bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

CAMİ, CUMA, ERBAKAN; BAYIRBUCAK, TÜRKİYE...

Cumâ’da ODÜ Câmii’ndeydik. Ne zamandır gidememiştik. Hem üniversiteyi şöyle bir dolaşalım, hem de dostları ziyâret edelim istedik. Şunu kabul etmeliyiz ki, bu günkü hâliyle şehir üniversiteden, üniversite de şehirden kopuk gibi. Sanki ikisi de ayrı birer dünyâlar! Tabiî, burada iki taraf için de, bunun sebepleri noktasında söylenecek artı, eksi şeyler var. Bu konu derinlemesine irdelenmeye değer. Ancak, bugünkü konumuz bu değil. İnşâllâh, bir başka zaman diyor; şu kadarını, gözlemler ışığında bir özet değerlendirme olarak söylüyoruz ki; aslında, sâdece burada değil, bütünüyle Ordu'da mevcut tüm enerjileri sinerjiye dönüştürecek bir irâde noksanlığı söz konusu. Yurdumuz, bu noktada aradığını buldu ve oldukça mesâfe aldı ama, maalesef bu gönül seferberliği diyeceğimiz, medeniyet tasavvuru eksenli birlik-berâberlik rûhu Ordu’  ya yansımadı. Mesele anlaşılır da, o da olur inşâllâh diyerek, bu kadarıyla yetiniyoruz şimdilik . NEYE NİYET, NEYE KISMET? Burada, şunu da vurgulamadan geçmemek gerekir ki; NEYE NİYET NEYE KISMET? Merhum Necmeddin ERBAKAN Hoca’nın buranın RULMAN FABRİKASI olarak temelini attığı günü hatırlıyoruz. Ana-baba günüydü. Hoca, o her zamanki heyecanlı konuşmalarından birini yapmıştı. Hatırlayabildiğimiz kadarıyla, burada îmâl edilecek ürünlerin tüm dünyâya ihraç edileceğini, Ordu’nun dünyâda duyulacağını, sıra dağları göstererek, bu dağları delip ta Adana taraflarına tünellerle yollar yapacaklarını, bunu gerçekleştirecek grayder gibi yol makinalarını kuracakları ağır sanâyi ile kendilerinin gerçekleştireceğini, bunun çok kolay olduğunu, bu aziz milletin başaramayacağı iş olamayacağını falan söylüyordu. Biz bile, buna inanmakla berâber, o zamanların algısı ve de yargısıyla, bu cümleleri kısmen tebessümle karşılıyor, işte hoca’nın, mâlum Nasreddin Hocavârî güldürücü, hayâlî konuşmalarından biri işte diye gülüp geçme modunda olabiliyorduk. O günlerdeydi. Rahmetli Mahmut YILDIZ Ağabey, bu konuşmayı da dinleyen, Konyalı, adı Mûsâ olan bir polis ahbâbının, yorum mâhiyetinde konuşurken; -Mahmut Kardeş, muhterem hocamız burada yaptığı bu güzel konuşmadan sonra Giresun’a kerâmet gösterip uçarak gitse, orada da böyle konuşsa, böyle böyle tüm ülkeyi dolaşsa, insanlar yine de, bu bir sihirbaz derler yine de inanmazlar, oy vermezler! deyivermiş ki, 70’li yılların gerçeği buydu ülkede. Nitekim, bir türlü ciddîye alınmadı; kısmen alındıysa da, son tahlilde millet, derin irfânıyla, ülkenin buna hazır olmadığını  düşündü Allâh'ın bir hikmeti olarak. Her neyse ki, bu gün, Hoca’nın dediklerinin, bal gibi de olabileceğini görüyoruz. İşte târihî Dereyolu ve nice benzerleri tünellerle, köprülerle, viyadüklerle, hiç zorlanmadan yapılabiliyor ülkenin dört bir yanında elhamdülilâh. SÛRİYE'DEN TÜRKİYE'YE... Necmeddin Erbakan Hoca, bir sözüyle daha şu sıralar gündemde: “SÛRİYE KARIŞTIRILIRSA, BİLİNİZ Kİ, HEDEF TÜRKİYE’DİR!” Bunu, çeşitli kanallardaki açık oturumlarda değişik ağızlardan duyduk. HOCA’nın partisi MSP’nin dış politika sloganı şöyleydi: UYDU DEĞİL, LİDER TÜRKİYE! Bugün yapılmak istenenle berâber İnşâllâh diyoruz; ama, bu büyük doğumun sancısız olması düşünülemez. Târihte hiçbir yere kendiliğinden gelinmiş değildir. Kaldı ki, şimdi, içerde de savaş durumu var. Allâh yardımcımız olsun ki, hep oluyor ve de olacaktır da inşâllâh. Burada Yahya Kemâl’in 26 Ağustos 1922 şiirinin diliyle seslenmek istiyoruz: Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi! Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi! Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın, Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın! Evet, yazıya başlarken asıl konumuz buydu: BAYIRBUCAK ve SÛRİYE. Cumâdan câmiye derken, üniversite sahasından, zaman tüneliyle temellere doğru gittik. Şimdi temelden tepeye işi noktalamaya çalışalım. KÖŞE-BUCAK; BAYIRBUCAK!... Şimdiye kadar ODÜ Câmii’nde hiç yardım toplanmamış. BAYIRBUCAK deyince akan sular durmuş yâni. O gün, öğrencilerin tâtilden dönmemesi ve inşaatın da tamamlanmamış olup, mevsimle bağlantılı sıkıntıların yaşanması bağlamında öyle çok da cemaati yoktu. Buna rağmen, yine de çoğu gurbetçi öğrenci olan bu azın azı cemaatten BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ İÇİN 750 TL. para çıktı. Rabbimiz hepisinden râzı olsun. Okuyanlara zihin açıklığı verip, dünyâda da, âhirette de sıkıntı göstermesin inşâllâh diyoruz. Akşam namazında da Köprübaşı Câmii’ndeydik. Recep SEYDİ Hocamız, hiç konu yokken; “Hocam, normâlde burada ortalama 1000 TL civârında para toplanır. Bugün 4000 TL’ye yakın para çıktı. Bu millet büyük millet. Tüm kardeşlerine bağrını açıyor. Allâh milletimizin yardımcısı olsun.” deyiverdi; hayret, takdir ve sevincini paylaşmak adına ki, gerçekten sıradışı bir şeydi bu. Nitekim, geçen gün de Orhan GÜNDOĞDU, bir Sûriyeli'nin “Allâh Türkiye’yi bizim durumumuza düşürmesin!” şeklinde duâ cümleleriyle yardım topladığını anlatıyordu. Bölgemiz uzak kaldığı için sesini, soluğunu ne duyuyor ne de hissediyoruz gerçek anlamda belki ama, böylesi duâlara samîmiyetle ve derinden âmin deyip, gerekleri bağlamında kafa yorarak, bizler de tüm yapılanların üzerine daha da bir şeyler koymak gayretinde olmalıyız. Bu ve benzeri duygu ve düşüncelerle berâber, Rabbimiz insanlığın ümit medeniyetini şahlandıran millet ve devletimize zevâl vermesin diyor, Ümmet-i Muhammed’e sıhhat, âfiyet, vahdet, selâmet ve hayırlı üstün muvaffakiyetler; insanlığa da hidâyetler diliyor, hepinize sonsuz mutluluk dilekleri yanında, içten sevgi ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2016 - Cumartesi

CAMİ, CUMA, ERBAKAN; BAYIRBUCAK, TÜRKİYE...

Cumâ’da ODÜ Câmii’ndeydik. Ne zamandır gidememiştik. Hem üniversiteyi şöyle bir dolaşalım, hem de dostları ziyâret edelim istedik. Şunu kabul etmeliyiz ki, bu günkü hâliyle şehir üniversiteden, üniversite de şehirden kopuk gibi. Sanki ikisi de ayrı birer dünyâlar!

Tabiî, burada iki taraf için de, bunun sebepleri noktasında söylenecek artı, eksi şeyler var. Bu konu derinlemesine irdelenmeye değer. Ancak, bugünkü konumuz bu değil.

İnşâllâh, bir başka zaman diyor; şu kadarını, gözlemler ışığında bir özet değerlendirme olarak söylüyoruz ki; aslında, sâdece burada değil, bütünüyle Ordu'da mevcut tüm enerjileri sinerjiye dönüştürecek bir irâde noksanlığı söz konusu. Yurdumuz, bu noktada aradığını buldu ve oldukça mesâfe aldı ama, maalesef bu gönül seferberliği diyeceğimiz, medeniyet tasavvuru eksenli birlik-berâberlik rûhu Ordu’  ya yansımadı. Mesele anlaşılır da, o da olur inşâllâh diyerek, bu kadarıyla yetiniyoruz şimdilik .

NEYE NİYET, NEYE KISMET?

Burada, şunu da vurgulamadan geçmemek gerekir ki; NEYE NİYET NEYE KISMET? Merhum Necmeddin ERBAKAN Hoca’nın buranın RULMAN FABRİKASI olarak temelini attığı günü hatırlıyoruz. Ana-baba günüydü. Hoca, o her zamanki heyecanlı konuşmalarından birini yapmıştı.

Hatırlayabildiğimiz kadarıyla, burada îmâl edilecek ürünlerin tüm dünyâya ihraç edileceğini, Ordu’nun dünyâda duyulacağını, sıra dağları göstererek, bu dağları delip ta Adana taraflarına tünellerle yollar yapacaklarını, bunu gerçekleştirecek grayder gibi yol makinalarını kuracakları ağır sanâyi ile kendilerinin gerçekleştireceğini, bunun çok kolay olduğunu, bu aziz milletin başaramayacağı iş olamayacağını falan söylüyordu.

Biz bile, buna inanmakla berâber, o zamanların algısı ve de yargısıyla, bu cümleleri kısmen tebessümle karşılıyor, işte hoca’nın, mâlum Nasreddin Hocavârî güldürücü, hayâlî konuşmalarından biri işte diye gülüp geçme modunda olabiliyorduk.

O günlerdeydi. Rahmetli Mahmut YILDIZ Ağabey, bu konuşmayı da dinleyen, Konyalı, adı Mûsâ olan bir polis ahbâbının, yorum mâhiyetinde konuşurken; -Mahmut Kardeş, muhterem hocamız burada yaptığı bu güzel konuşmadan sonra Giresun’a kerâmet gösterip uçarak gitse, orada da böyle konuşsa, böyle böyle tüm ülkeyi dolaşsa, insanlar yine de, bu bir sihirbaz derler yine de inanmazlar, oy vermezler! deyivermiş ki, 70’li yılların gerçeği buydu ülkede.

Nitekim, bir türlü ciddîye alınmadı; kısmen alındıysa da, son tahlilde millet, derin irfânıyla, ülkenin buna hazır olmadığını  düşündü Allâh'ın bir hikmeti olarak.

Her neyse ki, bu gün, Hoca’nın dediklerinin, bal gibi de olabileceğini görüyoruz. İşte târihî Dereyolu ve nice benzerleri tünellerle, köprülerle, viyadüklerle, hiç zorlanmadan yapılabiliyor ülkenin dört bir yanında elhamdülilâh.

SÛRİYE'DEN TÜRKİYE'YE...

Necmeddin Erbakan Hoca, bir sözüyle daha şu sıralar gündemde: “SÛRİYE KARIŞTIRILIRSA, BİLİNİZ Kİ, HEDEF TÜRKİYE’DİR!” Bunu, çeşitli kanallardaki açık oturumlarda değişik ağızlardan duyduk. HOCA’nın partisi MSP’nin dış politika sloganı şöyleydi: UYDU DEĞİL, LİDER TÜRKİYE! Bugün yapılmak istenenle berâber İnşâllâh diyoruz; ama, bu büyük doğumun sancısız olması düşünülemez. Târihte hiçbir yere kendiliğinden gelinmiş değildir. Kaldı ki, şimdi, içerde de savaş durumu var. Allâh yardımcımız olsun ki, hep oluyor ve de olacaktır da inşâllâh.

Burada Yahya Kemâl’in 26 Ağustos 1922 şiirinin diliyle seslenmek istiyoruz:

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!

Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi!

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!

Evet, yazıya başlarken asıl konumuz buydu: BAYIRBUCAK ve SÛRİYE. Cumâdan câmiye derken, üniversite sahasından, zaman tüneliyle temellere doğru gittik. Şimdi temelden tepeye işi noktalamaya çalışalım.

KÖŞE-BUCAK; BAYIRBUCAK!...

Şimdiye kadar ODÜ Câmii’nde hiç yardım toplanmamış. BAYIRBUCAK deyince akan sular durmuş yâni. O gün, öğrencilerin tâtilden dönmemesi ve inşaatın da tamamlanmamış olup, mevsimle bağlantılı sıkıntıların yaşanması bağlamında öyle çok da cemaati yoktu. Buna rağmen, yine de çoğu gurbetçi öğrenci olan bu azın azı cemaatten BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ İÇİN 750 TL. para çıktı. Rabbimiz hepisinden râzı olsun. Okuyanlara zihin açıklığı verip, dünyâda da, âhirette de sıkıntı göstermesin inşâllâh diyoruz.

Akşam namazında da Köprübaşı Câmii’ndeydik. Recep SEYDİ Hocamız, hiç konu yokken; “Hocam, normâlde burada ortalama 1000 TL civârında para toplanır. Bugün 4000 TL’ye yakın para çıktı. Bu millet büyük millet. Tüm kardeşlerine bağrını açıyor. Allâh milletimizin yardımcısı olsun.” deyiverdi; hayret, takdir ve sevincini paylaşmak adına ki, gerçekten sıradışı bir şeydi bu.

Nitekim, geçen gün de Orhan GÜNDOĞDU, bir Sûriyeli'nin “Allâh Türkiye’yi bizim durumumuza düşürmesin!” şeklinde duâ cümleleriyle yardım topladığını anlatıyordu. Bölgemiz uzak kaldığı için sesini, soluğunu ne duyuyor ne de hissediyoruz gerçek anlamda belki ama, böylesi duâlara samîmiyetle ve derinden âmin deyip, gerekleri bağlamında kafa yorarak, bizler de tüm yapılanların üzerine daha da bir şeyler koymak gayretinde olmalıyız.

Bu ve benzeri duygu ve düşüncelerle berâber, Rabbimiz insanlığın ümit medeniyetini şahlandıran millet ve devletimize zevâl vermesin diyor, Ümmet-i Muhammed’e sıhhat, âfiyet, vahdet, selâmet ve hayırlı üstün muvaffakiyetler; insanlığa da hidâyetler diliyor, hepinize sonsuz mutluluk dilekleri yanında, içten sevgi ve de saygılar sunuyoruz ves’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.