bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com casino siteleri

Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

BİT'TEN FINDIĞA, KONUTTAN KESTANEYE...

Geçen haftanın gazetesinde Başkan İsa TÜRKCAN’ın 90 KONUT müjdesi var. Silah fabrikasından sonra bu projenin de hayâta geçirilmesinin Ulubey’e hareket ve de bereket getireceği muhakkak. Uzakta olsun, yakında olsun, her Ulubeyliyi heyecanlandıracak güzel bir proje.  Kestânelere dokunmaması, yeşili boğmaması kaydıyla bir an evvel gerçekleşmesini dileriz. Eski Başkan Âkif ATLI’nın, Ziraat Odası Başkanı sıfatıyla fındığa dâir yaptığı açıklamalar tartışmaya sebep olmuş. Fındık konusunda konuşma cesâretinden dolayı kendisini kutluyoruz. Bu, her babayiğidin kârı değil. Velevki, Ziraat odası başkanı da olsanız. Konuşunca ya CÖRÜT Başkan gibi, satmayın da satmayın diyeceksiniz, ya da, gazetemizde de haber olarak yer aldığı gibi Oktay ÇANAK misâli, FINDIĞA MÜDÂHELE GELEBİLİR şeklinde ifâdelerle hayâl pompalayacaksınız. Gerçekleri çağrıştıracak sözler etmek tehlikeli. Çünkü fındık ürün olmanın ötesinde bir tabu hâline geldi. ALP ER FINDIK ÖLDÜ MÜ? Biz okurken Edebiyât ders kitaplarımızda; "Alper Tunga öldü mü, ıssız acun kaldı mı?" diye bir metin vardı. Nedense o parça geldi şimdi aklımıza. Her neyse, bakınız, bu cumâ günü gittiğim câmide, biraz da alışkanlık sevkiyle müezzinliğe çıktım. İlerde kürsüde vâiz konuşuyor. Câmiin baş imamı müezzinlikte. Namazı diğer görevli kıldıracak herhâlde. Bu  arkadaşımız daha oturur oturmaz; “FINDIĞI YİNE ÖLDÜRDÜLER!” demesin mi? Sustum kaldım. Ne diyebilirdim? Zâten, vâiz konuşurken biz bunu mu tartışacaktık? Hem, arkadaşımız saçlı-sakallı, derviş, sôfî bir arkadaş. Hem de ileri gelenlerden. Orada da imam konumunda yâni. Sanırım hâfızlığı da var. Kader, sabır, kanaat hususunda duyarlı olacağını düşündüğümüz, en azından halim-selim bir değerlendirme beklenilecek bir kişinin de böyle, câmi âdâbını ıskalamasından öte, yargısız infaz uslûbuyla konuşması bizi zâten afallatmıştı. Bu muhterem hocamız bir yana, toplumda herkes hemen hemen böyle düşünüyor. İmam, hem de imam gibi imam böyleyse cemaat nasıl soğukkanlı olacak ki? Nitekim, mâkul düşüneceğini zannettiğimiz kişiler bile, fındık söz konusu olunca öylesine nalıncı keseri misâli yontuyorlar ki hayret etmemek elde değil. Kırk dereden su getiriyorlar. Mâliyeti 10 liranın üzerine çıkarıyorlar bir defâ başta. Daha neler neler. Burada uzatmaya gerek yok. Hep konuşulagelen şeyler hepimizin mâlumu. Biz şu kadarını söyleyelim ki, iki yıl evvel kış felâketi öncesi fiyat 4’ün biraz üzerindeydi. 5’e satan terliğini göğe atıyordu. Eğer don olayı olmasa bu gün normâlde en kabadayı fiyat 7 olabilirdi. Şu anki fiyat, öteden beri hep hayâl edilen 3 dolar civarlarında. Desteklemelerin hiç birinde bu fiyatın üzerine çıkılmamış. 3 doları hiç bulmamış. Biz de bir üreticiyiz. Olaya biraz da böyle bakalım ve de gerçekçi olalım. Kendi ruh sağlığımızı ve insânî münâsebetlerimizi bu kadar yıpratmayalım.  Elbette ucuza satalım demiyoruz. Ama, 15'i bulan 20'yi, 20'yi bulan 25'i gözlüyor. Bir sınır yok. Fındık fiyat etse, ticâret hareketlense bundan alıcılar da memnun olur. Bu dalgalanmalar, özellikle küçük alıcıları da perişan ediyor. Bunun örneklerini hepimiz çevremizde görüyoruz. Alıcılardan kaçı doğru-dürüst ayakta kalabiliyor? Zaman zaman kaçan kaçana gidiyor. Bu da hem alıcı, hem de satıcı için güzel bir şey değil. Sonuçta haklar, hukuklar, mağdûriyetler, mahrûmiyetler söz konusu. Neyse, nereden girdik bu konuya? Bu bizim harcımız olmadığı gibi kimsenin de değil. Şu fındık işini bir anlayan varsa beri gelsin; bize de anlatsın. Biz burada sâdece duygu ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Herkes kendi kararını kendisi versin. Satsın ya da satmasın; üreticinin bileceği bir iş. Sat dersin fiyatlanır, sonra sen suçlanırsın. Satma dersin düşer, yine mahcupluk sana kalır. Aldıkları para onların, suçlanmalar senin olur. En iyisi fındık konusunda hiçbir şey söylememek.  BİTLİ YORGAN, ATLI YORUM... Ama bu gün n’oldu böyle? Hep Âkif Atlı’nın yüzünden! Bak işte, yazdıklarımızı biz de kaldıramayıp yükü sırtımızdan atmaya çalışıyoruz. Fındık konusu, bitli yorgan misâli, üzerine alınamayacak bir hâle geldi. Fındık, insanımızın sinir uçları konumunda; öylesine hassas bir durumla karşı karşıyayız. Gelgelelim, bizden önceki kuşak için bit en büyük problemdi. Millet bitten kırılıyormuş. Büyüklere sorun anlatsınlar. Ülke olarak  bitle mücâdelede zaman içerisinde nasıl başarılı olunduysa, toplumu oldukça geren ve insanlarımızın ruh sağlığını etkileyen fındık konusunda da istikrar eksenli bir şeyler yapılmalı. Fiyatlardaki, konuşma, beyanat, beklenti ve politikalardaki bu iniş-çıkış ve zikzaklar herkesi yordu. Artık bir konsensüs teşkil edilmeli. Bu mesele bu gerginliği daha fazla kaldırmaz. Piyasa bir dengeye oturmalı. Fındık dünyâsı moral bulmalı. Yoksa böyle tatsız-tutsuz nereye kadar? BEREKETLİ DÜNYÂLAR, GÜZEL ÖLÜMLER... Sevgili okurlar. Anlatacak daha çok şey vardı. Bu hafta sonu da hava güzel olup, annemle babamın mezar üstü ziyâretiyle başlayan bol akrabâ uğramalı Eymür, Şuayip, Çongara turumuz oldu. Meyvelerden, sebzelerden, ikramlardan, çiçeklerden, fidelerden, filizlerden neler gördük, neler konuşuldu; güzel havada, enfes doğada neler hissettik, ne hisseler kaptık? Bunları paylaşmak, biraz da, Cumâ günü ebediyete uğurladığımız, çoğumuzun tanıyor olabileceği kültür ve hukuk adamı, avukat, gazeteci-yazar, merhum Câvit Kalpaklıoğlu’nun kız kardeşi, toplumda yardımsever kişiliği, topladığı eşyâyı nakil vâsıtalarıyla uzak ilçe ve köylere ulaştıran ümitbahş kişiliği ile tanınan Altun ÜNAL Teyze’nin cenâzesi ve özelliklerinden bahsile, bu meyanda duygu ve düşüncelerimizi serd’edecektik. Tüm bunları belki bir daha ki sefere detaylandırmayı umuyor, hayırlısıyla şu fındık konusunun bir karara bağlanması, istikrarsızlık ve bunun sebep olduğu stres ve gel-gitlerin sona ermesi, hepimizin birbirine sevgisi-saygısı ve muhabbetinin çoğalması, şerlerin def’ hayırların feth’olması, dünyâlarımızın bereketli, ukbâlarımızın güzel olması dileğiyle cümleye selâm; WES’SELÂM…
Ekleme Tarihi: 28 Kasım 2016 - Pazartesi

BİT'TEN FINDIĞA, KONUTTAN KESTANEYE...

Geçen haftanın gazetesinde Başkan İsa TÜRKCAN’ın 90 KONUT müjdesi var. Silah fabrikasından sonra bu projenin de hayâta geçirilmesinin Ulubey’e hareket ve de bereket getireceği muhakkak. Uzakta olsun, yakında olsun, her Ulubeyliyi heyecanlandıracak güzel bir proje.  Kestânelere dokunmaması, yeşili boğmaması kaydıyla bir an evvel gerçekleşmesini dileriz.

Eski Başkan Âkif ATLI’nın, Ziraat Odası Başkanı sıfatıyla fındığa dâir yaptığı açıklamalar tartışmaya sebep olmuş. Fındık konusunda konuşma cesâretinden dolayı kendisini kutluyoruz. Bu, her babayiğidin kârı değil. Velevki, Ziraat odası başkanı da olsanız. Konuşunca ya CÖRÜT Başkan gibi, satmayın da satmayın diyeceksiniz, ya da, gazetemizde de haber olarak yer aldığı gibi Oktay ÇANAK misâli, FINDIĞA MÜDÂHELE GELEBİLİR şeklinde ifâdelerle hayâl pompalayacaksınız. Gerçekleri çağrıştıracak sözler etmek tehlikeli. Çünkü fındık ürün olmanın ötesinde bir tabu hâline geldi.

ALP ER FINDIK ÖLDÜ MÜ?

Biz okurken Edebiyât ders kitaplarımızda; "Alper Tunga öldü mü, ıssız acun kaldı mı?" diye bir metin vardı. Nedense o parça geldi şimdi aklımıza. Her neyse, bakınız, bu cumâ günü gittiğim câmide, biraz da alışkanlık sevkiyle müezzinliğe çıktım. İlerde kürsüde vâiz konuşuyor. Câmiin baş imamı müezzinlikte. Namazı diğer görevli kıldıracak herhâlde. Bu  arkadaşımız daha oturur oturmaz; “FINDIĞI YİNE ÖLDÜRDÜLER!” demesin mi? Sustum kaldım. Ne diyebilirdim? Zâten, vâiz konuşurken biz bunu mu tartışacaktık? Hem, arkadaşımız saçlı-sakallı, derviş, sôfî bir arkadaş. Hem de ileri gelenlerden. Orada da imam konumunda yâni. Sanırım hâfızlığı da var. Kader, sabır, kanaat hususunda duyarlı olacağını düşündüğümüz, en azından halim-selim bir değerlendirme beklenilecek bir kişinin de böyle, câmi âdâbını ıskalamasından öte, yargısız infaz uslûbuyla konuşması bizi zâten afallatmıştı.

Bu muhterem hocamız bir yana, toplumda herkes hemen hemen böyle düşünüyor. İmam, hem de imam gibi imam böyleyse cemaat nasıl soğukkanlı olacak ki? Nitekim, mâkul düşüneceğini zannettiğimiz kişiler bile, fındık söz konusu olunca öylesine nalıncı keseri misâli yontuyorlar ki hayret etmemek elde değil. Kırk dereden su getiriyorlar. Mâliyeti 10 liranın üzerine çıkarıyorlar bir defâ başta. Daha neler neler. Burada uzatmaya gerek yok. Hep konuşulagelen şeyler hepimizin mâlumu.

Biz şu kadarını söyleyelim ki, iki yıl evvel kış felâketi öncesi fiyat 4’ün biraz üzerindeydi. 5’e satan terliğini göğe atıyordu. Eğer don olayı olmasa bu gün normâlde en kabadayı fiyat 7 olabilirdi. Şu anki fiyat, öteden beri hep hayâl edilen 3 dolar civarlarında. Desteklemelerin hiç birinde bu fiyatın üzerine çıkılmamış. 3 doları hiç bulmamış. Biz de bir üreticiyiz. Olaya biraz da böyle bakalım ve de gerçekçi olalım. Kendi ruh sağlığımızı ve insânî münâsebetlerimizi bu kadar yıpratmayalım. 

Elbette ucuza satalım demiyoruz. Ama, 15'i bulan 20'yi, 20'yi bulan 25'i gözlüyor. Bir sınır yok. Fındık fiyat etse, ticâret hareketlense bundan alıcılar da memnun olur. Bu dalgalanmalar, özellikle küçük alıcıları da perişan ediyor. Bunun örneklerini hepimiz çevremizde görüyoruz. Alıcılardan kaçı doğru-dürüst ayakta kalabiliyor? Zaman zaman kaçan kaçana gidiyor. Bu da hem alıcı, hem de satıcı için güzel bir şey değil. Sonuçta haklar, hukuklar, mağdûriyetler, mahrûmiyetler söz konusu.

Neyse, nereden girdik bu konuya? Bu bizim harcımız olmadığı gibi kimsenin de değil. Şu fındık işini bir anlayan varsa beri gelsin; bize de anlatsın. Biz burada sâdece duygu ve düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Herkes kendi kararını kendisi versin. Satsın ya da satmasın; üreticinin bileceği bir iş. Sat dersin fiyatlanır, sonra sen suçlanırsın. Satma dersin düşer, yine mahcupluk sana kalır. Aldıkları para onların, suçlanmalar senin olur. En iyisi fındık konusunda hiçbir şey söylememek. 

BİTLİ YORGAN, ATLI YORUM...

Ama bu gün n’oldu böyle? Hep Âkif Atlı’nın yüzünden! Bak işte, yazdıklarımızı biz de kaldıramayıp yükü sırtımızdan atmaya çalışıyoruz. Fındık konusu, bitli yorgan misâli, üzerine alınamayacak bir hâle geldi. Fındık, insanımızın sinir uçları konumunda; öylesine hassas bir durumla karşı karşıyayız.

Gelgelelim, bizden önceki kuşak için bit en büyük problemdi. Millet bitten kırılıyormuş. Büyüklere sorun anlatsınlar. Ülke olarak  bitle mücâdelede zaman içerisinde nasıl başarılı olunduysa, toplumu oldukça geren ve insanlarımızın ruh sağlığını etkileyen fındık konusunda da istikrar eksenli bir şeyler yapılmalı. Fiyatlardaki, konuşma, beyanat, beklenti ve politikalardaki bu iniş-çıkış ve zikzaklar herkesi yordu. Artık bir konsensüs teşkil edilmeli. Bu mesele bu gerginliği daha fazla kaldırmaz. Piyasa bir dengeye oturmalı. Fındık dünyâsı moral bulmalı. Yoksa böyle tatsız-tutsuz nereye kadar?

BEREKETLİ DÜNYÂLAR, GÜZEL ÖLÜMLER...

Sevgili okurlar. Anlatacak daha çok şey vardı. Bu hafta sonu da hava güzel olup, annemle babamın mezar üstü ziyâretiyle başlayan bol akrabâ uğramalı Eymür, Şuayip, Çongara turumuz oldu. Meyvelerden, sebzelerden, ikramlardan, çiçeklerden, fidelerden, filizlerden neler gördük, neler konuşuldu; güzel havada, enfes doğada neler hissettik, ne hisseler kaptık?

Bunları paylaşmak, biraz da, Cumâ günü ebediyete uğurladığımız, çoğumuzun tanıyor olabileceği kültür ve hukuk adamı, avukat, gazeteci-yazar, merhum Câvit Kalpaklıoğlu’nun kız kardeşi, toplumda yardımsever kişiliği, topladığı eşyâyı nakil vâsıtalarıyla uzak ilçe ve köylere ulaştıran ümitbahş kişiliği ile tanınan Altun ÜNAL Teyze’nin cenâzesi ve özelliklerinden bahsile, bu meyanda duygu ve düşüncelerimizi serd’edecektik.

Tüm bunları belki bir daha ki sefere detaylandırmayı umuyor, hayırlısıyla şu fındık konusunun bir karara bağlanması, istikrarsızlık ve bunun sebep olduğu stres ve gel-gitlerin sona ermesi, hepimizin birbirine sevgisi-saygısı ve muhabbetinin çoğalması, şerlerin def’ hayırların feth’olması, dünyâlarımızın bereketli, ukbâlarımızın güzel olması dileğiyle cümleye selâm; WES’SELÂM…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.