! Yerleşimlerimizi dolaşırken gözlemlediğimiz bu keyfiyet te onun gibi bir şey işte.

EVDEN KİTABA, SÖZDEN HİTABA…

İşte sevgili dostlar; bu meyânda endîşelenip hayıflanmaktan ve hepimizin üzerine terettüp eden, çoğu uzak illerden gelmiş, bizlere emânet bu misâfir gençlerimiz başta olmak üzere hepimizi ilgilendiren, mânevî tarafı da bulunan böylesi azîm bir sorumluluğu sizlerle paylaşmaktan kendimizi alamadık. Bu sâdece onlar için değil, hepimiz, hattâ şehrin genel havası için de gerekli bir şey. Dolayısıyla, kentsel dönüşüm yapılırken dikkâte alınması gereken önemli bir husustan söz ediyoruz.

Fil’hakîka, büyükler ve yetkililer olarak bizlerin, işin bu boyutunu da düşünüp, maddî tarafını hesap etmeden gereğini behemehâl yapmak, gençlerimize geniş meydanlar kadar, nezih mekânlar ve de irfânî imkânlar sağlamak, bunlara öncülük etmek, şehre bir Anadolu çehre ve havası kazandırmaya çalışmak gibi bir borcumuzun da bulunduğunu hatırlatıyor; başta Ulubeyimiz olmak üzere, tüm millet ve memleketimizin güzel geleceği adına hepinize sevgi, saygı ve sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.