bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

GÖLKÖY ÇETİLLİ, ULUBEY ÇATALLI!..

Ne zamandır, bu mevsime göre sıcak denebilecek, bahar habercisi günlerin ardından o gün hava oldukça sisli ve pusluydu. İmam-Hatib’in önünde, bir zamanlar ilçemizde de uzun süre görev yapan Şenel ÖZATA Bey’le buluşup yola koyulduk. Katırcıoğlu’dan sonra yükseldikçe hava açılmaya, pürüzsüz gökyüzü kendini göstermeye başladı. Bu güzelliğe kapılmış, etrafı seyrede ede giderken vardığımız Ulubey’i kalabalık görünce ancak fark ettik; günlerden Salı olduğunu. Durmadan devam ettik. Çünkü, ne kadar erken gidersek o kadar iyiydi. Zaman zaman yazılarımızda kendisinden söz ettiğimiz, Ordu Yeni Mahalle Serhat Saatçilik sâhibi, antika koleksiyoneri  İrfan Gâzi ÖZBİLEN Ağabey’in kendinden 3 yaş küçük kardeşi Fâtih Cebbar(70)’ın cenâzesi vardı. Âni kâlp kriziyle vefat etmiş. Namazı, Gölköy’e 2-3 km. mesâfede kendi mahalleleri, Çetilli Merkez Câmii’nde kılındı. 20 yıl kendi köylerinde muhtarlıktan başka, Gölköy Muhtarlar Derneği başkanlığı da yapmış. Yardımsever, sempatik, kendini toplumsal çalışmalara vakfetmiş bir insan. Merhumun çok kalabalık bir cemaati vardı. Âile, Müftüler olarak lâkaplanmış; ulemâ geçmişi zengin, okumuşu çok. Osmanlı döneminde kadılar yetiştirmiş köklü bir âile. Dedelerine ve babalarına âit taş ve ahşap evler ayakta durmaya çalışıyor. Oğulların çoğu ölmüş. Torunların her biri bir yerde. Güzelim köyün güzelim çağları mâzide kalmış. Binâlar da, köy de eski günlerini arıyorlardır mutlakâ. Lâkin, geçmişe mâzi dendiği hepimizin mâlûmu. Görünen o ki; onca kardeşden çoğu bir bir gittikçe geriye daha çok gurbet kalmış. Biraz da bunun hüznüydü o gün ve sonrasında İrfan Ağabey’in yüzüne yansıyan ve de gözlerine dolup dolup tomurcuklanarak yanaklarından süzülen… GÜRGENTEPE, KURŞUNÇAL, KABADÜZ… Her neyse; biz o gün, ezan ve namazdan sonra, tâziyeyle birlikte müsâde istedik. Çatalarmut’a gelince Damarlı yolunu sorduk. Sağlıklı cevap alamayınca geldiğimiz yoldan döndük. Daha Gürgentepe civarlarındayken ŞUAYİP TEPESİ kendini uzaklardan gösteriyor. Ordu’nun orta yerinde, her iki yana dizilmiş dağ sıraları arasında, merkezde bir nîrengî noktası, bir denge teşkil ediyor sanki. Sayaca’yı aşağı inerkenUlubey de çok güzel görünüyor. Arkada Kabadüz, sanki arada derin Melet vâdisi yokmuş gibi yakın duruyor. Sabaha göre oldukça sâkinleşmiş Ulubey’i selâmlayıp geçtik. Şenel Özata Bey, Kökenli Okulu’na idâreci atanan, Ordu İHL 1992 mezunu Ayhan Erduvan’la bağlantı kurduğundan oraya uğradık. Oradan da Ordu’ya birlikte indik.. Sabâhı gün İrfan Ağabey, Ankara ve İstanbul’dan cenâze için gelen oğulları ve dünürleriyle berâber işyerimize uğradılar. Cumâ gün o âilece köyüne gitti. Akşam dönüşte de biz ayrıca âilece Bahçelievler Mahallesi’ndeki evlerine tâziye ziyâreti yaptık. Kendileriyle hukûkumuz rahmetli babamdan mîras. Birlikte ta 60’lı, 70’li yıllara dayanan arabacılık, ticâret, yolculuk hâtıraları yanında birlikte Sûriye gezileri, Gölköy, Mesûdiye, Çambaşı turları, ondan öte yakın arkadaşlıkları var. Hattâ bizim geçen gün cenâze namazı kıldığımız câmide annem-babam da namaz kılmışlar. PERŞEMBE AĞUŞLU; TÂRİH BAĞIŞLI… Her neyse; Cumâ ve dâvet için o gün, İrfan Ağabey âilesiyle Gölköy’deyken biz de cumâ için grupla Perşembe’ye nasîp olduk. Yakın bir câmiye niyetlenmişken, vakte çok az kala aradılar. 5 kişi olarak ha git, ha git Perşembe merkez derken, yine merkezde ama az iç tarafta, dere ağzında bulunan, adının AĞUŞLU olduğunu okuduğumuz CÂMİ’ye vardık. Taş câmi. Târihî özelliği var. İçi ahşap. Şirin, güzel bir câmi. Ünye Saray Câmii’nden sonra, onun bir benzerinin burada bulunması memnûniyet verici. Sizlere de tavsiye ederim. İnşâllâh bizler de tekrar gideriz diye düşünüyoruz. Namazdan sonra tanıştığımız Eyüp Büyük Hoca’nın hutbede, Kayseri-Sarıoğlan’daki bir kurs için yardım duyurusuna içimden îtiraz ettim. “Kayseri zengin yer, buraya mı kalmış?” dedim. Sonra da, bunun li’hikmetin ayağımıza gelmiş bir fırsat olduğunu düşündüm ki, doğrusu bu. Sonuçta zorlayan yok. Zarar da, değil mi? Sonra, bir yandan fotoğraf çekilirken, diğer yandan AĞUŞLU adını tartıştık arkadaşlarla. Mâlum, Mehmet Âkif’in Çanakkale Şehitleri’ne atfen yazdığı meşhur şiirinin son bölümünde; EY ŞEHİD OĞLU ŞEHÎD, İSTEME BENDEN MAKBER; SANA ÂĞUŞUNU AÇMIŞ DURUYOR PEYGÂMBER! şekliyle geçtiği gibi, ÂĞUŞ, KUCAK anlamına geliyor. Ya da SÎNE, BAĞIR. Câmi’in olduğu o bölge, biraz şeklen de benziyor gibi. Fakat, oradaki bir genç bu adın AGUST’dan geldiğini falan söylemeye çalıştı; sanki yakînen biliyor gibi. Her iki varsayımda gerçek payı nedir, araştırmaya değer. Fakat câmi gerçekten sevimli ve görmeye değer. Orada ayrı bir huzur havası var. Arz edeyim… ULUBEY İYİ YOLDA…             Çatallı, ya da değil; Ulubey için de söyleyeceklerimiz var elbette. Ulubey sessiz ama derinden gidiyor. Bir defâ MEYDAN dillere destan olacak gözüküyor. Çünkü, bununla bağlantılı başka gelişmeler de var; dahası da olacak.          Bu meyanda, en çok sevindiğim şey de, tevâfukan öğrendiğimiz, Cezaevi’nin fabrikaya dönüştürülmesi olayı. Bir de, ÇEVRE YOLU sadedinde  VİYADÜK yapılması. Bu da başlı başına, her şeyden önce MANZARA bir olay. Ulubey’e yepyeni bir çehre kazandıracak. Tüm bunlar Ulubey’i câzibeli hâle getirip canlandıracak şeyler. Sevgili dostlar. İnşâllâh iyi şeyler olacak. Öyle hissediyoruz. Bu noktada, Ulubey sevgisi bulunan herkesin üzerine düşen görevler var. Geçen gün ODH’ya gittiğimde Yunus Yaşar Hoca’yla karşılaştık. Yurda dönüş yapmış. Bu Ulubey için güzel bir şey. Çünkü Ulubey sevgisiyle dopdolu ve de çok heyecanlı aynı zamanda. Bu önemli. Ulubey’in, karşılıksız seven insanlara çok ihtiyâcı var çünkü. Kısaca arz etmeye çalıştığımız hususlar ve çok daha fazlasını paylaşmaya devam edeceğiz inşâllâh. Bu duygu ve düşüncelerle berâber, Yüce Rabbimizden, başta Ordumuz, yurdumuz, Ulubey’imiz ve de tüm insanlık için her şeyin hayırlısını niyâz ediyor, hepinize sevgi, saygı ve sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 03 Şubat 2015 - Salı

GÖLKÖY ÇETİLLİ, ULUBEY ÇATALLI!..

Ne zamandır, bu mevsime göre sıcak denebilecek, bahar habercisi günlerin ardından o gün hava oldukça sisli ve pusluydu. İmam-Hatib’in önünde, bir zamanlar ilçemizde de uzun süre görev yapan Şenel ÖZATA Bey’le buluşup yola koyulduk. Katırcıoğlu’dan sonra yükseldikçe hava açılmaya, pürüzsüz gökyüzü kendini göstermeye başladı. Bu güzelliğe kapılmış, etrafı seyrede ede giderken vardığımız Ulubey’i kalabalık görünce ancak fark ettik; günlerden Salı olduğunu.

Durmadan devam ettik. Çünkü, ne kadar erken gidersek o kadar iyiydi. Zaman zaman yazılarımızda kendisinden söz ettiğimiz, Ordu Yeni Mahalle Serhat Saatçilik sâhibi, antika koleksiyoneri  İrfan Gâzi ÖZBİLEN Ağabey’in kendinden 3 yaş küçük kardeşi Fâtih Cebbar(70)’ın cenâzesi vardı. Âni kâlp kriziyle vefat etmiş.

Namazı, Gölköy’e 2-3 km. mesâfede kendi mahalleleri, Çetilli Merkez Câmii’nde kılındı. 20 yıl kendi köylerinde muhtarlıktan başka, Gölköy Muhtarlar Derneği başkanlığı da yapmış. Yardımsever, sempatik, kendini toplumsal çalışmalara vakfetmiş bir insan.

Merhumun çok kalabalık bir cemaati vardı. Âile, Müftüler olarak lâkaplanmış; ulemâ geçmişi zengin, okumuşu çok. Osmanlı döneminde kadılar yetiştirmiş köklü bir âile. Dedelerine ve babalarına âit taş ve ahşap evler ayakta durmaya çalışıyor. Oğulların çoğu ölmüş. Torunların her biri bir yerde. Güzelim köyün güzelim çağları mâzide kalmış. Binâlar da, köy de eski günlerini arıyorlardır mutlakâ. Lâkin, geçmişe mâzi dendiği hepimizin mâlûmu.

Görünen o ki; onca kardeşden çoğu bir bir gittikçe geriye daha çok gurbet kalmış. Biraz da bunun hüznüydü o gün ve sonrasında İrfan Ağabey’in yüzüne yansıyan ve de gözlerine dolup dolup tomurcuklanarak yanaklarından süzülen…

GÜRGENTEPE, KURŞUNÇAL, KABADÜZ…

Her neyse; biz o gün, ezan ve namazdan sonra, tâziyeyle birlikte müsâde istedik. Çatalarmut’a gelince Damarlı yolunu sorduk. Sağlıklı cevap alamayınca geldiğimiz yoldan döndük.

Daha Gürgentepe civarlarındayken ŞUAYİP TEPESİ kendini uzaklardan gösteriyor. Ordu’nun orta yerinde, her iki yana dizilmiş dağ sıraları arasında, merkezde bir nîrengî noktası, bir denge teşkil ediyor sanki. Sayaca’yı aşağı inerkenUlubey de çok güzel görünüyor. Arkada Kabadüz, sanki arada derin Melet vâdisi yokmuş gibi yakın duruyor.

Sabaha göre oldukça sâkinleşmiş Ulubey’i selâmlayıp geçtik. Şenel Özata Bey, Kökenli Okulu’na idâreci atanan, Ordu İHL 1992 mezunu Ayhan Erduvan’la bağlantı kurduğundan oraya uğradık. Oradan da Ordu’ya birlikte indik..

Sabâhı gün İrfan Ağabey, Ankara ve İstanbul’dan cenâze için gelen oğulları ve dünürleriyle berâber işyerimize uğradılar. Cumâ gün o âilece köyüne gitti. Akşam dönüşte de biz ayrıca âilece Bahçelievler Mahallesi’ndeki evlerine tâziye ziyâreti yaptık.

Kendileriyle hukûkumuz rahmetli babamdan mîras. Birlikte ta 60’lı, 70’li yıllara dayanan arabacılık, ticâret, yolculuk hâtıraları yanında birlikte Sûriye gezileri, Gölköy, Mesûdiye, Çambaşı turları, ondan öte yakın arkadaşlıkları var. Hattâ bizim geçen gün cenâze namazı kıldığımız câmide annem-babam da namaz kılmışlar.

PERŞEMBE AĞUŞLU; TÂRİH BAĞIŞLI…

Her neyse; Cumâ ve dâvet için o gün, İrfan Ağabey âilesiyle Gölköy’deyken biz de cumâ için grupla Perşembe’ye nasîp olduk. Yakın bir câmiye niyetlenmişken, vakte çok az kala aradılar. 5 kişi olarak ha git, ha git Perşembe merkez derken, yine merkezde ama az iç tarafta, dere ağzında bulunan, adının AĞUŞLU olduğunu okuduğumuz CÂMİ’ye vardık. Taş câmi. Târihî özelliği var. İçi ahşap. Şirin, güzel bir câmi. Ünye Saray Câmii’nden sonra, onun bir benzerinin burada bulunması memnûniyet verici. Sizlere de tavsiye ederim. İnşâllâh bizler de tekrar gideriz diye düşünüyoruz.

Namazdan sonra tanıştığımız Eyüp Büyük Hoca’nın hutbede, Kayseri-Sarıoğlan’daki bir kurs için yardım duyurusuna içimden îtiraz ettim. “Kayseri zengin yer, buraya mı kalmış?” dedim. Sonra da, bunun li’hikmetin ayağımıza gelmiş bir fırsat olduğunu düşündüm ki, doğrusu bu. Sonuçta zorlayan yok. Zarar da, değil mi?

Sonra, bir yandan fotoğraf çekilirken, diğer yandan AĞUŞLU adını tartıştık arkadaşlarla. Mâlum, Mehmet Âkif’in Çanakkale Şehitleri’ne atfen yazdığı meşhur şiirinin son bölümünde;

EY ŞEHİD OĞLU ŞEHÎD, İSTEME BENDEN MAKBER;

SANA ÂĞUŞUNU AÇMIŞ DURUYOR PEYGÂMBER!

şekliyle geçtiği gibi, ÂĞUŞ, KUCAK anlamına geliyor. Ya da SÎNEBAĞIR. Câmi’in olduğu o bölge, biraz şeklen de benziyor gibi. Fakat, oradaki bir genç bu adın AGUST’dan geldiğini falan söylemeye çalıştı; sanki yakînen biliyor gibi. Her iki varsayımda gerçek payı nedir, araştırmaya değer. Fakat câmi gerçekten sevimli ve görmeye değer. Orada ayrı bir huzur havası var. Arz edeyim…

ULUBEY İYİ YOLDA…

            Çatallı, ya da değil; Ulubey için de söyleyeceklerimiz var elbette. Ulubey sessiz ama derinden gidiyor. Bir defâ MEYDAN dillere destan olacak gözüküyor. Çünkü, bununla bağlantılı başka gelişmeler de var; dahası da olacak.         

Bu meyanda, en çok sevindiğim şey de, tevâfukan öğrendiğimiz, Cezaevi’nin fabrikaya dönüştürülmesi olayı. Bir de, ÇEVRE YOLU sadedinde  VİYADÜK yapılması. Bu da başlı başına, her şeyden önce MANZARA bir olay. Ulubey’e yepyeni bir çehre kazandıracak. Tüm bunlar Ulubey’i câzibeli hâle getirip canlandıracak şeyler.

Sevgili dostlar. İnşâllâh iyi şeyler olacak. Öyle hissediyoruz. Bu noktada, Ulubey sevgisi bulunan herkesin üzerine düşen görevler var. Geçen gün ODH’ya gittiğimde Yunus Yaşar Hoca’yla karşılaştık. Yurda dönüş yapmış. Bu Ulubey için güzel bir şey. Çünkü Ulubey sevgisiyle dopdolu ve de çok heyecanlı aynı zamanda. Bu önemli. Ulubey’in, karşılıksız seven insanlara çok ihtiyâcı var çünkü.

Kısaca arz etmeye çalıştığımız hususlar ve çok daha fazlasını paylaşmaya devam edeceğiz inşâllâh. Bu duygu ve düşüncelerle berâber, Yüce Rabbimizden, başta Ordumuz, yurdumuz, Ulubey’imiz ve de tüm insanlık için her şeyin hayırlısını niyâz ediyor, hepinize sevgi, saygı ve sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.