bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

“ERBAKAN VE SOLCULARIMIZIN İLERİCİ KAFASI”

“Merhum Orhan Esen’i tanıyanlarınız vardır. Şehrimizin renkli simalarından biriydi. O anlatmıştı, diyor ki; “Çorlu Ulaş’taki kâğıt fabrikasının kurucu başkanı benimdir. İlk teşebbüs ettiğimizde 1974’te idi. Dosyamı hazırladım, doğru Ankara’nın yolunu tuttum. O zaman benim de partim olan ve çok emek verdiğim Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) iktidardaydı. Genel merkezine gittim. Dosyamı uzattım; “Bana yardımcı olun. Tarlalarda yakılan, ziyan olan samanlardan kâğıt, karton imal edeceğiz.” dedim. Kimse benimle ilgilenmedi, yüzüme bile bakmadılar. CHP’ye fabrika lazım değildi. Yanımda yol arkadaşım olan Alaattin Kısakürek “Kalk gidiyoruz.” dedi. Beni Milli Selamet Partisi’nin genel merkezine götürdü. O zaman iktidar ortağı olan MSP genel merkezine girip fabrika kuracağımızı söylediğimizde herkes alarma geçti. Elimizden dosyayı kaptıkları gibi işe başladılar. Bize de “siz hiç zahmet etmeyin. Ruhsat, teşvik işlerinin hepsini biz hazırlayıp size ulaştıracağız.” dediler ve fabrikayı böylece kurmuş olduk.” diyordu merhum Orhan Ağabey. Orhan Ağabey iyi bir CHP’liydi. Bu hadiseyi de sık sık anlatırdı. O fabrikayı kurmuş olmaktan haklı olarak gururlanır ve anlatmayı çok severdi. Bende her seferinde yukarıdaki ruhsat kısmına lafı getirir “işte sizin partiniz taş kafalıların idaresindedir. O partiyi tutmakla siz bu ülkeye ihanet ediyorsunuz” derdim. Orhan Ağabey “Biz CHP’yi değil, Atatürk’ün partisini tutuyoruz” diye kendisini savunurdu. Savunmasına savunurdu ama arada birde CHP’yi bizden daha fazla tenkit ederdi. İnsanlar kendilerine sıfat ararlarken çok defa zaaflarını gizlemeye çalışırlar. Mesela solcular, dindar kesime sürekli “gerici, mürteci, çağdışı, örümcek kafalı” falan diye hakaret ederler. Aslında bütün bu sıfatlar solculara daha çok yakışıyor. Hatta solculara bütün bu sıfatların yanında “taş kafalı aptallar, akılsız mankafalılar” falan gibi ilaveler yapsak daha iyi olur. Solcuya göre Erbakan “çağdışı ve gerici” iyi ama fabrika yapmazsan nasıl ilerleyeceksin? Fabrikayı yapan yapana en içten yardım eden o.  Hayatta hiçbir tuğlayı tuğla üstüne koymayan, yapana da hep engel olan, küfreden, zorluk çıkartan sen “ilerici, çağdaş” oluyorsun. O ise “çağdışı” oluyor, öyle mi? Sizin gibi ilericilere “akıllı” raporu veren doktorun diplomasına tüküreyim. Rahmetli Necmettin Erbakan merhum Ecevit’i anlatıyordu, diyor ki;  “Ecevit ile hükümet ortağı olduk, “Köykent” deyip duruyorlar. “Yahu gel hele şunu bir anlat ta eğer iyi bir şeyse uygulayalım” dedik. Geldi üç gün, üç gece konuştu. Yine de bir şey anlamadık.” Solcunun psikolojisini bundan daha iyi kimse anlatamaz. Üç gün, üç gece Köykent  anlatır yine de hiçbir şey anlamazsınız. Yani olmayacak bir şey için sana kamyon dolusu laf yapar. Mesele solcuya, “şunu neden yapalım?” diye bir şey sormayacaksın. “Neden yapmayalım?” diye soracaksın. Soracaksın, kahveni ısmarlayacaksın, o konuşacak sen keyfine bakacaksın. Batı müziği gibi dinlemen gerekmez, sadece dinler gibi yapacaksın. Zaten dinlesen de anlayamazsın. Çünkü boş lakırdıdır. Mesela Orhan Ağabey de o Ulaş’taki fabrikanın neden yapılmaması gerektiğini, sorsaydı Ankara’dan üç gün ayrılamazdı. Yapılmamasının gerekçelerini dinlerdi. Boğaz köprüleriyle ilgili de benzeri bir sürü bahane üretmiyorlar mı? Birincisi için “Zap suyunda köprü yok neden Boğaz’da olsun?” dediler. “Zenginlerin araçları geçecek!” dediler. “Birincisi, ikincisini, ikincisi, üçüncüsünü getirdi. Üçüncüsü de dördüncüsünü getirecek!” dediler. Velhasıl yapılmamasının bin bir çeşit bahanesini biliyorlar. Bence bahane için bu kadar kafa yormalarına gerek yok. Şunu söylesinler “Biz satılmışlar ve aldatılmışlar olarak Türkiye’nin kalkınmasını istemiyoruz. O yüzden de fabrikaya da köprüye de karşıyız. Anladık.  Dün Erbakan’ın ölüm yıldönümüydü Allah rahmet eylesin. Saygılarımla.”             Sevgili okurlar. Elbetteki, yazıda Merhum Erbakan ve Ecevit isimlerinden gayrısını tanımıyorsunuz. Tabiî ben de aynı şekilde. Sebep, bizim buradan başka yazı yazdığımız yerlerden biri de Lüleburgaz Hür Fikir Gazetesi. Orası benim öğretmenlikte ilk görev yerim. Dolayısıyla, güzel günlerimizin geçtiği bu beldeye yazmak benim için ayrı bir zevk. Aynı zamanda gazeteyi tâkip edip yazarlarını okumak da. İşte, bu defâ sizinle, daha önce de bir çok yazısını iktibas etmeyi düşündüğüm ama nasîbin bugüne tevâfuk ettiği, merâmını, lâfı dolaştırmadan tüm samîmiyetiyle dobra dobra ifâde eden, bu yönüyle ayrıca takdir ettiğim ve buradan şükranlarımızı sunduğum İlyas ŞEN arkadaşımızın bir yazısını paylaşacağız. Emînim sizler de sevecek, diğer yazılarını da merak edeceksiniz. Hepinize sevgiler, saygılar; Allâh’a emânet olunuz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2014 - Cuma

“ERBAKAN VE SOLCULARIMIZIN İLERİCİ KAFASI”

“Merhum Orhan Esen’i tanıyanlarınız vardır. Şehrimizin renkli simalarından biriydi. O anlatmıştı, diyor ki; “Çorlu Ulaş’taki kâğıt fabrikasının kurucu başkanı benimdir. İlk teşebbüs ettiğimizde 1974’te idi. Dosyamı hazırladım, doğru Ankara’nın yolunu tuttum. O zaman benim de partim olan ve çok emek verdiğim Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) iktidardaydı. Genel merkezine gittim. Dosyamı uzattım;

“Bana yardımcı olun. Tarlalarda yakılan, ziyan olan samanlardan kâğıt, karton imal edeceğiz.” dedim. Kimse benimle ilgilenmedi, yüzüme bile bakmadılar. CHP’ye fabrika lazım değildi.

Yanımda yol arkadaşım olan Alaattin Kısakürek “Kalk gidiyoruz.” dedi. Beni Milli Selamet Partisi’nin genel merkezine götürdü. O zaman iktidar ortağı olan MSP genel merkezine girip fabrika kuracağımızı söylediğimizde herkes alarma geçti. Elimizden dosyayı kaptıkları gibi işe başladılar. Bize de “siz hiç zahmet etmeyin. Ruhsat, teşvik işlerinin hepsini biz hazırlayıp size ulaştıracağız.” dediler ve fabrikayı böylece kurmuş olduk.” diyordu merhum Orhan Ağabey.

Orhan Ağabey iyi bir CHP’liydi. Bu hadiseyi de sık sık anlatırdı. O fabrikayı kurmuş olmaktan haklı olarak gururlanır ve anlatmayı çok severdi. Bende her seferinde yukarıdaki ruhsat kısmına lafı getirir “işte sizin partiniz taş kafalıların idaresindedir. O partiyi tutmakla siz bu ülkeye ihanet ediyorsunuz” derdim.

Orhan Ağabey “Biz CHP’yi değil, Atatürk’ün partisini tutuyoruz” diye kendisini savunurdu. Savunmasına savunurdu ama arada birde CHP’yi bizden daha fazla tenkit ederdi.

İnsanlar kendilerine sıfat ararlarken çok defa zaaflarını gizlemeye çalışırlar. Mesela solcular, dindar kesime sürekli “gerici, mürteci, çağdışı, örümcek kafalı” falan diye hakaret ederler. Aslında bütün bu sıfatlar solculara daha çok yakışıyor.

Hatta solculara bütün bu sıfatların yanında “taş kafalı aptallar, akılsız mankafalılar” falan gibi ilaveler yapsak daha iyi olur. Solcuya göre Erbakan “çağdışı ve gerici” iyi ama fabrika yapmazsan nasıl ilerleyeceksin? Fabrikayı yapan yapana en içten yardım eden o.  Hayatta hiçbir tuğlayı tuğla üstüne koymayan, yapana da hep engel olan, küfreden, zorluk çıkartan sen “ilerici, çağdaş” oluyorsun. O ise “çağdışı” oluyor, öyle mi?

Sizin gibi ilericilere “akıllı” raporu veren doktorun diplomasına tüküreyim.

Rahmetli Necmettin Erbakan merhum Ecevit’i anlatıyordu, diyor ki;

 “Ecevit ile hükümet ortağı olduk, “Köykent” deyip duruyorlar. “Yahu gel hele şunu bir anlat ta eğer iyi bir şeyse uygulayalım” dedik. Geldi üç gün, üç gece konuştu. Yine de bir şey anlamadık.”

Solcunun psikolojisini bundan daha iyi kimse anlatamaz. Üç gün, üç gece Köykent  anlatır yine de hiçbir şey anlamazsınız. Yani olmayacak bir şey için sana kamyon dolusu laf yapar.

Mesele solcuya, “şunu neden yapalım?” diye bir şey sormayacaksın. “Neden yapmayalım?” diye soracaksın. Soracaksın, kahveni ısmarlayacaksın, o konuşacak sen keyfine bakacaksın. Batı müziği gibi dinlemen gerekmez, sadece dinler gibi yapacaksın. Zaten dinlesen de anlayamazsın. Çünkü boş lakırdıdır.

Mesela Orhan Ağabey de o Ulaş’taki fabrikanın neden yapılmaması gerektiğini, sorsaydı Ankara’dan üç gün ayrılamazdı. Yapılmamasının gerekçelerini dinlerdi.

Boğaz köprüleriyle ilgili de benzeri bir sürü bahane üretmiyorlar mı? Birincisi için “Zap suyunda köprü yok neden Boğaz’da olsun?” dediler. “Zenginlerin araçları geçecek!” dediler. “Birincisi, ikincisini, ikincisi, üçüncüsünü getirdi. Üçüncüsü de dördüncüsünü getirecek!” dediler.

Velhasıl yapılmamasının bin bir çeşit bahanesini biliyorlar. Bence bahane için bu kadar kafa yormalarına gerek yok. Şunu söylesinler “Biz satılmışlar ve aldatılmışlar olarak Türkiye’nin kalkınmasını istemiyoruz. O yüzden de fabrikaya da köprüye de karşıyız. Anladık. 

Dün Erbakan’ın ölüm yıldönümüydü Allah rahmet eylesin. Saygılarımla.”

            Sevgili okurlar. Elbetteki, yazıda Merhum Erbakan ve Ecevit isimlerinden gayrısını tanımıyorsunuz. Tabiî ben de aynı şekilde. Sebep, bizim buradan başka yazı yazdığımız yerlerden biri de Lüleburgaz Hür Fikir Gazetesi. Orası benim öğretmenlikte ilk görev yerim. Dolayısıyla, güzel günlerimizin geçtiği bu beldeye yazmak benim için ayrı bir zevk. Aynı zamanda gazeteyi tâkip edip yazarlarını okumak da.

İşte, bu defâ sizinle, daha önce de bir çok yazısını iktibas etmeyi düşündüğüm ama nasîbin bugüne tevâfuk ettiği, merâmını, lâfı dolaştırmadan tüm samîmiyetiyle dobra dobra ifâde eden, bu yönüyle ayrıca takdir ettiğim ve buradan şükranlarımızı sunduğum İlyas ŞEN arkadaşımızın bir yazısını paylaşacağız. Emînim sizler de sevecek, diğer yazılarını da merak edeceksiniz.

Hepinize sevgiler, saygılar; Allâh’a emânet olunuz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.