bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

EYMÜR'DEN, ULUBEY'E; GÜRGENTEPE'DEN FINDIĞA...

Ramazan’dan fındık mevsimine geçerken araya sıkışan düğünler, dâvetler ve yöresel günler toplumsal trafiği bayağı hareketlendirdi. Bir yanda fındık hazırlıkları, diğer yanda cemiyet organizeleri, sıcağın da etkisiyle epey ter döktürüyor. Ama, bunların hepsi de, dostluk, kardeşlik, birlik-berâberlik ekseninde güzel yorgunluklar. Yüce Mevlâ cümlemizi, sevgi-saygı, iyilik-güzellik yolunda nefes tüketenlerden eylesin. Geçen pazardan başlayalım. O gün köydeydik. Hem fındık öncesi ev-ocak hem de çevre temizliği. Diğer yanda komşumuz Lütfi ULUSOY Ağabey’in mûtad hâle getirdiği DÂVET’i. Ancak, her yıl ölmüşler için duâ mâhiyetinde düzenlenen dâvetin bu yılki esprisi, torunu Lütfi Hicabi’nin SÜNNET’i bağlamındaydı. Harmandan girişte Türk Bayrağı ve süsler yanında, SÜNNETİMİZE HOŞ GELDİNİZ ibâresi vardı. Aslında, bunun da özünde ölmüşler var. Çünkü Lütfi Hicâbi yavrumuz yakın geçmişte, genç yaşta annesini kaybetti. Şimdi dede, hem ona, hem de MOLLAOĞLU Âilesi’nden tüm diğer ölmüşlere duâ mâhiyetinde bu dâveti yapmış oluyor. Allâh(CC) hayırlı niyet ve muratlarını ziyâdesiyle bereketlendirsin inşâllâh. Bundan öte, bu DÂVET, her yıl bizleri buluşturan bir plâtform oluyor. Hava güzeldi. Onların harmanları da düz. Evlerinin yanları müsâit. Ta çocukluğumuzdan beri, gece yarılarına kadar, ay ışığında oyun oynadığımız bir mıntıka. Lütfi Ağabey de, ayrıca, günler öncesinden haber verip, arada da harlattıkça, gelmekten imtinâ şansımız olmuyor. İyiki de öyle oluyor. Zîra, senede bir gün, o gün, iple çektiğimiz bir gün oluyor. Allâh, ceddine rahmet eylesin. Âmin. Kimler mi? Onlar bizim de cedlerimiz. Onların ellerinde büyüdük. Meselâ Hanife Bibi. Oğlu Sâlih Amca. Elide Bibi. Hep birlikte durdukları eski ev hâlâ, bibiler gibi eğri-büğrü hâlleriyle de olsa ayakta. Yıkmamışlar. O sıcak günde, onların gölge ve serinliğinde sürdürdük uzun sohbetlerimizi. Önüne çok güzel bir de üzüm dizayn etmişler. Bakalım, onlardan istifâde de nasîp olacak mı? Onlardan derken, daha dâvet esnâsında okurken duta gözüm takıldı. Aklıma koydum. Programın sonunda, dökelim dedim, kırmadılar. Bizzat çıktım. Onlar da çarşaf tuttular. Savdı gözüyle bakılıp ilgi alanından uzaklaştırılan duttan hep birlikte, o çocukluk günlerimizdeki gibi, etrafında halka olarak doya doya yedik elhamdülillâh. Onlar da bundan memnun oldular. Dut’un tadından öte, tatlı bir hâtıra olarak hâfızalardaki yerini aldı. Dün, yeğenim Mehmet Âkif’in düğününe gelen Ahmet Ulusoy kardeş de, o dut olayının çok güzel olduğunu vurguladı. Teşekkür etti. Ahmet Bey Lütfi Ağabey’in kardeşi. Diğer kardeşlerini söylesem, onları, özellikle Ulubeyliler hemen hatırlayacaklar. Birisi Adliye ve Seçim İşleri’nden Yavuz ULUSOY. Diğeri de, Gündüzlü’de İmam-Hatip olarak görev yaparken Akpınar’daki bir kazâda rahmete kavuşan Erdoğan ULUSOY Hocamız. Bir kardeşleri daha vardı, Hicâbi ULUSOY. O öleli çok oldu. Bizimle yaşıttı. Asker dönüşü Kırıkkale’de geçirdiği kazâda öldü. Son kardeş Murat ta şu an İstanbul’da yaşıyor. O gün, dâvet vesîlesiyle hepsi bir aradaydı. Önden gönderdikleri için duâya gelmişlerdi. Hep birlikte cümle ölmüşlerimiz için duâ ettik; onlarla öbür dünyâda, Efendimizin komşuluğu çerçevesinde buluşacağımıza inanarak. Zâten, o pazarın öncesinde Cumâ günü sabahın peşinden Yâsin okurken, Orduluyuz ya, aklıma 52 geldi. Acabâ 52. Sûre hangisi dedim, baktım TUR Sûresi. Anlamını okudum. Cennetliklerin ulaşacağı nîmetler anlatılırken, 21. Âyet’in anlamı şöyleydi:  “İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.” Dâvette yaptığımız konuşmada buraya atıf yaptıktan sonra, Allâh, sünnet olan yavrumuza Kitap-Sünnet üzere bir hayat sürmeyi nasîp eylesin. Yetim olmak zor. Ama asıl zor ve telâfisiz olan din-îman yetimliğidir. Rabbimiz bizleri bunlardan mahrum etmesin. Yoksa, îmanımıza hassâsiyet gösterip mümin vasfıyla göç ettikten sonra, orada, bu dünyâda kaybettiklerimize kavuşacağız. Allâh tüm sevdiklerimizle berâber cennette buluşmayı nasîp eylesin diyoruz. Âmin.. Perşembe günü Gürgentepe’deydik. O gün oranın pazarı. Caddeler, meydanlar, sokak araları cıvıl cıvıl. Her taraf  Pazar yeri. Canlı bir hayat var. Burası üzerinde ayrıca durmak isteriz. Hem câmi, hem de TEKSTİL bağlamında. Çünkü Sn. Başkanımız Îsâ TÜRKCAN’ın bir yerde ayak üstü söylediği kadarıyla Ulubey’de de bir büyük Câmi, ayrıca TEKSTİL kuruluşu çalışmaları var. Gürgentepe izlenimleri bağlamında bu konuya ayrıca eğilmek isteriz; lâkin bu günlük paragraflar oldukça azalmış gözüküyor. Hiç olmazsa yakınlarımız ve köy komşularımızın, görev arkadaşlarımızın çeşitli etkinliklerinden, EYMÜR, ŞIHLAR gibi merkezlerdeki programlardan söz etmek isterdik ama, bunların adlarını sıralamanın bile bayağı yekun teşkil edeceği âşikâr. Onları da, ya diğer arkadaşlardan bekleyerek veyâ yeri geldikçe değerlendirmeyi umarak sözlerimizi şimdilik bağlamayı düşünüyoruz. İyi niyetlerle atılan şahsî, âilevî, ictimâî tüm adımlar ve bütün programlarımızın milletimizin, memleketimizin, çocuklarımız, âileleri ve tüm insanlık adına hayırlara vesîle olması dileğiyle hepinize sevgi ve saygılar sunuyor, kapımıza gelip dayanan fındık mevsiminin de kolay ve bereketli geçmesi temennîsiyle Allâh yardımcımız olsun, FÎ EMÂNİLLÂH diyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 03 Ağustos 2015 - Pazartesi

EYMÜR'DEN, ULUBEY'E; GÜRGENTEPE'DEN FINDIĞA...

Ramazan’dan fındık mevsimine geçerken araya sıkışan düğünler, dâvetler ve yöresel günler toplumsal trafiği bayağı hareketlendirdi. Bir yanda fındık hazırlıkları, diğer yanda cemiyet organizeleri, sıcağın da etkisiyle epey ter döktürüyor. Ama, bunların hepsi de, dostluk, kardeşlik, birlik-berâberlik ekseninde güzel yorgunluklar. Yüce Mevlâ cümlemizi, sevgi-saygı, iyilik-güzellik yolunda nefes tüketenlerden eylesin.

Geçen pazardan başlayalım. O gün köydeydik. Hem fındık öncesi ev-ocak hem de çevre temizliği. Diğer yanda komşumuz Lütfi ULUSOY Ağabey’in mûtad hâle getirdiği DÂVET’i. Ancak, her yıl ölmüşler için duâ mâhiyetinde düzenlenen dâvetin bu yılki esprisi, torunu Lütfi Hicabi’nin SÜNNET’i bağlamındaydı. Harmandan girişte Türk Bayrağı ve süsler yanında, SÜNNETİMİZE HOŞ GELDİNİZ ibâresi vardı.

Aslında, bunun da özünde ölmüşler var. Çünkü Lütfi Hicâbi yavrumuz yakın geçmişte, genç yaşta annesini kaybetti. Şimdi dede, hem ona, hem de MOLLAOĞLU Âilesi’nden tüm diğer ölmüşlere duâ mâhiyetinde bu dâveti yapmış oluyor. Allâh(CC) hayırlı niyet ve muratlarını ziyâdesiyle bereketlendirsin inşâllâh.

Bundan öte, bu DÂVET, her yıl bizleri buluşturan bir plâtform oluyor. Hava güzeldi. Onların harmanları da düz. Evlerinin yanları müsâit. Ta çocukluğumuzdan beri, gece yarılarına kadar, ay ışığında oyun oynadığımız bir mıntıka. Lütfi Ağabey de, ayrıca, günler öncesinden haber verip, arada da harlattıkça, gelmekten imtinâ şansımız olmuyor. İyiki de öyle oluyor. Zîra, senede bir gün, o gün, iple çektiğimiz bir gün oluyor. Allâh, ceddine rahmet eylesin. Âmin.

Kimler mi? Onlar bizim de cedlerimiz. Onların ellerinde büyüdük. Meselâ Hanife Bibi. Oğlu Sâlih Amca. Elide Bibi. Hep birlikte durdukları eski ev hâlâ, bibiler gibi eğri-büğrü hâlleriyle de olsa ayakta. Yıkmamışlar. O sıcak günde, onların gölge ve serinliğinde sürdürdük uzun sohbetlerimizi. Önüne çok güzel bir de üzüm dizayn etmişler. Bakalım, onlardan istifâde de nasîp olacak mı?

Onlardan derken, daha dâvet esnâsında okurken duta gözüm takıldı. Aklıma koydum. Programın sonunda, dökelim dedim, kırmadılar. Bizzat çıktım. Onlar da çarşaf tuttular. Savdı gözüyle bakılıp ilgi alanından uzaklaştırılan duttan hep birlikte, o çocukluk günlerimizdeki gibi, etrafında halka olarak doya doya yedik elhamdülillâh. Onlar da bundan memnun oldular. Dut’un tadından öte, tatlı bir hâtıra olarak hâfızalardaki yerini aldı.

Dün, yeğenim Mehmet Âkif’in düğününe gelen Ahmet Ulusoy kardeş de, o dut olayının çok güzel olduğunu vurguladı. Teşekkür etti. Ahmet Bey Lütfi Ağabey’in kardeşi. Diğer kardeşlerini söylesem, onları, özellikle Ulubeyliler hemen hatırlayacaklar. Birisi Adliye ve Seçim İşleri’nden Yavuz ULUSOY. Diğeri de, Gündüzlü’de İmam-Hatip olarak görev yaparken Akpınar’daki bir kazâda rahmete kavuşan Erdoğan ULUSOY Hocamız. Bir kardeşleri daha vardı, Hicâbi ULUSOY. O öleli çok oldu. Bizimle yaşıttı. Asker dönüşü Kırıkkale’de geçirdiği kazâda öldü. Son kardeş Murat ta şu an İstanbul’da yaşıyor.

O gün, dâvet vesîlesiyle hepsi bir aradaydı. Önden gönderdikleri için duâya gelmişlerdi. Hep birlikte cümle ölmüşlerimiz için duâ ettik; onlarla öbür dünyâda, Efendimizin komşuluğu çerçevesinde buluşacağımıza inanarak.

Zâten, o pazarın öncesinde Cumâ günü sabahın peşinden Yâsin okurken, Orduluyuz ya, aklıma 52 geldi. Acabâ 52. Sûre hangisi dedim, baktım TUR Sûresi. Anlamını okudum. Cennetliklerin ulaşacağı nîmetler anlatılırken, 21. Âyet’in anlamı şöyleydi:

 “İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.”

Dâvette yaptığımız konuşmada buraya atıf yaptıktan sonra, Allâh, sünnet olan yavrumuza Kitap-Sünnet üzere bir hayat sürmeyi nasîp eylesin. Yetim olmak zor. Ama asıl zor ve telâfisiz olan din-îman yetimliğidir. Rabbimiz bizleri bunlardan mahrum etmesin. Yoksa, îmanımıza hassâsiyet gösterip mümin vasfıyla göç ettikten sonra, orada, bu dünyâda kaybettiklerimize kavuşacağız. Allâh tüm sevdiklerimizle berâber cennette buluşmayı nasîp eylesin diyoruz. Âmin..

Perşembe günü Gürgentepe’deydik. O gün oranın pazarı. Caddeler, meydanlar, sokak araları cıvıl cıvıl. Her taraf  Pazar yeri. Canlı bir hayat var. Burası üzerinde ayrıca durmak isteriz. Hem câmi, hem de TEKSTİL bağlamında. Çünkü Sn. Başkanımız Îsâ TÜRKCAN’ın bir yerde ayak üstü söylediği kadarıyla Ulubey’de de bir büyük Câmi, ayrıca TEKSTİL kuruluşu çalışmaları var. Gürgentepe izlenimleri bağlamında bu konuya ayrıca eğilmek isteriz; lâkin bu günlük paragraflar oldukça azalmış gözüküyor.

Hiç olmazsa yakınlarımız ve köy komşularımızın, görev arkadaşlarımızın çeşitli etkinliklerinden, EYMÜR, ŞIHLAR gibi merkezlerdeki programlardan söz etmek isterdik ama, bunların adlarını sıralamanın bile bayağı yekun teşkil edeceği âşikâr. Onları da, ya diğer arkadaşlardan bekleyerek veyâ yeri geldikçe değerlendirmeyi umarak sözlerimizi şimdilik bağlamayı düşünüyoruz.

İyi niyetlerle atılan şahsî, âilevî, ictimâî tüm adımlar ve bütün programlarımızın milletimizin, memleketimizin, çocuklarımız, âileleri ve tüm insanlık adına hayırlara vesîle olması dileğiyle hepinize sevgi ve saygılar sunuyor, kapımıza gelip dayanan fındık mevsiminin de kolay ve bereketli geçmesi temennîsiyle Allâh yardımcımız olsun, FÎ EMÂNİLLÂH diyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.