bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

EYMÜR, İSTANBUL; DÜĞÜN, CENAZE...

Geçtiğimiz hafta iki kez köye gittik; birinde cenâze, diğerinde düğüne katıldık. Bir de hasta meseleleri var. Hepsi de bizim için. Rabbimiz her şeyin hayırlısını versin. Duâmız da, gayretimiz de bu noktada olmalı. Ne ki hayırsızdır, sonuç îtibârıyle ne bize ne de kimseye hayrı olmaz. Rabbimiz böylesileri uzak tutsun inşâllâh ve de bizleri hayırsız işlerin, gâyelerin, dâvâların, varlıkların peşinde koşup ömrünü hebâ etmekten, hayâtı da, memâtı da hayırsız olmaktan muhâfaza buyursun. Kadir Pala’nın cenâzesi Cuma öncesi 11.00’de kaldırıldı. Çok kalabalık bir cemaati vardı. Pazar günü de annemle tâziyeye gittik âilesine. Alzaymır hastalığından 67 yaşında, 7 çocuk ve 15 torun yekûnuyla vedâ etmiş sessiz yaşadığı bu dünyâya. Öbür dünyâsı da âsûde olsun inşâllâh. Rabbimiz ganî ganî rahmet etsin, yakınlarına da sabr-ı cemîller ihsan eylesin inşâllâh. Annemle oradan Dursun Ali Amcalara geçtik. Aynı zamanda teyzemler oluyor burası. Annem hem eniştesigili, hem de ablasını ziyâret etmiş oluyor böylece. Amcam, babamların en büyüğü. Yaşı 80’nin üzerinde. Diğer amcam babamın bir küçüğü Yılmaz, o da 80’e doğru gidiyor. Kamyoncu Osman Karaca da var. Onun yaşı da 80’nin çok üstünde. Bunları niye yazıyoruz? Gencinden yaşlısına tam 16 kişi, bir minibüs, Cuma akşamı gittiler, Cumartesi gecesi döndüler. İçlerinde eski muhtarımız, şimdiki meclis üyemiz Haşmet Durmuş Ağabey de var. Hattâ, ölümlerden dönen, çok ağır bir mîde ameliyatı geçiren Yaşar Günaydın Hocamızın da aralarında olduğunu öğrenince çok şaşırdım. Tabiî, çok da takdir ve de tebrik ettim. Allâh hayırlı, bereketli ömürler versin ona ve de cümlesine, cümlemize. Bizim köyün ağabeylerinden, Ulubey Lisesi’nde görev yapmış Ali ÖZCAN Öğretmenin, Ata Sanâyi’den Nûrettin Usta’nın babaları, köyümüzde Ganca ya da Gonca lakabıyla anılan Nûri Özcan 1 ay kadar önce İstanbul’da çok ağır bir ameliyat geçirdi. Hâlen hastânede yatıyor. Rabbimiz âcil şifâlar, din-îmân selâmetleri ihsan eylesin inşâllâh. Bu bizim ekip onu ziyâret için Marmara Hastânesi’ndeydi Cumartesi günü. Bununla da kalmayıp, onun ardından yine Pendik’te, çocuklarının evinde hasta yatan Bayramın Ali dediğimiz amcayı da ziyâret etmişler. Her iki hastamız ve yakınları da çok memnun olmuşlar. Ali Öztürk amcalar, gelinler, çelik-çocuk, ev ortamı da olunca, yemeksiz, ikramsız bırakmamışlar. Sizin anlayacağınız, mükellef bir yemeğin ardından, yok çay, yok kahve epey tutmuşlar onları. Gönülden hizmetleri, candan davranışlarının onları çok duygulandırmış olduğu anlaşılıyor. Gerek burada, gerekse yolculuk esnâsında lâf, muhabbet, duâ, hâtıra, yer yer göz yaşı, yer yer kahkaha birbirini tâkip etmiş. Hayat bu; siyâh-beyaz, mâvi-yeşil, tüm renkleriyle devam ediyor. Ama, Haşmet Ağabey’in de ifâde ettiği gibi, yaşlısından gencine köyümüz insanlarının bu vefâ ve kadirşinâslık yolculuğu her türlü takdirin üzerinde. Rabbimiz, kişisel ya da toplumsal bazda güzelliklerimizi yaşatma cehd ve gayretinde olanların cümlesinden râzı olsun. Rızâsı için birbirlerini böylesine seven, birbirlerinin hasret ve vefâ yollarına düşen kullarını sevdikleri arasına katsın inşâllâh. Bu arada, bu 16 kişi, en az 20 de kendi köylülerini görmüşler ziyâret esnâsında. Onlar da oralardan gelmişler ziyârete. Gün boyu çok bereketli geçmiş sizin anlayacağınız. Amcam, bir gece gittik, diğer gece döndük; yorucu oldu ama, değdi doğrusu diyor. Çok iyi oldu diyor. Allâh hastalarımızın da, bizlerin de her hâlükârda yardımcısı olsun, cümlemize din-îman selâmetleri ve de hüsni hatîmeler ihsan eylesin inşâllâh diyoruz. Amcamlardan yukarıya, bizim evin yanına geçtik. Oradan da düğün evine. Semenoğlu Mahallemizde, Şenel Günindi’nin, hâkim olduğunu öğrendiğimiz oğlu Caner Bey’in düğünü. Hava, daha amcamızdayken yağmaya başlamıştı. Daha da artırmasına rağmen düğüne katılım fevkâlâdeydi. Çadırlar hazırlanmıştı. Yemekten ayrı olarak çaylar gırlaydı. Ayaküstü muhabbetler, şenlikler yerindeydi. Yağmursa bereket demekti. Tıpkı baharlar gibi. O zaman problem yok. Haydi hayırlısı. Rabbimiz hayırlı ve de mutluluklarını sonsuz eylesin inşâllâh…Âmin… Başka ne yazalım. Daha amcamlardayken pencereden bakınca gözüm incirlere takılmıştı. Lâkin çıkarken hava oldukça yağıyordu. Bizzat bakamadık. Amca oğlu Ümit’e, “bizim yukarda incirler savdı, bu neyin nesi böyle, hattâ önce burada olmaya başlayan incir öncelikle burada savmalı değil miydi?” dediğimde, “bu incirin cinsi böyle. Biz kar yağana kadar incir yiyoruz” dedi. Şaşırdım. Teyzem de, “ama bu sene ne kadar olsa da tadı yok incirlerin dedi. Geçen hafta bizim de ifâde ettiğimiz gibi, orası da öyle. Biz de, teyzemin, salonun çıkışında bulunan elma, armut, hurmalarla dolu meyve sepetinden ikram ettiği altın sarısı hurmalarla iktifâ ettik. Kitap Fuarı için yer kalmadı. Ama, Muzaffer Bey ve Alâeddin Ağabey bu konuda yeterli bilgiyi veriyorlar sağolsunlar. Zâten, Pazar günü îtibârıyle de sona erdi. Lâkin, bizim kitap gündemimiz hep devam etmeli. Zîrâ, bizi akıntıya kapılmaktan kısmen de olsa çekip çıkararak kendimize dönmemize imkân sağlıyor kitaplar. Bu duygu ve düşüncelerle berâber, cümleye kitaplı günler, sâniye sâniye güzelliklerin not edildiği defterler, sevdiklerinizle nice hayırlı ömürler sürmeniz ve de sonsuz mutluluklara ermeniz dileğiyle hepinize sevgiler, saygılar ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2016 - Perşembe

EYMÜR, İSTANBUL; DÜĞÜN, CENAZE...

Geçtiğimiz hafta iki kez köye gittik; birinde cenâze, diğerinde düğüne katıldık. Bir de hasta meseleleri var. Hepsi de bizim için. Rabbimiz her şeyin hayırlısını versin. Duâmız da, gayretimiz de bu noktada olmalı. Ne ki hayırsızdır, sonuç îtibârıyle ne bize ne de kimseye hayrı olmaz. Rabbimiz böylesileri uzak tutsun inşâllâh ve de bizleri hayırsız işlerin, gâyelerin, dâvâların, varlıkların peşinde koşup ömrünü hebâ etmekten, hayâtı da, memâtı da hayırsız olmaktan muhâfaza buyursun.

Kadir Pala’nın cenâzesi Cuma öncesi 11.00’de kaldırıldı. Çok kalabalık bir cemaati vardı. Pazar günü de annemle tâziyeye gittik âilesine. Alzaymır hastalığından 67 yaşında, 7 çocuk ve 15 torun yekûnuyla vedâ etmiş sessiz yaşadığı bu dünyâya. Öbür dünyâsı da âsûde olsun inşâllâh. Rabbimiz ganî ganî rahmet etsin, yakınlarına da sabr-ı cemîller ihsan eylesin inşâllâh.

Annemle oradan Dursun Ali Amcalara geçtik. Aynı zamanda teyzemler oluyor burası. Annem hem eniştesigili, hem de ablasını ziyâret etmiş oluyor böylece. Amcam, babamların en büyüğü. Yaşı 80’nin üzerinde. Diğer amcam babamın bir küçüğü Yılmaz, o da 80’e doğru gidiyor. Kamyoncu Osman Karaca da var. Onun yaşı da 80’nin çok üstünde.

Bunları niye yazıyoruz? Gencinden yaşlısına tam 16 kişi, bir minibüs, Cuma akşamı gittiler, Cumartesi gecesi döndüler. İçlerinde eski muhtarımız, şimdiki meclis üyemiz Haşmet Durmuş Ağabey de var. Hattâ, ölümlerden dönen, çok ağır bir mîde ameliyatı geçiren Yaşar Günaydın Hocamızın da aralarında olduğunu öğrenince çok şaşırdım. Tabiî, çok da takdir ve de tebrik ettim. Allâh hayırlı, bereketli ömürler versin ona ve de cümlesine, cümlemize.

Bizim köyün ağabeylerinden, Ulubey Lisesi’nde görev yapmış Ali ÖZCAN Öğretmenin, Ata Sanâyi’den Nûrettin Usta’nın babaları, köyümüzde Ganca ya da Gonca lakabıyla anılan Nûri Özcan 1 ay kadar önce İstanbul’da çok ağır bir ameliyat geçirdi. Hâlen hastânede yatıyor. Rabbimiz âcil şifâlar, din-îmân selâmetleri ihsan eylesin inşâllâh.

Bu bizim ekip onu ziyâret için Marmara Hastânesi’ndeydi Cumartesi günü. Bununla da kalmayıp, onun ardından yine Pendik’te, çocuklarının evinde hasta yatan Bayramın Ali dediğimiz amcayı da ziyâret etmişler. Her iki hastamız ve yakınları da çok memnun olmuşlar. Ali Öztürk amcalar, gelinler, çelik-çocuk, ev ortamı da olunca, yemeksiz, ikramsız bırakmamışlar. Sizin anlayacağınız, mükellef bir yemeğin ardından, yok çay, yok kahve epey tutmuşlar onları. Gönülden hizmetleri, candan davranışlarının onları çok duygulandırmış olduğu anlaşılıyor.

Gerek burada, gerekse yolculuk esnâsında lâf, muhabbet, duâ, hâtıra, yer yer göz yaşı, yer yer kahkaha birbirini tâkip etmiş. Hayat bu; siyâh-beyaz, mâvi-yeşil, tüm renkleriyle devam ediyor. Ama, Haşmet Ağabey’in de ifâde ettiği gibi, yaşlısından gencine köyümüz insanlarının bu vefâ ve kadirşinâslık yolculuğu her türlü takdirin üzerinde. Rabbimiz, kişisel ya da toplumsal bazda güzelliklerimizi yaşatma cehd ve gayretinde olanların cümlesinden râzı olsun. Rızâsı için birbirlerini böylesine seven, birbirlerinin hasret ve vefâ yollarına düşen kullarını sevdikleri arasına katsın inşâllâh.

Bu arada, bu 16 kişi, en az 20 de kendi köylülerini görmüşler ziyâret esnâsında. Onlar da oralardan gelmişler ziyârete. Gün boyu çok bereketli geçmiş sizin anlayacağınız. Amcam, bir gece gittik, diğer gece döndük; yorucu oldu ama, değdi doğrusu diyor. Çok iyi oldu diyor. Allâh hastalarımızın da, bizlerin de her hâlükârda yardımcısı olsun, cümlemize din-îman selâmetleri ve de hüsni hatîmeler ihsan eylesin inşâllâh diyoruz.

Amcamlardan yukarıya, bizim evin yanına geçtik. Oradan da düğün evine. Semenoğlu Mahallemizde, Şenel Günindi’nin, hâkim olduğunu öğrendiğimiz oğlu Caner Bey’in düğünü. Hava, daha amcamızdayken yağmaya başlamıştı. Daha da artırmasına rağmen düğüne katılım fevkâlâdeydi. Çadırlar hazırlanmıştı. Yemekten ayrı olarak çaylar gırlaydı. Ayaküstü muhabbetler, şenlikler yerindeydi. Yağmursa bereket demekti. Tıpkı baharlar gibi. O zaman problem yok. Haydi hayırlısı. Rabbimiz hayırlı ve de mutluluklarını sonsuz eylesin inşâllâh…Âmin…

Başka ne yazalım. Daha amcamlardayken pencereden bakınca gözüm incirlere takılmıştı. Lâkin çıkarken hava oldukça yağıyordu. Bizzat bakamadık. Amca oğlu Ümit’e, “bizim yukarda incirler savdı, bu neyin nesi böyle, hattâ önce burada olmaya başlayan incir öncelikle burada savmalı değil miydi?” dediğimde, “bu incirin cinsi böyle. Biz kar yağana kadar incir yiyoruz” dedi. Şaşırdım. Teyzem de, “ama bu sene ne kadar olsa da tadı yok incirlerin dedi. Geçen hafta bizim de ifâde ettiğimiz gibi, orası da öyle. Biz de, teyzemin, salonun çıkışında bulunan elma, armut, hurmalarla dolu meyve sepetinden ikram ettiği altın sarısı hurmalarla iktifâ ettik.

Kitap Fuarı için yer kalmadı. Ama, Muzaffer Bey ve Alâeddin Ağabey bu konuda yeterli bilgiyi veriyorlar sağolsunlar. Zâten, Pazar günü îtibârıyle de sona erdi. Lâkin, bizim kitap gündemimiz hep devam etmeli. Zîrâ, bizi akıntıya kapılmaktan kısmen de olsa çekip çıkararak kendimize dönmemize imkân sağlıyor kitaplar.

Bu duygu ve düşüncelerle berâber, cümleye kitaplı günler, sâniye sâniye güzelliklerin not edildiği defterler, sevdiklerinizle nice hayırlı ömürler sürmeniz ve de sonsuz mutluluklara ermeniz dileğiyle hepinize sevgiler, saygılar ves’selâm…


Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.