Günler, haftalar son hızla geçmeye devam ediyor. Nitekim aylar, mevsimler bir bir vedâdalar. İşte güzün de son demlerindeyiz.  Diğer yandan hayat devam ediyor. Ama vâdesi dolanlar bir bir çekiliyorlar dünyâ sahnesinden. Biz, katıldığımız kimi merâsimleri burada paylaşıyoruz sizlerle.          Her neyse, geçen hafta da Palazoğlu kızı Cihan (KIR) Halayı Karaağaç'ta toprağa verdik.  Yeğeni Sabahaddin'in; "Halamız farklı bir kadındı. Onu herkesten ayrı tutarım. Başınız ağrısa sizi ziyârete gelirdi. Daha çok başkaları için yaşardı. Sabırlı, çilekeş, çok fedâkar bir insandı. Kimseye yük olmaz, kötülük düşünmez, herkesin hayrına hareket eder, misâfirlikte bile evdekilere yardımcı olmaya çalışırdı. Mekânı cennet olsun!" sözleri hepimizin duygularını en özlü şekliyle ifâde ediyordu. Biz de aynen şahidiz. Haset, fesat, dedikodu bilmeyen, melek huylu bir kadındı. Mezarı başında ağlaşan kardeşleri ve çocuklarına denildiği gibi, sizler ağlıyorsunuz ama onun için artık kar-kış, soğuk-sıcak vs. derdi yok. Allâhü a'lem, o şimdi çok rahat. Dünyânın yüklerinden kurtulup rahata erdi. Sizler de ona ulaşmak için arkasından bol duâ edin, Kur'an okuyun, iyilikler yaparak, onun da amel defterinin sevaplarla dolmaya devam etmesine çalışın. Rabbimiz sizleri ve de bizleri, hepimizi Efendimizin (SAV) komşuluğunda buluştursun. Hep buna gayret edelim inşâllâh... ULU CÂMİ, MİNİ CEMAAT, SEHER KUŞLARI...         Geçen haftaki yazımızda Ulu Câmi'ye grup hâlinde gelen üniversite örencilerinden söz etmiştik. Bu Cumâ sabâhı da Orta Öğretim çocukları bizimleydiler. Öğretmenleri Hüseyin Çelenk ve Ertuğrul Atasever'le berâber gelmişlerdi. HST okulunda Medeniyet ve Değerler Kulübü varmış. Onun etkinliği çerçevesinde gelmişler. Durum îlân edilince kız öğrenciler de katılmak istemişler. Onlar da velîleriyle birlikte buradaydılar. Câmiin altında birlikte çay da içtik. Yunus'un ifâdesiyle; "Seherlerde kuşlar ile" Mevlâsını anmaya gelmiş bu pırlantalar için duâlar ettik. Biz de coştuk ve de bununla da kalmayıp "Dağlar ile taşlar ile, Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlâm seni" ilâhisini bu güzel ânın hâtırası olarak birlikte terennüm eyledik. Ayrıca Yunus Emre ismine, dinimiz, dilimiz ve de milletimiz için önemi, dolayısıyla unutulmaması bağlamında vurgu yapmaya çalıştık. KABADÜZ, YOKUŞDİBİ, TURNALIK...         Cumartesi günü de Çambaşı Kayak Merkezi'nin açılış merâsimine katıldık. Bu yaz yaylaya çıkamamıştık. Bu iyi bir vesîle oldu. Oğlum Yusuf Kerem ve Kızım Betül Hanımla berâber gittik. Ancak kar ve buzlanma sebebiyle kendimizi Yokuşdibi'ne zor attık. Burada arayışa girdik. Fedâkâr vatandaşımız Hâlit KARAGÖL'le karşılaşmamız bir şans oldu. Çâre ararken birlikte onun dükkânının karşısındaki arsadan yıkık bina kalıntılarından beton kırıkları ve taşlar yükleyerek pikabın ayaklarını yere sağlam basması ve iyi tırmanmasını sağladık. Artık Çambaşı'na kadar, yer yer patinaj yaşasak ta takılmadan gittik. Yollar da çok farklılaşmış. Dolgular, köprüler vs.lerle berâber âdetâ kıvrımsız bir sâhil yolu hâline gelmiş. KAYAK, KABALAK, ÇAMBAŞI...         Nihâyet tören alanına geldik. Tesis mükemmel. Çok ve ciddî yatırım yapılmış. İnşâllâh yapılan bunca masrafa değer. Hem gençlerimiz, hem de yöremiz için umulan sonuçlar hayırlısından hâsıl olur. Biz bu noktada ayrıntıya giremeyeceğiz. Zâten bu konu proje, tesis ve fonksiyon olarak.detaylı şekilde kamuoyuna yansımakta, bu da bizim yazımızın boyutunu aşmaktadır.         O gün, tesisin şânına yakışır şekilde, açılış program da sâde ve güzel oldu. Tam vaktinde başladı. Katılım da iyiydi. OBB ve Kabadüz Belediyesi yönetim kadrosu ve faal elemanlarıyla oradaydı. Bayraklar, dövizler ve flâmaların da ifâde ettiği şekliyle organizede ev sâhipliği de onlardaydı.  ORSİAD da turizm yatırımlarına katılımları bağlamında ağırlıklı olarak buradaydılar. Tesîsi 4 yıl işletecek olan Kayak Fedarasyonunun başkanı Erol YARAR da ekibiyle törenin şeref misâfiri mesâbesindeydiler.         Vâlilik adına yapılan konuşmada, projede hükümetin de çok katkısı olduğu hatırlatıldı. Enver Yılmaz son hitabında bunu teyit etti. Ayrıca, adını söylemeden, kültür bakanımızın da projeye önemli katkılarını dile getirdi. Herkese teşekkür etti. YENER KAYA, ÇAY-ÇORBA; HÂLİT KARAGÖL...         2 km bu yanda, Kabalak dediğimiz yerde icrâ edilen açılış merâsiminin ardından Çambaşı'na çıkıldı. Biz önce, Gümüşhâneliler Mahallesi'ndeki evimizin yanına geçtik. Oradan çarşıya indik.  ORSİAD tarafından katılımcılara ikramlarda bulunuldu. Bize de Kabadüz Belediyesi'nin ahşap tesisinde Yener Kaya Bey'in çayını içmek nasip oldu. İkinde ezanı ve namazın ardından da döndük. Bu dönüş te, iniş olmasına rağmen en az geliş kadar mâcerâlı oldu. Yolda kayıp yolun altından kurtarıcıyla çekilen araç sebebiyle bir süre bekledik. Bu arada havanın soğumasıyla yollar daha kayganlaşmıştı. Neyse ki ihtiyatla berâber Yokuşdibi'ne kadar geldik. Yüklediklerimizi yine Halit arkadaşımızın yardımıyla indirip teşekkürle oradan ayrıldık. Aynı dikkâtle berâber, akşamın okunduğu Kabadüz'den geçerek hayırlısıyla evimize vâsıl olduk. VER ELİNİ ANKARA...         Pazar Günü de, kemoterapi tedâvisinin kimi kısmı ve kontrol için Ankara'ya giden kız kardeşim ve yeğenim Mehmet Fâtih Bey'le berâber, aynı zamanda rutinleşen kendi sağlık işlerimiz bağlamında yollara düştük. Dün de güzel bir hava vardı, bu gün de. Yollar da çok güzeldi; yolculuklarımız da güzel oldu. Ülkemiz de, insanlarımız da güzel çok şükür.         Rabbimiz bizleri iyiliklerden, güzelliklerden ayırmasın diyerek sözlerimizi bağlarken duâlarınızı beklediğimizi belirtiyor, Yüce Mevlâ'dan bize ve ülkemize, İslâm Âlemi ve de insâniyete yardımlarını esirgememesi niyâzıyla başkentten sevgiler, saygılar sunuyoruz ves'selâm...