bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

EYMÜR'DEN IŞIKLI'YA, KİMLİK'TEN TOPRAĞA...

Ulubey Yorum gazetemizin de manşetten ifâde ettiği gibi YASTAYIZ! Çünkü, önceki hafta sonu Beşiktaş’taki patlamadan sonra bu defâ Kayseri’de benzer bir elîm olay gerçekleşti. Her iki patlamada da hemşehrilerimizden de şehitlerimiz var. rabbimiz makamlarını cennet eyleyip, Mehmetçik vasfıyla kanatlandıkları semâlardan varacakları yer Efendimizin (SAV) komşuluğu olsun inşâllâh. Bu büyük bir tesellî ve de bir fânî için en güzel sonuç. Ve yine inşâllâh, hepimiz, cümle ehl-i îmanla birlikte orada buluşalım inşâllâh sevgili dostlar. Sevgili okurlar. Dünyâda ve bölgemizde böylesine sıcak ortamlar yaşanırken, diğer yandan buralarda, hayât olağan şekliyle devam ediyor. Duâlarımız onlarla olmakla berâber, bizler normâl olarak işimizde-gücümüzdeyiz. Mûtad olduğu şekliyle yine zaman zaman köylere gidiyoruz. Asıl mekanlarımız da orası esasında. Çarşıda oturuyoruz belki bir çoğumuz ve de yılın 10 ayı merkezlerdeyiz ama işin aslına bakarsak âit olduğumuz yer köylerimizdir. Çünkü asıl olan her zaman topraktır. Bir ayağımız orada burada dolaşsa da, öbür ayağımız köyümüzde sâbittir yâni. AŞAĞI EYMÜR, YUKARI IŞIKLI... Nitekim, işte Cumâ gün Aşağı Eymür Câmii’nde kıldık namazı. Amca oğlu Bahtiyâr’la daha önce, bir namazı da köyümüzün aşağıdaki câmiinde kılma düşüncemiz olmuştu. Onu bu cumâ gerçekleştirmek nasîp oldu. Oraya vardığımızda semâverin kapıda kurulmuş olduğunu gördük. Gelen alıp çay içiyor. Biz vardığımızda vakte daha vardı. Ortada kimseler yoktu. Ama, çay meselesi hâllolmuştu. Sanırım hocamız ya da oğlu hazırlamış olmalı. Ahmet YILMAZ Hoca câmide yaptığı yenilik ve iyileştirmelerden ayrı olarak güzel de bir çevre düzenlemesine öncülük etmiş. Yan tarafta, derin diyebileceğimiz bir yar vardı. Burası aynı zamanda çeşme ayağı. Su akıyor. Şimdi kar suyuyla berâber dere boyutu arz ediyor. Her neyse, buraya da büz atıp üzerini doldurarak güzel bir köprü görünümüyle berâber câmiin etrâfı daha elverişli ve de sevimli bir hâle gelmiş. Çevrede genişlemeler, düzlemeler ve parke taşlarıyla döşemelerle berâber orası piknik dahî yapılabilecek bir mesîre yeri hâline gelmiş. Alt taraftan da zâten Melet Irmağı geçiyor. Çağıltısı buralara kadar geliyor suyu çok olduğunda. Namazdan sonra da 1-2 bardak daha çay içtik. Hocamızı ve cemaati, çabalarından dolayı tebrik ettik. Belki 40 yıl kadar önce, bir fındık mevsiminde, talebeyken burada bir cumâ namazı kıldırdığımızı hatırlıyoruz. Ondan bu yana ilk defâ mihraba geçişimiz olmalıydı bugünkü. Nereden nereye?! Ve dönüyoruz. Oldukça genişletilmiş, kimi zaman beton, kimi zaman asfalt hâliyle üzerinden kayıp gittik. Yol boyu güzel evler. Prefabrik olanlar da var. İnsanlar, çoğu defâ şikâyetçiler, âh ü feryat ediyorlar ama, her tarafta bir iyileşme bâriz olarak gözüküyor. Ayrıntıya girmeyelim de, çoğu evlerde kalorifer bile var. Odun, kendi bahçesinden. Kaloriferi olmayan evlerde keyifler daha gıcır. Sobalar yakılmış. Çaylar demlenmiş. Sofrada neler yok? Sizler daha iyi biliyorsunuz. Burada tek tek saymaya gerek yok, yer de yok. Diğer taraftan, odunun fazla gelenini de çalısıyla berâber yakmıyor muyuz bahçelerde? Böyle bir lüx nerde var? Çarşılarda odun-kabuk bulamayanlar, göçmen gelip tutunamayanlar; hele dünyânın hâline bir bakalım. Hâlimizden şikâyet ederken azıcık düşünelim. Allâh’tan korkalım. Ama, maalesef, içinde bulunduğumuz nîmetleri ısrarla görmek istemeyenler bulunabiliyor. Ne diyelim, Rabbimiz ne kendisine, ne yediği ekmeğe, ne de ülkesine karşı nankör olmamayı nasîp eylesin cümleye. Cumartesi gün de, diğer amca oğlu Ümit’le Işıklı Köyü’ne gittik. Kayınbirâderimin kayınbirâderi Şükrü KÜLÜNK Kardeşimiz vefat etmişti. Orası nispeten yüksek bir köy. Bayağı kar vardı. Bizim için bayağı kar çiğnediğimiz bir gün oldu. Şükrü Kardeşi, bembeyaz mezarlığa, pamuk deryâsına bırakıp döndük. Mekânı cennet olsun. Şükrü Kardeş Trabzon’da, Diş Doktoru olarak çalışıyordu. Geç bir evlilik yapmıştı. Sonra hastalığını falan duymuştuk. Son 3 yıldır da yatağa bağlıydı. Câmide namazını kıldıktan sonra bir genç duâ yapmak istedi. Gencin duruşuna, tevâzuuna, zerâfetine bayıldım. Cebinden bir kâğıt çıkarıp okumaya başladı. Daha sonra o kâğıdı isteyip aldım. Şimdi buraya yazıyorum: BERK TOPRAĞI, KEMÂL UFKU... “Ey semâvâtın ve arzın Rabbi olan Yüce Allâh'ım! Babam Şükrü’nün, büyük-küçük, gizli-açık, gelmiş-geçmiş bütün günahlarını affet; YÂ GAFFÂR, YÂ SETTÂR. Onu, kabir azâbından ve cehennem azâbından muhâfaza et, YÂ HÂFIZ! Kabrini nurlandır, kabrini cennetten bir bahçe eyle YÂ NUR! Kıyâmet günü onu, bağışladığın kullarının arasına kat YÂ RAHÎM! Babam Şükrü’yü, çocuklarını, eşini, beni, âilemi, soyumu ve bütün Ümmet-i Muhammed’i, habîbinin yüzü suyu hürmetine cennetine al… Bizi bağışla ve dosdoğru yoluna hidâyet eyle YÂ HÂDÎ! Şeytanın; benim, kardeşlerimin, âilemin ve zürriyetimizin üzerindeki oyunlarını boz. Duâmı, yıldızların yerlerinin hakkı için kabul eyle. YÂ AZÎZ, YÂ SÜBHÂN, YÂ HAMÎD, YÂ MUCÎB: ÂMİN, ÂMİN, ÂMİN… El-Fâtiha, Maas’salavât…” Mevtâyı toprağa verdik. Kur’an okunmnuştu. Duâyı yine ona teklif ettiler. Kâğıt bende olmasına rağmen aynısını, cemaatin ölmüşleri ve yakınlarını da katarak okudu. Uzakta olduğu için pek görüşemiyorduk. Bu delikanlının adı Ufuk’muş. En büyükleri. Bir de Berk ve Ayşe var. Bu çocuk, babasının hastalığı dolaysıyla İstanbul’da okurken yine imtihana girip Trabzon’dan bir okul kazanarak hem okuyup, hem babasını bakmış. İki kardeş, dedeleri Kemâl Amca’yla berâber babalarını mezara indirdiler. Allâh selâmet versin. Rabbimiz böyle ilimli-irfanlı gençlerin sayılarını çoğaltsın. Âmin. Yine bir sona geldik. Rabbimiz tüm başlangıç ve de sonuçlarımızı hayırlı eylesin sevgili dostlar derken, huzurlarınızdan sevgiyle, saygıyla, mutlulukla ve de esen kalın dilekleriyle ayrılıyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 20 Aralık 2016 - Salı

EYMÜR'DEN IŞIKLI'YA, KİMLİK'TEN TOPRAĞA...

Ulubey Yorum gazetemizin de manşetten ifâde ettiği gibi YASTAYIZ! Çünkü, önceki hafta sonu Beşiktaş’taki patlamadan sonra bu defâ Kayseri’de benzer bir elîm olay gerçekleşti. Her iki patlamada da hemşehrilerimizden de şehitlerimiz var. rabbimiz makamlarını cennet eyleyip, Mehmetçik vasfıyla kanatlandıkları semâlardan varacakları yer Efendimizin (SAV) komşuluğu olsun inşâllâh. Bu büyük bir tesellî ve de bir fânî için en güzel sonuç. Ve yine inşâllâh, hepimiz, cümle ehl-i îmanla birlikte orada buluşalım inşâllâh sevgili dostlar.

Sevgili okurlar. Dünyâda ve bölgemizde böylesine sıcak ortamlar yaşanırken, diğer yandan buralarda, hayât olağan şekliyle devam ediyor. Duâlarımız onlarla olmakla berâber, bizler normâl olarak işimizde-gücümüzdeyiz. Mûtad olduğu şekliyle yine zaman zaman köylere gidiyoruz. Asıl mekanlarımız da orası esasında. Çarşıda oturuyoruz belki bir çoğumuz ve de yılın 10 ayı merkezlerdeyiz ama işin aslına bakarsak âit olduğumuz yer köylerimizdir. Çünkü asıl olan her zaman topraktır. Bir ayağımız orada burada dolaşsa da, öbür ayağımız köyümüzde sâbittir yâni.

AŞAĞI EYMÜR, YUKARI IŞIKLI...

Nitekim, işte Cumâ gün Aşağı Eymür Câmii’nde kıldık namazı. Amca oğlu Bahtiyâr’la daha önce, bir namazı da köyümüzün aşağıdaki câmiinde kılma düşüncemiz olmuştu. Onu bu cumâ gerçekleştirmek nasîp oldu. Oraya vardığımızda semâverin kapıda kurulmuş olduğunu gördük. Gelen alıp çay içiyor. Biz vardığımızda vakte daha vardı. Ortada kimseler yoktu. Ama, çay meselesi hâllolmuştu. Sanırım hocamız ya da oğlu hazırlamış olmalı.

Ahmet YILMAZ Hoca câmide yaptığı yenilik ve iyileştirmelerden ayrı olarak güzel de bir çevre düzenlemesine öncülük etmiş. Yan tarafta, derin diyebileceğimiz bir yar vardı. Burası aynı zamanda çeşme ayağı. Su akıyor. Şimdi kar suyuyla berâber dere boyutu arz ediyor. Her neyse, buraya da büz atıp üzerini doldurarak güzel bir köprü görünümüyle berâber câmiin etrâfı daha elverişli ve de sevimli bir hâle gelmiş. Çevrede genişlemeler, düzlemeler ve parke taşlarıyla döşemelerle berâber orası piknik dahî yapılabilecek bir mesîre yeri hâline gelmiş. Alt taraftan da zâten Melet Irmağı geçiyor. Çağıltısı buralara kadar geliyor suyu çok olduğunda.

Namazdan sonra da 1-2 bardak daha çay içtik. Hocamızı ve cemaati, çabalarından dolayı tebrik ettik. Belki 40 yıl kadar önce, bir fındık mevsiminde, talebeyken burada bir cumâ namazı kıldırdığımızı hatırlıyoruz. Ondan bu yana ilk defâ mihraba geçişimiz olmalıydı bugünkü. Nereden nereye?!

Ve dönüyoruz. Oldukça genişletilmiş, kimi zaman beton, kimi zaman asfalt hâliyle üzerinden kayıp gittik. Yol boyu güzel evler. Prefabrik olanlar da var. İnsanlar, çoğu defâ şikâyetçiler, âh ü feryat ediyorlar ama, her tarafta bir iyileşme bâriz olarak gözüküyor. Ayrıntıya girmeyelim de, çoğu evlerde kalorifer bile var. Odun, kendi bahçesinden.

Kaloriferi olmayan evlerde keyifler daha gıcır. Sobalar yakılmış. Çaylar demlenmiş. Sofrada neler yok? Sizler daha iyi biliyorsunuz. Burada tek tek saymaya gerek yok, yer de yok. Diğer taraftan, odunun fazla gelenini de çalısıyla berâber yakmıyor muyuz bahçelerde? Böyle bir lüx nerde var?

Çarşılarda odun-kabuk bulamayanlar, göçmen gelip tutunamayanlar; hele dünyânın hâline bir bakalım. Hâlimizden şikâyet ederken azıcık düşünelim. Allâh’tan korkalım. Ama, maalesef, içinde bulunduğumuz nîmetleri ısrarla görmek istemeyenler bulunabiliyor. Ne diyelim, Rabbimiz ne kendisine, ne yediği ekmeğe, ne de ülkesine karşı nankör olmamayı nasîp eylesin cümleye.

Cumartesi gün de, diğer amca oğlu Ümit’le Işıklı Köyü’ne gittik. Kayınbirâderimin kayınbirâderi Şükrü KÜLÜNK Kardeşimiz vefat etmişti. Orası nispeten yüksek bir köy. Bayağı kar vardı. Bizim için bayağı kar çiğnediğimiz bir gün oldu. Şükrü Kardeşi, bembeyaz mezarlığa, pamuk deryâsına bırakıp döndük. Mekânı cennet olsun.

Şükrü Kardeş Trabzon’da, Diş Doktoru olarak çalışıyordu. Geç bir evlilik yapmıştı. Sonra hastalığını falan duymuştuk. Son 3 yıldır da yatağa bağlıydı. Câmide namazını kıldıktan sonra bir genç duâ yapmak istedi. Gencin duruşuna, tevâzuuna, zerâfetine bayıldım. Cebinden bir kâğıt çıkarıp okumaya başladı. Daha sonra o kâğıdı isteyip aldım. Şimdi buraya yazıyorum:

BERK TOPRAĞI, KEMÂL UFKU...

“Ey semâvâtın ve arzın Rabbi olan Yüce Allâh'ım!

Babam Şükrü’nün, büyük-küçük, gizli-açık, gelmiş-geçmiş bütün günahlarını affet; YÂ GAFFÂR, YÂ SETTÂR.

Onu, kabir azâbından ve cehennem azâbından muhâfaza et, YÂ HÂFIZ!

Kabrini nurlandır, kabrini cennetten bir bahçe eyle YÂ NUR!

Kıyâmet günü onu, bağışladığın kullarının arasına kat YÂ RAHÎM!

Babam Şükrü’yü, çocuklarını, eşini, beni, âilemi, soyumu ve bütün Ümmet-i Muhammed’i, habîbinin yüzü suyu hürmetine cennetine al…

Bizi bağışla ve dosdoğru yoluna hidâyet eyle YÂ HÂDÎ!

Şeytanın; benim, kardeşlerimin, âilemin ve zürriyetimizin üzerindeki oyunlarını boz. Duâmı, yıldızların yerlerinin hakkı için kabul eyle.

YÂ AZÎZ, YÂ SÜBHÂN, YÂ HAMÎD, YÂ MUCÎB: ÂMİN, ÂMİN, ÂMİN…

El-Fâtiha, Maas’salavât…”

Mevtâyı toprağa verdik. Kur’an okunmnuştu. Duâyı yine ona teklif ettiler. Kâğıt bende olmasına rağmen aynısını, cemaatin ölmüşleri ve yakınlarını da katarak okudu.

Uzakta olduğu için pek görüşemiyorduk. Bu delikanlının adı Ufuk’muş. En büyükleri. Bir de Berk ve Ayşe var. Bu çocuk, babasının hastalığı dolaysıyla İstanbul’da okurken yine imtihana girip Trabzon’dan bir okul kazanarak hem okuyup, hem babasını bakmış. İki kardeş, dedeleri Kemâl Amca’yla berâber babalarını mezara indirdiler. Allâh selâmet versin. Rabbimiz böyle ilimli-irfanlı gençlerin sayılarını çoğaltsın. Âmin.

Yine bir sona geldik. Rabbimiz tüm başlangıç ve de sonuçlarımızı hayırlı eylesin sevgili dostlar derken, huzurlarınızdan sevgiyle, saygıyla, mutlulukla ve de esen kalın dilekleriyle ayrılıyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.